9 uzmandan NATO’nun 10 yılı

Foreign Policy dergisi, Avrupa ve ABD'den dokuz uzmana NATO'nun gelecek on yılını sordu. Yanıt, “NATO daha çok silahlanmalı, Avrupa Birliği askeri rol üstlenmeli.” oldu.

NATO'nun Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta önümüzdeki salı günü başlayacak 2 günlük tarihi zirvesinde, “NATO’nun gizli askeri planlarının onaylanması”, “İsveç’in üyeliği” ve “Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantileri ile üyelik için yol haritası” gibi önemli konular tartışılacak. Zirveye ışık tutmaya çalışan Foreign Policy (FP), NATO ittifakının, Kremlin'e karşı Atlantik ötesi Batı'nın siperi olarak köklerine geri döndüğünü işaret ediyor. Ukrayna savaşı öncesi NATO’nun durumu ile savaş sonrası gelişen durumları yorumlayan uzmanlar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un "beyin ölümü gerçekleşmiş" dediği havayı yorumladı.

NATO'nun Ukrayna'dan çıkarması gereken pek çok ders olduğuna dikkat çeken FP, 21.yy’ın teknolojisi ile beraber değişen kara savaşlarına mercek tutarak, NATO’nun “üçüncü dünya” olarak adlandırılan ülkeleri uzaktan izlemekle yetinmediğini, çatışmaları nasıl yöneteceği konusunda söz sahibi olmak istediğini belirtiyor.

UKRAYNA NATO’YA ÜYE OLMALI

NATO Eski Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in “Güvenlik Garantileri Ukrayna'nın Üyeliğe Uzanan Köprüsüdür” başlıklı değerlendirmesinde, NATO liderlerinin Avrupa'da barış ve istikrarın güvenli ve bağımsız bir Ukrayna'ya bağlı olduğunu kabul etmeleri gerektiğine dikkat çekti. Bunun için Ukrayna’nın NATO'ya katılması gerektiğini ifade eden Rasmussen, savaş devam ederken Ukrayna’yı NATO’ya davet etmeye çekinen NATO liderlerine hata yaptıklarını belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bu bir hatadır. Üyeliği çatışmaların sona ermesine bağlarsanız, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e savaşı süresiz olarak devam ettirme teşviki vermiş olursunuz.” Ukrayna’nın NATO’ya katılımı konusunda bir anlaşma sağlanamazsa, üyeliğe giden yolun ana hatlarını çizmeliyiz diyen NATO eski Genel Sekreteri, üç adımlık planını açıkladı:

“İlk olarak, Ukrayna davet edildiğinde, yıllarca sürebilecek bir prosedür olan üyelik eylem planı ihtiyacını ortadan kaldırarak, Finlandiya ve İsveç'i hızlandırılmış bir NATO yolunda takip edebileceğini teyit etmek. İkinci olarak, NATO'nun genişlemesi konusunu ittifakın gelecek yıl Washington'da yapılacak 75. yıldönümü zirvesinde gözden geçirme sözü verin. Son olarak da Ukrayna'nın ittifaka katılabilmesi için yerine getirilmesi gereken koşullar üzerinde çalışmakla görevli bir NATO-Ukrayna konseyi kurun.” ifadelerini kullandı. Rasmussen, bu adımların Putin’e net bir mesaj göndereceğini belirterek, “Ukrayna er ya da geç üye olacaktır. Bu süreci durduramazsınız.” diyerek sözlerine ekledi. NATO eski Genel Sekreteri, bu planlarına örnek olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nin İsrail'e verdiği uzun vadeli askeri desteği örnek gösterdi.

