8 Şubat Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları....

DEPREM BÖLGESİNDEN GÖÇ NASIL ENGELLENECEK?

DİLEK GÜNGÖR - SABAH

Misal, en büyük problem istihdam açığı… Nedeni deprem sonrasında yaşanan göç…Birçok kişi barınma ihtiyacı nedeniyle göç etti… Rakamlar Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine de yansımış durumda… 6 Şubat depremlerinin ardından felaket bölgesinden 308 bin kişinin göç etti. Bu sayı içerisinde depremde hayatını kaybeden yaklaşık 50 bin kişi de bulunuyor. Hatay en fazla göç veren il. 141 bin kişi şehri terk etti. Onu Malatya takip ediyor. Malatya'dan 70 bine yakın kişi ayrıldı. Kahramanmaraş'tan 60 bin 818 kişi… Adıyaman da göç verdi. Nüfusu 30 bin 191 kişi azaldı. Adana ve Osmaniye'de de tablo benzer. Deprem illerinden göç edenler kendilerine gittikleri yerlerde yeni bir hayat kurdu. Şehirlerden giden insanları geri getirmek kritik… Gördüğüm kadarıyla da bölgede en çok ihtiyaç inşaat sektöründe. TOKİ'nin deprem konutları nedeniyle iller tam bir şantiye alanı… Ciddi bir eleman sorunu var. Okul ve işyerleri için de mavi yaka ihtiyacı büyük… Beyaz yakada ise banka, çağrı merkezi, muhasebe ve satış alanlarında arayış var. Bugüne kadar depremin yaralarını sarmak için çeşitli adımlar atan hükümetin konuya titizlikle çalışması gerekiyor. (…) Bana kalırsa, depremin en çok vurduğu illerdeki sanayici ve esnafın SGK primlerinde özel bir destek de verilebilir. Böylece o illerdeki işverenler yararlandıkları SGK teşvikini işçiye vererek göçü engelleyebilir.

TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜZERİNDEN VERİLEN MESAJ

ABDULKADİR SELVİ - HÜRRİYET

Türkiye’ye aynı anda hem PKK hem Mossad hem Hizbut Tahrir hem DEAŞ hem DHKP-C terör örgütü saldırıyor. Dikkat ettiniz mi saldırılar aralık ayından itibaren başlıyor. Kimi Anıtkabir’i kimi camiyi kimi kiliseyi, kimi Kelime-i Tevhit bayrağını kimi Çağlayan Adliyesi’ni hedef alıyor. Hepsi sembol mekânlar. Hepsi aynı zaman diliminde harekete geçiyor. Bu eylemlerin tamamı 3 ay içerisinde gerçekleşti. Demek ki plan aynı plan. Talimatı veren üst akıl aynı üst akıl. İsimleri farklı ama amaçları aynı. Tek bir merkezden yönetilmiyorlar. Patronları da dünyanın en büyük istihbarat servisi. Bu terör örgütlerinin iplerini elinde tutanlar düğmelerin hepsine birden basmışlar. Amaçları tek; Türkiye’yi terör üzerinden karıştırmak için, istikrarsızlaştırmak amacıyla terör örgütlerinin hepsini birden seferber etmişler.

DİKKAT: GLADYO’NUN TAŞERON KOLLARI, BİRBİRİ ARDINA SAHNE ALIYOR!

TAMER KORKMAZ - YENİ ŞAFAK

DHKP-C “Made in USA” Gladyo’nun “sol sahte bayraklı” taşeron örgütüdür. Kritik dönemlerde terör saldırıları için uyandırılır! (…) Adliye saldırısındaki taşeron örgüt DHKP-C de, kiliseye yönelik saldırıda istihdam edilen bir başka taşeron örgüt DEAŞ da… Türkiye’deki Gladyo’nun lokomotif örgütü olan FETÖ ile eşgüdümlü faaliyet gösteriyor! Paralel Yapı’nın Kriptoları, bu terör örgütlerine alan açıyorlar… 9 sene önce olduğu gibi 9 yıl sonra da, bunun devam ettiği anlaşılıyor! Yerel seçimlerin öncesinde bir kez daha terör saldırılarının sahne alması mı; FETÖ’nün muhtelif Kripto unsurlarının “halen daha faal olduğunu” gösteriyor!

