ABD'liler S-400'leri uydudan izleyecek, etraftaki tarlalar satın alınacak
Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş’la 3 soru 3 yanıt...
Soru-1) ABD’ nin tüm tehdit ve şantajlarına rağmen S-400’lerin Türkiye’ye getirileceği tarih yaklaştı. Son gelişmeleri dikkate alarak değerlendirmeleriniz nelerdir?
2017'nin Aralık ayında Türkiye’nin S-400’leri almaya karar vermesinden sonra gelişmeler iç kamuoyunun yanısıra ABD ve NATO başta olmak üzere dünyada da yakından takip edilmeye başlandı. Sovyetler Birliği içerisinde ve Varşova Paktı’nda yer alıp daha sonra NATO üyesi olan Bulgaristan ve Slovakya ile NATO üyesi Yunanistan’ın bünyesinde Rus yapımı S-300’ler bulunduğu bilinmektedir. İlk kez bir NATO üyesi ülke Türkiye, tüm baskılara karşılık Rusya’dan S-400’leri tedarik etmeye karar verince, ABD’nin S-400 rahatsızlığı bırakın diplomasi sınırını, terbiyesizlik sınırlarını bile aşmış, tehdit ve şantajların dozu artmıştır.
DİĞER ÜLKELERE ÖRNEK TUTUM
NATO içerisinde bırakın Rus hava savunma sistemlerini, uçak ve diğer askeri teçhizata sahip ülkeler bulunmasına karşın, neden Türkiye Rus hava savunma sistemi almaya karar verince şiddetle engellenmeye çalışılıyor? Merak edilen bu sorunun cevabını net bir şekilde verelim, “Türkiye’nin coğrafi konumu ile kendi farkında olmasa bile mevcut ‘milli gücü’ diğer ülkelerle kıyaslanmayacak kadar farklıdır”.
Bu karşı çıkışı üç ana başlıkta toplayabiliriz:
Birincisi NATO’da çatlak oluşması, ikincisi Türkiye’nin Avrasya’ya daha fazla yakınlaşması, üçüncüsü Türkiye’nin bu cesur tutumunun diğer ülkelere de örnek olmasıdır. Yetkililer tarafından yapılan son resmi açıklamalar ile gelişmelere bakıldığında, Aydınlık Gazetesi'ndeki yazımın yayımlanacağı hafta S-400’lerin ilk partisinin 08-12/14 Temmuz 2019 tarihleri arasında Türkiye’ye geleceği anlaşılmaktadır. ABD’nin S-400’lere ilişkin uyguladığı baskı politikalarını bir egemenlik sorunu olarak gören Türk halkının büyük bölümünün tutumu ve düşüncesi, ABD destekli algılara rağmen S-400’lerin bir an önce Türkiye’ye getirilmesi şeklindedir.
Geçmişte ABD ile yaşanan krizlerde Türkiye’yi yönetenlerin çok onurlu politikalarının yanısıra genelde uyguladıkları yetersiz politikalar ile ABD’nin algı operasyonları dikkate alındığında S-400’lerin gelip/gelmemesi, gelse bile zaten hangarlarda muhafaza edileceği iddiaları, Türk halkının düşüncelerinde soru işaretlerinin oluşmasına neden olmuştur.
Hatta bu düşünceler o dereceye ulaşmıştır ki, S-400’lere ilişkin Türk yetkililerinin açıklamaları yerine başta ABD ve Batı kaynaklı özellikle büyük bir kısmı “algı” içeren açıklamaların bilerek/bilmeyerek tercih edildiği görülmüştür.
