4 Mayıs Medyanın Halleri

BİDEN HER YOLU DENEYECEK

NEDİM ŞENER/HÜRRİYET

Biden 2019 Aralık ayında New York Times gazetesi editörleri ile yaptığı görüşmede de, Türkiye’de muhalefeti destekleyerek Erdoğan’ı devirme planını, “bedel ödemeli” diye ifade etmişti. Dolayısıyla, ABD tarafından aksi bir ifade ve tutum görmedikçe Biden’ın bu sözlerinin Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğini gösterdiğini söyleyebiliriz.

Biden 20 Ocak 2021’de başkan olduğu günden beri “istikrarlı” biçimde bu cümleyi hayata geçiriyor. “Sözde müttefik” ifadesi, Doğu Akdeniz’deki hak arama çalışmalarına karşı tepkileri, Türkiye’nin Karabağ operasyonundaki rolüne öfkesi, Rusya ile ilişkiler, S-400 alımına ağır eleştirileri, kendisinin taraf olmadığı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına tepkisi, insan hakları, hukuk, demokrasi eleştirisi, yaptırım kararları, en son “Ermeni soykırımı” yalanı izlediği stratejinin devamı. Bitti sanmayın, bunlar sürecek. 14 Haziran Erdoğan-Biden görüşmesi de bana pek umut vermiyor. Biden Türkiye’de iktidar değişikliğini sağlayacak hangi araç varsa onu kullanacak.

'BİDEN’IN TÜRKİYE KARŞITLIĞI DİPLOMATİK YOLLARLA AŞILAMAZ'

HASAN BASRİ YALÇIN/SABAH

Yine de Türk tarafında diplomatik bir deneme eğilimi görülüyor. Haziran'daki NATO toplantısında Başkan Erdoğan ile Biden arasında bir görüşme planlanıyor. O zamana kadar Türkiye cevap verme hakkını saklı tutacak. Bir çeşit bekle gör siyaseti diyebilirsiniz. Haziran'daki görüşmelere Amerika'nın kusurlu taraf olarak başlayacağı ortada. Bu nedenle gündeme gelecek birçok konuda Türkiye bunu avantaja dönüştürmek isteyecektir. Malum olduğu üzere ABD ile aramızda tonlarca anlaşmazlık maddesi var. Ve her biri sıkı müzakere bekliyor. Türkiye Trump döneminde Amerika'ya karşı uyguladığı adım adım ilerleme yöntemiyle ciddi alanlar açabildi. Buna benzer bir arayışı Biden döneminde de ortaya koyacağı ve ilişkilerin sürekli pazarlık biçiminde devam edeceği düşünülebilir. Ancak Biden döneminin Trump'tan farklı olacağını da tahmin ediyoruz. Biden'ın Türkiye karşıtlığı diplomatik yollarla aşılabilecek bir engel gibi görünmüyor. Ama yine de Haziran'ı bekleyip göreceğiz.

'ATATÜRK’ÜN AÇTIĞI YOL BU DEĞİL'

KURTULUŞ TAYİZ /AKŞAM

Kemal Bey, Atatürk'ün açtığı yol, gösterdiği hedef bu olmasa gerek.15 Temmuz gecesi, koruma müdürünüz FETÖ'den izin alarak yolunuzu açtı. Tankların arasından FETÖ izniyle geçtiniz. O tanklar Erdoğan'a geçit vermemek için oradaydı.

O tanklar millete, milletin temsilcilerine geçit vermemek için havalimanının kapısına dayanmış, yolları kapatmıştı. Ve siz de sözde o tankların karşısına dikilecek, üzerine çıkacak ve onlara geçit vermeyecektiniz. Ama nasıl olduysa o tankların yanından sıvışıp geçmeyi tercih ettiniz. Üstelik utanmadınız; tankların yolunuzu açması için FETÖ'den ricada bulundunuz. O yol, yol değildi Kemal Bey. Milleti vuran tankların açtığı yolda yürümek millete ihanet demekti.

