AB çöküyor, BRICS yükseliyor... AB kapısında oyalanmaya son! Yeni kurulan dünyada Türkiye yerini alıyor
Türkiye’nin BRICS üyeliği başvurusu, Batı’da tedirginlikle takip ediliyor. Türkiye BRICS’e katılırsa ne olur? AB ilişkileri nasıl ilerlerler? Dış siyaset ve ekonomi bu durumdan nasıl etkilenir? Uzmanlar Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtladı
Geçtiğimiz hafta Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuri Uşakov, Türkiye'nin BRICS'e katılmak için resmen başvurduğunu duyurdu. Cumhurbaşkanlığı kaynakları ise Türkiye'nin 22-24 Ekim tarihlerinde Kazan’da toplanacak BRICS zirvesine katılacağını doğruladı. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Mısır'ın oluşturduğu BRICS, Batı hegemonyasına karşı çok kutupluluğu temsil ettiği için, Türkiye'nin başvurusu uluslararası kamuoyunda önemli yankı uyandırdı. Başvurunun nedenlerini ve Türkiye'nin önündeki yol haritasını uzmanlara sorduk. Aydınlık Avrupa'ya açıklamalarda bulunan uzmanlar Türkiye'nin yeni kurulan dünyada yerini aldığına dikkat çekti. Uzmanlar, AB'nin emperyalist sömürüye, BRICS'in ise gelişmekte olan ülkelerin işbirliğine dayandığına vurgu yaptı.
Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Aydınlık Avrupa’ya yaptığı değerlendirmede BRICS’in de zamanla bir ekonomik örgütlenmeden, siyasi örgütlenmeye evrileceğine işaret etti. Gökçe, AB’nin Avrupa kıtasıyla sınırlı bir birlik olduğuna ve diğer ülkelerin sömürüsüne dayandığına dikkat çekerken; BRICS’in farklı coğrafyaları ve kültürleri içinde barındırdığını ve işbirliğine dayalı bir mekanizması olduğunu ifade etti. Gökçe şunları ifade etti:
EKONOMİK ÖRGÜTLER ZAMANLA SİYASALLAŞIR
“Türkiye’nin BRICS’e üye olması bölgemizdeki dengeleri değiştirme potansiyeline sahiptir. Ekonomik amaçla kurulan her örgüt zaman içinde siyasallaşmıştır. AB de önce Avrupa Ekonomi Topluluğu (AET) ismiyle iktisadi bir yapı olarak karşımıza çıkarken zamanla siyasallaşmıştır. Her siyasallaşma da beraberinde örgütün güvenlik mimarisinin kurulmasını gerektirir. Avrupa Birliği'nde bu husus gerçekleşmedi. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri (ABD), AB’nin güvenlik mimarisi oluşturmasını istemiyor. NATO kapsamında kıta Avrupa'sı ülkelerini konsolide ediyor.”
NATO BÖLGEDE EN ÇOK TÜRKİYE’Yİ TEHDİT EDİYOR
“BRICS de zamanla bu süreçleri yaşayacaktır. NATO kapsamında ABD'nin bölgedeki tahakküme varan hegemonik politikaları en çok Türkiye'yi tehdit ediyor. AB üyesi olmak isteyen Türkiye 50 yıldır kapıda bekletiliyor. BRICS'e üye devletler açısından bakıldığında bölgede Türkiye’nin komşuları ile ilgi alanındaki ülkelerin olduğu görülmektedir. Mısır, İran, Rusya, Suudi Arabistan, BAE ve Etiyopya gibi ülkelerle işbirliğinin BRICS kapsamında daha dengeli ilişkiler ağı oluşturulması söz konusu olur.
AB, Türkiye’nin BRICS üyeliğini istemediğini açıklamıştı. Tabii burada sorulması gereken soru hangi hakla bunu istedikleri. Türkiye’nin BRICS’e üye olacak İlk NATO ülkesi olması tabii ki Batı’da hoş karşılanmayacak. Rusya - Ukrayna savaşında Türkiye’nin Rusya'ya yaptırım uygulamaması, uygulanan yaptırımlara katılmaması hususu daha ABD ve AB ülkesi tarafından hazmedilmemişken bir de BRICS üyeliği onlar açısından kabul edilecek bir husus olmayacak.”
