ABD yine NATO’yu kullanıyor
İHSAN SEFA / EM. HAVA KURMAY ALBAY
ABD yine NATO’yu kullanarak Pasifik bölgesini de kontrol altına almak istiyor. 15 Eylül 2021 tarihinde AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri Güvenlik Paktı) oluşturuldu. Ancak Çin’i kuşatmak için bunun yetersiz olacağı hemen görüldü ve kollar sıvanarak NATO işin içine sokulmaya çalışıldı.
Gelişen Asya, özellikle de Çin-Rusya ortaklığının gelişerek Avrupa’ya ulaşması ABD’nin dünya hegemonyası önünde ciddi bir engel olarak ortaya çıkmaktadır.
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'dan oluşan BRICS ülkeleri grubunun ortak para birimine geçiş çalışmaları, ABD’nin dolar saltanatını yıkacak önemli girişimlerden birisi olarak ortaya çıkmaya başlamış ve önümüzdeki ağustos ayına kadar son aşamaya gelecek ve muhtemelen pek çok ülke de buna katılacaktır. Dolar saltanatının bitmesi, ABD’nin dünyayı sömüren rüşvet zincirini kıracaktır. Hatırlanacağı üzere, ABD’nin Irak’a saldırmasının asıl ve gizlenen nedeni Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in dolar ile petrol satmaktan vazgeçmesi olmuştur.
Çin’in başlattığı “Bir Kuşak Bir Yol” girişimi ve bu çerçevede “kazan-kazan” parolası Çin’den Avrupa’ya kadar pek çok ülkenin sempatisini kazanmıştır. Çin’in bölge ülkeleri ile işbirliğini ve ekonomik gücünü artıracak bu girişim ABD’yi son derece rahatsız etmiştir.
UKRAYNA KRİZİ
ABD, 2021 NATO Brüksel Liderler Zirvesi’nde Rusya ve Çin’i tehdit olarak ortaklarına kabul ettirememiştir. Bu, NATO üyelerine ABD’nin kabul ettiremediği ilk stratejidir. ABD boş durmadı tabi Ukrayna ile Rusya arasındaki krizi kaşımaya başladı ve sonunda kukla Zelenski’yi pohpohlayıp 23 Şubat 2022’de Rusya ile savaşı başlattı. Rusya’nın Ukrayna’dan sonra Avrupa’ya doğru genişleyeceği korkusunu yayarak bir yandan Avrupa’ya 100 milyar dolarlık silah satarken öte yandan dağılmakta olan NATO’yu tekrar kontrolüne almayı başarmıştır.
Haziran 2022 NATO Madrid Zirvesi’nde yayınlanan Yeni Stratejik Konsept Belgesiyle, stratejik tehdit “Asya’dan Atlantik sistemine yönelen meydan okuma” olarak belirlenmiş ve bu kapsamda Çin ve Rusya düşman ilan edilmiştir.
Yukarıda da anlatıldığı üzere Çin ve Rusya, ABD’nin dünya hegemonyası üzerindeki en büyük engel ve ABD bu engeli NATO’yu kullanarak aşma çabasına girişmiştir.
Önceki gün Asya Pasifik gezisine çıkan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Güney Kore'yi ziyaretinde Kuzey Kore'nin artan nükleer tehdidi ve Rusya ile Çin'in bu türden silahlara sahip olması karşısında, ABD'nin nükleer caydırıcılığını müttefik ülkelere genişletmesinin gerekli olduğunu açıklamıştır. Bu açıklama; Güney Kore ve Japonya’ya kısa vadede NATO koruması kapsamında nükleer silah yerleştirilmesi, orta vadede bu ülkelerin NATO’ya dahil edilmesi yani ABD’nin tam kontrolüne alınması mesajıdır. Muhtemeldir ki NATO elçisi vasıtasıyla ABD’nin bu talepleri kabul görecektir.
Çin, Rusya ve Kore DHC bu girişime şiddetle karşı çıkmaktadır. Ancak bu aşamada protesto dışında bir tepki görülmese de ilerleyen aşamada bölgenin karışması muhtemeldir.
KAOSA HİZMET EDİYOR
Görüleceği üzere ABD kendi stratejik menfaatleri daha doğrusu tek kutuplu dünya düzenini devam ettirmek için her zaman olduğu gibi NATO’yu kullanmaktadır. Türkiye’de yetkililerin ağızlarından düşürmediği “NATO’nun genişlemesinden yanayız” ifadeleri esasında dünya barışına değil, dünya kaosuna hizmet etmektedir.
ABD’nin NATO’yu da kullanarak Doğu Akdeniz’de ve Adalar Denizi’nde Mavi Vatan’daki hak ve menfaatlerimize saldırısı, on binlerce TIR silah yardımı yaptığı ve bütçesinden 250 milyon dolar ayırdığı “kara ordum” dediği PKK/YPG’nin hedefinin Türkiye’yi bölmek, toprak koparmak olduğu, Türkiye’nin etrafında NATO/ABD üslerinden namluların ülkemize çevrildiğini göre göre, üstelik de Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’daki ABD üslerini kastederek 8 Haziran’da yaptığı açıklamada “Bu üsler kime karşı kuruluyor? Verdikleri cevap şu: ‘Rusya’ya karşı.’ Bunu yemezler, kusura bakmasınlar” ifadesine rağmen iktidar kanadından bazı bakanlarımızın “Güçlü NATO güçlü Türkiye” sözleri oldukça düşündürücüdür. Düşmanı güçlenince güçlenen bir ülkeyi tarih de yazmamıştır.
NATO’nun genişlemesi, büyümesi ABD’nin dünya hegemonyasına hizmettir. Sadece Türkiye için değil dünya barışı için tehdittir. Türkiye’nin NATO’dan çıkması NATO’nun dağılmasının başlangıcı olacaktır. ABD baskısı ve korkusuyla tırsmış pek çok Avrupa ülkesi de NATO’dan ayrılacaktır. Avrupa halkları buna hazırdır.