8 muhtar sorunlarını anlattı: Üretimin güvenliği için üreticiye sigorta

Vatan Partisi tarafından Samsun Atakum’da Özören-Kayagüney Mahallesi’nde Üretim Devrimi Kurultayı düzenlendi. Kurultaya 8 mahalle muhtarı, Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği Başkanı Ali Bakır ve yüzün üzerinde fındık üreticisi katıldı.

Vatan Partisi tarafından Samsun Atakum’da Özören-Kayagüney Mahallesi’nde Üretim Devrimi Kurultayı düzenlendi. Kurultaya 8 mahalle muhtarı, Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği Başkanı Ali Bakır ve yüzün üzerinde fındık üreticisi katıldı. Kurultayı Vatan Partisi Samsun İl Başkanı Haydar Çolak yönetti.

GÜVENLİK İÇİN KÖYLÜ KÖYÜNDE OLACAK

Kurultayın açılış konuşmasını Atakum Belediye Başkanı Av. Cemil Deveci yaptı. Deveci konuşmasında şunları söyledi: “Bir ülke eğer tarımda kalkınmamışsa, köylü köyünde değilse sanayide de kalkınamaz teknolojide de. Sanayi ve teknolojide kalkınmanın birinci şartı tarımda kalkınmış olmaktır. Eğer bir ülke kendi güvenliğini sağlamak istiyorsa önce köylüyü köyde tutacak. Köylü, çiftçilik yapmıyorsa, hayvancılık yapmıyorsa, o ormanları yangınlara karşı koruyacak kimse yoktur demektir. Onun için hem ülkenin güvenliği hem coğrafyanın güvenliğinin birinci koşulu köylüyü köyde tutmak. Köylüyü köyde doyurarak tutacaksınız, köylüyü köyde rahat yaşatarak tutacaksınız. Hayvancılık yapan, tarım yapan köylüye ‘sen köylü değil mahallelisin, Atakum Belediyesi’ne bağlısın ona oy kullanacaksın, o ne kadar hizmet getirirse ona razı olacaksın’ denilirse orada sorun var demektir.”

Pandeminin yerel yönetimlerdeki geliri yarı yarıya düşürdüğünü belirten Deveci, “Bütçemiz zorlaştı, yönetimle ilişkilerimiz zorlaştı, sizin yaşam koşullarınız daha zorlaştı ama buradan çıkacağız” dedi.

‘ATA TOHUMLARI EKİYORUZ’

Ata tohumlarını, tespit etmeye çalıştıklarını bilgisini de veren Deveci, “Şu anda 500’den fazla çeşit tohuma ulaştık. Birtakım buğday türlerini ekiyoruz, her fırsatta bunu çoğaltacağız. Gezen tavuk türünü bu çevrede geliştirmeye çalışıyoruz. Neden? Onların eti ve yumurtası çok daha lezzetli. Şunu yapmaya çalışıyoruz; sağlıklı gıdaya ulaşmayı temin etmeye çalışıyoruz. Köyde tarım, sermaye gerektirmez, aile bireyleriyle olur. Bir de kooperatifleşebilirseniz ürettiklerinizi pazara ulaştırabilirsiniz çok daha konforlu, çok daha üretken, çok daha sürdürülebilir bir yaşam biçimine kavuşabilirsiniz. Çocuklarınız sizi terk edip şehre gitmek zorunda kalmazlar.” diye konuştu.

‘KÖYLÜ SİGORTALI OLSUN’

Kayagüney Köyü Muhtarı Cüneyt Sağıroğlu da kurultayda söz alarak şöyle konuştu: “Şimdi şu köyleri gezseniz 30 yaşın altında 10 kişi bulamazsınız. Çocukların anneleri babaları da çocuklarını, ‘çocuğum köyde ezilmesin, ben süründüm o sürünmesin’ diye dışarı gönderdi. Buradaki çoğu insan yaşlı. Gençlerin köyden gitmesinin sebeplerinden biri sigorta. Adam diyor ki ‘ben sigorta istiyorum, emekli olacağım, sağlıktan faydalanacağım’. Sigortayı köydeki bir gence yapsak belki o genç de ‘sigortam nasılsa ödeniyor’ deyip ‘burada 2 inek bakarım’ der. Belki bu şekilde onu tutabilirsiniz burada.”

