ABD, Macron ve PKK - DEAŞ üçgeninde: ‘Terörün çimentosu’ Lafarge

Fransız çimento şirketi Lafarge, ABD’de açılan davada DEAŞ’la işbirliği yaptıklarını kabul etti. Ancak Suriye’de işlenen suçlarda Lafarge yalnızca bir piyondu. PKK ve DEAŞ’a milyonlarca dolar aktarılmasını Avrupa Birliği, Macron ve Washington sağladı.

Bu şebekenin teröre verdiği imkanlar, Avrupa Birliği, bölge ülkeleri ve Türkiye’ye terör saldırıları olarak döndü.

ABD’de federal mahkemede yargılanan Fransız çimento devi Lafarge, “DEAŞ’a yardım etme” suçunu kabul ederek 777 milyon para cezasına çarptırıldı. Fransa’da da yine “insanlığa karşı işlenmiş suçlara yardım etme” gerekçesiyle yargılanıyor. Lafarge’ın Suriye’deki işletmesinin faaliyetini sürdürebilmek için DEAŞ’a haraç verdiği artık biliniyor. Ancak Lafarge, sadece DEAŞ’a değil, PKK/YPG’ye de milyonlarca dolar aktardı. PKK ve DEAŞ, Lafarge’tan temin ettikleri para ve çimentoyla yer altı tünelleri ve karargahlar inşa etti. Paris’te 132 kişinin ölümüne yol açan stadyum saldırısının finansmanı da Lafarge’tan temin edildi. Bütün bunlar olup biterken Fransız devletinde bu faaliyetleri doğrudan onaylayan merci, dönemin Yurt Dışındaki Fransız Teşebbüslerinden Sorumlu Ekonomi Bakanı Emmanuel Macron’du.

Fabrika Türkiye-Suriye sınırına yakın bir noktada.

WASHINGTON VE PARİS SUÇUN AZMETTİRİCİSİ

Lafarge şirketi, hem ABD’de hem Fransa’da “günah keçisi” yapıldı. Şirket 2021’de ortağı Holcim’in adını alarak isim değiştirdi. ABD’de 777 milyon dolar gibi, işlenen suçların yanında düşük sayılacak bir meblağ ödeyerek kurtuldu. Böylece Lafarge’ın Suriye’nin kuzeyinde tüm bu faaliyetleri yapmasını sağlayan siyasi otoriteler gölgede kalmaya devam etti.

Geçen yıl Anadolu Ajansı’nın temin ettiği belgeler ve TRT World’ün 2021 yapımı “The Factory” belgeselinde ortaya konulan bulgular, Avrupa Merkez Bankası ve Macron’dan ABD’ye, Beyaz Saray’a uzanan bir “olağan şüpheliler” ağına işaret ediyor. Lafarge’ın Suriye fabrikası, 2011’den beri Atlantik müttefikleri için önemli bir istihbarat ve özel operasyon üssü olarak kullanıldı. Buranın faaliyetlerine devam edebilmesi için Avrupa Merkez Bankası aracılığıyla Avrupalı vatandaşların vergileri, karşılıksız bir şekilde Lafarge’a aktarıldı. DEAŞ ve PKK’ya verilen paraların onayı, Fransız makamlarından geçti. Daha sonra PKK’yla birlikte fabrikayı askeri üs olarak kullanan ABD, bütün bu yasadışı ilişkilerin merkezinde yer aldı.

AA’nın yayınladığı belgeler terör örgütleriyle ilişkiyi kanıtlıyor.

FRANSA ÖRTBAS EDİYOR

Fransa’da Le Monde gazetesinin 2016 yılında gündeme getirdiği olay, Haziran 2017’de yargıya intikal etti. Daha sonra şirkete yönelik suçlamaların merkezini oluşturan DEAŞ’a yardımın Fransız devletinin (istihbaratının) bilgisi ve onayıyla yapıldığı medyaya yansıdı. 2018 yılında şaşırtıcı bir şekilde düşürülen dava, Sherpa ile Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi isimli iki sivil kuruluş tarafından Yargıtay’a taşındı.

AA’nın 7 Eylül 2021’de yayınladığı, Lafarge’ın terör örgütü DEAŞ’ı Fransa istihbaratının bilgisi dahilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgelere Paris’ten hiçbir yorum yapılmadı. Ancak Fransa Yargıtayı aynı gün soruşturmanın tekrar açılabileceğine hükmetti. 18 Mayıs 2022’de ise Temyiz Mahkemesi davayı yeniden yürürlüğe koydu. 2018’de davanın düşürülmesi, Fransız makamlarının konuyla ilgili sessizliği, yargı sürecinin çok yavaş ilerlemesi ve Fransız medyasının konuya ilgisizliği, Fransa’nın konuyu örtbas etmek istemesine yoruluyor.

DEAŞ ve PKK yer altı tünellerini Lafarge çimentosuyla kurdu.

