A Haber’den 'Dersim' dinamiti: Bu kadar çarpıtmayı ancak PKK yapar!

A Haber yayımladığı belgeselde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'lın 10 yıl önceki konuşmasını gündeme getirdi. Erdoğan’ı günümüz CHP’siyle aynı konuma düşürdü

A Haber kanalı 12 Eylül 2021 günü “Kan ve acı: Dersim katliamı” isimli kısa belgesel haber yayınladı. Belgeselde Tunceli’deki isyan baştan sona “çoluk çocuk, kadın erkek katliam!” olarak gösterildi. Baştan sona hatalarla dolu belgesel, PKK’ya hizmet edecek cinsten. HDP’liler yapsa ancak bu kadar yapar! Hem de Erdoğan’ın 2011 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik yaptığı “Dersim” konuşması sık sık ekrana getirilerek tezler güçlendirilmeye çalışılmış. Belgeselde Atatürk ismi anılmadan 1935-38 yılları Cumhuriyet yönetimi hedefe konulmuş. Bütün bunlar “rejimin” güçlendirilmesi için yapılmış!

MİLLİ KAHRAMANLAR HEDEF ALINIYOR

10 dakika süren belgeselde, 1935 yılında çıkarılan Tunceli Vilayet Kanunu, katliamın gerekçesi olarak gösteriliyor. Bu tarih katliam hazırlığı olarak sunuluyor. İskân Yasası'nı hazırlayan Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya da hedefe konuluyor. Sorumlu olarak gösteriliyor. 'İskilipli Atıf’ı idam ettirdi' hatırlatması yapılıyor. Hedefe konulan Çetinkaya, Atatürk’ün en yakın dava arkadaşı… 29 Mayıs 1919 günü Balıkesir/Ayvalık’ı işgal etmeye kalkan Yunan ordusuna ilk kurşunu atan kahraman bir komutan! Bununla da kalmadı, halkın da katılımıyla bölgede cephe kurdu. Bu o gün için çok anlamlıydı. Bölgedeki direnişi tetikledi. Ardından 1 Haziran 1919 günü Ödemiş direnişi geldi. Ege’nin bütün il ve ilçelerinde Kuvayı Milliyeler kurularak direniş yaygınlaştırıldı. Ayvalık’tan Aydın hattına kadarki bölgede 80 bin Kuvayı Milliyeci, Yunan ordusunun Ankara kapılarına dayanmasını 1,5 yıl geciktirdi. Çok kıymetli zaman kazanıldı. Böyle insanları günlük siyasi tartışmalara malzeme yapmak ancak düşmana yarar. Türkiye tarihinde görülmemiş çirkin kampanyalarla Milli Mücadele kahramanları karalanıyor. Affedilir gibi değil. Bu tür yayınlar AK Parti’ye değil, HDP’ye yarar ve onların “tezlerini” haklı çıkarır! “Dersim’de katliam yapıldı” dediği için Tunceli’de kimse AK Partiyi oy vermedi ve vermez de. HDP’nin adamları ve onun desteklediği kişiler seçim kazanıyor. 1990’lara kadar Tunceli’de seçimi hep CHP kazanıyordu. İddia ettikleri gibi bir katliam olsaydı o halk CHP’ye oy verir miydi?

DEREBEYLİK DÜZENİ SAVUNULUYOR

Tunceli Vilayet Kanunu o yıllarda çıkarılan bir vilayet düzenlemesiydi. O dönem birçok vilayet ve ilçe düzenlemesi yapıldı. Anadolu vilayetleri yeniden yapılandırıldı. Tarihte doğru dürüst hiçbir zaman tam manasıyla sınırı olmayan “Dersim” bölgesinde yeni bir vilayet oluşumuydu. Adına da Tunceli denmişti. Daha bu kanunun çıkarılmasıyla bölgedeki aşiretler ve derebeyler harekete geçerek buna karşı çıktılar. Vilayet düzenlemesini istemediler. Kendilerine yönelik bir hareket olarak gördüler.

