30 Kasım Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

PAKİSTAN, GAZZE KRİZİNİN ORTASINDA NEDEN BRİCS’E BAŞVURDU?

NECDET ERSANEL - YENİ ŞAFAK

Kalp başka, kalpgâh başka… Pakistan bir kalp. Ancak şimdi yöneldiği bir kalpgâh. İslamabad’ın ‘katılmak istiyorum’ talebi, damarları hem genişletecek hem uzatacak ve hem de ‘bağlayacak’… Batı Asya jeopolitiği, Türk cumhuriyetleri, Hazar havzası, Ortadoğu ve Körfez ile direkt bağlantılı ve Pakistan zincirin bir tür kayıp halkasıydı… Bu yüzden-bazıları kalp de olmasına rağmen-BRİCS üyeliğine başvurup sıra bekleyen birçok ülkeden farklı Pakistan. Örneğin, BRICS hali-hazırdaki üyeleriyle bir ‘nükleer güç birliği’ de ihtiva ediyor. Pakistan da öyle! Ankara ve Moskova’nın teşvik ettiği 3+3 formatını, haritasını hatırlayalım; Rusya-Gürcistan-Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan-İran. Şimdi İran’ın ucuna Pakistan’ı ekleyin! Üye olsun-olmasın yeni Pakistan daha birçok el dağıtıyor Türkiye’ye… Keza, Pakistan-Çin ilişkileri, yolları ve koridorları ile deniz ayağı ve Körfez dâhil, Türkiye’ye doğru eğilimi daha da kuvvetlendirecektir. ‘Kalkınma Yolu Projesi’ hatta tali olarak İranlı, Azerbaycanlı Zengezur dâhil… BRICS temelde bir Çin-Rus organizasyonudur. Unutmayalım, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara karşı ilk petrol Pakistan’a teslim edilmiş, işlem Yuan üzerinden gerçekleşmişti! Sonuç olarak, ‘nasıl olsa Hindistan, Pakistan’ın üyeliğini kabul etmeyecek, bu yüzden başvuru haberleri önemsiz’ demek, aslında; Pakistan’ın zımnen/gölge BRICS üyesi olduğuna, Hindistan’ın da ‘eskisi kadar üye olmadığına’ körlük anlamına geliyor. İsrail sorunu ve Gazze krizini sadece grafiklerinden veya Amerika’daki koltuklardan izleyenlerdenseniz, küresel döngünün dişleri sizi öyle veya böyle ısırır…

GÖZ ARDI EDİLEN

SONER YALÇIN - ODATV

Gazze'nin başına bunca istilanın-işgalin gelmesinin, Filistinlilerin bile bölünmesinin-birleşmesinin gözden kaçan ana sebebi var: Coğrafi/ jeostratejik–jeopolitik konumunun çok önemli olması… Hedeflere ulaşmak için kritik bir bölge Gazze… Evet, coğrafya stratejinin anası… Bu nedenle, -başta denizci halkların olmak üzere- imparatorlukların kavşağındaki Gazze, tarihler boyunca hep göz önündeki güzide bir yerdi. Gazze demek, ticaretin kontrolü demek. Sahiden bölgedeki barışın Gazze'yi bir Hong Kong yapması güçlü bir ihtimaldir. İsrail aşırıları, Filistin halkının zenginliğini istemiyor mu? Soru, aslında yanıttır: İstemiyorlar kuşkusuz.

SİZ KİM’LE DALGA GEÇİN BAKALIM

SALİH TUNA - SABAH

Kuzey Kore'deki yerel seçimlerde yüzde 99.91 "Evet" oyuna mukabil yüzde 0.09'luk "Hayır" oyu çıkması sosyal medyada bir hayli şamatanın kopmasına neden oldu. Neymiş efendim, 1956'dan beri ilk kez "Hayır" oyu veriliyormuş. "Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un o binde 9'un peşine anında düşer" diyenden, "67 yıl sonra Kuzey Kore'de demokrasi için dev adım" diyene kadar gırla gitti. İstihfaf edenlerin, dalga geçenlerin içinde mebzul miktarda muhterem de var. Bunların derdi tam olarak nedir, anlamış değilim! Biraz daha kaptırsalar "İran, İsrail'den beterdir" şeklindeki veciz sözlerini, "Kuzey Kore, İsrail'den beterdir" şeklinde uyarlayacaklar neredeyse. Kuzey Kore'de demokratik seçim yapılsa bize ne, yapılmasa bize ne! ABD'de 1788'den beri seçim yapılıyor da ne oluyor? Cumhuriyetçi bir başkan gidiyor, yerine Demokrat bir başkan geliyor da dünyaya ne hayrı dokunuyor? Başkanlar değişiyor da ABD emperyalizminden, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaktan, işgallerden, darbe destekçisi olmaktan, terör örgütlerini desteklemekten, vatanlarını savunanları terörist ilan etmekten mi vazgeçiyor? Brecht'in "tahterevalli" tesmiye ettiği "dünya düzeni" oyununda bir değişiklik mi oluyor sanki. (...) "Bölgenin en ileri demokrasisi" diye pazarlanan "İsrail demokrasisiyle" dalga geçin de görelim. Tam aksine, İsrail demokrasisi gündüz gözüyle tüm dünyayla dalga geçiyor. O kadar ki her dönemde işgale devam ediliyor, her dönemde İsrailli hırsızlar Filistinlilerin evlerine çöküyor, her dönemde Filistinli mazlumlar katlediliyor ama bütün dünyaya İsrail demokrasisinin ne kadar gelişmiş olduğu masalı anlatılıyor.

