44 yıl önce PKK katletti: O gelmeden düğün başlamazdı

Briç oynayan, tiyatroya düşkün, sekiz kardeşine kol kanat germiş, bölgede o gelmeden düğün yapılmayan unutulmaz bir önderdi. Bölücülüğe karşı göğüs göğüse bir mücadele yürüttü. Bu yüzden, PKK ve Gladyo’nun hedefi oldu. Kardeşi Ahmet Ön, onu anlattı.

Zeki Ön (Solda) Doğu Perinçek ile

PKK'lı bir katilin kurşunu ile 4 Temmuz 1979 akşamı Zeki Ön’ü kaybettik. Mehmet Zeki Ön, Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP)’nin Gaziantep İl Başkanlığını yapıyordu. Eğitim Enstitüsünde yöneticilik görevini başarıyla yürütürken, TİKP il örgütünün kuruluşu aşamasında, partinin vereceği her türlü göreve hazır olduğunu, gerekirse okuldaki işini bırakacağını belirtmiş bir devrimci, bir dava adamıydı.

'KASABAYA DÜŞÜNCE TAŞIRDI'

Kardeşi Ahmet Ön, onu anlatırken; “Ailenin en büyüğüydü. Kasabada aileyi temsil ediyordu. Kendisi de Ankara Fen Fakültesi’nde öğrenciydi. Matematik öğretmeniydi. Zeki Ön, Ankara’dan memleketine, ailesine gelince hep iyi şeyler taşırdı. Düşünce bazında diyorum. Yani o günün çağdaş düşünceleri neyse, kasabaya taşırdı. Halka anlatırdı. Aydın bir insandı, devrimci bir insandı. Aileden gelen yapı, yetiştiğimiz okulun öğretmen okulu olması, lisedeyken devrimci fikirlerle yüz yüze gelmemiz, daha sonra da köyde öğretmen olmamız, köyün yoksulluğunu yaşamamız bizi devrimci yaptı.” diyor.

'PKK ZEKİ HOCAYI TEHLİKELİ BULDU'

Ahmet Ön’le Zeki Ön’lü yıllarını, kişiliğini, devrimciliğini, nasıl doğal lider olduğunu ve katledilişini konuştuk. Kardeşinin neden hedef olduğunu sorduğumuz Ahmet Ön şu yanıtı veriyor:

“PKK’ya karşı bugün verdiğimiz ulusal mücadelenin aynısını, Gaziantep İl Başkanlığı sırasında, 1979 yılında veriyordu. Bunların devrimci olmadıklarını, Kürt halkına zarar vereceklerini, Türk ve Kürt halklarının kardeşliğine zarar vereceklerini anlatan paneller, konferanslar, konuşmalar düzenliyordu.

“PKK kendisi için Zeki Hocayı çok tehlikeli buldu. Nasıl bugün, doğudaki bu hareketlere karşı Aydınlık ve Vatan Partisi, Türk ve Kürt halkının kardeşliğini savunuyorsa, o zaman da aynı savunma içerisinde olduğumuz için hedef alındık. Ailecek hedef alındık. Zeki Hocayı katlettiler. Önderimiz, büyüğümüz oydu. Bizim orda Doğu ve Güneydoğu’da bir gelenek vardır. Birini düşman hissedersen, düşmanın içinde en büyüğünü hedef alırsın. Örgütleyiciydi, birleştiriciydi, toparlayıcıydı.”

'ISIRACAK KÖPEK DİŞ GÖSTERMEZ'

“Bu işi PKK’nın yaptığını nereden biliyoruz?” siye sorduğumuz Ahmet Öz şu ifadeleri kullandı:

“Ben cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul’a göçtüm. Ekonomik nedenlerden ötürü. Zeki Hoca, matematik öğretmeni olduğu için hayatını idame edebilecek bir yapıdaydı. Gaziantep’te kaldı. Politikayı orada yürüttü. PKK tarafından sürekli tehdit ediliyordu. 'Seni öldürürüz, bunları konuşma, bunları anlatma' diyorlardı. Bunlar dediğimiz Aydınlık’ın düşünceleri. Aydınlık Gazetesi ilçeye giriyordu. 'Gazeteyi getirme, ilçeye giremez' diyorlardı. 'Zeki hocaya söyleyin de Gaziantep’i terk etsin gitsin' haberleri gönderiyorlardı. Zeki Hoca da onlara diyor ki, 'Isıracak olan köpek dişini göstermez'. Biz Zeki Hocaya etkili olacak bir şekilde söylesek de kabul etmezdi zaten. Zeki hoca, kafasına koyduğu şeyi yapıyordu.

“Karşı tarafta da çok iyi dostları vardı. Çok ilginçtir, Kürt milliyetçiliğini savunanlar içerisinde 'Ya Zeki Hoca çok iyi bir insan ama Aydınlıkçı olmasa' diyenler çoktu. Onlardan bir öğretmen arkadaş geliyor Zeki hocaya diyor ki, 'Marx ne ise sen benim için osun ama keşke Aydınlıkçı olmasan.'