AKINCI ÜSSÜ ELVERİŞLİ
S-400’ler Hava Meydan Komutanlığı-Mürted/Ankara’ya büyük nakliye uçakları ile gelecektir. Mürted (Akıncı) Üssü, S-400’ler için elverişli bir yer konumundadır. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ana üs konumundan yedek meydan durumuna getirilen Mürted, S-400’lerin ana komutanlığı olacaktır. Mürted, S-400’ler için personel eğitimleri, sistemlerin muhafaza ve bakımlarının yapılması, hava ve kara ulaşımı kolaylığının yanısıra personel ve ailelerinin iskan edilmesi açılarından, özetle her yönü ile uygun bir seçimdir.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası internette çok sorgulandığı için arama motoru Google, Akıncı Üssü'ne “özel bir önem” vermiş, genelde yıllık aralıklarla çekip yayımlanan bölge fotoğraflarında bir öncelik yaparak Temmuz-Ekim 2016 arasında Akıncı Üssü'nün fotoğraflarını haftalık ve aylık olarak çekip yayımlamıştır. Örneğin; 28 Temmuz 2016 tarihli uydu görüntüsünde darbe girişimine katılan uçak ve helikopterlerin bir kısmı rahatlıkla görülmektedir.
ABD UYDULARLA İZLEYECEK
Sonuç olarak; S-400’lerin gelişi öncesi ve sonrası başta ABD ve İsrail olmak üzere burayı uydularla her gün özel olarak izleyecekler ve istihbarat raporları hazırlayacaklardır. Ayrıca üs etrafındaki “tarla satın almalar” için bölgesel ziyaretler artacaktır.
Soru-2) S-400’ler Türkiye’ye geldikten sonra nasıl bir teşkilat yapısı içerisinde görev yapacak? Kamuoyunda en çok merak edilen konulardan birisi de faal olarak kullanılıp kullanılmayacağı... Gerektiğinde intikal yerleri nereleri olacak?
Türk Hava Kuvvetleri teşkilat yapısı içerisinde soğuk savaş süresince ve sonrasında 1959-2000 yılları arasında kullandığımız uzun menzilli yüksek irtifa “Nike-Hercules” hava savunma füzeleri, sistem dışı kalana kadar 15’inci Füze Üs Komutanlığı-Alemdağ/İstanbul teşkilat yapısı içerisindeki Füze Üs Komutanlıkları bünyesinde kalmıştır. 2014 yılındaki teşkilat değişikliği ile Eskişehir ve Diyarbakır’da bulunan Hava Kuvveti Komutanlıkları'ndan 2’nci Hava Kuvveti Komutanlığı-Diyarbakır kapatılmış, Eskişehir’de Muharip Hava Kuvveti ve Hava Savunma Komutanlığı olarak tek bir komutanlık kurulmuştur. Yine Eskişehir’de Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı'na direkt bağlı Hava Savunma Komutanlığı teşkil edilmiştir. 15’inci Füze Üs Komutanlığı-Alemdağ/İstanbul yeni kurulan Hava Savunma Komutanlığı’na bağlanmıştır. Bu özet bilgiyi vermemin nedeni, S-400’ler 15’inci Füze Üs Komutanlığı’na bağlı S400 Grup Komutanlığı-Mürted/Ankara bünyesinde görev yapacaktır.
DİĞERLERİNDEN DAHA İYİ
S-400’lere ilişkin yaklaşık 2 yıldır detaylı bilgileri paylaşmaya devam ediyorum. Fakat yine de hatırlatmak açısından özet bilgileri tekrar paylaşacağım. S-400’ler bir hava savunma sistemi olup, saldırı silahı değildir. Türkiye’nin özellikle 1990’lı yıllardan itibaren eksikliğini hissettiği uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma sisteminde önemli bir boşluğu dolduracaktır. S-400 Uzun Menzilli Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi, Türkiye’nin gündemine giren diğer uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma sistemlerinden imkan ve kabiliyetleri açısından mukayese tablosunda görüldüğü gibi genel olarak 2 ila 5 kat daha iyi özelliklere sahiptir.
Kısa, orta ve uzun menzillerde füzeleri aynı anda kullanabilen S-400’ler, radarı ile 600 kilometre uzaklıktaki hedefi algılama özelliğine sahiptirler. S-400’ler;
- Çok uzun menzilli 40N6 model füzeyle 400 kilometre,
- Uzun menzilli 48N6 model füzeyle 250 kilometre,
- Orta menzilli 9M96E2 model füzeyle 120 kilometre,
- Kısa menzilli 9M96E model füzeyle de 40 kilometredeki hedefleri vurabilmektedir. Türkiye’nin sahip olacağı füze adedi ve tipi veya tiplerinin hangi menzilleri kapsayacağı ve diğer ayrıntılar henüz açık kaynaklara yansımamakla beraber şu an “en iyi menzile sahip” füzelerin de içinde olduğu karma menzillere sahip füzelerden satın alınacağı değerlendirilmektedir.