AB SÖMÜRÜYE, BRICS İŞBİRLİĞİNE DAYANIYOR
“AB bir Hıristiyan kulübüdür ve buraya kendilerinden, kendi kültürlerinden olmayan hiç bir ülkeyi katmak istemiyorlar. AB sadece Avrupa kıtasıyla sınırlı. BRICS ise farklı dinlere sahip ve dünyanın farklı coğrafyalardan ülkelerin bir araya geldiği bir ekonomik birlik. AB, diğer ülkelerin sömürüsüne ve emperyalizme dayanırken, BRICS’te üyeler arası karşılıklı işbirliğine dayanan bir yapıya var. Bütün bu hususlar Türkiye açısından önemlidir. BRICS'e üye ülkelerin sahip oldukları doğal kaynaklar ve ekonomik değerler AB üyesi ülkelerin sahip olduklarından daha fazla. Nakit para AB'de varken, bugünün enerji kaynağı olan hidrokarbon enerji ve geleceğin enerji kaynakları olan kritik mineraller BRICS üyesi ülkelerde bulunuyor. Dolayısıyla BRICS üyeliği Türkiye açısından oldukça önemli bir adım olacaktır.”
BRICS’E BAŞVURU ÇOK DOĞRU BİR HAMLE
Aydınlık Avrupa’ya değerlendirmelerde bulunan Yeditepe Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Tansi, Türkiye’nin AB ile arasındaki Gümrük Birliği anlaşmasını serbest ticaret anlaşmasına çevirmesi gerektiğini ifade etti. Tansi, aksi durumda BRICS’te ve diğer uluslararası kuruluşlarda Türkiye’nin kendi kararlarını almakta sorunlar yaşayacağına dikkat çekti. Tansi şu görüşleri ifade etti:
BAŞVURU HALKLA PAYLAŞILMALI
“Bu süreç neden kamuoyuyla paylaşılmıyor kafamda soru işaretleri var. Haziran’da Sayın Dışişleri Bakanı bu konuyu gündeme getirmişti. 2018’den beri de Sayın Cumhurbaşkanı dillendiriyor. Başvuru yapılacağında kamuoyuyla açıkça paylaşılmalı ve geniş kesimlerin gündemine sokulmalıydı. Putin’in Azerbaycan ziyaretini ve Aliyev’le yaptığı görüşmeyi anımsayalım. Kardeş Azerbaycan’ın ekimde BRICS’e başvuracağı ilan edilmişti. Bunu ilan etmekte Türkiye ne sakınca görüyor anlayamıyorum. Bu tür hamlelerde bulunarak ‘Batı’yı yola getirmek amaçlanıyorsa’ bu da oldukça yanlış.”
BU YALNIZCA HÜKÜMETİN PROJESİ DEĞİL
“Bu bir partinin projesi değil. Bu tür kararlar çok önemlidir. BRICS’e başvurusu hamlesinin çok doğru olduğunu düşünüyorum. Bunu, Türkiye’nin konuştuğu ve kamuoyunda olgunlaşan bir mesele olarak gündeme getirmek, bu yolla hamlenin altını doldurmak gerekir.
Türk dış politikası bir beka meselesidir ve kamuoyunda tartışılması, olgunlaşması, bir oydaşma aranmasına dikkat edilmesi gerekir. BRICS hamlesi, mevcut biçimiyle iktidar partisinin manevrası gibi görünüyor ve bu da oydaşmayı zorlaştıran bir rol oynuyor.”
GÜMRÜK BİRLİĞİ STA’YA DÖNÜŞMELİ
“Biz AB’ye tam üye olmamamıza rağmen, Gümrük Birliği mekanizmasının içindeyiz. Gümrük Birliği, üçüncü ülkelerle kendi kararlarımız doğrultusunda serbest ticaret anlaşmaları (STA) imzalamamızı engelliyor. AB dışındaki ülkelerle, kendi inisiyatifimizle böyle anlaşmalar yapamadığımıza göre BRICS üyeliği pratikte nasıl hayata geçecek? Türkiye eş zamanlı olarak iki anlaşmadan gelen taleplere de uyum sağlayabilecek mi?
AB tam üyelik perspektifi zaten gerçekçi değil. AB ile aramızdaki Gümrük Birliği anlaşmasını STA’ya çevirirsek, diğer ülkelerle yapacağımız STA’ların da önü açılmış olur. BRICS ve diğer uluslararası kuruluşlardaki iktisadi üyeliklerimiz de bu yolla daha uygulanabilir hale gelecektir. Aksi durumda BRICS’teki varlığımız da ticari anlaşmalar açısından bir tehdit altına girecektir.”
ÜRETKEN YABANCI YATIRIM İSTİYORUZ
“BRICS’e girildiğinde üretken yatırımların gelmesi çok önemli. Doğrudan yabancı yatırımların gelmesi, burada üretim yapması, istihdam sağlaması, vergi vermesi, ihracat yapıp döviz kazandırması bizim beklediğimiz bu. Yoksa borsa hareketleri ve finansal işlemler değil. Bugün uygulanan “rasyonel” denilen politikaların temelinde neoliberal iktisat var. 1980’den bu yana dönüp dolaşıp aynı politikadan bahsediyoruz. Dün Kemal Derviş vardı, bugün Mehmet Şimşek var.”