Hep doğru düşünceleri savundu. Ama bizim dışımızdaki arkadaşlarımız bizimle tartıştıkları düşüncelerin doğruluğunu on yıl sonra anlayabildiler. Türk ve Kürt halklarının kardeşliği meselesi, bugün de bizim meselemiz değil mi? Zeki hocanın öldürüldüğü gün de bu bizim meselemizdi. Türkiye’nin meselesiydi.”

HERKES SEVERDİ BÖLGEDE TANINIRDI

Zeki Ön'ün karakter özelliklerini soruyoruz kardeşine. Şunları aktarıyor: “Güneydoğu’da herkes tarafından sevilirdi. Diyarbakır, Mardin, Urfa, Gaziantep, bütün bölgede tanınan bir simaydı.

Sık sık Diyarbakır’a, Gaziantep’e, Mardin’e gider, yoksul köylülerle ilgilenir, halkla birlikte olur, kardeşlik ilişkilerini geliştirirdi.

“O gelmeden kasabada düğün olmazdı. Yaz tatilinde biri çocuğunu sünnet edecekse veya biri evlenecekse Zeki hocanın geliş tarihi tespit edilirdi. Her siyasi hareketten kendisine karşı saygı duyulurdu. O özelliğinden ötürü de Aydınlık hareketi, o bölgede hız kazandı. Yayılmaya başladı. PKK, bundan ürktü. Kilis’teki il başkanımızı, Gaziantep’teki il başkanımızı, Tunceli’deki il başkanlarımızı hedef aldı. Biz öyle Aydınlıkçı olduk. Geldik İstanbul’a, Yurtsever Öğretmen Grubu’nda çalışmaya başladık.”

'KAVGA TEKE TEK OLMALI'

Ahmet Ön kardeşiyle anılarını şöyle anlatıyor: “Zeki Hoca aile hayatında da haksızlığa karşıydı. Bir gün sokakta kavga ediyordu. İki kişi kavga ediyor. Çocukluk dönemimiz. Zeki Hoca 13, ben 11 yaşlarındayız. Kardeşimizi dövüyorlar. Abisi dövülünce küçük kardeş bakar mı? Hele de Güneydoğuluysan. Ben de hemen koşarak gittim. Zeki Hocayı döveni dövmeye çalıştım. Ben biraz daha güçlüydüm. Spor da yapıyordum. Zeki Hoca döndü, beni dövmeye başladı. 'Biz teke tek kavga ediyoruz. Niye bir adamı iki kişi olup dövelim. Haksızlık yapıyorsun.' dedi.

“Yine bir gün ailece yemek yiyoruz sofrada. Bizde masa olmaz. Sofra yere kurulur. Büyük sinilerin etrafında aile toplanır, yemek yenilirdi. Aile çok kalabalıktı, on bir kişiydik. Dokuz kardeşiz. Üçü kız, altısı erkek. Bir tastan su içeriz. Bir kaba kaşıklarımızı sallarız. Hiç unutmam, sofraya otururken babam anneme çok ağır bir şey söyledi. Çocuğuz ama. Zeki Hoca sofraya yumruğunu vurdu. Babama; 'Sen anneme böyle bir şey yapamazsın' diye isyan etti. Babam da aslında o hareketi yapacak biri değil, ama nasıl olduysa olmuştu.

'BABAM 80 YAŞINDA YÜRÜYÜŞE KATILDI'

“Zeki hoca, 1979’da öldürüldükten sonra babam, Türkiye İşçi Köylü Partisi Genel Merkez Disiplin Kurulu üyesi oldu. Ankara’daki kurultayda Mustafa Ön, Zeki Ön’ün babası, partinin disiplin kuruluna girdi. Ve bizim çok meşhur U2 yürüyüşümüz vardır, Adapazarı-İzmit yürüyüşü. Babam da o zaman 80 yaşındaydı. Bu eyleme kendisi bilfiil katıldı, Doğu Bey'le beraber yürüdü. Bizim için çok onur vericiydi.

'İLÇEYE TİYATRO KURDURTTU'

“Zeki Hoca çok güzel briç oynardı. Bize de öğretti. Tiyatroya çok düşkündü. İlçede tiyatro kurdurdu. Bizi resimle, tiyatroyla ilgilendirdi. Yaş farkımız az olmasından dolayı kardeşliğimiz çok sıkıydı. Ben ondan önce evlendim. Evlenme paramın hepsini o verdi. 'Şimdi ben yardımcı olayım sen yuvanı kur, ondan sonra ben evlenirim.' dedi. İki kardeşim yanında okudu. Kendisi okuttu. Biri fizik, biri felsefe öğretmeni oldu. Baktı, büyüttü.”

Sonraki Haber