ABD'den Türk Boğazlarına 'çift adlandırma' önerisi

Brüksel'de AB Liderleri Toplantısı'na katılan ABD heyeti, NATO'nun 11-12 Temmuz'da düzenleyeceği Vilnius Zirvesi'nde görüşülecek bölgesel planlarda kullanılan haritalarda, Türk Boğazlarını 'çift adlandırma' ile kullanmayı önerdi.

Soğuk Savaş’tan bu yana hazırladığı en kapsamlı bölgesel savunma planını 11-12 Temmuz'da Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlenecek zirvede devreye almaya hazırlanan NATO, Türkiye ve Yunanistan'ın vetolarını aşmanın yollarını arıyor.

NATO'da Vilnius Zirvesi öncesi hazırlıklar sürüyor. 15-16 Haziran'da NATO Karargahı'nda bir araya gelen üye ülkelerin savunma bakanları, stratejik plan çerçevesinde oluşturulan bölgesel planları gözden geçirmiş, ancak Türkiye ve Yunanistan'ın itirazları nedeniyle plana nihai onay çıkmamıştı. İki ülke, bölgesel planlar çerçevesinde hazırlanan haritalardaki bazı coğrafi konumlarla ilgili kullanılan ifadelere itiraz etmişti. ABD'nin ise bu krizi aşmak için yeni bir öneri getirdiği öğrenildi.

Yunan Kathimerini gazetesi, “Boğazlar için çift adlandırma-ABD formülü” başlığıyla verdiği Vasilis Nedos imzalı haberinde, Avrupa Birliği (AB) Liderleri Zirvesi için Brüksel'e giden ABD heyetinin, Türkiye ve Yunanistan için “çarpıcı” bir uzlaşı teklifinde bulunduğunu yazdı. Habere göre ABD'liler, çıkmazı aşmak ve yeni operasyonel haritalarını etkinleştirmek amacıyla, İttifak içinde İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına çift isim verilmesini, “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne yapılan atfın silinmesini ve bunun yerine Doğu Akdeniz'deki NATO tatbikatlarını tanımlayan koordinatların konulmasını öngören bir “uzlaşma” önerdi.

1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne atıfta bulunan ABD heyeti, boğazlar için Yunanca isimlerin kullanılmasının sözleşmeye uygun olduğunu belirtti. Ancak bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmediğini söyleyen Amerikalılar, planlarda Türkiye'nin “Türk Boğazları” ifadesini kullanmasını, diğer üyelerin ise Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nde yer aldığı şekliyle “Bosphorus” ve “Dardanelles” şeklinde adlandırma yapabileceklerini kaydetti.

İKİ TARAF DA KARŞI ÇIKTI

Kathimerini, Ankara'nın bu “uzlaşı” önerisine şiddetle karşı çıktığını belirtirken, Yunan heyetinin de “Türk Boğazları” tabiri nedeniyle öneriyi reddettiği ifade edildi. Gazete, Yunanistan tarafının iki farklı ismi kullanma önerisi ile ilgili şüpheleri olduğunu ve bu nedenle öneriyi kabul etmediğini vurguladı. Atina'nın “Türk Boğazları” kavramının diğer NATO üyesi ülkeler tarafından benimsenmesinden çekindiği, çift adlandırma usulünün de diğer coğrafi noktalar için ileride önüne gelmesinden korktuğu kaydedildi. Diğer yandan Yunan tarafının boğazlar için “maritime choke points” terimini önerdiği, ancak bu önerinin de kabul görmediği bildirildi.

KKTC'SİZ KIBRIS OLMAZ

Krizin diğer tarafında ise Kıbrıs vardı. Türkiye, Ada'dan “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak bahsedilmesine kesinlikle karşı çıkarken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin de haritalarda yer almasını istedi. Ancak ABD'liler, KKTC adından kaçarak, bölgenin yalnızca koordinatlarla tarif edilmesini önerdi. Bunun Ada ile sınırlı olmayacağını belirten ABD'liler, Doğu Akdeniz'de NATO kuvvetlerinin konuşlandırılacağı tüm bölgeler için koordinatlara yer verileceğini bildirdi. Yunan basınında kimileri bu durumun Rum tarafının haklarını koruyacağını yazarken, kimileri daha sert eleştiriler getirdi. Ünlü askeri dergi Militaire, “Yunan hükümeti Kıbrıs'ın haritalardan silinmesine göz yumacak mı?” başlıklı haberinde, şu ifadelere yer verdi:

“ABD, -anlaşılan Avrupalılar da işin içinde-, İsveç'in NATO'ya katılmasına onay vermesi için Türklere tüyler ürpertici bir hediye sunuyor. Kıbrıs Cumhuriyeti'ni haritadan silmek ve bölgeyi yalnızca koordinatlarla belirtmek istiyorlar, çünkü Erdoğan, NATO planlarında Kıbrıs Cumhuriyeti'ne tahammül etmeyecektir! Peki Yunan hükümeti bu aşağılayıcı önerilere tahammül edecek mi? Yine 'Kıbrıs başka bir devlettir.' denilen zavallı argümanın arkasına mı saklanılacak, yoksa 'Kıbrıs çok uzakta.' mı denilecek? Amerikalılara Ukrayna'da 'işlerini' yapmaları için toprak ve su veren Yunan hükümeti, böylesine aşağılayıcı bir şekilde görmezden gelinmeye tahammül edecek mi?”

SOĞUK SAVAŞ'TAN SONRA İLK

NATO'nun isimlendirme konusunda iki tarafı da nasıl ikna edeceği şimdilik bilinmiyor. Ancak bölgesel planlara hayati bir rol biçiliyor. NATO'nun bu planları, İttifak'ın “bir Rus saldırısına nasıl karşılık vereceğini ayrıntılandıran” binlerce sayfalık gizli askeri dokümandan oluşuyor. Bu belgelerin hazırlanması ise önemli bir paradigma değişikliğine işaret ediyor. NATO, Sovyetler Birliği sonrası Rusya'nın artık varoluşsal bir tehdit oluşturmadığını değerlendirerek onlarca yıldır büyük çaplı savunma planları yapmamıştı. Daha çok “terörle mücadele” ve Afganistan ve Irak'taki gibi küçük çaplı savaşlara odaklanan NATO, çok kutuplu dünyanın ilanıyla birlikte yeniden küresel ölçekli mücadelelere hazırlanma kararı aldı.

Madrid Zirvesi'nde 2030 Stratejik Planı'nı kabul eden NATO, Vilnius Zirvesi'nde ise ayrıntılı bölgesel planlar ile üye ülkelere kuvvetlerini ve lojistik kabiliyetlerini nasıl geliştirecekleri konusunda bir rota çizmeye hazırlanıyor. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, bölgesel planlarla ilgili “Müttefikler nerede, neyi, nasıl konuşlandıracakları da dâhil olmak üzere hangi kuvvetlere ve yeteneklere ihtiyaç duyulduğunu tam olarak bilecekler.” diyor.

NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı Orgeneral Christopher Cavoli de planların “İttifak topraklarının her karışını savunmaya yönelik büyük ölçekli operasyonlara” odaklandığını, bunun Afganistan'daki 18 yıllık NATO misyonu gibi “alan dışı acil durum operasyonlarından” dönüşü ifade ettiğini söylüyor.

Sonraki Haber