Osmanlı döneminde 11 kez isyan eden derebeyler, Cumhuriyet yönetimini de tanımadılar. Asker ve vergi verilmeyeceğini açıkça bir ültimatomla ilan ettiler. Aşiretler toplantısı yaparak isyan bayrağı çektiler. İsyanın başladığı 21 Mart 1937’de iki karakolu basarak birinde 33, diğerinde de 56 askerimizi şehit ettiler. Bunun üzerine Cumhuriyet yönetimi büyük bir harekâtla bu eşkıyalığa son verdi. Aylarca süren harekât çok kapsamlıydı ve buradaki düzenin sonlandırılması için ekonomik, eğitim ve sağlık alanında da geniş çaplı yatırımı öngörüyordu. Cumhuriyet yönetimi sadece olaya asayiş yönüyle değil geniş kapsamlı baktı. Bunu da başardı. 22 bin silah tespit edildi, 14 bin 500’ü toplandı. Yüzlerce askerimiz de operasyon sırasında şehit/yaralı oldu. Belgeselde bundan bahsedilmiyor. İddialarına göre 13 bin 836 vatandaş hayatını kaybetmiş! Sanki Cumhuriyet yönetimi Nazi Almanyası ve bölgeye zulüm etmeye gitmiş!

YALANLAR 'TARİH' OLMUŞ!

Belgeselde zorunlu göç ettirme “sürgün, zulüm” olarak gösteriliyor. Oysa bununla amaç, buradaki aşiret ve beylik yapılanmasını sonlandırmak, bunların tekrar palazlanarak halka baskı yapmasını önlemekti. Aşiret ileri gelenleri başka illere dağıtıldı. Benim ilim olan Aydın’a da çok sayıda aile gönderilmişti. Bunlar burada yaşadılar ve yasak kalkmasına rağmen Tunceli’ye gitmediler. Onların çocuklarıyla ortaokul ve lisede okudum. Hepsi de Cumhuriyetçi ve Atatürkçüydüler. “Zulüm gördük.” diyeni görmedim. Bu tür yalanlar daha çok PKK’nın büyütüldüğü ve Tunceli’ye doğru yayıldığı 1990’lı yıllarda -özellikle Avrupa merkezli- hazırlanan yayınlarda uydurulan, Türkiye’ye yönelik karalama kampanyasının ürünleri! Bu tür yayınlar AB sürecinde daha da azıya alındı. Bu yalanlar üzerine TBMM’de Tunceli iddialarını araştırma komisyonu kurulmuş ve yaşayan tanıklar dinlenmişti. Buralarda bile bu yalanları destekleyecek iddialar ortaya atılmadı. Mağaralara kıstırılan insanlar zehirli gazlarla öldürüldü dendi. Bölge araştırması da yapıldı. İddia ettikleri kemikler bulunamadı!

REFERANSLARI ERDOĞAN

Belgeselde Erdoğan’ın 2011 yılında yaptığı bir konuşma sık sık ekrana getirilerek yalanlar Erdoğan’ın ağzından “doğrulanmaya” çalışılıyor. Erdoğan konuşmasının bir yerinde “Devlet adına bir özür dilenecekse ben diliyorum.” diyor. Ve Kılıçdaroğlu’nu da hedef alarak “CHP zihniyeti adına özür dileyecek olan varsa o da sensin. Hem Tuncelili hem de Dersimli olarak onurunu kurtar.” diyor. Oysa bu tartışmalar geride kaldı. Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminin bertaraf edilmesinden sonra daha milli bir çizgide politika gütmeye başladı. Bunun sayesinde de 2014 ve 2018 seçimlerini kazandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Dersim” konusunu gündeme getirmesiyle alevlenen tartışma çoktan geride kaldı. A Haber’in belgesel haberi, bu gereksiz tartışmayı tekrar gündeme getirerek Tunceli’ye Seyit Rıza’nın heykelini diken CHP yönetimine puan kazandırıyor. Ak Parti, CHP tabanından böyle mi oy alacak? Oysa AK Parti en sıkıntılı dönemini yaşıyor!

GERÇEKLER NEREDE?

Tek taraflı hazırlanan belgeselde gerçeklerin kırıntısı bile yok. Cumhuriyet yöneticilerinin ağzından bir savunma bile yok. Baştan sona katliam ve zulüm sömürüsü yapılıyor! Programı izleyen kendini Nazi Almanyasında sanıyor. Tıpkı “Ermeni soykırımı” yalanı gibi “Dersim katliamı” yalanı üretiliyor. “Ermeni soykırımı” yalanı 2005-2015 tarihleri arasında Vatan Partisi’nin Avrupa’da yürüttüğü “Emperyalist yalandır” kampanyasıyla AİHM’de çürütüldü ve tarihi karar aldırıldı. Bu zaferden sonra bu tür iddiaların hükümete yakın bir kanaldan yayınlanması emperyalizme hizmet etmiyor da kime ediyor, sormak gerekir!

