30 Temmuz Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

BATI’NIN VAGONU DEĞİL, DOĞU’NUN LOKOMOTİFİ OLACAĞIZ!

MURAT ALAN / AKİT

İstanbul’da düzenlenen savunma ve güvenlik sanayi fuarı IDEF’e ilişkin heyecanlı bekleyiş nihayet son buldu.

Bugüne kadar ki en geniş katılımcı sayısına ulaşıldığı belirtiliyor…

Temeli Çin Halk Cumhuriyeti ve Kore’ye dayanan silah sistemlerimiz var.

Güdümlü füze, çoklu roket teknolojileri üzerinde tam egemenliğe kavuşmak için Çin’in kapısı çalındı.

1997’de Kasırga adı altında Çin WS-1A ve WS-1B roketlerinin lisanslı üretimi için bir sözleşme imzalandı.

O anlaşmalarla transfer edilen teknolojiler, bugün Nijerya’dan Libya’ya, Cezayir’den Arnavutluk’a, Azerbaycan’dan Bangladeş’e ve hatta Malezya, Endonezya, Filipinler’e uzanan geniş bir coğrafyaya ihraç ediliyor.

Çin’in bu fuara 75 firma ile katılması, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin de ilk ziyaretini Türkiye’ye yapması tesadüf değil.

Türk firmaları ve devletlerarası heyetler birçok sözleşme imzaladı.

Bu ortak işbirliklerinin bölge ülkeleri arasında katlanarak devam etmesi lazım.

İsrail, ABD ve suç ortaklarından bize hiçbir hayır gelmez.

Güç dengesi sanılandan daha hızlı bir şekilde yön değiştiriyor.

1 ve 2. Dünya savaşında gördük!..

Askeri, ekonomik ve sosyal alanda ağırlık merkezi Batı’ya kaydı.

Yakın gelecekte kartlar yeniden karılacak ve belirleyici olacak ülkelerin neredeyse tamamı Asya kıtasında bulunuyor.

Çin, Rusya, Hindistan, Pakistan, İran, Bangladeş, Türk Cumhuriyetleri yeni merkezin tam göbeğinde yer alacaklar.

Enerji, insan gücü, savunma teknolojileri, madencilik ve bilimsel alanda kendi kendine yeten bir coğrafya var.

Bu sancılı süreçte Türkiye’de doğru tarafta yer almalı.

Batıya giden trenin son vagonu olmak yerine, Doğudan kalkan trenin lokomotiflerinden biri olabiliriz.

Selametle…

GÜVEN VE İSTİKRAR ARAYIŞI

HASAN BASRİ YALÇIN / SABAH

Çin Dışişleri Bakanı, bir Türkiye ziyareti gerçekleştirdi. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de mevkidaşı Hakan Fidan'la görüştü. Her diplomatik ziyaret önemlidir, ama ben bu ziyaretin başlı başına daha önemli olduğunu düşünüyorum. Çin'in hem dünya siyasetine bakışını hem de Türkiye'ye yüklediği anlamı gösteriyor.

Son bir veya iki yıldır Çin'in dış politikasında anlamlı değişimler gözlemliyorum. Uzun yıllar ekonomik aktivizm ile siyasi pasifizmi beraber götüren ve bu yaklaşımın ciddi faydalarını gören Çin, son zamanlarda siyasi olarak daha iddialı, belirgin ve kendine güvenen bir yaklaşım benimsemiş gibi görünüyor. Yıllar boyu yürüttüğü kuşak ve yol projesinden bahsetmiyorum. Onlar ekonomi temelli planlamalar. Bugünlerde Çin bunun üzerine diplomatik aktivizm eklemeye başladı. Körfez'de arabulucu rolü oynuyor. Rusya ile ilişkilerini yeniden şekillendiriyor. Amerika'ya karşı daha güvenlikçi bir politika inşa ediyor.

Bu zaten uzun süredir beklenen ve genel olarak da Çin'in pek hevesli olmadığı bir davranış tarzıydı. Çin uzun yıllar diplomatik aktivizmden kaçınmıştı. Ancak dünya siyasetindeki genel istikrarsızlığın Çin'i rahatsız ettiği görülüyor. Bu nedenle de ABD'nin boş bıraktığı alanlara doğru açılmaya başladığını söyleyebiliriz. Körfez bölgesi bu bakımdan önemliydi. Ve önümüzdeki günlerde bu tür hareketliliklerin devam etmesi de doğaldır. Çin ekonomik yatırımlarını güvence altına almak ve uluslararası istikrardan faydalanmak istiyor. Yani aslında Çin doksanlı yılların uluslararası düzenini hayal ediyor.

Yalnız doksanlara oranla bir fark var. ABD artık istikrarı koruyan değil bozan bir aktör. Çin bu nedenle ABD'nin oynadığı o eski askeri ve diplomatik rolün yalnızca diplomatik olan kısmını ve yalnızca belli bölgelerde oynamaya hazırlanıyor.

CHP’DEN VİCDANİ SESLENİŞ

YAŞAR HACISALİHOĞLU / AKŞAM

Emperyalizmin dikkatini çektik. Bize ilgi göstermelerine zemin hazırladık. Anlı şanlı dergilerinde kapak konusu yapıldık. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı bizi desteklediklerini açıkça ifade ettiklerinde yeri göğü inletmedik. "Siz bizden ne bekliyorsunuz? Biz iktidar olunca FETÖ, PKK/PYD-YPG terör örgütlerine verdiğiniz desteğe karşı teslim olacağımızı mı sanıyorsunuz diyerek, "bizden uzak durun" diyemedik. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmeye çalışan ülkelerin büyükelçilerinin heveslenmelerine yol açtık.

Seçimlere birkaç gün kala neredeyse Rusya cephesi açmaya kalktık. Rusya'nın seçimlere müdahale ettiğini, Muharrem İnce'ye FETÖ yöntemleriyle yapılan çirkin linçi Rusya'ya mal etmeye kalktık. "Kuvvetli kanıtlarımız olması bunları demezdik" dedik. Rusya'dan kuvvetli yalanlama gelince de boynumuzu büküp teşekkür ettik. Yanlış yaptık. ABD'yi mutlu etmek için Rusya'yı karşımıza almaya kalktık."

CHP'de değişim isteyenler, bu vicdani seslenişi yapamadıkları sürece "değişim"; koltukta oturanların değişimidir.

ÇİN NEDEN TÜRKİYE’DE

NEDRET ERSANEL / YENİ ŞAFAK

Rusya ve Çin’in bölgede yeni jeopolitik yaratacak denli iteklediği İran, Çin-Hindistan-Afganistan-Pakistan-İran-Irak-Suriye hattının “İpek Yolu” için işlevselliği, Ukrayna’ya Çin-Türkiye “ortak” bakışı (!), Arktik konusu, ilk sosyal medyada yazdığımız, “sen benim içişlerime karışma ben de senin içişlerine karışmayayım, gerisi tamamdır” minvalli Çin bakışı ve nihayet Pekin’in Türkiye’ye daha çok yatırım yapma/getirme potansiyeli yüksek stratejik verim vaadeden konulardır.

Bakan ziyaretinin gerçekleştiği gün Yunan basını Körfez ve Çin’i işaret ederek, “IMF, Türkiye’nin kendisine tıpış tıpış gelmesini beklemesin” başlıklarını attı. Onlar hâlâ “kutup” politikası yapıyorlar. Türkiye ise çapını her geçen büyüttüğü bir çemberi hem etrafına örüyor hem de Foreign Policy’in yazdığı gibi, ‘stratejik bağımsızlık, güç ve refah’ arıyor.

Sonraki Haber