ENERJİ DÜNYASININ MERKEZİ DEĞİŞİYOR

KEREM ALKİN/SABAH

Dışişleri Bakanlığımızın enerji danışmanı Hüseyin Caner Can'ın 'Gazete Enerji'de yayınlanan makalesi önemli ipuçları barındırıyor. Enerji sektörü, kömüre ve ardından petrole bağımlılığını kademe kademe azaltacak bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bununla birlikte, dünyanın önde gelen ülkelerinde, örneğin ABD'de kömürle elektrik üretiminin ağırlığının artması, Hindistan'ın yeni yatırım kararları zihinleri karıştırmakta. Diğer tarafta, 'enerjinin jeopolitiği'ne yönelik de hızlı gelişmeler yaşıyoruz. Caner Can, enerji jeopolitiği noktasında, bir yandan ABD'nin kaya gazı ve petrolü ile yaptığı hamlelerle net ihracatçı ülke konumuna geçişini, bir yandan da enerji dünyasının merkezinin Atlantik'ten Asya-Pasifik'e doğru kaymaya başlamasını işaret ediyor.

YANARDAĞ, 2015 SONRASI İZLENEN POLİTİKALARI SORUMLU TUTTU

MERDAN YANARDAĞ/BİRGÜN

Daha önce, bir bölge gücü olarak yükselen, küresel jeopolitik dengeleri iyi değerlendiren Türkiye, “soykırım” iddialarının reddedilmesini ve genellikle bir orta yol bulunmasını sağlayabiliyordu. Bu geleneksel dış politika, AKP iktidarı boyunca da etkisini korudu. Ancak, özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin bastırılmasından sonra geliştirdiği karşı darbeyle, artık devleti bütünüyle ele geçirdiğini ve önünde kayda değer bir şey kalmadığını düşünen Erdoğan-AKP yönetimi, kendi ajandasını uygulamaya yönelince tökezlemeye başladı. Erdoğan yönetiminin dar ideolojik hedeflerine uygun siyasal ve toplumsal bir düzen kurma hesapları, kendisini gücünün zirvesinde sandığı, ancak paradoksal olarak onun en güçsüz olduğu döneme denk geldi.

ATAKLI HÂLÂ DEMİRTAŞ’I AKLAMA DERDİNDE!

Can Ataklı dünkü köşesinde “kafamı bozan şeyler” bölümünde Aydınlık’ın haberine yer vermiş. “Bu kadarı da olmaz” diye isyan etmiş. Haberin kendisinin bahsettiği gibi Youtube programı ile değil yazdığı köşe yazısı ile ilgi. Özetle Can Ataklı şöyle diyor; “Madem AİHM kararlarını bu kadar önemsiyorsunuz o zaman Demirtaş’ı da serbest bırakın.” Bunu da Türkiye Biden’ın açıklamalarını tartışırken yazıyor. Milletçe Biden’a nasıl cevap verelim diye uğraşırken Can Bey aradan Demirtaş’ı kurtarmanın derdine düşmüş, biz de bunu eleştirdik…

Öfkesini bir kenara bırakırsa kendisine “koyun” denmediği anlar. Olsa olsa “kasap” demiş olabiliriz… Neyse yazısında zaten aynı fikirlerini tekrar ederek haberimizi doğrulamış. “Demirtaş’ın serbest bırakılmasını” savunuyor. Arkasındaki resimde Demirtaş’ın aslında kim olduğunu kamuoyuna ve Can Ataklı’ya hatırlatıyoruz. Yoksa aklı başında herkes Can Ataklı’yı o karede gösterme hilesine başvurmadığımızı anlar. Çamur atmak bizim değil Davutoğlu’nun yalanlarına sarılarak, ömrünü ve her şeyini bu millete armağan etmiş Perinçek’ e “Toprak ağası” diyen sizin işiniz.

Sonraki Haber