Biden’a soğuk duş: Demokrasi cephesi fiyaskoyla sonuçlandı
ABD Başkanı’nın ‘otokratlara karşı demokrasi cephesi’ toplantısı, hayal kırıklığı yarattı. Katılımcıların yarısı ABD’nin dayattığı bildiriyi imzalamadı. Washington’daki yetkililer, hiçbir yaptırımı olmayan Zirve için ‘sohbet toplantısı’ dedi. CFR Başkanı Haass, Biden’ı eleştirdi.
ABD Başkanı Joe Biden, 28-30 Mart tarihlerinde düzenlenen 2. Demokrasi Zirvesi’nin ikinci gününde bir önceki toplantıya göre zayıf ve ruhsuz bir konuşma yaptı. ABD’li Washington Post gazetesinin görüştüğü hükümet kaynakları, Zirve’nin ‘hiçbir yaptırım gücü olmadığından’ ve ‘önemsiz bir sohbet toplantısına’ dönüştüğünden yakındı. ABD Dış İlişkiler Konseyi (CFR) Başkanı Richard Haass ise “Demokrasi Zirvesi kötü bir fikir.” dedi.
Biden, konuşması sırasında dünya genelinde “demokratik programları desteklemek için” 690 milyon dolarlık fon ayıracaklarını ilan etti. Önümüzdeki üç yılda aynı amaçla 9,5 milyar dolar fon tahsis etmek için Kongre’yle çalıştıklarını açıkladı. Ancak Cumhuriyetçilerin çoğunluğundaki Temsilciler Meclisinin bu teklife prim vermemesi kuvvetle muhtemel.
Türkiye’nin ikinci kez davet edilmediği Zirve’ye 120 ülke katılmasına rağmen Brezilya ve Güney Afrika gibi BRICS üyeleri dahil 47 ülke sonuç bildirisine imza atmadı. İçlerinde Hindistan, İsrail, Filipinler ve Meksika’nın bulunduğu 12 ülke ise bazı maddelere şerh koyarak bildiriyi imzalamaya rıza gösterdi. Bildiride yer alan Rusya’yı kınayan ifadeler, katılımcıların yaklaşık yarısını ortak bir tavır almaktan caydırdı.
Güney Kore, bir sonraki Demokrasi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu bildirdi.
‘DÜNYA BİR DÖNÜM NOKTASINDA’
Biden, Zirve’nin 2021’de yapılan ilk toplantısında “demokratlara karşı otokratlar” teması üzerine uzun ve sert vurgular içeren bir konuşma yapmıştı. Bu sefer kısa konuştu. ABD medyasında da konuşmanın yavanlığına dikkat çekildi.
Biden, kayda değer şu sözleri sarf etti:
- “Hep söylediğim gibi dünya önümüzdeki on yılları etkileyecek bir dönüm noktasında.”
- “Demokrasiyi güçlendirmek çağımızın belirleyici meselesidir.”
- “Bugün gururla söyleyebiliriz ki dünya demokrasileri zayıflamıyor, güçleniyor. Dünyadaki otokrasiler güçlenmiyor, zayıflıyor.”
- “LGBTQ+ bireyleri koruduğumuzda toplumlarımız sadece daha adil olmakla kalmaz, aynı zamanda daha güçlü ve daha başarılı olur.”
Bunlara ek olarak Biden, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) bünyesinde yeni bir “Demokrasi, İnsan Hakları ve Yönetişim Bürosu” kurulduğunu açıkladı. Demokrasiyi koruma bağlamında, dünyanın dört bir yanındaki muhalifleri, aktivistleri ve gazetecileri hedef alan casus yazılımlarla mücadele için bir idari emir imzaladığını duyurdu.
‘HAVUCU BOL SOPASI AZ’
Washington Post, Beyaz Saray kaynaklarına dayandırdığı haberinde, ABD’li yetkililerin ve birçok dış politika uzmanının Zirve karşısında “gözlerini devirdiğini” yazdı. Gazeteye göre, etkinlik eleştirmenler tarafından “önemsiz bir sohbet toplantısı” ya da “Washington’un iki yüzlü dış politikasının bir vitrini” olarak görülüyor.