KASSAM TUGAYLARI VE 'TEKNOLOJİK SAVAŞ ÇAĞINDA KAHRAMANLIĞIN DÖNÜŞÜ'

YASİN AKTAY - YENİ ŞAFAK

Bugünlerde siyonistlikle ilgili hikâyeleri hatta CIA’e raportörlük yaptıkları daha bir öne çıkan Frankfurt Okulu üyelerinden Herbert Marcuse’nin meşhur tespitini bir daha hatırlayalım: Son derece teknolojik savunma sanayiinin belirleyici olduğu savaşlarda kahramanlığa yer yok. Özel bir davranışa yer yok. Savaşların kaderini sadece teknolojinin gücü ve yetenekleri belirler. Arkasında ABD’nin de bulunduğu, dolayısıyla dünyanın en yüksek teknolojik gücüne sahip ordulara karşı yine dünyanın en kısıtlı imkanlarına sahip küçücük bir insan topluluğu olarak Kassam Tugayları kesinlikle bu tezi de çöpe atmış oluyor. Başka birçok şeyi üstün kahramanlıklarıyla kaldırdıkları tufanın altına gömdükleri gibi. 7 Ekim’de demir kubbeleri parçalayıp delerken sergiledikleri hiç kuşkusuz eşsiz bir kahramanlık örneğiydi. Dünyanın zalimlere boyun eğmiş olduğu ve artık bu zalim düzenin değişemez, yenilemez, devrilemez olduğuna dair karamsarca bir teslimiyetin başat bir atmosfer haline getirdiği demir kubbeyi de delip geçti Hamas. Ondan sonra 50 gün boyunca o uyanan devin, ölçüsüzce, kuralsızca, ahlaksızca saldırılarına karşı sergiledikleri sebatla her gün ayrı bir kahramanlık örneği sergiledi. Gazze’ye kara saldırısında efsanevi yüksek teknolojiye sahip o tanklarını görece çok basit silahlarıyla, patlayıcılarıyla keklik gibi avlayan Kassam neferlerinin sergiledikleri maharet, cesaret ve yüreklilik kahramanlığın en somut tezahürüydü.

SANAL FUHUŞ YUVASINI KİM KAPATACAK?

YÜKSEL AYTUĞ - SABAH

Tik Tok denilen rezilliğin sonunda gelip dayandığı nokta kimseyi rahatsız etmiyorsa batsın bu dünya... Canlı yayın açıp gömlek düğmelerini teker teker açarak bir saatte 100 bin lira toplayan "Laz Kızı" takma adlı G.D. önce "müstehcen yayın yapma" suçuyla tutuklandı, ardından ifadesi alınarak serbest bırakıldı. Aldığı para da yanına kâr kaldı. Üstelik 5 aylık hamile olduğu da ortaya çıktı. Muhtemelen bu bedava reklamla G.D.'nin takipçileri ikiye, üçe katlanmış, şimdi ağızlarının salyasıyla kadının yeni şovunu (!) bekliyorlardır. Peki bu kadar mı? Değil tabii. Bu olaydan cesaret alanların her anlamda önü açılacak. Çok daha rezil görüntüler Tik Tok'u kaplayacak. Nitekim kapladı da... Detaylarını burada anlatamayacağım bir fuhuş yuvası iklimi sosyal medyaya hakim oldu. Tik Tok'un ahlaki erozyon yaratacağını daha ilk aylarında bu sütunlarda yazmış bir kahin (!) olarak daha fazlasını öngörmeye cesaretim yok. Ama artık birileri bu kuralsız fuhuş yuvasının kapısına kilit vurmalı.

Sonraki Haber