DEAŞ’IN YÜKSELİŞİNE HARÇ KOYDULAR

Lafarge’ın Suriye çimento fabrikası, Ayn el Arab’ın 50 kilometre güneydoğusunda yer alan Çelebiye mevkiinde, Türkiye sınırı ile meşhur M4 otoyolunun arasında bulunuyor. Lafarge, fabrikayı 2007’de satın alıp 680 milyon avro yeni yatırım yaptıktan sonra 2010’da üretime başlıyor. 2011’de Suriye’de savaş başladıktan sonra da faaliyetlere devam ediyor.

Lafarge, DEAŞ’ın yükselişe geçtiği ve fabrika bölgesinde etkin olduğu 2012-2014 yılları arasında, hammadde tedariki ve üretimin sekteye uğramaması için, terör örgütüne aylık tahmini 20 bin avro ödeme yapıyor. Üstelik tesis üretim için ihtiyaç duyduğu akaryakıt ve malzemeleri de DEAŞ’tan satın alıyor. Peki, dünyanın en büyük çimento fabrikalarından biri olan Lafarge’ın Suriye tesisinde üretilen çimento nereye gitti? Elbette çok uzağa değil, yine terör örgütlerine! Ortaya çıkan belgeler, Lafarge’ın en büyük alıcılarının DEAŞ ve PKK/YPG olduğunu gösteriyor.

DEAŞ, Lafarge çimentosu sayesinde 650 kilometre uzunluğunda devasa yer altı tünelleri ve sığınakları inşa ediyor. DEAŞ, bu tünelleri kullanarak Türkiye’ye saldırıyor. Ayrıca hava saldırıları görece etkisizleştiğinden işgal ettiği bölgeleri tahkim edebiliyor ve ABD, bu bahaneyle “kara gücüm” dediği PKK/YPG’yle ortaklığını “vazgeçilmez” olarak sunuyor.

ATLANTİK’İN ORTAK KARARI

Lafarge’ın Suriye operasyonu Avrupa’da 16 bankadan fonlanıyor. İçlerinde Fransız Kalkınma Ajansı da var. Avrupa Yatırım Bankası tek başına projenin yüzde 45’ini finanse ediyor.

2012 yazında, Paris’te Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda bir görüşme yapılıyor. Fransa’nın Suriye Büyükelçisi Eric Chevallier ve Lafarge’ın Başkan Yardımcısı Christian Herrault, Suriye’de “Kürt bölgesinde bulunan” fabrikanın durumunu konuşuyor. Büyükelçi “Kalmalısınız.” diye talimat veriyor.

2013’te Avrupalı vatandaşların vergilerini yöneten Avrupa Kalkınma Bankası, AB fonlarıyla AB yaptırımları altındaki bir ülkede faaliyet yürüten şirketi yeniden finanse ediyor. Üstelik daha önce aldığı kredi borçlarını ödeyemediği halde ve ödemesinin tek yolunun bölgedeki terör örgütleriyle iş yapması olduğunu bilmelerine rağmen. Dolayısıyla sadece Fransız Devleti de değil, Atlantik İttifakı’nın bu kararın arkasında olduğu ortaya çıkıyor.

Emmanuel Macron bugün Fransa’nın Cumhurbaşkanı.

GÖRMEZDEN GELİNEN PKK/YPG İLİŞKİSİ

Lafarge, Fransa devletinden aldığı talimat ve AB’den gördüğü finansal destek sayesinde faaliyetlerine devam ediyor. Fabrikanın ve hammadde tedarikinin sorunsuz işlemesi için teröristlerle anlaşıyorlar. Eski Norveç istihbarat subayı ve Lafarge tesisinin risk yöneticisi Jacob Waerness, fabrika etrafındaki bölgeyi kontrol eden PKK ile temasa geçiyor.

Lafarge Suriye’nin Müdürü Bruno Pescheux, sızdırılan bir e-posta yazışmasında PKK’yı kastederek “Artık terör listesinde yer alan bir örgütün kısaltmasını kullanmayı bırakmalıyız. Bundan sonra ‘Bayada’ diyeceğiz.” ifadelerini kullanıyor. Sızdırılan belgeler, şirketin 2011’den sonra PKK’ya vergi ve bağış adı altında ve ayrıca kaçırılan işçilerin bırakılması için milyonlarca dolar verdiğini ortaya koyuyor.

Lafarge Suriye’nin işletme müdürü Montaser Al-Maaytah, şirketin Paris’teki genel merkeziyle yaptığı 18 Haziran 2012 tarihli bir yazışmada, PKK’nın bölgedeki temsilcisi Şayar isimli birini ziyaret ettiğini söylüyor. PKK yetkilisi, güvenliği sağlamaları karşılığında Silika adında fason bir şirkete ödeme yapmalarını istiyor. Şirketten sızan belgeler arasında yer alan faturalarda, bu Silika şirketine “hammadde alımı” kisvesi altında milyonlarca dolar aktarıldığı açık bir şekilde görülüyor.