Truman Ulusal Politika Merkezi’nden Jon Temin, “Biden yönetiminin demokrasiyi destekleme yaklaşımında bol miktarda programatik havuç, ancak az sayıda politika sopası var. Hem otokratlar hem de reformcular Washington’un demokrasiyi savunmak için kaynak ayıracağını ancak bunu yapmak için baskı gücünü kullanmayacağını ya da siyasi sermaye harcamayacağını görebildiği için bu bir başarı formülü değildir.” şeklinde konuştu.
CFR Başkanı Richard Haass da “Demokrasi zirvesi kötü bir fikir ve bu fikirden vazgeçilmeyecek. Tuhaf bir ‘kimi davet edelim’ meselesinin ötesinde, Amerikan demokrasisi başkaları için bir model değil. Ayrıca dünyada bize yardımcı olmaları için demokrasi dışı ülkelere ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.
‘GELİŞEN DÜNYAYI KAZANAMIYORUZ’
İngiliz Financial Times gazetesi, 29 Mart’ta Edward Luce imzasıyla “Biden’ın garip demokrasi zirvesi” başlıklı bir yazı yayımladı. “Amerika hala küresel güneye yönelik etkili bir yaklaşımdan yoksun.” denilen makalede, “Eğer ABD 21. yüzyılda büyük bir ders aldıysa, o da demokrasinin silah zoruyla yaratılmadığıdır. Irak işgalinin 20. yıldönümü Amerikalılara bunu hatırlatıyor.” ifadeleri yer aldı. “ABD, demokrasi yaymada pek başarılı değil.” denirken Çin’in gelişmekte olan dünyaya “tüm Batı’nın toplamından daha fazla para pompaladığı” vurgusu yer adlı. Gelişen dünyayı kazanmanın yolunun “daha az ders vermek ve daha çok dinlemekten” geçtiği tavsiyesi verildi.
The New York Times gazetesi de “Biden’ın Küresel Demokrasileri Savunması Siyasi Çalkantılarla Sınanıyor” başlıklı haberinde Zirve’nin Almanya, Fransa ve İsrail gibi ABD’nin müttefiki birçok ülkede siyasi krizlerin ortasında toplandığına dikkat çekti.
‘DEMOKRASİ MASKESİYLE MÜDAHALE YENİ SÖMÜRGECİLİĞİN TEZAHÜRÜ’
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, ABD’nin Demokrasi Zirvesi’ni “yeni sömürgecilik uygulamalarının bir tezahürü” olarak nitelendirdi. ABD’nin esas amacının devletlerin iç işlerine müdahale araçlarını yenilemek ve yasallaştırmak olduğunu söyleyen Zaharova, “Amerikan siyasi elitlerinin ‘otokrasi’ olarak etiketlemeye çalıştığı ülkelerle mücadele etmek için ideolojik bir platform oluşturuluyor. Bunlar ilk etapta Rusya ve Çin’dir.” şeklinde konuştu. Zahavora, Washington’ın “otokratik rejimlerle” mücadele sloganı altında Batı toplumunu konsolide etmeye ve dışarıdan destekçi çekmeye çalıştığını söyledi.
Zaharova ayrıca “neoliberal elitlerin” etkisinin azaldığını, çağrılarının ve vaatlerinin güven kaybettiğini, tüm insanların bağımsızlığına ve haklarına saygıya dayalı çok kutuplu dünya düzeninin ise hız kazandığını söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning ise “sözde” Demokrasi Zirvesi’nin ülkeler arasında “bariz bir şekilde” ideolojik hatlar üzerinde bir bölünme yarattığını söyledi. Mao, toplantının “demokrasinin ruhunu ihlal ettiğini ve ABD’nin demokrasi maskesi arkasında üstünlük arayışını daha da açığa çıkardığını” söyledi. Çin Dışişleri Sözcüsü, “Dünyanın çatışmayı körükleyen bir Demokrasi Zirvesine değil, öne çıkan küresel sorunların çözümü için gerçek adımlar atmaya odaklanan bir dayanışma konferansına” ihtiyacı olduğunu söyledi.