ABD dini özgürlükler raporunda ‘Tanzimatçılık’ dayatması
ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu’nun 2021 yılı dini özgürlükler raporunu yayımlandı. Raporda Türkiye’nin, dini özgürlüklerin ihlâl edildiği “Ön İzleme Listesi” kategorisine alınması önerildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu (USCIRF), 2021 yılı dini özgürlükler raporunun ‘Türkiye’ başlığı altında yapılan değerlendirmede “dini azınlıklar” ifadesi kullanıldı. Raporda bölücü zihniyeti çağrıştıran bu ifadenin yanı sıra Alevi, Ermeni ve Protestan toplulukların ölüm tehditleri aldıkları yalanı aktarıldı.
‘DİNİ AZINLIKLAR’ MASALI
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarını mezhep ekseninde tanımlamadığının eleştirildiği raporda, “Türkiye’nin yüzde 99,8’inin Müslüman olduğu; bunların da yaklaşık yüzde 77,5’inin Sünni İslam'a bağlı olduğunun sanıldığı belirtildi. Aleviler’in sayısının 10 milyon ila 25 milyon olduğu belirtilen raporda hükümetin bu kişileri çoğunluktaki Sünni Müslümanlar’dan ayırmayı reddettiği” kaydedildi.
Yayımlanan raporun internet sitesinde yer alan görsel kapağında ise “Biz Aleviyiz” atkısını elinde tutan kişiyi gösteren bir fotoğraf yer alıyor.
LGBTİ, DİNİ ÖZGÜRLÜKLER BAĞLAMINDA ELE ALINDI
Dini özgürlüklerle ilgisi bulunmadığı halde LGBTİ, dini özgürlükler bağlamında değerlendirildi. Raporda, ‘‘Bazı yetkililer, dindar olmayan bireyler lelezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks (LGBTİ) topluluğunun üyelerini karalayan nefret söylemi olarak nitelendirilen söylemleri kullandı’’ ifadeleri yer aldı.
Söz konusu raporda ibadethanelerin ve mezarlıkların da dahil olduğu dini mekanlara yönelik saldırıların, hükümet tarafından düzenli olarak engellenmediği ve cezalandırılmadığı için vandalizme, hasara ve yıkıma maruz kaldığı belirtildi.
Ancak dikkat çeken ayrıntı ise, 1923 camiye dönüştürülen “Yeni Özlüce Camisi”nden “Aziz Georgios Rum Ortadoks Kilisesi” olarak söz edilmesi. Geçmişte hem kilise hem de cami olarak kullanıldığı için 'Bursa'nın Ayasofyası' olarak anılan ve 2009 yılında Özlüce Kültürevi’ne çevrilen binanın yıkılması, raporda Türkiye’nin dini özgürlükleri ihlâli olarak sunuluyor.
RAPORDA FETÖ DE UNUTULMADI
15 Temmuz 2016 tarihinde hain darbe girişiminin mimarı Fethullahçı terör örgütüne karşı yürütülen operasyonlara da değinilen raporda, Fethullah Gülen'le bağlantılı olduğu bildirilen 292 bin kişi de dahil olmak üzere çok sayıda gazeteci ve siyasi muhalif olarak algılanan kişinin gözaltına alındığı hatırlatıldı.
Öte yandan 2016 yılından itibaren hız kazanan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) terör örgütlerine yönelik operasyonlarının 2020 yılında da sürdürüldüğü belirtildi.
TÜRKİYE’YE ‘İŞGALCİ’ NİTELEMESİ
Terör örgütü PKK/YPG’nin ‘özerk yönetim’ olarak belirtildiği raporun “Suriye” başlığı altındaki değerlendirmesinde Türkiye’ye “işgâlci” nitelemesi yapılırken, Türkiye’nin potansiyelinin bölgedeki etnik ve dini azınlıklara tehdit oluşturduğu kaydedildi. Öte yandan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölgedeki terör örgütü PKK/YPG unsurları için ciddi tehdit oluşturduğu ifade edildi.
TANZİMATI ÇAĞRIŞTIRAN TAVSİYELER
Raporun sonunda ABD Dışişleri Bakanlığı’na bir dizi öneri sunuluyor. Türkiye’nin dini özgürlüklerin ihlâl edildiği “Ön İzleme Listesi” kategorisine alınması tavsiye ediliyor. Ancak sunulan önerilerin içeriğinin Türkiye’nin egemenlik haklarını ihlâl etmeyi amaçladığı çok geçmeden anlaşılıyor.
Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu’nun ABD Dışişleri Bakanlığı’na Türkiye’deki dini özgürlükler hakkında sunduğu tavsiyeler şu şekilde:
Türkiye’nin Uluslararası Dini Özgürlükler Yasası (IRFA) tarafından ciddi ihlal olarak belirlenen ihlallere dahil olduğu ve bunlara göz yumduğu gerekçesiyle ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Özel İzleme Listesi’ne dahil edilmesi,
Türk hükümet yetkilileriyle tüm toplantılarda Rum Ortodoks Ruhban Okulu’nun yeniden açılması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dini özgürlükler kararlarıyla uyumlu hareket etmesi gerekliliğinin dile getirilmesi,
Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nin, İstanbul ve Adana’daki konsoloslukların ibadethane açma, ibadethanelerini geri alma, restore etme, koruma faaliyetlerinin ve diğer dini kültürel ve tarihi önemdeki sahaların izlenmesi ve bu alanların korunması için Türk hükümetiyle birlikte çalışması,
ABD ile Türkiye arasındaki ikili kültürel mülkiyet anlaşması kapsamında dini ve etnik azınlık topluluklarının dini ve kültür mirasını oluşturan nesnelerin ithalat kısıtlamalarına tabi olan herhangi bir malzeme listesine dahil edilmesinin derinlemesine incelenmesi ve bu toplulukların tarihlerini ve katkılarını vurgulayan kültür ve eğitim alanındaki karşılıklı alışverişin desteklenmesi.