KARŞI PROPAGANDA
S-400’lerin alınmasına yönelik ABD/NATO destekli karşı propaganda başlıkları ve iddiaları özetle şu şekilde olmuş/olacaktır;
- S-400’leri alamazsınız.
- S-400’leri alırsanız yaptırım uygularım.
- S-400’leri alırsanız F-35 programından çıkartırım.
- S-400’leri alırsınız ama Türkiye'ye getiremezsiniz.
- S- 400’ler gelse bile radarları kapalı olsun, aktif edilmesin.
- S-400’leri NATO savunma ağına bağlayamadığınız için etkili olmayacaktır.
- S-400’ler geldi ama intikal yerlerine gitmesin/gidemezsiniz.
- S-400’ler ve Rus personel sırlarımızı çaldılar/çalacaklar.
- S-400’ler yüzünden artık Rusya’ya bağımlı olacaksınız.
- S-400’ler NATO’dan kopuşu hızlandıracak. Bu iddiaların sonu gelmeyeceği gibi mutlaka yenileri de eklenecektir. Fazla beklemeye gerek kalmadan çok yakında S-400’lerin Türkiye’ye gelmesiyle birlikte gelişmeleri daha yakından takip edeceğiz.
Ama iddia sahiplerinin herhangi bir gerekçe göstermeden yaptıkları açıklamalarının Hava Kuvvetleri’nin çalışmalarını engelleyemediğini aksine hızlandırdığını ifade etmek istiyorum.
Türk Hava Kuvvetleri soğuk savaş döneminden günümüze kadar olan süreç içerisinde hava savunma ve füze sistemi konusunda zaten bir tecrübeye ve kültüre sahiptir. Kumpas Davalar ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ağır yara alan TSK’nın her kesiminde olduğu gibi S-400 Projesi de etkilenmiş fakat proje ve hazırlıklar daha sonra yeniden hız kazanmış ve halen planlamalara uygun sürdürülmektedir.
Açık kaynaklarda yer aldığı şekliyle S-400 Grup Komutanlığı-Mürted alay seviyesinde kurulmuştur. S-400 Grup Komutanı albaydır. Alay, tabur, bölük teşkilatına uygun personel atamaları yapılmıştır. Rusya’daki eğitimlere bu personelin bazıları ilk grup olarak katılmış, bundan sonra da eğitimlere katılım yenilerle birlikte devam edecektir.
S-400’lerin ilk partisi Mürted’e getirildikten sonra zaten önceden yapılmış hazırlıklara uygun olarak üsse yerleştirilecektir.
Rusya’da eğitim gören ilk Türk personel kafilesinin katılımı ile uygun zamanda Türkiye’deki eğitimlere başlanacaktır.
Şimdilik iki sistem dört batarya olarak açıklanan S-400’lerin tamamlanması ve sonrasında da Rusya’da ve Türkiye’deki eğitimlere ihtiyaç kadar devam edilecektir.
Türkiye’deki eğitimler esnasında yeteri kadar Rus teknik ve askeri personelin eğitmen ve danışman olarak bulunacağı kesindir.
S400’lerin tamamı Türkiye’ye getirilse bile anlaşmaya uygun ihtiyaç olduğunda Rusya’ya eğitim için Türk personel gönderilmesi mümkün olacaktır.
DOSTLARI TANIYACAK
Milli Dost Düşman Tanıma (IFF) sistemi ile donatılacak S-400’lerin sistem ve personel açısından harbe hazırlıkları için test atışlarının Şile veya Sinop’taki atış sahalarında yapılması beklenmektedir.
