31 Aralık Medyanın Halleri
İşte günün öne çıkan köşe yazıları...
ARADA BİR YERDE
Nedret Ersanel/ Yeni Şafak
Yıllar önce ‘eksen kayması’yla itham edilen Türkiye bugün, her yerinden ses gelen sistemi tutacak mı, bırakacak mı sorusuyla anılıyor. Demek, ‘Türkiye yanlış yapıyor’ diyenler yanılmış.
Ankara, sistemin zorlandığının farkında olduğu gibi, payandalarıyla da sorunlar yaşıyor. ABD ile ilişkilerin anatomisi tam bu. Ancak son dönem Batı’yla ilişkileri daha esnek. Küresel değişimin eşiğindeki ülke olarak mevcut hali ‘yönetilebilir’ görüyor. Belli ki, Amerikan seçimin sonuçlarını da görmek istiyor. Bu da doğal.
Yalnız, sistem onu eskisi gibi görüyor mu? Mesele bu.
Başa, yani “Türkiye’nin yeni stratejik puanı nedir” sorusuna dönersek…
Örnekleyelim…
Mesela İsrail.. Amerika eriyerek de olsa süper güç olmayı sürdürüyor ve stratejik varlık rezervini bu ülkenin kullanımına açıyor. O halde Tel Aviv, Washington’un ‘stratejik değer listesindeki’ yeriyle aynı değerde?
Yani, bir ülke veya ülkeler grubu İsrail’e saldırsa, karşısında ABD başta bir seri başka devleti bulacak. Bu açık. Peki, ‘İsrail eşittir ABD diyebilir miyiz’?
Cevabınız ‘evet’ ise, düzinelerce ülkenin Gazze yüzünden İsrail’e hissettikleri ne olacak? İsrail’in, kendi kamuoyu da dahil yüksek bir değer kaybına uğradığı, nüfuz alanının daraldığı, ağır ekonomik kaybı, güvenlik kapasitesinin hali, düşman çoğalttığı ortadayken, kısa gelecekte toplam değeri baştan hesaplanırken bunlar veri sayılmayacak mı?
Aynı ölçüleri Türkiye’ye vurduğumuzda görünen ne? Benzer durum ama ters yönlü olarak bizim için geçerli! 2024’ün son çeyreğinden itibaren sorunun somut yanıtlarını almaya başlayacağız? Ama ‘tam puan’ kesin karardan sonra ortaya çıkacak…
İBRET ALAN OLDU MU?
Salih Tuna/ Sabah
Devrim öncesi İsrail'in biricik müttefiki olan İran'ın devrim önderi Humeyni, ramazanın ayının son cumasını "Kudüs günü" ilan edecek kadar Filistin davasını merkeze oturtur. Saddam Hüseyin de Filistin davasına her zaman sahip çıkmıştır. Öyle ki, İsrail'in ölüm listesinin başında yer alan El-Fetih kurucusu Ebu Nidal'a ev sahipliği yapacak kadar.
Ne ki, Saddam, İsrail'in müttefiki İran'la değil de devrim sonrası İsrail'i baş düşman ilan eden İran'la savaşır.
Tastamam vekâlet savaşıdır bu. ABD 8 yıl süren savaş boyunca Irak'ı biteviye destekler. Saddam Hüseyin'i bu destek öyle şımartır ki bir ara Türkiye'ye bile parmak sallamaya başlar.
Savaş bitince Saddam'ın elinde Halepçe'de 5 bin Kürt'ü kimyasal silahla katletmekten kaynaklanan kapanmaz toplumsal yaralar ile viran olmuş bir Irak kalır.
Uğruna vekâlet savaşı verdiklerinden tazminatını ister. Önüne Kuveyt sürülür; "Buyur işgal et, senin olsun" dercesine.
Saddam'ın gözleri parlar, işgal hazırlığına başlar.
