9 Nisan Medyanın Halleri

HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI

AKŞENER’İN GÜÇ KAYBI MİLLET İTTİFAKI’NI ZEDELİYOR

AHMET HAKAN / HÜRRİYET

ÇOK değil, iki ay öncesine kadar Millet İttifakı’nın...

  • Sözü en çok dinlenen partisi İYİ Parti’ydi.
  • Ne diyeceğine en çok önem verilen lideri ise Meral Akşener’di.

Bugün baktığımızda ise bambaşka bir hava var:

  • İYİ Parti’nin sözünün gücü epey azalmış durumda.
  • Meral Akşener’in siyasi ağırlığı epey hafiflemiş durumda.

Meral Akşener’in masadan kalkıp tekrar masaya dönmesiyle başladı her şey. Bir türlü toparlanma sağlanamadı.

O kadar ki Meral Akşener...

Millet İttifakı’nı idare eden lider olmaktan çıktı. Millet İttifakı içinde idare edilen lidere dönüştü.

Oysa Altılı Masa kurgusunun en önemli, en vazgeçilmez, en gerekli unsuruydu İYİ Parti ve Meral Akşener.

En önemli işlevi şu olacaktı:

HDP’nin aday çıkarmama kararının doğuracağı sorunları, tereddütleri, endişeleri gidermek.

Gücünü ve ağırlığını kaybeden İYİ Parti ve Akşener, HDP’nin Kılıçdaroğlu’na desteğinin ortaya çıkardığı sorunların, tereddütlerin, endişelerin giderilmesinde etkisiz kalmaya başladı.

Millet İttifakı içindeki dört küçük sağ partinin bu işlevi görmesi mümkün değil. Çünkü bu partilerin gücü, dengeleme mekanizması oluşturmaya yetmiyor.

Bugün iktidar taraftarları, Millet İttifakı’nı bir tür “CHP/HDP ittifakı” gibi göstermek istiyor.

İYİ Parti’nin işlevsizleşmesi ve gücünü kaybetmesi, işte bu amacın gerçekleşmesine çok büyük hizmet ediyor.

Millet İttifakı’nın “CHP/HDP” ortaklığına indirgenmesinin önüne geçecek tek şey:

İYİ Parti’nin ve Meral Akşener’in güçlenmesidir.

İyi ama bu nasıl olacak?

Siyasette “Lütfen güçlen, ne olursun güçlen” deyince güçlenme olmaz. Bu iş, kürsüden mermi savurarak da olmaz.

CEMAL İLE ÇANDAR’A HAKSIZLIK

SALİH TUNA / SABAH

Bir de şu: Çandar ilen Cemal 2010 referandumunun "yetmez ama evet" diyenlerindenmiş. Yeşil ve Sol Parti'nin milletvekilliği teklifine sitem ederken bunu da dillendiriyorlar. Sanki dersin o referandumda Demirtaşgiller "Hayır" demişti. Sadece boykot etmekle yetinmişlerdi.

Doğrusunu isterseniz, PKK'nın siyasi ayağının Çandar ile Cemal'e adaylık teklif etmesinde şaşacak hiçbir şey yok. Tam aksine, etmeselerdi vefasızlık olurdu.

Zira, Hasan Cemal, PKK ile "Kürt sorununu" eşitleyecek kadar PKK'yı arkalamıştı. Silahları bırakmak söz konusu olduğunda da kendini dağlara vurmuş, "Sakın silahları bırakmayın!" diye PKK'lılara yalvarmıştı. Çandar derseniz, PKK'nin siyasi ayağını Demirtaş'tan daha az savunmamıştı.

Peki, Merdan ve Kongar böyle de diğer "solcular" farklı mı?

Onlar da şunu diyorlar: Çandar ilen Cemal, Amerikan emperyalizminin her daim yanındaymışlar, nasıl olur da bunlara milletvekilliği teklif edilirmiş!.. İyi de ne var bunda? ABD'nin "kara ordumuz" dediği ve binlerce TIR silahla teçhiz ettiği örgütün siyasi ayağı da bunları milletvekili yapmak istiyor işte!

Algı operatörlerinin ürettiği "Erdoğan nefretiyle" öyle körleşmişler ki ABD Başkanı Biden başta olmak üzere küreselci emperyalizmin, muhalefeti desteklediğini bile göremiyorlar.

O değil de, Cengiz Çandar 75'inde değil de 25'inde olsaydı, Hasan Cemal de 79 yerine 29 yaşında olsaydı Yeşil ve Sol Parti'nin uygun bir il binasına başvurup dağa çıkmak, "gerilla" olmak istediklerini söyleselerdi bu Merdangiller familyası yine ateş püskürürlerdi.

Hatta, Kandil'e dilekçe yazıp "Bunlar vaktiyle AKP'yi desteklemişlerdi, bunları örgüte nasıl alırsınız?" derlerdi.

Nasıl insanlar yahu, aspirinin bile başını ağrıtırlar.

14 MAYIS NEYİN SEÇİMİ?

YAŞAR HACISALİHOĞLU / AKŞAM

Emperyalizm arzu ediyordu ki; seçimlerde Türkiye'nin iç cephesi dağıtılsın, kontrol edebilecekleri bir yönetim iklimi doğsun. Bu şer arzularına seçimlerle de kavuşamadı.

Şimdi son umudu 14 Mayıs seçimi. Emperyalizm ve tüm uzantıları 14 Mayıs seçimini, bugüne kadar başaramadıklarının sonuçlarının alınabileceği bir seçim olsun istenmektedir.

Boşuna değildir, küresel emperyalizmin yayın organları Türkiye'nin seçimini, dünyanın en önemli seçimi ilan etmeleri.

İstemektedirler ki; terör örgütleri eliyle başaramadıklarını seçim yoluyla elde etsinler. Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye yönelik şer hamleleri sonuç alsın. Doğu Akdeniz'de Türkiye Antalya körfezine hapsedilsin, enerjiden ekonomiye tam bağımsızlık hedefi köreltilsin, savunma sanayiinde emperyalizme bağımlılığı kopmasın.

Şimdi de tüm bunları, 14 Mayıs'ta seçim yoluyla elde edebilmenin hevesindeler.

Tüm güçleriyle, tüm yol ve yöntemlerle 14 Mayıs seçiminde sonuç alabilmenin çabasındalar. Tüm plastik suratlıları sahada.

Maskeleriyle hakikatleri yenebilmenin hesabındalar. Yalanlarla, boş vaatlerle gerçeği gizleyerek, kirli pazarlıklarla Türkiye'nin bağımsızlığını zedelemenin arayışındalar.

Gözleri kararmış, zihni bulanmış, kalbi körelmişlerle seçim kazanmanın hevesindeler.

Emperyalizme emperyalizm diyemeyenlerle, Türkiye'nin iç politikasını, ABD'nin dış politikasına açanlarla, PKK/YPG terör örgütünün siyasi kolu HDP ile kol kola girip, gizli pazarlıklar yapanlarla sonuç alabilmenin arzusundalar.

Suriye ve Irak'ta Mehmetçiğin terör örgütlerine karşı yaptığı operasyonların bitmesini isteyenlerle, kayyumların sonlandırılacağının vaadini verenlerle, nükleer santrallerin kapatılacağını, İHA'lar- SİHA'ları üretenlere dokunacağız diyenlerle sonuç alabilmenin hevesindeler.

Sonraki Haber