30 Aralık 2023 Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan yazıları...

BU TALEPLER ‘BÖLÜCÜLÜK’ DEĞİL Mİ ZEKERİYA BEY

Nedim Şener/Hürriyet

İnternet sitesinde halen yer alan parti programı, Zekeriya Yapıcıoğlu’nun TBMM kürsüsündeki sözlerinin tersine; bağlı kalacağına namus ve şeref sözü verdiği Anayasa’ya açık bir şekilde aykırı olan taleplerle dolu. HÜDA PAR’ın programı açıkça Anayasa’ya aykırılık taşıyor.

Şimdi HÜDA PAR’ın parti programında yer alan “Kürt Sorunu” bölümüne göz atalım: “Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir. Kürtçe, Türkçe ile ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.” Anayasa’daki Türk vatandaşlığı tanımına açıkça karşı olan ve bunun kaldırılmasını isteyen HÜDA PAR, “Türklük” kavramına karşı olduğunu şöyle ifade ediyor: “Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.” HÜDA PAR programında, Mustafa Kemal Atatürk’ün, ırk ya da etnik kökene bağlı bir tanım yerine çok daha kapsayıcı olan “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünün de silinmesini talep ediyor.

TERÖRLE MÜCADELENİN ÇOK YÖNLÜ DİNAMİKLERİ

Eray Güçlüer/AKŞAM   

Terörle mücadelenin geçmişine bakacak olursak geleceğe yönelik stratejinin ipuçlarını da yakalamamız mümkündür. Mevcut durumda sınırlarımızdan itibaren güneye doğru yaklaşık 30-40 kilometre derinliğe kadar oluşturulmaya çalışılan güvenlik kuşağı tamamlandıktan sonra hem Irak'ta hem de Suriye'de terör örgütü ve destekçilerinin giderek artan bir baskıyla daha güneye doğru sürülmeleri sağlanabilir. Böylece bir süre sonra küresel güçler terör örgütü PKK/PYD'yi kullanarak bölgede politika üretemez hale geldiklerinde, egemen ve demokratik Suriye ve Irak devletlerinin kurulması, emperyalist artıklar ile terör aparatlarının bölgeden kovulması mümkün hale gelebilir. Dolayısıyla Türkiye çok yönlü süreçleri işletmektedir. Emperyalist güçler karşısında denge sağlayıp onları belirli bir çizgiye doğru itebilmek ise ancak milli güç kapasitemizin artırılması ve mevcut siyasal istikrarın devam ettirilmesi suretiyle gerçekleştirilebilir.

AİLE KIRMIZI ÇİZGİMİZ

Zafer Şahin/Milliyet

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, kabinenin en genç isimlerinden biri.

Çarşamba günü Bakan Göktaş ile makamında ailenin korunmasından televizyon dizilerine, sosyal yardımlardan gençlere yönelik çalışmalara uzanan geniş bir yelpazede sohbet etme imkanı buldum. Bakanın önceliği doğal olarak ailenin korunması ve güçlendirilmesi…2024’ün ilk çeyreğinde açıklayacakları “Ailenin Güçlenmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planına” büyük önem veriyor. Bakan Göktaş’ın açıklamaları şöyle: 

Çarşamba günü Bakan Göktaş ile makamında ailenin korunmasından televizyon dizilerine, sosyal yardımlardan gençlere yönelik çalışmalara uzanan geniş bir yelpazede sohbet etme imkanı buldum. Bakanın önceliği doğal olarak ailenin korunması ve güçlendirilmesi…2024’ün ilk çeyreğinde açıklayacakları “Ailenin Güçlenmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planına” büyük önem veriyor.

Bazı dizilerin aile yapımızı olumsuz etkilediği yönünde şikayetler alıyoruz. Bu kapsamda RTÜK ile ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik gerçekleştirdiğimiz iş birliği kapsamında yakın dönemde dizi yapımcılarıyla bir araya geleceğiz. Akademisyenlerin de katılacağı toplantılarda hassasiyetlerimizi ele alacağız. 

DİLSEL AYDINLANMA

Adnan Binyazar//Cumhuriyet

Bizde dil Aydınlanması, 9. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut’un, yıllarca halkın arasına girip dilimizin verilerini derleyip topladığı dört ciltlik Divanu Lugati’t-Türk kitabıyla başlamıştır. 

Türk Dili Tetkik Cemiyeti 12 Temmuz 1932 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün önermesiyle dernek olarak kurulmuştur. Amacı, “Türk dilinin öz güzelliğini ve varsıllığını ortaya çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek”tir. 1932, 1934, 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem kurumun yönetim organları seçilmiş hem dil siyaseti belirlenmiş hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışmaya açılmıştır.

26 Eylül-5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan Birinci Türk Dil Kurultayı’na yalnız uzmanların, Türkçe-edebiyat öğretmenleri ile yazarların değil, halktan da dileyenlerin katılması öngörülmüş, böylece kadın erkek, her Türk yurttaşı Türk Dili Tetkik Cemiyeti üyesi sayılmıştır. 

Atatürk Dil Devrimi’yle toplumun düşünme yıldızını parlatmıştır. 

Toplumların kültür zenginliği geliştirdikleri dilin düzeyinden anlaşılır. Dil gelişiminde toplumu oluşturan her bireyin payı vardır. Düşünürler, yazarlar kadar sıradan insanlar da dilin kullanım alanını genişletir. Atasözlerimiz, deyimlerimiz bunun en somut örneğidir. 

Dil ancak bu yayılımla kavram alanını genişletip insana sonsuz düşünme, duyumsama yolları açar.

Sonraki Haber