9 Mart Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları...

İMAMOĞLU ‘BU KADINI İHRAÇ ET’ DEMİŞ

Abdülkadir Selvi - HÜRRİYET

Çarşamba günü akşam saatlerinde Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel’i arıyor. “Bu kadını ya partiden ihraç et ya da sözlerini düzeltsin” diye talimat veriyor. Görüyor musunuz bir büyükşehir belediye başkanı, CHP Genel Başkanı’na talimat veriyor. O Genel Başkan da “Ben senin genel başkanınım. Sen kim oluyorsun da bana talimat veriyorsun?” demiyor, diyemiyor. Çünkü kendisini CHP Genel Başkanlığı’na seçtiren Ekrem İmamoğlu... O koltukta İmamoğlu’nun emanetçisi olarak oturuyor. Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’ndan aldığı talimat üzerine gece Burcu Köksal’ı arıyor. “Burcu Başkan sözlerini düzelt” diyor. Burcu Köksal omurgalı çıkıyor. “Düzeltmem. Çünkü yanlış yapmadım” karşılığını veriyor. Burcu Köksal geri adım atsa o zaman Afyon’da biter. Ekrem İmamoğlu’na cevap vermezse bu kez İmamoğlu’dan azar işitip susmuş olur. Özgür Özel’e olumsuz yanıt veren Burcu Köksal, bakalım Ekrem İmamoğlu’na karşı ne yapacak?

“TAVŞAN BAŞKAN”

Nedim Şener - HÜRRİYET

CHP’nin Afyonkarahisar adayı Burcu Köksal’ın“Seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi’nin kapıları DEM Parti hariç her siyasi partiye açık olacak” cümlesi CHP’deki tüm maskeleri düşürdü. Birincisi, “yok” dedikleri PKK’nın siyasi kolu PKK/DEM ile girdikleri ilişki tam olarak ortaya çıktı. İkincisi, CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Özgür Özel’in çok rahat yalan söylediğini ve göstermelik etkisiz bir genel başkan yani ‘Tavşan Başkan” olduğunu gösterdi. Üçüncüsü, CHP’de asıl söz sahibinin genel başkanlık koltuğunda oturan Özgür Özel değil, onu bu koltuğa taşıyan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olduğunu gösterdi.

ÖZGÜR ÖZEL’İN TEK ŞANSI MANSUR YAVAŞ

Melih Altınok - SABAH

Çok değil birkaç ay önce elele pozlar verip kuracakları 6'lı masa koalisyonu için oy isteyenlerin bugün içinde bulundukları durum, Türkiye'nin 28 Mayıs'ta nasıl bir felaketin eşiğinden döndüğünün kanıtı. Zira masaya otururken dertlerinin Erdoğan'ı değil birbirlerini ekarte etmek olduğunu itiraf ediyorlar. Bizlerin zamanında yaptığı uyarıları "yandaşlık" diye yorumlayan CHP medyası, şimdi yazdıklarımızı, söylediklerimizi harfiyen tekrarlıyor. Tablo ortada... Masanın günah keçisi Kemal Kılıçdaroğlu'nun "bırakmadım" dediği siyasete fiilen dönmesi için tek şansı, kendisini tasfiye edenlerin 31 Mart'ta hezimete uğraması. Akşener, dün adayına oy istediği CHP'nin DEM'le beraber hareket ettiğini, cilaladığı Ekrem İmamoğlu'nun ve Mansur Yavaş'ın ne kadar güvenilmez, tehlikeli karakterler olduğunu anlatıyor. Ümit Özdağ'ın MİT başkanı olacağı bir iktidar için Kürtlerden oy istemeyi ve de almayı başaran DEM ise "kent uzlaşısı" diyerek yine aynı cepheyle ittifak yapıyor. Toplasan yüzde 1 bile etmeyen sermayelerini Yeniden Refah'a kaptıran masanın diğer sakinleri ise zaten gemiyi ilk terk edenlerdi. "Türkiye'nin verilmiş sadakası varmış ki kazanamadık" noktasındalar. Armağan ettiği milletvekillerini hatırlatıp "Azıcık vefa" diyen CHP'ye "vermeseydiniz" diye söylenmekle meşguller. CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel ise "İmamoğlu bir daha kazanır ve anketlerde Erdoğan'ın önüne geçerse cumhurbaşkanı adayı olması için üzerime düşeni yaparım. Ama o başarıda değilse, Ekrem Bey kendisi 'Macera aramayalım, o arkadaşın arkasına geçelim' der" sözleriyle emanetçiliğini ve misyonunun sadece Kemal Bey'i göndermekten ibaret olduğunu tescilledi. Özel'in koltuğunu korumak için tek şansı, "Ama Mansur başkanın Ankara'daki başarısını görmezden gelmek de doğru değil" diyerek altını çizdiği, öne çıkardığı Yavaş'a sığınmak. Hele bir de İmamoğlu kaybederse...