İŞİN BAŞINDA MACRON VAR!

2014’te DEAŞ ve PKK/YPG, Lafarge fabrikasının kontrolünü almak için savaşmaya başlıyor. 2014 Temmuz’unda fabrika genel müdürü, Lafarge genel müdür yardımcısına fabrikada üretimin bu sebeple durduğunu ve hem DEAŞ hem PKK ile bir pazarlık yürütüldüğünü bildiriyor. Aynı gün terör örgütleriyle müzakerelere aracılık eden Firas Tlass isimli Suriyeli, Dubai’de DEAŞ’la görüşmeye başladığını ve PKK/PYD temsilcilerinin görüşmeler sırasında orada olduğunu haber veriyor.

Bu sırada dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Maliye Bakanı Michel Sapin, Dışişleri Bakanı Laurent Fabius. Emmanuel Macron ise yurtdışındaki büyük Fransız yatırımlarından sorumlu Ekonomi Bakanı. Hepsi terörü finanse ettiklerini biliyordu.

Fransa’nın Umman Büyükelçiliği tarafından hükümet yetkililerine yollanan 17 Eylül 2014 tarihli bir diplomatik not, bunu ortaya koyuyor. Lafarge’ın Şam yönetimi, PKK ve DEAŞ’la riskli bir oyun oynadığı söyleniyor. Bir diğer notta ise fabrikanın PKK ile DEAŞ’ın yönetimi arasında sıkışıp kaldığı ifade ediliyor.

Tüm bu yazışmalarda değişmeyen bir muhatap var, İşletmeler Genel Müdürlüğü. Doğrudan Ekonomi Bakanlığına hesap veren bir kurum. O tarihte Bakan ise Emmanuel Macron!

Ebu Lokman, Lafarge ile bağlantıyı sağlayıp Paris Katliamını tertipledi.

ABD TEK BOMBA ATMADI

DEAŞ, fabrikayı PKK’yla paylaşmayacağını söyledikten sonra Ayn el Arap’a operasyona başlıyor ve fabrikayı tamamen ele geçiriyor. Bu sırada Lafarge yönetimi fabrikayı tahliye etmek yerine tüneller kazması ve bir yeraltı sığınağı inşa etmesi emri veriyor. DEAŞ fabrikayı ele geçirdiğinde hava saldırılarına karşı bu sığınağı kullanıyor. El koyduğu çimentonun satışından ciddi paralar elde ediyor. Ayrıca kendi tünel ağını inşa etmek için fabrikanın çimentosunu kullanıyor. Üstelik Lafarge, DEAŞ’ın çimento silolarına erişimini uzaktan engelleyebilirdi. Bunun için gerekli sisteme sahipti. Ama yapmıyor.

Fransız istihbaratının hükümete sunduğu bir raporda DEAŞ’ın Lafarge silolarında kalan çimentonun bir kısmından 6,5 milyon dolar kazandığı ve 5 milyon dolarlık bir satış için de müzakerenin sürdüğü belirtiliyor. Yakın tarihli başka bir askeri istihbarat raporunda ise Lafarge’ın açık kalmasından DEAŞ’ın istifade ettiği açıkça yazıyor.

Üstüne üstlük Fransa, fabrikaya zarar gelmemesi için ABD yetkilileriyle görüşüyor. DEAŞ’ın üssü ve sığınağı olmasına rağmen ABD’nin koalisyon jetleri fabrika yakınına tek bir bomba bile atmıyor.

ABD, 2015’ten 2019’a kadar tesisi PKK/YPG ile birlikte üs olarak kullandı. Ancak Ekim 2019’da Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra çekilmek zorunda kalınca yer altı sığınağıyla birlikte tesisi bombalayarak yok etti ve tek bir belge bile bırakmadı.

PARİS KATLİAMINI ONLAR FİNANSE ETTİ

Suriye’deki Lafarge fabrikası, Fransız istihbaratı ve casusluk örgütleri için bir paravan olarak kullanılıyor. Fransa’nın eski dış istihbarat başkanı Alain Juillet da bunu kabul ediyor: “Teröristlere para verdiler, böylece istihbarat elde ettik. Biz istihbarata para verdik.”

DEAŞ adına Lafarge’la anlaşmaları kararlaştıran kişi ise Ebu Lokman. DEAŞ’ın hem finans hem yurtdışı terör operasyonlarından sorumlu. Fabrika elden çıktıktan sonra 13 Kasım 2015 Paris saldırılarının emrini de o veriyor. 5 Ocak 2015 tarihli bir Fransız istihbarat raporunda Ebu Lokman’ın DEAŞ’ın Suriye’deki en önemli liderlerinden olduğu ve Lafarge ile yapılan anlaşmadaki rolü geçiyor. Dolayısıyla Fransa devleti, Lafarge şirketi aracılığıyla, 132 vatandaşının ölümüyle sonuçlanan terör saldırısını finanse etmiş oluyor.

Sonraki Haber