Yunan lobisinden düşmanlık mektubu

ABD'deki Yunan lobisi Helen Amerikan Liderlik Konseyi, Türkiye'nin F-35 programına yeniden dahil edilmesine yönelik her türlü girişimi engellemek üzere imza kampanyası başlattı

Yunan lobisi, Türkiye karşıtı kampanyası kapsamında Kongre üyelerine birer metin göndererek imzalamalarını istedi. İmzalar toplandıktan sonra bu mektubun ABD Kongresi'nin dört kilit üyesine, yani Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının satışını engelleyebilecek olan Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı ve en kıdemli üyesi ile Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı ve en kıdemli üyesine gönderileceği bildirildi.

Yunan lobisini mektup göndermeye iten neden ise, Türkiye’nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemlerini İncirlik Hava Üssü’ndeki ABD bölgesine depolamayı kabul etmesi halinde, Biden Yönetimi'nin F-35’leri yeniden Türkiye'nin kullanımına sunacak bir anlaşma için görüştüğü yönündeki iddialar oldu.

Söz konusu iddiayı, Yunan Kathimerini gazetesi ortaya atmış, ancak haberde Türkiye’nin bu teklifi kabul etmediği bildirilmişti.

Yunan lobisi tarafından Kongre üyelerine gönderilen mektupta, Türkiye’nin sadık bir müttefik olmadığı, Rusya ile yakın ilişkileri bulunduğu, NATO’ya şantaj yaptığı, Mavi Vatan Doktrini ile Yunan egemenliğini tehdit ettiği, HAMAS’ı desteklediği, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Ermenistan, Suriyeli Kürtler ve İsrail'e karşı savaş çığırtkanlığı yaptığı ileri sürülerek, Türkiye’ye herhangi bir savunma sanayi ürününün satışına izin verilmemesi istendi.

Mektupta şu ifadeler yer aldı:

DÜŞMANLIĞIN VESİKASI

“Sayın Senatörler Cardin ve Risch, Temsilciler McCaul ve Meeks, Biden Yönetimi’nin, Türkiye'nin F-35 programına geri dönmesi ve GE jet motorlarının Türkiye'ye satışının onaylanması için görüşmelerde bulunduğuna dair son dakika haberleri nedeniyle yazıyoruz.

Türk Hükûmeti’nin ABD yasalarını ihlal etmesi ve hiçe sayması, bir müttefik olarak sadakatle hareket etmemesi, bölgesel barış ve istikrarı baltalaması ve Rusya ile artan işbirliği nedeniyle, sizden şu anda Türkiye'nin bu tür savunma ürünleri taleplerini reddetmenizi istiyoruz."

Yunanistan'ın Kathimerini gazetesinin 22/9 tarihli sayısında yer alan ifşaatlar, yetkililerin Türkiye'ye yetersiz ve karışık sinyaller vermeye devam ettiğini göstermektedir.

ABD'nin, Türkiye'nin elindeki Rus S-400'lerinin kontrolünü ele geçirme ihtimalini memnuniyetle karşılamakla birlikte, bu husus Washington ile Ankara arasındaki görüşmelerin ön koşulu olmalıdır.

Türkiye, ABD yasalarını (Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası, CAATSA) yıllardır ihlal etmeye devam ediyor. Erdoğan Hükûmeti’nin en gelişmiş silahlarımıza erişiminin sağlanması düşünülmeden önce, ABD yasalarına uyması gerekmektedir.

CAATSA'ya uymanın ötesinde, Türkiye'nin, F-35 programına yeniden kabul edilme ayrıcalığını kazanmadan önce Amerikan halkına kanıtlaması gereken çok şey var. Türkiye, Amerikan yapımı silahları, Amerikan müttefiklerine ve ortaklarına karşı ve Amerikan çıkarlarına aykırı olarak kullanma konusunda istekli olduğunu göstermiştir.

Türkiye birkaç yıldır Amerikan F-16'larını kullanarak, Ukrayna'yı desteklemede ABD'nin önemli bir varlığı haline gelen Dedeağaç yakınları da dahil olmak üzere Yunan hava sahasını ihlal ediyordu. Uçuşlar durdurulmuş olsa da Türkiye, Yunan egemenliğine karşı geniş iddialarda bulunan “Mavi Vatan” doktrinine bağlı kalmaya devam etmektedir.

Geçen yıl Türkiye, Mavi Vatan Doktrini'ni okul müfredatına da dahil etti ve ABD enerji diplomasisinin önceliği olan ve Kongre tarafından Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı Yasası'nda desteklenen bir proje olan Büyük Deniz Enterkonektörü üzerinde yapılan çalışmalara (herhangi bir yasal dayanağı olmadan) meydan okumak için donanmasını gönderdi.

Türkiye daha önce Amerikan F-16'larını Karabağ’a saldırması için Azerbaycan'a ödünç vermiş, Amerikan F-16'larını Amerika'nın Suriye'deki Kürt ortaklarını bombalamak için kullanmış ve Amerikan silahlarını Kıbrıs'ın kuzeyindeki 50 yıllık işgalini sürdürmek ve iki Amerikan şirketinin - Exxon ve Chevron - faaliyet gösterdiği Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde enerji arama ve geliştirmeyi engellemeye çalışmak için kullanmıştır.

Rusya ile olan bağları, Türkiye'nin F-35 programından çıkarılmasına ve diğer savunma malzemelerinin transferinin engellenmesine yol açtığından, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana Türkiye'nin sadece yaptırımların delindiği bir merkez olmakla kalmayıp, güvenlik ve stratejik sektörlerde Rusya ile işbirliğini derinleştirdiğini belirtmek gerekir.

Rus S-400'lerine sahip olmaya devam etmenin yanı sıra Ankara, Türkiye'de bir nükleer enerji santrali inşa etmek için Rusya ile birlikte çalıştı ve Moskova ile ikinci bir nükleer santrali tartıştığı bildiriliyor; bu hamleler Rusya'yı ve Rus yetkilileri NATO müttefiki Türkiye'de on yıllar boyunca daha da güçlendirecek.

Bu hafta ayrıca Türkiye'nin Rusya için bir yüzer iskele inşa ettiği ve bu iskeleyi Rusya'nın Project 22220 nükleer güç buzkıran gemilerine hizmet vermek üzere taşıdığı haberleri geldi.

Bu bir müttefik davranışı değildir. Türkiye, Orta Doğu'dan Akdeniz'e, Ukrayna'dan Kuzey Kutbu'na kadar Amerikan çıkarlarını ve değerlerini baltalamaktadır.

Haziran 2023'te Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Türkiye'nin ‘bağımsız bir dış politika izlediğini’ kabul etti. Bu ‘bağımsızlık’ Ankara tarafından şu şekilde tercüme edildi: Rusya ile işbirliği yapmak; Hamas'ı desteklemek ve barındırmak; NATO'ya şantaj yapmak; Yunanistan, Kıbrıs, Ermenistan, Suriyeli Kürtler ve İsrail'e karşı savaş çığırtkanlığı yapmak. Bu durum F-35'lere veya gelişmiş Amerikan jet motorlarına erişim ile ödüllendirilemez.

Ankara yukarıdaki politikaları sürdürdüğü müddetçe Türkiye'nin F-35'lere, GE Havacılık ve Uzay Motorlarına ve diğer savunma ürünlerine yönelik taleplerini reddetmenizi tavsiye ediyoruz.”

Sonraki Haber