İşitme kaybıyla gelen yalnızlık
3 Mart ‘Dünya Kulak ve İşitme Günü’ olarak kutlandı. KBB Uzmanları ‘İşitme kaybı yalnızlaştırır, sonuçları da şunlar şunlar’ diye bilgilendirdi. Bugün bahane eden fırsatçılar ise, mucize çözümler önerip safsata reklamına kalkıştı
Telefonun mucidi Alexander Graham Bell’in doğum günü olan 3 Mart, dünyada ‘Kulak ve İşitme Günü’ ilan edildi. Kulak Burun Boğaz uzmanları, bugüne özel olarak bilime dayalı bilgilendirmeler ve uyarılar yaptı. Etkinliklerden biri de Harbiye Askeri Müzesi'ndeki 4. İşitme Teknolojileri Sempozyumu oldu. Konuşmacılar, işitme kaybı yaşayan insanların sohbet ederken söylenenleri anlamadıkları için farklı şekilde yargılanma riskine düşmemek adına evde oturmayı tercih ettiklerini, bu yalnızlığın da demans ve Alzheimer sürecini hızlandırdığını belirtti.
BAŞSORUMLU GÜRÜLTÜ SONRA YAŞLILIK GELİYOR
Koç Üniversitesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Ana Bilim Dalı Odyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ahmet Ataş ise, Türkiye'de yetişkinlerde meydana gelen işitme kaybının en büyük etmeninin gürültü olduğunu, yaşa bağlı işitme kaybının da 60'lı yaşlarda meydana geldiğini söyledi. Ataş, yapılan bilimsel çalışmalarda 65 yaş üstü nüfusun yüzde 50'sinde işitme kaybı olduğunu ve işitme kaybıyla demans ve Alzheimer arasında yakın bir ilişki bulunduğunu dile getirdi. İlk belirtiler ise, kişinin gürültülü bir ortama, bir arkadaş çevresine girdiğinde, aynı anda birkaç kişinin konuştuğu ortama girdiğinde söylenenleri yanlış anlamasıyla başlıyor. Birkaç defa tekrar ettiğinde diğer insanların tepkisine maruz kalıyor. AA Muhabirine konuşan Ataş, işitme kaybı yaşayan insanların bu yaklaşım nedeniyle diğer insanlara sorular sormamaya karar verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bir sonraki toplantıda konuşmalara, sohbete katılmama eğilimi başlıyor, zaman içerisinde bu eğilim evde oturmaya dönüyor. Bu da maalesef insanı olağanüstü bir yalnızlaşmaya itiyor. İnsanlar sohbet ederken söylenenleri anlamadığı için farklı şekilde yargılanma riskine düşmemek adına evde oturmayı tercih etmeye başlıyor. Bu yalnızlık da maalesef demans ve Alzheimer sürecini olağanüstü şekilde hızlandıran bir süreç."
SAĞLIK BAKANLIĞININ ELİ ÜSTÜNDE
İşitme kaybının demans ve Alzheimer üzerindeki etkilerinin bu kadar güçlü olduğunun son 10 yıldır bilindiğini dile getiren Ataş, "20 yıl önce, 'Gündelik yaşamınızı etkilemeye başladığı zaman gelin, cihaza başlayalım'. derdik. Fakat son 10 yıldır işitme kaybını çok hafif derecede olsa görür görmez işitme cihazı kullandırmaya çalışıyoruz. Çünkü işitme kaybı hafif derecede bile olsa üzerinden zaman geçtikçe konuşmayı anlama becerisini olumsuz etkiliyor." diye konuştu.
Ataş, yeni doğan çocuklarda da ülkede yaklaşık 15-16 yıldır işitme testi yapıldığını, bu konuda Sağlık Bakanlığının olağanüstü güzel bir çalışma yürüttüğünü, dünyadaki gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşıldığını, Türkiye'de her yıl doğan yaklaşık 2-3 bin çocuğun tanılamasının bu testlerle mümkün olduğunu aktardı.