BRICS İÇİN TÜRKİYE ÖNEMLİ
“Dünya öyle bir noktaya gidiyor ki NATO kurucu antlaşmasını değiştirirse, bir pasifik genişlemesi olursa artık resmi olarak da bir saldırı örgütüne dönüşmüş olacak. Bu açıdan İsveç’in katılmasının sadece İsveç meselesi olmadığını o zamanlar da söylüyorduk. Bu, NATO’nun Baltık’tan sonra Pasifik’te genişlemesini getirecekti. BRICS ve ŞİÖ için bu anlamda Türkiye’nin konumu son derece önemli.”
ÜYELİĞİ ‘KOZ’ OLARAK KULLANMAK YANLIŞ
“BRICS üyeliğinin tamamlanması durumunda Türkiye’ye uluslararası anlamda Batı’dan gelen bir baskı olacaktır. Zaten dışlamaya ötekileştirmeye çalışıyorlar. Bunu görüyoruz hep. Bu süreci Batı’ya karşı bir pazarlık kozu olarak kullanmak yanlış. Diyelim bu süreç başladı yarısına kadar tamamlandı, sonra Batı’dan farklı bir açılım geldi o zaman Türkiye bu süreci tamamlamayacak mı?”
AB çöküyor, BRICS yükseliyor
Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Doç. Dr. Mehmet Perinçek, Türkiye’nin BRICS üyeliğine ilişkin Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtladı. AB ile BRICS arasındaki farklı sekiz maddede özetleyen Perinçek, BRICS’in Türkiye ekonomi ve dış siyaseti için çok önemli imkanlar taşıdığına dikkat çekti.
1- BRICS çok kutupluluğu temsil ediyor
BRICS ile AB tamamen farklı stratejilerin ve dünya projelerinin örgütleri. BRICS, çok kutuplu dünyanın bir birlikteliği. AB’nin de bir yanı çok kutupluluk içerisinde çünkü Avrupa’nın ABD’den bağımsızlaşma çabaları da var. Ancak bugüne kadar Türkiye’nin AB kapısına bağlanması, tek kutuplu dünyaya yönelik hamlelerin bir parçasıydı.
2- BRICS, sömürülmeye çalışılan ülkelerin birlikteliği
AB, emperyalist devletler arasındaki bir birliktelik. BRICS ise gelişmekte olan ülkelerin ve ezilen ülkelerin bir araya geldiği bir oluşum. Biri emperyalist bir birlik, diğerleri ise emperyalist devletlerin sömürmeye çalıştığı ülkeler arasındaki bir birliktelik. Bu açıdan da tamamen birbirlerinin karşısında yer alıyorlar.
BRICS, eşit ilişkiler temelinde bir oluşum. AB’de ise eşit taraflar arasında bir ilişki görmüyoruz. Aksine birinin diğerini dizayn ettiği, iç işlerine müdahale ettiği ona yukarıdan baktığı bir oluşum olarak karşımıza çıkıyor.
3- AB, Türkiye için bir tuzak
Türkiye açısından baktığımızda, AB bir hayal. AB, Türkiye’yi kabul etmek istemiyor. Ayrıca bir tuzak, çünkü Türkiye AB kapısından ne içeri sokuluyor ne o kapıdan uzaklaşması isteniyor. O kapıya bağlı bir şekilde Türk devletinin tepesine biniyorlar, onu yumuşatmaya, bölmeye, içeriden zaafa uğratmaya çalışıyorlar. BRICS, bir hayal değil aksine çok gerçekçi bir proje. Türkiye’nin on yıllarca kapısında bekleyerek milli çıkarlarını heba ettiği bir proje değil.
4- AB çöken, BRICS yükselen ekonomileri temsil ediyor
AB, emperyalist bir birliktelik olmakla birlikte ekonomik olarak inişe geçiyor. Bugün Batı merkezlerinin amiral gemisi olarak nitelendirilebilecek The Economist, Financial Times, Telegraph, Washington Post ve Bloomberg gibi yayın organlarında Avrupa ülkelerinin içinden bulunduğu krizden bahsedilmeyen tek bir gün yok.
Bunun karşısında BRICS, ekonomik anlamda da yükselen bir birliktelik. Dünya ekonomisinin zaten Pasifik’e ve Asya’ya kaydığı Batılı iktisatçılar ve finansçılar tarafından da kabul edilen bir gerçek. Çin, Rusya, Hindistan, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkeler dünya ekonomisinin ciddi bir çoğunluğunu oluşturuyor. Bunların sahip oldukları yer altı kaynakları, enerji kaynakları AB ile kıyaslanamaz seviyede. Bu açıdan biri ekonomik anlamda inişe geçen diğeri ise ekonomik anlamda yükselen bir proje.
