3 Haziran Medyanın Halleri
HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI
DEMİRTAŞ’IN ‘AJANLAŞTI’ DEDİĞİ BİNLERCE HDP’Lİ
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET
O gün bugündür Demirtaş, PKK’ya tek laf edemez hale geldi. O nedenle eleştirilerini daha çok HDP üzerinde yoğunlaştırdı. Yazısında HDP’ye yönelik eleştirilerinden bazıları şöyle:
“TBMM seçim sonuçlarını il il, seçim çevresi bazında inceledim. Partimizin oy oranları 87 seçim çevresinde de düşmüş durumda. Seçim çalışmaları yarım yamalak ve dağınık oldu.
Partimiz, oylama gününe bir ay kala seçim çalışmasına yüklendi, o da yarım yamalak ve dağınık bir çalışma şeklinde olabildi ancak.
Genel durum böyleyken eğer 63 milyon seçmenin olduğu bir ülkede “Milletvekilliği seçiminde yüzde 15’i aşacağız, cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefet adayının yüzde 50’yi geçmesini sağlayacağız” diyorsanız seçime bir ay kala başlattığınız ve profesyonellikten uzak, bir yöre derneğinin seçim çalışması gibi amatörce bir yaklaşımla başarılı olamazsınız.
Bu vesileyle bazı konulara açıklık getirmekte yarar görüyorum. Son beş yıldır HDP Genel Merkezi’ne yazdığım mektuplarla, gönderdiğim mesajlarla ve makalelerimle bu gerçeği anlatmaya çalışıyorum fakat her seferinde, sesim yankılanıp bana geri dönüyor. Kimileri belki anlayamadı ama 1 Ocak 2023 tarihinde kısıtlı olanaklarımla seçim kampanyası başlatırken amacım, kitleleri de kurumları da alarm durumuna geçirmekti.
KILIÇDAROĞLU İMAMOĞLU’NA İKİNCİ ŞANSI VERİR Mİ?
MAHMUT ÖVÜR / SABAH
Bir şeylerin değişmeyeceği bilindiği için Kılıçdaroğlu ve ekibi daha bu toplantıya gelmeden harekete geçiyor ve kulislerde konuşulan olası adayların önünü kesecek hamlelere başlıyordu. Hatta kulislerde CHP'nin "müteahhit kafalı" birine teslim edilmeyeceği açık açık söyleniyordu.
Kastedilen tabii ki son iki seçimin kaybedenlerinden biri olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'ydu.
O da sanki kaybeden kendisi değilmiş gibi yeniden sahne almış, "Değişmeyen tek şey değişim" diye ortaya çıkmıştı. El altından da il il delegeleri arayarak yoklama çekiyordu. Acaba 700 imza toplayabilir miydi?
Peki, Kılıçdaroğlu'ndan farklı bir şey söyleyemediği ve CHP kadrolarında bir karşılığı olmadığını bildiği hâlde neden bunu yapıyordu?
Çaresizdi ama üst üste yaptığı onca yanlışa rağmen, CHP'de onun kadar şansı olan ikinci bir isim yoktu. Siyaset üretmediği, cesur olmadığı ve zamanında harekete geçmediği de ortadaydı fakat yine de böyle bir şansı vardı. Şimdi bunu kullanmak istiyordu.
Ayrıca tepesinde bir de Demokles'in kılıcı misali "Ahmak Davası" vardı. Bu durumda işi CHP'siz götürmesi zordu ve bu yüzden kapağı CHP Genel Başkanlığı'na atmak istiyordu. Bütün çabası buna yönelikti ama ne yazık ki karşısında o koltuğu bırakmaya niyeti olmayan bir Kılıçdaroğlu vardı ve birinci şansını tezgâh kurarak kullanan İmamoğlu'na ikinci şansı vermeyecekti.
Haksız da sayılmaz...