Yeteri kadar personelin eğitim görmesi, sistem altyapılarının hazır hale gelmesiyle S400’ler asli veya yedek mevzilerine intikal edecek hale gelecektir.
“Bu ne kadar süre alacaktır?” sorusuna cevabım, tecrübelerime göre sistemlerin gelişi ve harbe hazırlık eğitim sürecinin başlamasından sonra yaklaşık 6 ay sürecektir. Bu açıklamalarımdan anlaşıldığı şekilde “S-400’ler faal olarak” kullanılacaktır.
S-400’ler, “nokta hava savunma” silahı değil, “bölge hava savunma” silah sistemi olup, Türkiye’nin öncelikle stratejik askeri ve sivil hedef olabilecek unsurların korunmasında kullanılacak şekilde konuşlandırılacaktır. Yani tehdit değerlendirilmesine uygun olarak Türkiye’nin başkentine, doğu-batı, güney-kuzey her bölgesine konuşlandırılabilir.
Sistemlerin hareketli (mobil) olması Türkiye’ye bu harekat elastikiyetini kazandıracaktır. S-400’lerin harekat planlarına göre asli ve yedek mevzileri, gerginlik durumuna ve bölgesel gelişmelere uygun intikal yerleri planlanması yapılmış/yapılmaktadır.
Türk Hava Kuvvetleri’nin mevcut tecrübesi yanında S-400 sistemlerinin hareketli (mobil) ve kurulumunun kolay olması dikkate alındığında büyük bir sorunla karşılaşılacağını düşünmüyorum. Türkiye’nin coğrafi özellikleri nedeniyle her sistemin yerleştirildiği yer ve coğrafi şartlar, S-400’lerin başlangıçta açıklanan fabrika teknik değerlerinin arazi şartlarına göre yeniden hesaplanmasını zorunlu kılmaktadır. S-400 mevzii seçiminde yani konuşlandırılmasında zaten bu işlemler yapılmak zorundadır.
İLAVE RADAR VE FÜZE TEDARİK EDİLMELİ
Yalnız unutulmaması gereken bir diğer konu, S400’lerinin kendi öz savunması için başka füze ve uçaksavarlara da ihtiyaç vardır.
Yani bu şu demektir; S-400’lerle uyumlu, onların orta ve alçak irtifa hava savunma ihtiyacını karşılayacak ilave hava savunma radar ve füze sistemlerinin tedarik edilmesi ve milli olarak üretilmesi hedef olarak öncelikli olmalıdır.
Bu arada S-400’lerin yanısıra Milli Havadan İhbar Kontrol Uçaklarımız (HİK) önemli bir kuvvet çarpanıdır. Hiçbir zaman S-400 gibi bir hava savunma sistemi tek başına çözüm olmayacaktır. Çünkü hava savunma sistemlerinin etkili olabilmesi için alçak, orta ve uzun menzilli hava savunma unsurlarından katmanlardan oluşmasına ihtiyaç vardır.
Caydırıcılık unsuru olarak öne çıkacak S-400’ler, hava sahamızın korunmasına yönelik önemli bir adım olup, bu konudaki eksikliklerin ve mimarinin tamamlanmasına yönelik faaliyetlere dinamiklik kazandıracaktır.
2019 yılından itibaren envantere girecek S-400’ler, yapılacak anlaşmaya uygun olarak Türkiye için gelecekte uzun menzilli yüksek irtifa milli hava savunma sistemimizin üretilmesi tecrübesine önemli bir katkı sağlayacak ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin siyasi, askeri, ekonomik boyutunun yanı sıra savunma sanayii yönüyle de gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Sonuç olarak; ABD ve NATO, S-400 anlaşmasının sulandırılması için Türkiye’ye karşı her türlü iç ve dış baskı unsurlarını son ana kadar kullanacaklarını açıkça ifade etmektedirler. Türkiye ve Rusya arasında S-400 tedariğine ilişkin imzalanan anlaşmanın uygulanması bu anlamda Türkiye’nin güvenilirliği, güvenliği, uluslararası alanda saygınlığı ve komşu ülkelerle işbirliği açısından büyük önem içermektedir.