5- AB yozlaşan Batı bireyciliğini, BRICS toplumsalcılığı temsil ediyor
Diğer taraftan, bir uygarlık projesi olarak çok ciddi zıtlıklar var. AB, tükenmekte olan, yozlaşmakta olan Batı bireyciliğini temsil ediyor. Batı neoliberal uygarlığında; insani değerler hiçe sayılıyor, yüksek oranda psikiyatrik bozukluklar yaşanıyor, şiddet artıyor, aile kavramı zarar görüyor.
BRICS’e baktığımızda orada aileyi, toplumsalcılığı, insanı değerleri, vatan sevgisini görüyoruz. Bir uygarlık projesi olarak da birbirlerine zıtlar. Batı’dan gelen bir tehdit olmasaydı bile, BRICS bizim için daha uygun tek seçenek olurdu.
6- BRICS çok çeşitli kültürleri içinde barındırıyor, AB ise bir Hıristiyan kulübü
AB, bir Hıristiyan kulübü. Bunu AB’nin kendisi de reddetmiyor ve açık bir şekilde tavırlarıyla ifade ediyor. BRICS’te Hindulardan Ortodokslara, sosyalizmle yönetilen bir ülkeden İslam coğrafyasına kadar çok geniş bir etnik ve dini yelpaze var.
7- AB KKTC’yi yutmaya çalışırken, BRICS KKTC’yi tanıyabilir
Türkiye’ye bakış açısında da birbirleriyle zıtlar. AB, Türkiye’yi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) ve Suriye’de tehdit eden, ulusal devletini hedef alan bir proje. Türkiye’nin BRICS ülkeleriyle ne Suriye’de, ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ne Güney Kafkasya’da ne de Karadeniz’de bir çatışması yok. Bunun ötesinde, işbirliği ihtimali var. En basitinden KKTC’yi örnek gösterebiliriz. AB, KKTC’yi yutmak istiyor. Ama Türkiye’nin KKTC’yi Rusya’ya İran’a tanıtma imkanı var.
8- BRICS’te Türk üreticisi için fırsatlar bulunuyor
Ekonomik bakışları da birbirleriyle zıt. Türkiye AB’ye girmeden Gümrük Birliği başladı, Gümrük Birliği’yle Türkiye’nin üreticileri rekabet edemez hale getirildi. BRICS ise Türkiye için bunun tam tersi. BRICS, Türk üreticisinin ürünlerini satabileceği çok geniş bir pazara, ucuz enerjiye ulaşmasını sağlayacak. Eşit ilişkiler temelinde Türkiye’nin üretim devrimini tetikleyecek bir süreç başlamış olacak.
TÜRKİYE İÇİN YENİ EKONOMİK MODEL
BRICS ülkelerinden gelecek yatırımlar, eşit ilişkiler temelinde bir birlikteliğe dayanacağı için çok daha uygun şartlarda Türkiye’de yer bulacak. Zira bu sadece bir ekonomik bir model değil. ABD’ye karşı ortak çıkarlara sahip olmaktan kaynaklanan bir işbirliği modeli gelişecek. Türkiye’nin yeni fabrikalar kurmak için Sovyetler’den aldığı krediyle uygun şartları sağlaması önemli birer örnek. Sovyetler, Batı emperyalizmine karşı Türkiye ekonomisinin gelişmesini ve bağımsızlığını savunduğundan çok uygun şartlarda krediler sağlıyorlardı. Benzer bir ortaklık BRICS ülkeleri arasında da söz konusu olacak. Türkiye’nin bağımsızlığını teşvik edecek bir uluslararası ekonomik model gelişecek.
BRICS’İN TÜRKİYE’YE İHTİYACI VAR
Türkiye, BRICS’in kapısında beklemek zorunda kalmaz. AB, Türkiye'yi kendi kapısına bağlıyordu. BRICS’in ise tam tersi Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye gibi bir ülkenin bu çerçevede bir birlikteliğe girmesi dünya çapındaki dengeleri Avrasya lehine önemli ölçüde değiştirecektir. Türkiye, güçlü bir orduyla, ekonomik potansiyeliyle, devlet geleneğiyle, bölgedeki Türk devletlerinde ve İslam dünyasındaki etkisiyle BRICS için çok önemli bir müttefik. Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yeri, dolar saltanatına son verilmesinde de önemli rol oynayacaktır.
Türkiye’nin BRICS’e girmesi için dış politikasını Batı yanlısı eğilimlerden temizlemesi, bir güven vermesi gerekir. Ukrayna'da silah fabrikası kurmak, Rusya yaptırımları ve Uygur meselesi gibi düşmanlık içeren tavırlardan vazgeçilmeden bir güven tesis etmek mümkün olmaz. Türkiye’nin burada daha “tutarlı” bir dış politikaya kavuşması gerekiyor.