ABD Çin’e karşı yeni yaptırımlar ilan etti: Yenilen pehlivan güreşe doymaz!

Atlantik hegemonyacılığı bütün zorlamalarına rağmen çöküyor. ABD'nin çok kutuplu dünyaya karşı Avrupa’yı ileri sürerek tek kutupluluğun jandarması olma hayalleri sönmektedir. Avrupa, Avrasya ile yakınlaşmaktadır.

Biden yönetimi 7 Ekim'de, yapay zeka veya süper hesaplama için kullanılabilecek yarı iletkenlerin Çin’e teslim edilmesini yasakladı.

Alman dış politika bülteni German Foreign Policy (GFP), 20 Ekim’de önemli düşünce kuruluşlarına dayanarak “ABD’nin Çin’i yere serecek rekabeti” başlıklı bir makale yayımladı. Gelişmelere baktığımızda ise Çin’in, Asya ile birlikte yükselişini sürdürdüğünü, yaptırımlara katılan Almanya ve Avrupa’nın ise bunalımdan bunalıma sürüklendiğini görüyoruz.

GFP bülteninde şu ifadeler yer alıyor: “ABD'nin Çin'e karşı yeni yaptırımları, Alman endüstrisi için ciddi sonuçlar doğurabilir. Washington, Çin'in yüksek teknolojilerini yok etmek için Almanları kullanmaya çalışıyor.”

ABD’nin Rusya’ya ve Çin’e yaptırımlarından en büyük zararı, buna alet olan Avrupa’nın gördüğünü, Alman basın yayın organları da yazıp duruyorlar. Hegemonyacı ABD’nin dayatmalarına katılmanın Avrupa’yı yıkıma sürüklediğini belirtiyorlar. GFP şu saptamada bulunuyor:

“Alman ekonomisi, Çin'in yüksek teknolojisine yönelik yeni ABD yaptırımları nedeniyle öngörülmesi zor sonuçlarla tehdit ediliyor. Biden yönetimi 7 Ekim'de, yapay zeka veya süper hesaplama için kullanılabilecek yarı iletkenlerin Çin’e teslim edilmesini yasakladı. Bu çiplerin üretimi için gerekli cihazlar Çin’e ihraç edilemeyecek. ABD vatandaşlarının sektördeki Çinli şirketler için çalışması yasak. Uzmanlar bundan, Çin yüksek teknolojisi için bir ‘Baş Kesme Darbesi’nden söz ediyor. Washington'un yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin belirttiği gibi, ‘Çin, dünya düzenini yeniden şekillendirmek yanında, bunu yapabilecek kapasiteye sahip tek ülkedir.’ Alman ekonomisinin çip tedarik zincirleri zarar görmeye devam etmek yanında aynı zamanda Çin'deki Alman yatırımları da doğrudan darbe alabilir.

“Washington'un ‘Baş Kesme Vuruşu’ adlı Biden yönetiminin 7 Ekim'de Çin'e uyguladığı yeni yarı iletken yaptırımları, cep telefonu Huawei de dahil olmak üzere Çinli yüksek teknoloji şirketlerine yönelik çok sayıda kısıtlamayı içeriyor. Özellikle, yapay zeka ve süper bilgi işlem gibi teknolojik olarak en gelişmiş alanlarda Çinli firmalardan daha iyi performans göstermeyi hedefliyorlar. Ayrıca Washington, bu alanlar için vazgeçilmez olan yarı iletkenlerin ihracatını yasakladı. Bu, ABD ekipmanınca üretilen, ABD dışındaki üreticilerin yarı iletkenleri için de geçerlidir. ABD şirketlerinin artık yapay zeka ve süper bilgi işlem çipleri üreten Çinli şirketlere, yarı iletken üretim ekipmanı tedarikine izin verilmiyor. Amaç, Çin Halk Cumhuriyeti'nin sadece en gelişmiş yüksek teknolojili yarı iletkenlere ulaşmasını değil, onları kendi üretme şansından da yoksun bırakmaktır. Bazı uzmanlar, güvenlik alanları dahil tüm uygulamaların, ABD'nin Çin'in en son teknolojileri alanında ciddi sonuçlar doğuracak şekilde, ‘kafasını kesmesinden’ bahsediyorlar.”