DOĞU KANADINI UKRAYNALI TUGAYLAR KORUYACAK

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba. “NATO'daki Ukrayna Avrupa'yı Daha Güvenli Hale Getirecek” yazısı aracılığıyla Ukrayna'nın NATO’ya girmesi için çağrıda bulundu. “Ukranya’nın gücüne, cesaretine ve azmine sahip bir müttefiki kim istemez ki” sorusuyla, NATO zirvesinde üyelik konusundaki sorulara ışık tutmaya çalışan Kuleba, Ukrayna’yı “Avrupa- Atlatik topluluğunu saldırgan ve rövanşist bir Rusya’dan koruyan bir ülke” olarak tanımladı. Ukrayna’nın NATO’ya katıldığı takdirde, NATO’nun doğu kanadını ABD ya da Alman tugaylarının değil Ukraynalı tugayların koruyacağına dikkat çeken Ukraynalı Bakan, NATO’da başka hiçbir ülkenin kendi deneyim ve becerilerine sahip olmadığını iddia etti. Vilnius'ta yapılacak zirvede NATO liderlerinden üç maddede, taleplerini iletti:

“Birincisi, Ukrayna'nın NATO'ya ihtiyacı olduğu kadar NATO'nun da Ukrayna'ya ihtiyacı vardır; ikincisi, Ukrayna Avrupa-Atlantik güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır; ve üçüncüsü, Ukrayna NATO'ya katılmaya şimdi davet edilmeli ve üyelik koşullar yerine getirildiğinde yürürlüğe girmelidir.”

BALTIK DENİZİ NATO’NUN ZAYIF NOKTASI

Uluslararası Savunma ve Güvenlik Merkezi Direktör Yardımcısı Kristi Raik, “NATO'nun Yeni Güç Bloğu” başlıklı yazısı ile NATO'nun kuzeydoğu Avrupa'da (İskandinav ülkelerinden Baltık ülkelerine ve Polonya'ya kadar uzanan uzun yay) büyümesi ve güçlenmesine dikkat çekti. Bu güç değişiminin, NATO'nun kuzeydoğusunda savunma yeteneklerinin artması Avrupa'yı daha ciddi bir ABD müttefiki haline getireceğini belirten Raik, gelecekte “ABD'nin Avrupa güvenliğine olası katkısının azalmasına da zemin hazırlayacaktır.” dedi.

Özellikle Polonya’nın Avrupa'nın en güçlü ordularından birini inşa ettiğine değinen Kristi Raik, Finlandiya’nın yetenekli kara kuvvetleri ve İsveç'in de güçlü deniz yeteneklerinin NATO’yu güçlendireceğini iddia etti. Baltık Denizi’nin NATO'nun zayıf noktası olduğunu belirten Raik, bu denizin Rus saldırganlığına karşı bir NATO gölü olacağını ifade etti. Raik, bu ülkelerin hepsinin tarihte daha önce hiç aynı askeri ittifaka üye olmadığını sözlerine ekledi.

AB’YE ASKERİ ROL

Putin'in Dünyası kitabının yazarı Angela Stent, “Batı, Rusya’daki kaosa hazır mı?” başlıklı yazısında, Rusya’nın ilerleyen yıllarda Putin ile devam etmeyeceği bir senaryoda, Joseph Stalin'in ölümünden sonra yaşananlara benzer bir iktidar mücadelesi başlayacağına dikkat çekti. İstikrarsız bir Rusya, nükleer savaş başlıklarının elden çıkarılması konusunda yeni endişelere yol açabilir diyen Stent, “Avrupa muhtemelen bir mülteci dalgasıyla karşı karşıya kalacaktır.” dedi.

Dış İlişkiler Konseyi Avrupa Araştırmacısı Liana Fix ise “AB ve Nato’nun Yeni İş Bölümü” başlıklı yazısında, AB’ye biçilen rolün artık eskidiğini, yeni dönemde AB’nin daha fazla güvenlik aktörü olması gerektiğine dikkat çekti. “NATO aracılığıyla korunma, ezici bir çoğunlukla ABD tarafından korunma anlamına gelmektedir.” diyen Fix, Avrupalıların kendi güvenlikleri için daha fazla yük taşımaları gerektiğini belirtti. Ancak NATO içinde daha iyi bir yük paylaşımı tek başına yeterli olmayacağını ifade eden Fix, birçok Avrupa ülkesinin Ukrayna krizinden sonra savunma harcamalarını arttırdığına dikkat çekti.