İRAN PKK’YI NEDEN VURDU?

NEDRET ERSANEL - YENİ ŞAFAK

Kuşkusuz, Türkiye karşıtı ve PKK paydasında buluşan bir ortaklık ifadesi bugün için ileri sayılır. Ancak ifadenin zikri içinde Ankara-Tahran ilişkilerinin niteliği üzerine düşünme ihtiyacı bulunuyor. Ankara’da gerçekleşen Reisi-Erdoğan görüşmesinin nasıl geçtiğine ilişkin ‘menfi’ bir okuma, Fidan’ın açıklamasına dahil edilebilir mi? Ya da açılış sorumuz, İran’ın PKK’yı vurmuş olması, Ankara-Tahran arasında bir anlaşmasının çıktısı sayılabilir mi? Putin’in ziyaretiyle birlikte, Suriye denkleminde terörle mücadele ve bölgede yaşanan kaos özelinde Amerikan varlığı daha çok tartışılmaya başlanacak. Bu da pek gerçekçi görünmeyen ABD’nin bölgeden çekilmesi/azalması konusuyla birleşecek. Terörle mücadele özelinde yeni pota oluşturacak. Nihayetinde yeni harekât beklentisinin hayat bulupbulmayacağıyla birleşecek.

ABD İLE YENİDEN ‘MÜTTEFİK’ OLMAK...

ÖZAY ŞENDİR - MİLLİYET

9 ay sonra ABD’de de seçim var ve Ankara-Washington arasında uzun zamandır görmediğimiz bir pozitif gündem oluştu. Konuştuğum kaynaklar, Dışişleri Bakanı Fidan ve ABD Dışişleri Bakanı Blinken tarafından yürütülen kapalı bir süreçten söz ediyorlar. Tam uzlaşma sağlanana kadar süreç böyle ilerletilecekmiş. Görüşmelerde, Türkiye’nin temel hassasiyetlerinden birisi olan ABD’nin terör örgütünün Suriye koluna verdiği desteğini çekmesi de masada. (…) Birincisi, ABD sokağın öfkesini fark etti, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Washington kaynaklı ulusal güvenlik endişesinin neredeyse tüm siyasi partilerin tabanları tarafından paylaşıldığını gördü. İkincisi, Ortadoğu, Balkanlar ve Karadeniz’de Türkiye’ye rağmen atmaya çalıştığı adımların maliyetinin, Türkiye ile beraber yürümenin maliyetinden kat ve kat fazla olduğunu anladı. Bu çerçevede ABD ile yeniden “müttefik” olacaksak, Washington’ın sokağı kazanması ve bu kez ciddi bir ilk adım atması gerekiyor.

EDİTÖRÜN YORUMU: Özay Bey’in “pozitif” gündem dediği, ABD’nin her istediğini yaptırması. Ukrayna’daki Maidan Darbesi’nin mimarlarından ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland, S-400’ler için gözdağı verdi. Nuland, açık açık PKK’ya bakışlarının Türkiye ile farklı olduğunu söylemekten çekinmiyor. Bütün ABD’li yetkililer de öyle. ABD’nin PKK’dan vazgeçme gibi bir durumu söz konusu değil. Çünkü onla işbirliği taktiksel değil stratejik. İkinci İsrail’i kurabileceği başka bir güç yok. Bu planı çöpe atması, ancak bölge ülkelerinin silah kullanmasıyla olur. Sokağa kulak vermeyen ABD değil. ABD zaten camideki, adliyedeki, kilisedeki, arabadaki cinayetlerin arkasında. MOSSAD'la’bir. Sokağa kulak vermeyen AK Parti hükûmeti. ABD karşıtlığı bu kadar artmışken, vatandaş 15 Temmuz sonrası gerçeği görürken, sıcak para arayışındaki hükûmet dümeni yine Atlantik’e kırdı. ABD hiç müttefikimiz olmadı. Şimdi de değil. Yalancı bahara kananların sonu hüsran.

Sonraki Haber