Başbakan Scholz’un kasım ayı başında ekonomi temsilcileri ve iş insanları heyetiyle birlikte Çin’e gideceği açıklandıktan sonra bu gelişmeyi etkisizleştirme, hatta sabote etme girişimleri de yoğunlaştı.

ABD PANDORANIN KUTUSUNU AÇIYOR

“ABD vatandaşları ve daimi oturma iznine sahip olanların, ABD'deki Çinli şirketlerde çalışmasına da izin verilmiyor. Wall Street Journal’in araştırmasına göre bu durum, 16 yaptırıma tabi şirkette en üst sıralarda yer alan 43 kişiyi etkiliyor. Bunlar arasında, Çin'in en büyük çip üretim ekipmanı üreticilerinden AMEC'in kurucusu ve Başkanı Gerald Yin de var. AMEC, sektörde Çin’de yükselen bir ulusal şampiyon olarak tanınmaktadır. Kısa vadede Çinli şirketler için ciddi sorunlar yaratabilecek bu önlem, Pekin'in karşı yanıt vermesi durumunda orta ve uzun vadede ABD için ciddi sonuçlar doğurabilecektir. Adeta Pandora'nın kutusu açılıyor. 2020'deki bir ABD araştırmasında, ABD kurumları için çalışan yapay zeka araştırmacılarının neredeyse yüzde 30'unun Halk Cumhuriyeti'nden geldiği sonucuna varıldı. ABD ayrıca diğer yüksek teknoloji endüstrilerinde de Çinli personele bağımlıdır.

“Yeni ve geniş kapsamlı ihracat kısıtlamaları da ABD ve müttefikleri için riskler taşıyor. Tayvan ve Güney Kore'den TSMC ve SK Hynix gibi yarı iletken üreticiler, Çin’de önemli üretim tesislerini sürdürüyor. Onlara çip üretim ekipmanı ithal etmek için muafiyet tanındı ancak bu sadece sınırlı bir süre için geçerli. Geçen yıl tüm çiplerin yaklaşık dörtte üçü Halk Cumhuriyeti'ne satıldı. Dünyanın en büyük çip yapma ekipmanı üreticilerinden biri olan ABD merkezli Applied Materials'ın 2021'de Çin'deki satışları yaklaşık yüzde 27 oranında. Bu, ABD dahil diğer tüm ülkelerden daha fazla. Grup, yaptırımlar nedeniyle cari çeyrek için şimdiden neredeyse yarım milyar ABD doları tutarında mali zarar bekliyor. Pekin'in karşı yaptırımlarla tepki verip vermeyeceği de belirsiz.”

TEK VE GERÇEK RAKİP

“Washington, Çin'e karşı yürütülen ekonomik savaşın arka planında, ABD'nin yeni yarı iletken yaptırımlarına yoğunlaştırdığını açıkladı. Biden yönetiminin geçen hafta sunduğu yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, Çin’in "Hem uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyeti hem de bunu yapacak ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik gücü giderek artan tek rakip" olduğunu belirtiyor. Bu nedenle onlar için Çin ile “rekabet etmek” önemlidir. Bu, en azından yarı iletken endüstrisi için geçerli değildir. Aynı zamanda, Birleşik Devletler kendi yüksek teknoloji sektörünü yeniden inşa etmek için devasa para yatırıyor. Yalnızca Ağustos ayında kabul edilen CHIPS Yasası, ABD yarı iletken üretimi için 52 milyar ABD doları değerinde devlet fonu sağlarken, yine Enflasyon Azaltma Yasası endüstri için üç haneli milyarlık bir miktar daha sağlıyor. Çin'in yetişmek için başarılı bir yarış başlatıp başlatamayacağı sorusu devam ediyor. Bazıları bunun mümkün olduğunu düşünüyor."