ABD OLMADAN NATO DEĞERSİZ

Neue Zürcher Zeitung'da dış ilişkiler köşe yazarı Ulrich Speck, “Trump İttifakı Sağlamlaştırıyor” yazısında, zirvedeki önemli bir soruna dikkat çekti. “NATO liderleri önümüzdeki hafta bloğun geleceğini tartışırken odada bir fil olacak: Eski ABD Başkanı Donald Trump 2024 yılında yeniden seçilirse ne olacak?” sorusunu soran Speck, Trump’ın ABD’nin Avrupa’daki varlığını sınırlayacağını iddia etti. ABD olmadan NATO ittifakının değerinin sıfıra yaklaştığını söyleyen Speck, “Kremlin'i caydırmak güvenilirlik ve güce bağlıdır ve öngörülebilir gelecekte bu nitelikler yalnızca dünyanın önde gelen ordusu tarafından sağlanabilir.” dedi.

ALMANYA LİDERLİĞE ORTAK OLMALI

Avrupalılar kararlı bir düşmanı caydıracak askeri güçten ve daha da önemlisi stratejik birlikten yoksun diyen Speck, Avrupa’nın durumunu yorumladı. Bölge ülkelerinin büyük bölümünde Fransa’ya güvenin azaldığını belirten Speck, Fransa’nın odağının kaydığını söyledi. Brexit nedeniyle de İngiltere’nin zayıflık gösterdiğini ifade eden Speck, Almanya’yı da ordusunun olmamasıyla eleştirdi. Bölgenin güçlü bir caydırıcılık unsurunun olmadığına dikkat çekti.

Avrupa'nın ekonomik ağır topu, siyasi ve coğrafi merkezi ve Orta ve Doğu Avrupa'nın büyük bölümünün yakın ortağı olan Almanya'dır diyen Speck, “Almanya'nın Rusya'nın baskısına maruz kalan ülkeler için kilit yedek güç haline gelmesi gerekmektedir” dedi. Speck, nükleer caydırıcılıktan yoksun olsa da Berlin’in halen boş olan "liderlik ortağı" pozisyonuna geçerek “yükün çok daha büyük bir kısmını üstlenebilir ve üstlenmelidir.” ifadelerini kullandı. “Alman savunmasına büyük yatırım yapılmalıdır” diyerek sözlerine ekledi.

NATO’NUN ÇİN ROLÜ AVRUPA’DA BAŞLIYOR

Stratejik düşünce kuruluşu Marathon Girişimi müdürü A. Wess Mitchell, “NATO'nun Çin Rolü Avrupa'da Başlıyor” yazısında, NATO'nun 2022 Stratejik Konsepti Çin'i bir güvenlik sorunu olarak kabul ederek önemli bir ilk adım attığına dikkat çekti. Mitchell, “ittifakın bunu somut eylemlere dönüştürmesi gerekiyor.” dedi. NATO üyelerinin, Pekin ile nasıl başa çıkacakları konusunda farklı görüşlere sahip olduğunu belirten Mitchell, “Batı'nın Çin'e karşı kolektif direncini arttırmak ve ABD'nin caydırma ve -gerekirse- Hint-Pasifik'te bir savaşla mücadele etme yeteneğini güçlendirmek açısından hayati önem taşımaktadır.” ifadelerini kullandı. NATO’nın olası bir ABD-Çin savaşı durumunda ne yapacağına dair acil durum planı geriştirmesi gerektiğini söyleyen Mitchell, ittifakın Çin konusunda düzenli olarak ortak pozisyon alma yeteneğini olması gerektiğini belirtti.

NATO SİVİLLERİ KORUYABİLİR Mİ?

ABD Ordusu Avrupa ve Afrika eski komutanı Ben Hodges, “500 Milyon Avrupalının Korunması Birinci Önceliktir” başlıklı yazısında, NATO’nun Avrupalı sivili koruyabilecek hazırlığının olmadığını söyledi. Hava ve füze savunmasının ölçeğini, kalitesini ve sürdürülebilirliğini geliştirmek NATO’nın en acil askeri görevi diyen Hodges, “NATO barış döneminden çatışma dönemine geçiş sırasında erken uyarı ve komuta-kontrol işlevlerini yerine getirecek ve gelen tehditleri bertaraf edecek kalıcı ve tam entegre bir sisteme sahip olmalıdır” ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber