5 Haziran 2021 Medyanın Halleri

GÜRCİSTAN VE UKRAYNA'NIN NATO ÜYELİĞİ ÇIKARLARIMIZA AYKIRI

NEJAT ESLEN

Atlantik yapısı (ABD, AB), Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Ege Denizi’nde Türkiye’nin meşru hakları ve çıkarları karşısındadır. Atlantik yapısı ile ilişkileri iyi olmayan ve zaten günümüzde Ortadoğu’daki, Irak’taki, Suriye’deki, Yunanistan’daki, Bulgaristan’daki, Romanya’daki ABD askeri varlığı ile çevrelenmiş olan Türkiye, Ukrayna ve Gürcistan’ın da NATO üyesi olması ile birlikte, ABD askeri varlığı ile güneyden, batıdan, kuzeyden ve doğudan çevrelenmiş olacaktır. O halde kritik soru şudur: Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliği Türkiye’nin güvenlik çıkarlarına uygun mudur? Türkiye, bu iki ülkenin NATO üyeliğini desteklemeli midir? Türkiye’nin öncelikli iki stratejik meselesi vardır: Birincisi “aslolan iç cepheyi” mutlaka sağlam tutmak, ikincisi ise gerçekçi tehdit değerlendirmeleri yaparak kurulmakta olan yeni dünya düzenine uyum sağlamaktır. Akil adam, sadece bu günü değil, yarını da düşünendi.

ANKARA'NIN BİDEN GÖRÜŞMESİNE BAKIŞI

HANDE FIRAT

Şu ana kadar yapılan görüşmeler neticesinde Ankara’nın bakış açısını maddeler halinde şöyle özetlemek mümkün:

- S-400’ler konusunda ABD’nin talepleri yakışıksız ve karşılanabilir nitelikte değil. Bir çözüm bulunamadığından konu Biden-Erdoğan görüşmesi açısından paranteze alınsın.

- ABD, terör örgütleri PYD/YPG ve FETÖ konusunda adım atmayacak. Bu nedenle Biden-Erdoğan görüşmesinde sorunlar yerine işbirliği alanlarına odaklanılsın. Gelinen noktada görüşmenin tonunun iki ülke ilişkilerinde belirleyici olacağı unutulmasın.

- Libya hükümeti, sivil toplum örgütleri Türkiye’nin askerini çekmesini istemiyor. Aksine, Türk askerini koruyucu olarak gördüklerini ifade ediyorlar. Türk askeri ile Wagner’in aynı kefeye konulması ise yakışıksız.

- Batı ile iyi ilişkiler kurmak isteğini belirten Türkiye, Doğu Akdeniz ve Yunanistan ile ilişkilerde son dönemde attığı olumlu adımlarla da bunu da göstermiştir. Ancak Kıbrıs başta olmak üzere haklı politikalarından geri adım atmayacaktır.

TÜRKİYE, ABD ETKİSİNDEN ÇIKTIKÇA KENDİ ANLAYIŞINI ŞEKİLLENDİRDİ

KURTULUŞ TAYİZ

BM demek de zaten ABD demek. Irak'tan sonra Suriye'nin de işgaliyle Amerikan planları daha fazla deşifre oldu. ABD'nin, Türkiye'nin yanı sıra Irak, İran ve Suriye'de terör örgütünü neden bu kadar güçlendirmeye çalıştığı ortaya çıktı.

Türkiye, Amerikan etkisinden çıktıkça kendi işlevsel terörle mücadele anlayışını şekillendirebildi. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra kendini gösteren yeni terörle mücadele konsepti, 40 yılda elde edilmeyen başarıları da beraberinde getirdi.

Mahmur'un son günlerde tekrar gündeme gelmesi de bu konsept değişikliğiyle bağlantılı. Terörün kaynağını kurutmaya yönelik ilk adımlar atıldığında sınırdaki terör kampları gündeme gelmişti. Sonra içeriye doğru terör kampları. Gara ve Kandil, Sincar ve Mahmur gibi.

NEOLİBERALİZM İLE HESAPLAŞMADAN OLMAZ

SONER YALÇIN

Sedat Peker, ne ilk ne de son olacak; bu “filmi” gazetecilik hayatım boyunca çok seyrettim… Latin Amerika'daki sol hükümetler gibi ülkemizde de AKP bu hesaplaşmayı yapamadı. Ki yapamazdı; sebebi belli: “Kurtarıcı” denen Evren ile “devrimci” denen Özal'ın dayattığı neoliberalizm ile hesaplaşmadan hukuku askıya alan mafyokrasi rejiminden kurtuluş yoktur!

YENİŞAFAK YAZARLARINDAN İÇ CEPHE VURGUSU

MEHMET METİNER

Biden yönetiminin Erdoğan liderliğini tasfiye etmeye yönelik çabası, milletimizin bağışıklık sistemini siyaseten çökertmeyi amaçlıyor.

O yüzden iç cepheyi ne yapıp edip tahkim etmemiz gerekiyor.

Üst aklın emrindeki siyasal aparatların oyun planlarını gözler önüne sermek ne kadar gerekliyse onların yaslandığı sosyolojiyi kazanacak bir dil inşa etmek de o kadar gereklidir.

Kimi siyasal partilerin ihanet düzeyine varan söylem ve icraatlarını eleştirmek ne kadar elzem ise onlara oy veren seçmenleri sahiplenmek de bir o kadar elzemdir. O partilerin kendi seçmen topluluklarını konsolide etmek için kullandıkları argümanları boşa çıkartacak bir söylem ve pratik çok daha elzemdir.

Biden’ın tek cephe siyasetini bertaraf edecek yol, tüm vatandaşlara yönelik inandırıcılığı şeksiz bir kuşatıcı dili pratiğe dönüştürmekten geçiyor.

“Nefret ettirmeyin, sevdirin!” öğüdü, siyasetimizin baş tacı haline getirilmelidir.

Herkesi kendinden bilerek sahiplenen anlayış zaten AK Parti’nin varlık sebebini oluşturuyor.

Bu anlayış temelinde her kesimle vakit geçirmeksizin bizzat Cumhurbaşkanımızın temasa geçmesi siyaseten hayati öneme sahiptir.

Ezcümle: Yeni bir kucaklaşma, yeni bir helalleşme ve yepyeni bir başlangıç için Reis’in düğmeye basması şart.

İBRAHİM KARAGÜL

Türkiye’yi seven herkes safını net olarak seçmeli, bu mücadeleye katılmalı. Çünkü bu yapı ABD ile, Avrupa ile, FETÖ ve PKK ile ortak çalışmak zorunda. Çünkü ortaklar. O örgütleri yönetenler de, içeride muhalefeti biçimlendirenler de, onlara bu yıkıcı dili dayatanlar da aynı merkezler. Türkiye’yi dışarıdan durduramadılar. İçeriden durdurabilecekler mi? Ben, yüzyılların siyasi aklına ve genetiğine güveniyorum. Çünkü bu bir iç politik rekabet değil. Bu, Türkiye’yi durdurmaya dönük çokuluslu, büyük bir hesap. Teslim olmak yıkımdır. Türkiye’nin 21. yüzyılı da kaybetmesidir. Bu bir tarih, coğrafya, vatan mücadelesidir. Türkiye’nin bütün vatanseverleri, bütün siyasi hesapların üstende bu büyük hesaba göre kenetlenmelidir.

Sonraki Haber