ABD YAPTIRIMLARININ ALMANYA İÇİN SONUÇLARI

Biden Yönetimi’nin Çin’e karşı ekonomik savaşı tırmandırması, Alman ekonomisi için çok ciddi sonuçlar doğuruyor. Berlin, ABD yatırım programlarının Almanya ve Avrupa'dan çekilebileceği öngörülüyor. Ekonomi Bakanı Robert Habeck "Büyük bir Avrupa yatırım paketine ihtiyacımız var" diyor. Öte yandan uzmanlar, ABD'nin Çin'e yönelik yarı iletken ambargosunun zaten sorunlu olan çip tedarik zincirlerine daha fazla zarar vereceği konusunda uyarıyor. Alman sanayisi de bundan zarar görüyor. Son olarak, Alman şirketlerinin Çin'deki stratejik yatırımlarının ne ölçüde baltalanacağı sorusu var. Örneğin Volkswagen (VW), geçen hafta Çin'deki elektrikli otomobilleri için yazılım geliştirmek üzere Çinli şirket Horizon Robotics ile çalışmak için yaklaşık 2,4 milyar avro ayırdığını duyurdu. VW, toplam satışlarının yüzde 40'ını Çin'de yapıyor ve Çinli Şirket Horizon Robotics ile birlikte çalışıyor. Karayolu trafiğindeki uygulamalarla yapay zeka konusunda uzman olarak kabul edilen Horizon Robotics, mevcut yaptırımlardan etkilenmemiş gibi görünüyor. Ama bu her an değişebilir.

ABD'nin yaptırım girişimleri "Pandora'nın Kutusu’nu açmak" olarak yorumlanıyor. Pandora'nın Kutusu, Antik Yunan efsanelerinde geçen ve içinde kötülüklerin bulunduğuna inanılan sihirli kutu.

SCHOLZ GİDİYOR MERSİN’E ORTAKLAR GİDER TERSİNE

Başbakan Scholz’un Kasım ayı başında ekonomi temsilcileri ve işadamları heyetiyle birlikte Çin’e gideceği açıklandıktan sonra bu gelişmeyi etkisizleştirme, hatta sabote etme girişimleri de yoğunlaştı. Biden Yönetimi’nin “Çin’i yere sermek” amaçlı yaptırım programı için Almanya başta olmak üzere Avrupa’yı ileri sürmesinin bir parçası da, koalisyon ortaklarının Tayvan’ı ziyaretleri. Bu ziyaret ve diğer konuları koalisyonun içinde sadece bir çatlak değil yarılma olarak nitelendirmek daha yerinde. Son tahlilde başbakanlığın yetkisinde olan ekonomik ve güvenlik konularında Yeşiller ve Liberal Partili koalisyon ortaklarıi kelimenin tam anlamıyla pervasız bir tutum içindeler. Açıkça gösterildiği gibi onların şefi Biden. Bu ziyaret sadece ilişkileri geliştirmek için değil “Bağımsız Tayvan Devleti”ni ilan etmek için yapılıyor. GFP 24 Ekim’de makalesine şöyle yazıyor:

“Almanya Federal Meclisi heyeti Tayvan'a gidiyor, onun 'bağımsızlığını' desteklemek istiyor. Adayı -uluslararası hukuka göre Çin'in bir parçası olan adayı- bir 'devlet' olarak görüyor. Washington, Pekin üzerindeki baskıyı en üst düzeye çıkarıyor.