IRAK’A DERİN HAREKAT

Eray Güçlüer - AKŞAM

Öncelikle kitabın ortasından konuşayım ve en son söylenecek sözü en başta söyleyeyim. "Irak, kalk doğrul ve saygıyla selamla. Türk ordusu geliyor." Yaklaşık 10 ay önce cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi PKK için yolun sonunun göründüğünü söylemiştim. PKK'nın tamamen yok edilmesinin sadece bir zaman meselesi olduğunu ve bunun için Türkiye'nin elinde bir zaman çizelgesi bulunduğunu da belirtmiştim. Yaklaşık 2 ila 4 yıl içerisinde bu işin bitirileceği öngörüsünde bulunmuştum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti PKK'nın yakın sınır civarında tamamen yok edilip bize bir tehdit olmaktan çıkarılması konusunda uzun zamandır stratejik bir hazırlık içerisindeydi. 22 Aralık 2023 tarihinde Irak'ın kuzeyinde askerlerimize karşı gerçekleştirilen terör eylemleri bu süreci daha da hızlandırdı. Sonuçta terörün tamamen yok edilmesi için hazırlanan 3 aşamalı planın düğmesine çoktan basıldı. Birinci aşama Irak'ın kuzeyindeki Gara ile Türkiye sınırı arasında bulunan dağlık alanın kontrol edilmesidir. Bu maksatla Pençe-Kilit operasyon sahasındaki birliklerimiz takviye edildi. İnşa edilecek sabit üs bölgeleri için derinliğine bölgelerde yeni yerler belirlendi. Bu yerlere gitmek için ve daha da önemlisi üs bölgelerinin tesisinde gerekli malzeme ve teçhizatı götürmek için yol yapım çalışmalarına başlandı. Başta Zap, Metina ve Gara alanları olmak üzere yaklaşık 20 bin kilometre karelik dağlık bölgenin tamamının kontrol altına alınması için operasyonlarda artan bir tempoda devam etmekte. Sonuçta tarihi eşkıyalıklarla dolu, haydutluğun kültür haline geldiği, dünyada insansız (unmenned) alanlardan biri olarak kabul edilen zor bir bölge artık tamamen Türkiye'nin kontrolüne giriyor. Ortadoğu'da terör örgütlerinin doğal olarak yaşayabilecekleri başka da bir yer yoktur.

ATİNA İLE İŞLER YOLUNDA

Özay Şendir - MİLLİYET

Atina-Ankara diyalog süreci, Yunanistan’da siyasi amaçlarla yapılan provokasyonlara rağmen sağlıklı şekilde ilerliyor. Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Mayıs’ın 2. haftasında Türkiye’de olacak. Programı tam olarak netleşmedi ama Miçotakis, Ankara ve İstanbul’un dışında Göreme’yi de ziyaret edecek. Yunanistan Başbakanı Miçotakis, barış konusunda kararlılığını, doğum gününde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayıp kutlayarak gösterdi. Bu telefon Miçotakis’in sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a değil, barışa giden yolu tıkamaya çalışanlara da verdiği bir mesajdı. Süreci sağlıklı yürütebilmek adına Yunan halkının psikolojisinin bizden farklı olduğunu fark etmemiz lazım. Yunan halkı uzun yıllardır, Türkiye topraklarımızı işgal edecek korkusuyla yönlendiriliyor. Bu korkuyu pompalayanlar da ABD’ye yakın duran medya kuruluşlarıyla, FETÖ’nün yurt dışına kaçmış akademisyenleri. On yıllardır aynı yerde yapılan Efes Tatbikatı’nı, Yunan kamuoyuna, “Ankara adaları işgal provası yapıyor” diye sunan, FETÖ’cü propagandanın Yunanistan medyasında nasıl yer aldığını gözlerimle görmüştüm. Dedeağaç’ta bulunan ABD Üssü’ne dair uzun zamandır, şüphelerimiz var ya, Atina’da bu konuyu açtığım gazeteciler, o üssün aslında ABD’nin Orta Avrupa ve Balkanlar’a silah sevkiyatında kullanılan bir aktarma noktası olduğunu söylemişlerdi. Şüphe etmek insani bir duygu, bizim şüphe ettiklerimiz kadar Yunanistan’ın da şüphe ettiği şeyler var. Ne FETÖ ne ABD ne de Yunanistan’a silah satanlar bu şüphelerin ortadan kalkmasını, Atina ile Ankara’nın sorunlarını bir masa etrafında, kimseyi karıştırmadan konuşmasını istemiyor. Barışı getirecek, şüpheleri ortadan kaldırıp, güven ortamını yaratacak iklimi yaratmak bir kez daha cesurlara düşüyor. Yunanistan’da düşmanlık ezberini tekrar edenler kim diye bakınca, orada siyasi geleceğini bu yolla kurmaya çalışanları, ABD maşalarını ve aslını inkâr edenleri görüyorsunuz. Bu yüzden barışa giden yol, en doğru yol bizim için…

Sonraki Haber