7 Ağustos Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları

ZEYTİNLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM

İlber Ortaylı/Hürriyet

Bugün aşağı yukarı üretim ve ihracat rakamları ortaya çıktı.  Türk halkının zeytinin litresine ödeyeceği fiyat yüksek. Bu, dar gelirlilerin bir müddettir alıştığı ve sevmeye başladığı zeytinyağını şişede seyretmesi anlamına gelir.  Lakin sözünü ettiğimiz çirkin saha tahribatı dışında maalesef pazarlama bilmeyen bir zeytinci takımı var. Başta İtalya, dışarıya sevk ettikleri zeytinleri yok pahasına ihraç ediyorlar. Çünkü örgütlenme zihniyetleri yok.  Yavuz Barlas,  Habertürk’teki ekonomi programında güzel bir benzetme yaptı; “Çıkardığı petrolü benzine çeviremeyenlerin ihracatı gibi” dedi. Halbuki biz çıkardığımızı, bahsettiğim modern preshanelerde çok iyi sıkıyoruz.  Ama iş şişeye konan şeyi pazarlamaya gelince dökülüyor.  İhracat fiyatlarımız çok düşük. Ne çalışan insanların ücretini karşılayacak durumda ne de üreticinin hak ettiğini verebilir. Ama asıl korkuncu, zeytinyağını tatma hakkı kesilen kitleleri memnun edemez.  Bir an evvel hem ihracatın ve fiyatların örgütlenmesi hem de miktarların ayarlanması lazım.

ÖNCE BODRUM SONRA AKBELEN

Mahmut Övür/Sabah

Ne zaman Batı'nın destek verdiği çevre eylemi görsem şüpheye düşerim. İlkini 90'larda Bergama altın madeninde gördük. Türkiye iki binli yıllara kadar kendi altın madenini çıkaramayan bir ülkeydi. Çıkarmaya kalkınca da Almanya destekli lobiler devreye girmiş,  Hopdediks  gibi sempatik kahramanlarla kafaları karıştırarak eylemin uzun sürmesini sağlamıştı.  Necip  Hablemitoğlu  cinayeti aydınlatılsaydı bu gerçek de ortaya çıkardı. Bu cinayete rağmen başaramadılar. Bugün Türkiye yılda 40 bin ton altın üretiyor hem de yerli firmalarla.

İkincisi 2013'teki Gezi kalkışmasıydı. Birkaç ağaç için başlatılmış; ama meselenin birkaç ağaç olmadığı kısa sürede anlaşılmıştı. Acı sonuçları da olan ve  "hükümeti devirmeye"  yönelen bu eyleminin Türkiye'ye bedeli de ağır oldu. Batı, medyası-lobileri ve ajanlarıyla bu eylemin arkasındaydı. Ama yine başaramadılar ve Türkiye büyük bir vandalizmi siyasi iradenin dik duruşuyla atlattı.

Şimdi benzer bir operasyonu Muğla Akbelen'deki kömür madeni olayında görüyoruz. Mayıs seçiminde büyük yenilgi alıp travma yaşayan siyasetçisinden aydınına, gazetecisinden sosyetesine kim varsa, önce Bodrum'a, sonra da Akbelen'e akıyor.

Eylemin organizatörleri de her zaman olduğu gibi Yeşil Sol Parti ve ne kadar marjinal sol grup varsa onlar. CHP'liler de rol kapmaya çalıştılar; ama olmadı. Bir de Bodrum'u mesken tutan İstanbul sosyetesi var... Koca yatlarıyla denizi kirletenler, ertesi gün Akbelen'e gidip eylem yapıyor, akşam da kadeh kaldırıyorlar. Türkiye'nin güzelim kıyı şehirlerini beton yığınına çeviren, dağların tepesine bile milyon dolarlık villalar konduran belediyeler de boş durmuyor, yönettikleri şehrin rezilliklerine bakmadan Akbelen'e günübirlik otobüs seferleri düzenliyor.

AFRİKA’DA TARİHİ DÖNÜŞÜM

Eray Güçlüer/Akşam

Afrika'da bir uyanış var. 1950'li yıllardan beri kolonizasyon anlaşmaları nedeniyle kendi dilini konuşamayan, kendi parasını kullanamayan, kendi eğitim ve ekonomik sistemine sahip olmayan, kısacası kendisi olamayan ülkelerin başkaldırılarına şahit oluyoruz. Bu uyanış Afrika halklarının özgürleşerek bağımsız ve milli olmalarıyla mı sonuçlanacak yoksa yine emperyalizm mi kazanacak bunu göreceğiz. Genellikle mevcut yönetimlere başkaldırı niteliğinde olan bu hareketlenmelerin sonucunda başta Fransa olmak üzere çoğu sömürgeci Avrupa ülkesi Afrika'da güç ve alan kaybedecek gibi görünüyor. Sadece Fransa'nın Afrika'dan sömürdüğü para yıllık 500 Milyar doların üzerindedir. Aynı şekilde Hollanda, Belçika, Danimarka gibi diğer Avrupa ülkeleri de yaptıkları paylaşımlar doğrultusunda yıllardır Afrika'yı sömürmekteler. Şayet Afrika'da başlayan bu kolektif sosyal hareketler başarılı olur ve Afrika toplumları kendi öz benliklerine kavuşarak kendi iradeleriyle kendilerini yönetmeye başlarlarsa, Avrupa ülkeleri çok büyük ekonomik kayıplara uğrayacakları için başta Fransa olmak üzere Avrupa'da ekonomik sorunlara bağlı birtakım sosyal içerikli olaylar meydana gelebilir.

RUSYA’DA BOMBA, AFRİKA’DA DARBE

Ufuk Akay/Türkgün

Öte yandan geçtiğimiz hafta St. Petersburg’da düzenlenen 2. Rusya-Afrika Zirvesi’nde Rusya Devlet Başkanı Putin’in Afrika ülkeleri ile ilişkilerin seyrinin olumlu yönde ivme kazanacağını işaret etmesi ve yine aynı zirvede Afrikalı liderlerin Putin’e sunduğu Ukrayna savaşını sona erdirme ve tahıl anlaşmasını yenileme amaçlı barış planının istişare edilmesi önemli bir gelişme olmuştur. Rusya-Afrika Zirvesi’nde yaşanan gelişmeler tazeliğini korurken Moskova’daki bazı noktalara ve yine geçtiğimiz gün Rus limanına yönelik saldırı düzenlenmesi savaşın sonlanmasının belirli çevrelerce istenmediği ihtimalini karşımıza çıkarmaktadır.

Batı savaşı uzatarak, Rusya’yı Avrupa’nın barış planına zorlama gayreti içerisindeyken Rusya ise yeni hamleler ile hem BM’deki elini güçlendirme hem de kendi barış planını Batı’ya kabul ettirme girişimlerini sürdürmektedir.

Görünen o ki Rusya ve Batı arasındaki mücadele dünya konjonktüründe yeni gelişmelerin seyrini önümüzdeki süreçte beklenmedik rotalara çevirebilecek gelişmeleri beraberinde getirebilecek potansiyele sahiptir.

Sonraki Haber