‘DESTEKLERLE GÖÇ ENGELLENİR’

Özören köyü muhtarı Erol Çolak da gençleri köyde tutmak için ya kendisinin ya da hanımının sigortasının devlet tarafından ödenmesi gerektiğini söyledi: “Bir tarım sigortası bin 800 lira olmaz. Genci köyde tutmak için bunu yaparsak köyde kalırlar ancak şartlı olacak bu. ‘2 tane inek bakacaksın’ diyeceksin. Bunu tarım müdürlüklerimizdeki memurlar, kontrol edecek. Hayvancılığı ve tarımı desteklerseniz, göçü önleyebilirsiniz. Bunu bir yerden başlatmak lazım. Gençler şehirde sigorta peşinde. Bir vekil diğerine sen muhtar bile olamazsın diyor. Sen önce bir muhtar ol bakalım. Muhtar olmak kolay mı? Biz kendi şahsiyetimizle muhtar oluyoruz. Seni bir parti aday göstermiş, göstermiş nasıl olsa seçileceksin ama biz öyle değiliz.”

‘ÜRETİM TEKELLERİN ELİNDE’

Ziraat Mühendisi ve Tarım Danışmanı Yasemin Sancak da Çarşamba’da Organik Fındık Birliği’nde çalışıyor. Sancak, tarım sektöründe mühendis ve teknik elemanların kısıtlı sayıda olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Köylerde çiftçilerimiz gerçekten yalnız. Bu yüzden de günlük işlerini mutlaka gündelikçilere yaptırmak zorundalar. Fındık toplamaktan tutun ışkın almaya, gübreleme, ilaçlama hepsine baktığımızda iç içe periyodik olarak yapılması gereken işlemler ve hepsi için de güce, enerjiye ve paraya ihtiyaç var. Üretimi artırmayan toplumların sonu gözler önünde. Yani şu yaşadığımız günlerin en büyük sıkıntısı üretimdeki eksikliklerimiz. Üretim artık eskisi gibi değil. Belirli işletmeler var, onların tekelinde bir şekilde yürüyüp gidiyor. Hali hazırda akan bir üretim yok.”

KRİZİ FIRSATA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ

Vatan Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Karanlık, kurultayda yaptığı konuşmada, problemlerin büyük olduğunu ancak çözümün de var olduğunu vurguladı. Türkiye’nin kritik bir dönemden geçtiğini belirten Karanlık şunları söyledi: “Girdi maliyetleri yüzünden üretim yapmakla ilgili problemler var, ürettiğinizi pazara ulaştırmak ve bunu değer fiyattan sunma problemleri var. Tüketici açısından da uygun fiyatlardan ürüne ulaşma problemi var. Bütün problemlerin gelip dayandığı nokta üretim problemi. Bunlar devlet eliyle çözülecek problemlerdir. Girdi maliyetlerinin düşürülmesi, pazar güvencesi, planlı tarım.”

‘REFAHI PAYLAŞACAĞIZ’

Fındıkta da devlet müdahalesinin gerekliliğine işaret eden Karanlık, Vatan Partisi’nin çözüm olarak sunduğu Üretim Devrimi programını anlattı. Karanlık, “Gıda aynı zamanda bir güvenlik problemidir. Gıda güvenliği problemi, Türkiye’nin gündemine girmiştir. Türkiye, ekonomik kriz ve üretimden kaynaklanan sorunlar nedeniyle hem de iç ve dış güvenlik nedeniyle topyekûn bir güvenlik problemi yaşamaktadır. Vatan Partisi olarak diyoruz ki tasarruf yapacağız, yatırım yapacağız, üretim yapacağız, istihdam yapacağız ve üretimin arttırdığı refahı paylaşacağız.”

YETKİ TALEBİ

1980’den itibaren süregelen ve Türkiye’yi bu duruma getiren politikalara nokta koyuyoruz” diyen Karanlık, şimdi yeniden daha radikal kararlarla atak yapmak durumunda olduğumuzu belirtti. Karanlık, Vatan Partisi’nin bu formülleri hayata geçirmek için güç ve yetki talebinde bulunduklarını da ifade ederek şöyle devam etti: “Türkiye’nin gıda güvenliğini sağlayacağız. Buna biz milli direnme ekonomisi diyoruz. Ordumuzun ve polisimizin hiçbir ihtiyacından kısıtlamaya gitmeyeceğiz. Çocuklarımızın eğitimine ilişkin ne gerekiyorsa yapacağız. Buraya da öncelik vereceğiz. Sağlığın ve enerjinin güvenliğini sağlayacağız. Enerjinin güvenliği de hem yerel enerjilerimizi devreye daha kuvvetli sokmak hem de doğru dış politikayla İran’la, Rusya’yla, Irak’la, Suriye’yle düzgün ilişkiler kurarak enerji güvenliğini de sağlayacağız.”

Sonraki Haber