ABD’nin tehdit muhtıralarını yayımlıyoruz -1 'Türkleri öldürmeye hazırlanalım'

ABD, Türkiye’nin PKK/PYD ile mücadelesine karşı önce yaptırım sopasını gösterdi ardından Rubin’in kaleminden Türkiye Hükûmeti’ne muhtıralar vermeye başladı. ABD’nin tehdit muhtıralarını aynen yayınlıyoruz

Suriye'de yarım asırdan fazla süren Esad ailesinin tiranlığını sona erdiren kutlamalar sona erdi. Kısa vadede kaybedenler Rusya ve İran, kazanansa Türkiye oldu. Nihayetinde Türkiye, Suriye'yi kasıp kavuran Heyet Tahrir Şam (HTŞ) isyancı grubunun başlıca destekçisiydi.

Washington D.C., hala amigolardan payına düşeni alıyor. Türkiye'nin sözde gücü, onun kuyruğuna takılmak ya da ondan çıkar sağlamak isteyenleri cezbediyor. Tıpkı 20. yüzyılın sonlarında ABD'li yetkililerin Suudi Arabistan'daki iş deneyimlerini kazançlı “altın paraşütlere” dönüştürmeleri gibi Türkiye'de görev yapmış Amerikalı yetkililer de aynı şeyi yapıyor.

Düşünce kuruluşları ve üniversiteler de yaptıkları işlerin temiz kaldığını ve fon akışını sürdürmek için otosansür uygulamadıklarını ya da araştırma konularını seçmediklerini iddia ederek altın emziği emmeye çalışıyor.

İNCİRLİK TARTIŞMASI

Birçok savunma uzmanı, NATO'daki rolü nedeniyle hala Türkiye'yi benimsiyor. Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği ile sınırı olan sadece iki NATO ülkesinden biriydi ve NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip. Ancak asker sayıları anlamsız bir ölçüttür; daha önemli olan onları NATO misyonları için kullanma potansiyelidir.

İncirlik Hava Üssü'nün stratejik önemi, Yunanistan ve Romanya'daki alternatiflerin açılması ve F-35'leri dünyanın hemen her yerine taşıyabilen daha gelişmiş amfibi saldırı gemileriyle azalırken, Pentagon'un herhangi bir üs erişimini kaybetmekten çekinmesi nedeniyle bürokratik dinamikler devam ediyor.

Aslında, Katar'ın el-Udeid Hava Üssü'nde yaptığı gibi Türkiye de İncirlik'i herhangi bir kötü niyetli davranıştan sorumlu tutulmamak için bir “hapisten çıkma” kartı olarak kullanıyor. Savunma uzmanları, Türkiye'nin Malatya'daki erken uyarı radar istasyonunun olası bir İran nükleer silahının fırlatılmasını tespit etmek için elzem olduğunu savunuyor.

EN RADİKAL UNSURLARLA İŞBİRLİĞİ

Çok sayıda Batılı yetkili ve analist, konu Türkiye olduğunda iki temel hata yapıyor: Birincisi, Türkiye'yi olduğu gibi değil, olmasını istedikleri gibi görüyorlar. Yirmi yıllık Erdoğanizm ülkeyi geri döndürülemez bir şekilde dönüştürdü. İkincisi, Türkiye'nin nihayetinde bir İran veya Rusya olmadığı için olumlu bir gücü temsil ettiğine inanıyorlar.

İran'ın Beşar Esad ile ilişkisi bir tehdit oluşturuyordu. İslam Cumhuriyeti, Suriye'nin Alevilerini kendi devrim ihracatının bir mekanizması olarak kucakladı. Ancak bir aşırılık, diğerinin tehdidini ortadan kaldırmaz. Türkiye'nin radikal Sünni hareketlere desteği iyi belgelenmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HAMAS'ı kucakladığını açıkça söylüyor ancak el Kaide ve hatta DEAŞ bağlantılı gruplar da dahil olmak üzere Sünni İslamcı muhalefetin en radikal unsurlarıyla diplomatik ve ekonomik, hatta askeri işbirliği yaptığına dair kanıtlar var.

İSTİKRARSIZLAŞTIRICI GÜÇ

Türkiye'nin, bir isyancı güç olarak, bölgede istikrar için bir güç olduğu savı basitçe yanlıştır. Türkiye, Kıbrıs'ı istikrarsızlaştırıyor; Libya'daki İslamcılara İHA ve başka silahlar gönderiyor, sonra da diğer savaşlarında Libyalıları paralı asker olarak kullanıyor.

Türkiye'nin Somali'deki İslamcı ve demokratik olmayan gruplara verdiği destek, Afrika Boynuzu'ndaki kırılgan istikrarı giderek daha fazla riske atıyor. HAMAS'a verdiği destek, 7 Ekim 2023'teki vahşetin tek sorumlusu olan ve Holokost'tan bu yana Yahudilere yönelik en büyük tek günlük katliam olan bir gruba can simidi attı.