DOĞUŞTAN İSE NE OLACAK
Ataş, amaçlarının, çocukları ilkokula başladığında normal işiten, kendilerini ifade edebilen, konuşabilen insanlar haline getirmek olduğunu vurgulayarak, çocuklarda erken teşhisin önemini şu sözlerle anlattı:
"Doğuştan işitme kayıplarında maksimum 2 yaş mümkün olduğu kadar. Hedefimiz, 1 yaşına kadar bunu yakalamak, taramanın mantığı buna dayanıyor. Ama 2 yaşına kadar yakaladığımızda çocuğu, işitme cihazına ihtiyacı varsa uyguluyoruz, implant gerekiyorsa o uygulanıyor. Amacımız, bir an önce henüz beyninde miyelinizasyon dediğimiz sinirlerin gelişimi tam oluşmadan erken dönemde yakalayıp o gelişime ulaşabilmek."
YÜZDE 99 BAŞARILI
İleri düzey işitme kayıplarında implantın başarı oranına da dikkat çeken Ataş, "Bunun için radyolojik, odyolojik değerlendirmeler yapıyoruz. İç kulak yapısı, sinir yapısı koklear implant uygulamaya uygunsa çocuğun zihinsel performansı gibi diğer etmenleri de, nörolojik etkilenmesi var mı yok mu bunları da göz önünde bulunduruyoruz. Koklear implant yapılmasında herhangi bir sakınca olmaz ve uygularsak genelde yüzde 99’un üzerinde bir başarı elde ediyoruz." dedi.
ŞARLATANLARA DİKKAT
Türk Kulak Burun Boğaz-Baş Boyun Cerrahisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Topuz işitme ile ilgili olarak Aydınlık Avrupa’dan Meral Akkaya’nın sorularını yanıtladı. Bu alandaki suistimal ve sahtekarlıklara dikkat çeken Topuz, “Son günlerde işitme kaybı, baş dönmesi ve çınlama gibi şikayetlere mucize çözümler tavsiye eden, reklam niteliğinde sosyal medya paylaşımlarına sıkça rastlar olduk. Maalesef mucizevi bir çözüm yok. Mucizevi tedavi iddiaları birer şarlatanlıktan ibarettir. Son günlerde işitme kaybı, baş dönmesi ve çınlama gibi şikayetlere mucize çözümler tavsiye eden, reklam niteliğinde sosyal medya paylaşımlarına sıkça rastlar olduk. Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği olarak vatandaşlarımızı uyarmayı bir görev olarak görüyoruz. Maalesef işitme kaybı, baş dönmesi ve kulak çınlamasının mucizevi bir çözümü yoktur. Bu hastalıklar iç kulağın kemik kapsülü içinde ultrastrüktürel yapılardaki bozukluklardan oluşmakta olup, boyun bölgesine elle yapılan manevralar ile bu yapılara etki etmenin imkanı yoktur. Bir KBB Uzmanının tedavi edemediği, tedavi edilebilir görmediği işitme kaybı, baş dönmesi ve çınlama için mucizevi tedavi iddiaları birer şarlatanlıktan ibarettir.”
İŞİTME CİHAZININ ÖNEMİ
İşitme Cihazı İthalatçıları Derneği (İŞİTDER) Başkanı Ersin Oray da amaçlarının, işitme sağlığının önemini tüm vatandaşlara duyurabilmek olduğunu, işitme bozukluklarının dünyada 1,5 milyardan fazla insanı etkilediğini, ülkede de yaklaşık 15 milyon kişinin bu sorunları yaşadığını düşündüklerini ifade etti. İşitme kaybı yaşayan insanlara bir an önce ulaşmaları gerektiğini vurgulayan Oray, "Çünkü işitmenin kaybedilmesi, özellikle ileriki yaşlarda demans ve Alzheimer gibi birtakım sonuçlar doğurabiliyor. Bunların giderilmesi açısından bir an önce işitme sağlığımızı ölçtürmemiz gerekiyor. Gerekli önlemleri alıp işitme aletlerini, işitme implantlarını kullanmamız gerekiyor. Bu anlamda Türkiye'de işitme cihazı ve işitme implantı kullanan insanların sayısının şu anda olması gerektiğinden çok daha az olduğunu düşünüyoruz. Halkımızı bu konuda bilinçlendirmek için bu önemli günde böyle bir sempozyum düzenledik." ifadelerini kullandı.