3 Aralık 2021 Medyanın Halleri

DEVA PARTİSİ KURUCUSU GÜRCAN RAND’IN EN VERİMLİ HİZMETKARLARINDAN

MAHMUT ÖVÜR/Sabah

Gürcan aynı zamanda ABD derin devletinin düşünce kuruluşu Rand Corporation denilen "darbe üretim merkezi"nin en verimli hizmetkârlarından... Çok değil bir buçuk yıl önce bu köşede "Babacan'ın Rand'cı yoldaşı" başlıklı yazımda şunları yazmıştım: "Babacan'ın kurucular kurulunda yer alan Metin Gürcan, Türkiye'de 'Orta kademe askerler rahatsız' diyerek 'darbe' olasılığından söz eden derin ABD raporuna en çok katkı veren isimdi Bir anlamda RAND Corporation raporu onun imzasını taşıyordu.

‘YETERLİ PARASI OLMAYAN ÜLKE SİLAHLANABİLİR Mİ?’

HASAN BASRİ YALÇIN/Sabah

Mesela bugün ABD ve Çin küresel bir rekabete hazırlanıyor. Bu rekabetin jeopolitik anlamda bir düşmanlığa dönüşme ihtimali öngörülüyor. Ve bu düşmanlığın altında yatan temel sebep de ekonomik büyümeyle alakalı. Sizce Çin ve ABD'nin güvenlik kurumları, ekonomiyi görüşmüyor olabilir mi? "Orası bizi ilgilendirmez" diyen var mıdır? Yoktur. Çünkü küresel siyasetin temel dinamikleri bile ekonomi güvenliği üzerine kurgulanabilir. (…) Bir ülkenin ekonomisi kırılgan ve bağımlıysa kendi kendine güvenlik sağlayan gerçek bir büyük güce dönüşebilir mi? Gelin daha da basitleştirelim. Yeterli parası olmayan bir ülke silahlanabilir mi? Tabii ki hayır. İşte bu nedenle tüm dünyada ülkelerin güvenlik politikalarını şekillendiren kurum ya da kişiler, ekonominin hangi temeller üzerine oturması gerektiğine kafa yormak zorundadır.

KARAR YAZARINDAN İMAMOĞLU’NA İTİRAZ: DOĞRU ADAY KILIÇDAROĞLU

ALİ BAYRAMOĞLU/Karar

Siyasi bir isim üzerinden bir fikir alıştırması yapalım. İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor, kamuoyunda bir eğilim de ona işaret ediyor Soru şu: Neden İmamoğlu’na neden oy verelim? Muhalifsek, Erdoğan’ın gitmesini sağlayacak en güçlü aday olduğu varsayımıyla mı? Bir kere bu varsayım doğru mu? Veya en güçlü olmayı ne tanımlar? Sadece tahminler, anketler ve imajlar mı? (…) Siyasetsiz bir siyaset yolu, kişinin siyaseti ikame ettiği bir istikamet, samimiyet, güven, söylem, duruş gibi şahsi girdiler üzerine kurulu bir tutum ve geleceğe dair büyük bir muamma, siyasi partiler düzenin tahribatını, toplum-siyaset bağının örselenmesi… Bu durum katılım, etkileşim, fikri derinlik ve tarihselliği perişan eder. Türkiye son yıllarda kurumların çözülmesinin, kişi merkezli siyasetin ağır bedeli ödüyor. Yenisine ihtiyaç yok… Ve tehlikeyi hafife almamak gerek. Bakın görürsünüz: Akşener, eleştiride “samimiyet, dobralık, kuvvetli hitabetle anketlerdeki oy oranını yükseltiyor. Tüm siyasi önerileri, “nasılları”, seçim sonrasına havale ederek, günü “siyasetsizlik paketi”ne hapsediyor. “Erdoğan’ı yenecek adayla seçimlere gireceğiz” diyor. Ne büyük gaflet! Mesele, seçim anı ve seçim sonrasını birlikte düşünebilmektir. Ve bu anlamda muhalefetin, şu aşmada, en doğru, tüm bu sorunları giderebilecek ve son dönemde anlamlı ve yeni bir siyasi melodi oluşturmaya başlayan başkan adayı Kılıçdaroğlu gibi görünmektedir.

‘ASGARİ ÜCRETTE İŞVERENİ DE DÜŞÜNMEK GEREKİYOR’

MUHARREM SATIKAYA/Habertürk

Başkan Ergün Atalay, asgari ücret belirlenirken işverenlerin de düşünülmesi, yüksek asgari ücret alma peşine düşerken işyerlerinin kapanmasının da önüne geçilmesi gerektiğini belirtmişti. Haksız da değil… Habertürk Yazarı arkadaşım Ahmet Kıvanç dün bir tabloyu gösterince bir süre önce bir lokantacının masamıza gelip bize söyledikleri hafızamda canlandı. Lokantasında çalışan kişi sayısının 50 olduğunu belirtti, kendisinin AK Parti’ye olan yakınlığından da söz etti. Burada durmadı, “Eğer asgari ücret bizimkilerin (AK Parti) dile getirdiği gibi 4 bin lira olursa ben lokantayı kapatırım, 50 işçiyi de mecburen işsiz bırakırım” dedi… Gerekçesi de bir ay içinde lokantadan elde ettiği toplam kazancın 200 bin liranın çok altında kalıyor olması. Onu da işçiye verdiğinde elektrik, su, ısınma/soğutma gibi giderlere para kalmayacağına vurgu yaptı.

SEKTER: KURTAR BENİ BÜLENT ABİ

AHMET HAKAN/Hürriyet

Bülent Arınç ve Ahmet Hakan arasındaki polemik sürüyor. Arınç'ın “Seninle yaşamak zorunda olduğu için acısı her fotoğrafında yüzünden okunan kedin Sekter’e dahi acıyorum.” sözlerine Ahmet Hakan’ın kedisi Sekter, Hakan’ın köşesinden yanıt verdi. (…) Yedi senedir ben bu adamla yaşıyorum abi. Sana istemediğin kadar çok mahrem bilgi veririm. Sen ister o mahrem bilgileri, kaset faresi dostlarına verirsin. İster önümüzdeki polemiklerde kullanırsın. Artık orası senin bileceğin iş. Kurtar beni Bülent Abi Gel, kaçır beni Bülent Abi... Gel, sahip çık şu Sekter mazlumuna... Damadını kurtardığın gibi kurtar beni.

Ya da gel, özgül ağırlıklarımızı birleştirelim Bülent Abi. “Başkaldırıyoruz, varın bizim farkımıza” diye Ahmet Kaya şarkıları söyleyelim beraber. Kedilerden bile oy alacak bir parti kuralım. Üçüncü ittifakı oluşturalım. Tom ve Jerry olalım. Devirelim şu Ahmet Hakan saltanatını.

Sonraki Haber