Türkiye'nin Suriye'deki gündemi, Suriye istikrarı veya kendisiyle ve komşularıyla barışık bir Suriye değil; aksine Türkiye, Suriye İslamcılarını azınlık gruplarına, özellikle Halep'teki Ermeni Hristiyanlara ve Suriye'nin kuzeydoğusundaki Suriye Kürtlerine karşı kullanıyor. Erdoğan, görünüşe göre ırkçı olduğu kadar mantıksız da olan nedenlerle Suriye'nin özyönetimine, Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi'nin varlığına tahammül etmeyi reddediyor.

Washington'daki düşünce kuruluşları arasında, Türkiye'yi tehdit eden Kürdistan İşçi Partisi (PKK) için bir terör üssü ya da bölgeyi İran yanlısı bir güç alanı olarak gören Türkiye'nin söylemlerini papağan gibi tekrarlayanlar sadece bölgeyi ziyaret etmeyen, araştırmayan ve çoğu zaman bunu reddeden kişilerden oluşur.

HTŞ VEKİL KONUMUNDA

Ebu Muhammed el-Colani hoşgörüden ve hatta seçimlerden bahsederken, Türkiye HTŞ'den Kürtleri hedef alma emirlerine uymasını talep ediyor. Esasen, Türkiye HTŞ'yi İran'ın Hizbullah'ı gördüğü gibi görüyor: Yerel meşruiyet iddia eden ve milliyetçi bir kisveye bürünen ancak gerçekte yabancı bir gücün vekili olarak hareket eden bir grup. Erdoğan, silahlı Kürtleri -DEAŞ'ı kontrol altına almak ve yenmek için ABD ile ittifak ve işbirliği yapan aynı grup- öldürme arzusunu, onlarla işbirliği yapan Amerikalıları öldürme riskine tercih ediyor.

AMERİKALILAR KIL PAYI KURTULDU

Nisan 2023'te bir Türk İHA'sının Irak Kürdistanı'ndaki Süleymaniye Uluslararası Havaalanı'nda Suriye Demokratik Güçleri Komutanı General Mazlum Abdi'yi başarısız bir şekilde hedef aldığında, füze patlamadan önce toprağın derinliklerine gömüldüğü için beraberindeki Amerikalıları ölümden sadece yağmurun ıslattığı toprak kurtardı.

Sonraki haftalarda Türkiye'nin Suriye'deki Kürt bölgelerine yönelik hava saldırılarını artırmasıyla birlikte, Türk saldırılarında Amerikalı askerlerin veya yardım görevlilerinin kolaylıkla öldürülebileceği çok sayıda olay yaşandı.

Bu arada Türkiye, kendi özel kuvvetlerini ve istihbaratını, HTŞ ve diğer vekil gruplara yerleştiriyor ve bu da Tahran'ın Suriye'de hiçbir muharip rol oynamadığında ısrar ettiği çok sayıda İranlı danışmanın rolüne benzer bir rol anlamına geliyor.

NATO'NUN İLGİLİ MADDESİNİ TETİKLEMEZ

Doğrudan söylemek diplomatik olarak uygunsuz olabilir ancak Türk destekli güçler terörizmi teşvik ediyorsa ve bölgede DEAŞ'a karşı mücadele eden Amerikan güçlerine tehdit oluşturmaya devam ediyorsa, ABD'nin bölgedeki Türk terör sponsorlarını hedef almanın gerekli olup olmadığı konusunda bir görüşme başlatması gerekir.

Türkiye bir NATO üyesidir ancak Türkiye sınırları dışında güçlerine saldırmak NATO'nun meşru müdafaa maddelerini tetiklemeyecektir. Ayrıca, özellikle Türkiye'nin eylemleri geri dönüşü olmayan noktayı çoktan aştığında ve Amerikan güçleri ile çıkarlarını tehlikeye attığında, böyle bir tartışmaya öfke duyulmamalıdır.

Doğrudan çatışmadan kaçınmak için en iyi fırsat, Türkiye'nin kendi sınırları dışındaki saldırganlığının yörüngesi ile salam kesme taktiklerinin etkisinin Amerikalıları tehlikeye atabileceğini kabul etmek ve çatışmadan kaçınmak adına ABD'nin kendi personelini korumak için ne yapmaya istekli olduğunu Türkiye'ye bildirmek olacaktır.

Eğer Türkiye, Suriye içinde resmi Amerikan politikası doğrultusunda faaliyet gösteren Amerikalıları öldürmeye hazırsa ABD de aynı politikayı benimsemeli ve kendi sınırları dışındaki Türkleri öldürmeye hazır olmalıdır. Bu zor bir konuşma ama giderek daha da gerekli hale geliyor.

NOT: Ara başlıklar tarafımızca eklenmiştir.

Sonraki Haber