7 Ocak Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

SİYASET YENİ YÜZLERİ BULUP ÇIKARMAK ZORUNDA

Deniz Sipahi/ Hürriyet

Bu seçimlerde de gördük ki; siyaset insan üretmiyor aksine insan öğütüyor. Her partiden gelen arkadaşlarımızla, dostlarımızla konuşuyorum. Ortak sorun siyaset için insan kaynağının az olması... Oysa hepimizin etrafında siyasete ilgi duyan insanlar var. Ama bu aday adaylığı sürecine geldiğinde kimse dosya alıp başvurmuyor. Daha doğrusu çekiniyor. Bunun birçok nedeni var. Bana göre en önemlisi kemikleşen parti teşkilatları, siyasetin gündeminin belirli konulara sıkışıp kalması ve parti içi demokrasideki sorunlarımız...

Hepsini alt alta koyduğunuzda siyasete meraklı, ilgi duyan insanlar bile çekimser kalıp aday olmuyor.

Seçimlere sayılı gün kalmasına rağmen birçok kentin adayı belli değil. Adaylar belli olduktan sonra herhalde kendi kadrolarıyla bir süre çalışacaklar ve kamuoyunun karşısına öyle çıkacaklar. Bu kadar kısa sürede projelerin detaylandırılması nasıl olacak ve bu fikirleri nasıl anlatacaklar.

Bugünün iletişim olanaklarına rağmen adayların yapmak istediklerini anlatmaları için zaman çok az.

Her partinin kendi içinde dengeleri var.

Ama siyaset insan yetiştirmek, onları geleceğe hazırlamak zorunda...

Bugün partilerde yaşanan aday sıkıntısını temelinde bu yatıyor.

Siyasetçi değilim ama siyaseti iyi takip eden bir gazeteciyim. Liderler ve parti kadroları yeni yüzleri siyasete kazandırmak zorundadır.

ANKARA TERZİSİ…

Nedret Ersanel/ Yeni Şafak

Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümünde İran’da meydana gelen patlamalar, tetikçiler ve azmettiricileri, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bir grup gazeteciyle yaptığı sohbette dile getirdiği ‘jeopolitikle’ açıklanabilir mi?

Bunun için İran jeopolitiğini, bölge/dünya panoramasının içinden, bağımsızmış gibi çekip-çıkarmak gerekiyor…

Bir, Saldırı gerçekleştiğinde İran, resmî bir BRICS üyesi yeni olmuştu. (Yani artık sınırımızda BRICS üyesi bulunuyor. Üstelik bunu Çin ve Rusya ile paylaşıyor!)

İki, sadece ‘ucundan’ (Yemen) değil, Kızıldeniz’de kör-topal da olsa yeni bir Batı koalisyonu armadası bölgeyi kuşatıyor… Üç, İran-Körfez, münhasıran Tahran-S. Arabistan uzlaşısı-ki bir diğer BRICS üyesidir-yeni gerçeklerden biridir. Arabuluculuğunu Çin’in yaptığı, böylece bölgeye Rusya’dan sonra Çin’i de alan, daha genellersek, ilk defa Doğu’nun, Batı’nın ‘zayıf karnına’ bu denli kama gibi sokulduğu sürecin parçasıdır…

KONTROLLÜ VEKALET ÇATIŞMASI KİME YARAR?

Burhanettin Duran/ Sabah

Bölgedeki çatışma ortamının kontrolden çıkması ciddi bir risk. Nitekim Dışişleri Bakanı Fidan bir süredir Batı ülkelerinin İsrail'in saldırganlığına onay vermesinin hem uluslararası sistemde ciddi kırılmalar hem de bölgede çatışmanın yayılması riskini büyüttüğünü vurguluyor: "İsraillilerin, Lübnan'la savaşa girmemek için kendilerini zor tuttuğunu düşünüyorum. Ama hep söylüyorum. Bu yol çıkmaz sokaktır. Öyle bir şey olursa bu savaş tabii ki bitmez. Tam tersine, meselenin çözülmesi isteniyorsa, barış ve iki devletli çözüme odaklanmak lazım."