Soru-3) 2015 yılında büyük bir rüzgarla Başbakan olan Aleksis Çipras’ın erken genel seçimleri kaybetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Tek başına iktidar olan Kyriakos Miçotakis’in Türkiye ile ilişkileri nasıl olacaktır?
26 Mayıs'ta yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde aldığı ağır yenilgiden sonra Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos'u ziyaret eden Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Ekim 2019'da yapılması gereken genel seçimlerin, parlamentonun feshedilerek erkene çekilmesini ve 7 Temmuz 2019’da yapılması kararını sunmuştu.
Buna gerekçe olarak Çipras, "4 aylık bir seçim havasının Yunan ekonomisine zarar vereceğine” işaret etmiştir.
Bu arada Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos'da Yeni Demokrasi Partisi (ND) kökenlidir.
7 Temmuz 2019 tarihinde Yunanistan’da yapılan erken genel seçim sonuçlarına göre, ana muhalefetteki muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi (ND) lideri Kiryakos Miçotakis, kesin olmayan sonuçlara göre yaklaşık yüzde 38-42 oy alarak 300 sandalyeli Yunan Parlamentosu'nda 155-167 sandalye kazanıp tek başına iktidar olacaktır.
İktidardaki Radikal Sol Koalisyon Partisi (SYRİZA) yüzde 26,5-30,5 arası oyla ikinci olup, 77-82 sandalye kazanacaktır. Böylece 2015 yılından beri iktidarda olan sol görüşlü Aleksis Çipras koltuğu eski başbakanlardan Kostandinos Miçotakis´in oğlu sağ görüşlü Kiryakos Miçotakis'e devredecektir.
Çok fazla ayrıntılara girmeden biraz geçmişte yolculuk yaparak özet bilgiler vermeye çalışacağım. Yunanistan’ın ekonomik iflasa gittiği dönemin baş sorumluları iki ana parti Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK) ve görevi bırakıp kaçan ana sorumlu Yeni Demokrasi Partisi (ND)’dir. Enkazın altına elini koyan ise Radikal Sol Koalisyon Parti (SYRİZA) Lideri Aleksis Çipras’dır.
2015-2019 yıllarında yaptığı başbakanlık görevi sırasında Yunanistan’ın iflasını kurtarmaya yönelik planları yönetmeye çalışan Çipras, fırtınalı günlerde görev yapmış yıpranmış ve seçimi kaybetmiştir.
Çipras’ın iktidara geldiği dönemde yapılan Yunanistan’daki seçimler ve liderler ile Türkiye’deki seçimler ve liderleri karşılaştırmanın uygun örnek değil sadece güzel bir “istatistik anı” olduğunu tecrübelerime göre hatırlatmak istiyorum.
DEĞİŞİM BEKLEMEK HAYAL
Dinlenip gömlek değiştirdikten sonra aslında ekonomik iflasın hazırlanmasına katkı sağlayan partinin başka bir yüz, yeni bir liderle seçime girerek kazandığı görülmektedir.
Yunan halkı zaten yıllar sürecek borç sarmalı altında çaresizce değişim için sandığa gitmiş, aslında yeni umutlar beklentisi ile sadece yeni bir lider seçebilmiş görülmektedir.
Yani Ege’nin öbür tarafında ne iç politikada, ne de dış politikada değişim veya Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesini beklemek hayalden öteye geçmeyecektir.
ABD ve AB zaten bu girişimleri baltalayacaktır. Yunanistan sıkıştığında Türkiye’yi şikayet etmek için yine ABD ve AB’yi yardıma çağıracaktır.
Sonuç olarak; Türkiye’de son günlerde yeni bir parti kurup farklı politikalar uygulayarak Türkiye’yi düzlüğe çıkarmayı vaat edenler bana Yunanistan’daki son örneği ve meşhur atasözümüzü hatırlattı: “Eski tas, eski hamam.” Gömlek değiştirip, biraz dinlenip veya saklanıp, zamanı geldiğinde fırsatçılık yapmaya soyunanlardan komşuda olduğu gibi Türkiye’de de başarı beklemek mümkün değildir.