Belgeselde isyanın elebaşısı Seyit Rıza’nın emperyalist ülkelerden yardım isteyen 30 Temmuz 1937 tarihli mektubundan bahseden yok. İsyanı Hatay meselesi nedeniyle Fransa’nın desteklediği de yok. Ama oralardan kaynaklanan yalanlar “gerçek”miş gibi boca ediliyor. Halkı ezen ve soyan ağalık düzeni savunuluyor.

DÖNEMİN YÖNETİCİLERİ NE DİYOR

Bunca yalana dönemin yöneticileri ne diyor? Bakalım:

Cumhurbaşkanı Atatürk, 1 Kasım 1937 günü TBMM'de Tunceli olaylarına değinerek, huzur ve sükûnun sağlandığını ve Cumhuriyet yurttaşlarının refah ve saadet imkânlarından azami şekilde istifade ettiğini belirterek, "İleri hükümetçiliğin şiarı, halkı, kudretini olduğu kadar şefkatine de samimiyetle inandırabilmesidir. Büyük küçük bütün Cumhuriyet memurlarında bu zihniyetin en geniş ölçüde gelişmesine önem vermek çok yerinde olur." der. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C.30, Kaynak Yayınları, 2011, s.72.)

Atatürk, hasta yatağında hazırladığı 1 Kasım 1938 tarihli TBMM açış konuşmasında da Tunceli'deki duruma değinerek şunları söyler: "Uzun yıllardan beri devam eden ve zaman zaman had bir şekil alan Tunçeli'ndeki toplu eşkıyalık hadiseleri, belirli bir program dahilindeki çalışmaların neticesi olarak kısa bir zamanda bertaraf edilmiş, o mıntıkada bu gibi vakalar bir daha tekerrür etmemek üzere tarihe devrolunmuştur. (Bravo sesleri) Cumhuriyet'in feyzinden yurdun diğer evlatları gibi oradakiler de tamamıyla istifade edeceklerdir." (age., s.314.)

İsmet İnönü harekât sonrası yaptığı açıklamada, "Cumhuriyet ordusu hurafe olarak zihinlerde yerleşen ne kadar uçurum halinde dere ve ne kadar çıkılmaz dağ varsa, hepsini Ankara sokakları gibi baştan başa geçmiştir" der. (Yalçın Doğan, Savrulanlar Dersim, Kırmızı Kedi Yayınları, 2012, s.193.)

Bölge Müfettişi General Abdullah Alpdoğan da olaylar için "Asıl yağmayı fertler değil, aşiretler yaptı" der. (Mustafa Solak, Atatürk'ün Bakanı Şükrü Kaya, Kaynak Yayınları, 2013, s.258.)

FEODAL SİSTEM CUMHURİYET’E GALİP GELİR’

İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya göre, Tunceli'nin dıştan görünümü "Silahlı, teşkilatlı hırsızlar yatağı ve ocağı"na benzemektedir. Etkili önlemlerle bu ocak tamamen söndürülmeli; aksi takdirde ateş günden güne etrafa yayılma potansiyeli taşır. Halk, ağaların nüfuzuna girerek boyun eğmekte ve evlerini, barklarını terk etmeye zorlanmaktadır. Kaya, Cumhuriyet otoritesini kuramazsa, feodal sistemin Cumhuriyet'e galip gelerek çevreye yayılacağı uyarısını da yapar. Önlem alınmazsa, Tuncelililerin nüfuz ve tecavüzleri artacak veya silah temin ederek daha gerilerdeki silahsız ve sadık halka musallat Tunceli sistemi genişleyecekti. (age.,s.240.)

Son söz İsmet İnönü’nün: “Biz 1950’de iktidarı bıraktığımız zaman, bütün Türkiye illeri içinde ilk mektebi en çok olan vilayet Dersim’di” sözleriyle özetler. (Ercan Dolapçı, Devrimin İki Yüzü, Kategori Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.241.)

Sonraki Haber