Henüz 9 yıl önce (82'de) Müslüman olan Roger Garaudy tuzağı görür, yerinde duramaz, koşar gider Irak'a. "Etme eyleme, sakın Kuveyt tuzağına düşme" yollu yalvar yakar diller döker Saddam'a.
Saddam tuzak falan yok der. ABD Büyükelçiliği'nden, ABD'nin bu işgale onay verdiğini doğrulattıklarını anlatır.
Garaudy "Batı'yı hiç tanımıyorsun" der, "Ben içlerindeyim, bugün böyle söylerler, sonra da Kuveyt'e girmeni gerekçe göstererek Irak'ı işgal ederler..."
Ne dese dinletemez.
Aynı anda dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal da boş durmaz. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush'u Irak'ı işgal etmesi için ilk günden itibaren fiştekler. ABD'nin "Vietnam sendromundan" kurtulamadığından da yakınır. ABD'yi işgal için cesaretlendirir.
Özal'ın bu gayretini Bush da açık seçik dile getirmiştir.
Sonuç itibarıyla İran yaralı, Irak paramparça, Türkiye de Özal'ın dediği gibi "1 koyup 3 almak" yerine göç dalgası ve terörle boğuşmak zorunda kalmıştır.
Hepsinden daha vahimi, etnik ve mezhep asabiyetine dayalı çatışmalar Suriye'den önce Irak'ta başlamıştır.
İsrail için işler tıkırındadır:
Birbirlerine diş bileyen Müslümanlar ve paramparça edilen bölge ülkeleri, daha ne olsun!
CHP DEM PARTİ İTTİFAK SÜRECİ
Serkan Fıçıcı/ Akşam
DEM Parti "CHP ile ortaklığımız artık aleni olsun" havasında...
Peki süreç nasıl işleyecek?
Aldıkları karar Kandil'deki büyükbaş teröristlere "onay" için iletilecek.
Eğer "onay" gelirse ortaklık ilan edilecek.
Şimdi Özgür Özel, CHP yöneticileri ve CHP medyasına soralım.
Lafı evirip çevirmeyin.
Gargara yapmayın.
Ikınıp sıkılmayın.
Yalan yere bağırıp çağırmayın.
"Eskiden birileri de şöyle yapmıştı, böyle demişti" diye kıvranmayın.
Net olun.
Cevap verin.
CHP ile PKK'nın siyasi uzantısı DEM Parti yerel seçimlerde ittifak yapacak mı, yapmayacak mı?
Görüşmeler devam ediyor mu, etmiyor mu?
PKK'nın dağdaki büyükbaşları bugüne kadar olduğu gibi yine siyasi sürece doğrudan müdahale edecekler mi, etmeyecekler mi?
Özgür Özel'in DEM Partilileri CHP Genel Merkezi'ne davetinde ifade ettiği "en yakın zaman" hangi tarih?
ŞİNASİ NAHİT
Melih Aşık/ Milliyet
Türkiye’de kısa fıkra deyince ilk akla gelen isimdir Şinasi Nahit Berker...
“Bu memleket uzun laftan battı”, özdeyişi onundur. Türkiye yavaş ilerlediğinden yıllar önceki fıkraların güncelliği geçmez. Mesela...
Bir Amerikalı uzman bir milyon yıl sonra bir kuyruklu yıldızın Türkiye’ye çarpacağını söylemiş. Bu çarpma neticesinde yer yüzünde büyük tahribat olacakmış.
Ne aksi tesadüf... Tam o yıllarda biz kalkınmış olacaktık...
Ulu Atatürk ilkelerine hayranız ve bağlıyız, yalnız nasıl tatbik edileceğini pek bilemiyoruz...
Başbakan Demirel ikide bir şunu söylüyor:
- Millet reyi ile geldik...
Ah iki gözüm...
Millet artık sizin nasıl geldiğinizi değil nasıl gideceğinizi merak ediyor...
Bir iktidar milletvekili Şinasi Nahit’e:
- Siz komünistler vatanı bile satarsınız, demiş…
Şinasi’den cevap:
- O kadar büyük arsayı kim alır?