EMPERYALİZM YENİLDİ
TARKAN ZENGİN / AKŞAM
Emperyalist ülkelerin seçimlerde Erdoğan'ın kaybetmesi için yoğun çaba gösterdiğini gördük. Seçimleri Erdoğan'ın kazandığı belli olduğu ilk saatlerden itibaren başta bu emperyalist ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden tebrik mesajları yağmaya başladı. Dünyanın tüm coğrafyalarından gelen mesajlar içinde bazıları çok ilgi çekici. Türk dünyası ile İslam ülkelerinin yanı sıra komünist ve sosyalist ülkelerden Küba, Brezilya ve Bolivya devlet başkanlarından da tebrik mesajları geldi.
Brezilya'da komünist işçi partisinin paylaştığı tebrik mesajı şöyle: "Emperyalizm yine yenildi. Erdoğan'a karşı devasa bir darbe kampanyasının ortasında, Türkiye'de mevcut Cumhurbaşkanı yeniden seçildi. Emperyalizm, Ortadoğu'nun kontrolünü kaybediyor." Dünyada komünist ülkeler Erdoğan'ın kazanmasını emperyalizmin yenilmesi olarak görürken bizdeki sol/sosyalist partiler Erdoğan'ı yıkmak için emperyalistlerle ortak hareket ettiler. Zira HDP/YSP başta olmak üzere Türk solunun neredeyse bütün partileri Erdoğan'ın karşısında konumlandılar. Bu partilerden biri olan SOL Parti, Küba, Brezilya ve Bolivya devlet başkanlarına mektup göndererek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tebrik etmelerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Rahatsızlıklarının gerekçesi olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "NATO ve ABD'ye bağlı" olduğunu iddia ettiler. Oysa adayları Kılıçdaroğlu'nu ABD başkanı Biden destekliyordu. NATO'ya bağlılık açıklaması yapan da kendisiydi. Ayrıca içinde yer aldıkları blokta kendilerinin tanımlamalarıyla statükocu ve faşist olan partilerle aynı adaya oy verdiler. Bu nedenle bu seçimde kaybedenler listesinin ilk sıralarında Türk solu yer aldı.
CHP’NİN FABRİKA AYARLARI VE ABDULLAH GÜL
ÖZAY ŞENDİR / MİLLİYET
Kılıçdaroğlu’nun “Bizim terk ettiğimiz CHP” sözünü duyanların aklına ilk gelen toplumun inancıyla daha barışık bir parti oldu.
Oysa asıl ve CHP’ye oy kaybettiren değişiklik dış politika alanında oldu.
CHP, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam bağımsız Türkiye” çizgisinden, Türkiye’yi NATO’ya mızrak ucu yapacak bir yerlere savruldu.
Cumhuriyet’in kurucu partisinin dış politikada bu savruluşunun sembol ismi elbette Ünal Çeviköz.
Çeviköz, CHP delegesinin parti yönetimine almadığı ama Kılıçdaroğlu’nun başdanışman sıfatıyla partinin dış politikasını belirleyen isim.
Kariyer diplomatı yıllarında parlak zamanları oldu.
Mart 2007’de dönemin Cumhurbaşkanı Sezer’in atamasını veto ettiği Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcılarından biriydi.
Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Çeviköz’ün yıldızı parladı. Gül’ün Ermenistan’da milli maç seyretmesiyle başlayan açılım sürecini destekleyen raporu yazdı. Yedi ay sonra İngiltere’ye Büyükelçi olarak atandı.
Majesteleri’nin Kasım 2010’da Chatham House’da Abdullah Gül’e verdiği ödülde, 2011’de İngiltere’ye düzenlenen üç günlük resmi ziyarette fotoğraflardaki en mutlu kişilerden biri olarak gördük onu.
2013’te Tatlıdil Forum’un Edinburgh’ta düzenlediği toplantının onur konuğu da yine Çeviköz’ün davetiyle Abdullah Gül olmuştu.
Ünal Çeviköz 2015 yılında CHP’den milletvekili aday adayı oldu ama listeye alınmadı.
Kılıçdaroğlu 2015’te milletvekili adayı dahi yapmadığı Çeviköz’ü üç yıl sonra dış politikadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı yaptı.