“Heyetin Tayvan'a yaptığı şu anki gezi, ülkenin 'bağımsızlığını' desteklemeyi amaçlıyor ve ada çevresindeki gerilimi tehlikeli bir şekilde tırmandırıyor. Heyet başkanı Peter Heidt (FDP) hafta sonu yaptığı açıklamada ziyaretin amacının, 'Bir devlet olarak Tayvan'ı desteklemek' olduğunu söyledi. Berlinli parlamenter onlarca yıl önce BM Genel Kurulu tarafından onaylanan ve dünya çapında tanınan tek Çin ilkesini ihlal ediyor. Çin, Tayvan ile barışçıl yeniden birleşmenin nihayet imkansız hale gelmesi durumunda askeri güç kullanma hakkını saklı tutuyor. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un açıklamaları, son derece hassas statükoyu sarsmak istemeyen Tayvan nüfusunun çoğunluğunun iradesini hiçe sayıyor. ABD, Rusya müdahalesinden önce Ukrayna’ya yaptığı gibi aynı silah sistemleriyle Tayvan'ı silahlandırıyor.

“Meclis İnsan Hakları ve İnsani Yardım Komitesi'nin altı üyesinin Tayvan'a yaptığı ziyaret, bir Alman parlamento heyetinin bu ay yaptığı ikincisi. Berlin delegasyonu, daha sonra Japonya'ya gitmek ve Dünya Uygur Kongresi'nin (WUC) Japon Başkanı ile görüşme yapmak istiyor. Merkezi Münih'te bulunan WUC, 1933'te Çin'den kısa süreliğine ayrılan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin amblemini kullanıyor.”

YAPTIRIMLARA TAVIR ALIYORLAR

Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Çin ziyareti ve “ABD ile ilişkilerde Almanya ve Avrupa’nın çıkarları önceliklidir.” açıklamasından sonra Atlantik baskıları yeni yaptırımlarla katlandı. Hamburg Limanı’nın Kuşak-Yol’a dahil edilmesinde çıkan sorunlar bunun bir parçası. Alman Meclisi’nde Scholz ve önceki Başbakan Angela Merkel’e karşı özellikle Yeşiller ve Liberal Parti (FDP)’liler dış politika komisyonlarında sert eleştirilerde bulunuyorlar. Meclis’te diğer bir tartışma konusu Almanya ve AB’deki Batı içi ayrışmaya ışık tutar nitelikte: Sol Parti’de bilimsel sosyalizme yakın bir çizgide olan Sahra Wagenknecht, “Yeşiller Almanya için tehlikeli bir akım haline geldi.” diye konuştu. Liberaller, Yeşiller ve bazı Sosyal Demokratlar tarafından yoğun tartışmalar yapıldı. En tehlikeli akımın Alman milliyetçisi AfD olduğunu ileri sürdüler. Diğer yandan Sachsen Eyalet Başbakan’ı Michael Kretschmer de Ukrayna sorununu bir an önce çözmek ve Kuzey Akımı hatlarını açmak ve Rusya ile gaz sorunlarını çözmek gerektiğini açıkladı. Sosyal Demokrat Parti Grup Başkanı Rolf Mützenich de Yeşiller’den Dışişleri Bakanı Annalena Bearbock’a “Rusya ile diplomatik çözümleri öne alarak sorunları çözmek gerekir.” diyerek eleştiri yöneltti.

En son ABD dayatması, Tayvan’ın bağımsızlığını ilan etmeye giden koalisyonun küçük ortaklarının yönettiği İnsan Hakları Komisyonunun ziyaretidir. Bu ziyaretin amacı açıkça Başbakan Scholz’un adımını etkisizleştirmektir.

Bütün zorlamalarına rağmen Atlantik hegemonyacılığı çöküyor. ABD'nin çok kutuplu dünyaya karşı Avrupa’yı ileri sürerek tek kutupluluğun jandarması olma hayalleri sönmektedir. Avrupa kamuoyu ve politik iklimi her gün biraz daha Avrasya ile yakınlaşmaya yol açan tutumlara yönelmektedir.

Sonraki Haber