"Kontrollü vekil çatışması" ortamı İran ve İsrail'in işine yarayabilir. Ancak bu durum Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve diğer bölgesel güçlerin küresel ve bölgesel değerlendirmelerini yeni bir boyuta taşıyacak etkilerde bulunur. Ukrayna savaşından sonra Gazze krizi de bölge ülkelerinin güvenlik politikalarını yeni değişimlere taşıyabilir.

Çin ve Rusya'nın bölgeye daha fazla müdahil olma çabaları gibi. Ya da Türkiye ve Körfez ülkeleri arasında daha yakın ikili veya bölgesel güvenlik işbirliği anlaşmaları gibi.

Kasım seçimlerinin sonucuna bağlı olarak ABD, Ortadoğu politikasını yeniden ele almak zorunda kalabilir.

EMPERYALİZMİN TERÖR SİLAHI YİNE İŞBAŞINDA

Yaşar Hacısalihoğlu/ Akşam

Bir kez daha vurgulamak gerekir ki, emperyalizm kendisine karşıtlık oluşturacak düşünce akımlarının, inanç yapılarının ya içine girerek kontrol eder ya da sahtesini üretir.

Milliyetçilik, bunun ilk akla gelmesi gereken örneğidir.

İç kaos çıkarabilmek için çatışma üretmeye müsait konuları öne çıkarmak ve provokasyon aracına dönüştürmek, emperyalizmin ve maşalarının, uzantılarının, sahaya sürdüğü plastik suratlılarının kullandığı yöntemdir.

Tüm şer heves ve arzular, Türkiye'nin tam bağımsızlık mücadelesini zayıflatma, zedeleme mümkünse bertaraf etme çabasıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki son saptaması ve uyarısı çok önemlidir; "Tam bağımsız Türkiye ülkümüz sadece bir söylem olmaktan çıkıp Allah'a hamd olsun adım adım gerçeğe dönüşüyor. Eski Türkiye'ye alışık olanların bundan rahatsızlık duyması gayet tabiidir. Artık kullanım ömrü bitmiş, küf kokan eski tartışmaları yeniden piyasaya sürme girişimleri asla masum değildir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözleri, Türkiye'nin mücadelesinin özünü en net şekilde ortaya koymaktadır.

Bu çerçevede hepimize büyük sorumluluk düşmektedir. Türkiye sevdalıları bu kirli, şer oyunu bozmak için bağımsızlık ruhuna sımsıkı sarılmalıdır.

Emperyalizme ve maşalarına, uzantılarına karşı dış cephede ve iç cephede omuz omuza sarsılmaz mücadelemiz yeminimizdir.

Yaşasın tam bağımsız Türkiye...

CHP’DE OLGU VE ALGI İKİLEMİ!

Tunca Bengin/ Milliyet

Kısacası CHP’de İstanbul’daki dünkü görüntüye bakıldığında “asayiş berkemal” gibi ancak en azından algı düzeyinde bir liderlik krizinin olduğu hala geçerli. Seçim sonucu her ne olursa olsun CHP’de bir liderlik kavgası yaşanacağı da belli. Böyle bir liderlik tartışması gün yüzüne çıktığı zaman hâlâ CHP içerisinde belli bir tabanı ve gücü olan Kılıçdaroğlu’da bunun bir parçası haline gelecektir elbette. Malum O da siyaseti bırakacağı düşünülürken hem İstanbul’da hem Ankara’da bir büro kurdu ve paralel bir genel merkez havasında gibi... Dolayısıyla bu iki başlılık görüntüsü, tartışması seçim sonrasında birçok sesliliğe de dönüşebilir... Her kafadan farklı bir ses, seçim sonrası CHP’de tufan sanki...

Sonraki Haber