Abdullah Gül açılım istedi

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kürt sorunu olduğunu öne sürdü, ‘daha kapsamlı’ adımlar atılabileceğini söyledi.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Kürt meselesinin, büyük bir özgüven içinde daha kapsamlı demokratik ve temel hak ve özgürlükler çerçevesinde çözümünü gerçekleştirebilseydik, meselenin bölgesel boyutlara varmasını engelleyebilirdik.” dedi.

'BÜYÜK BİR ÖZGÜVEN İÇİNDE'

Gül, kendi adını taşıyan Abdullah Gül Üniversitesi’nde düzenlenen Cumhuriyetin 100’üncü kuruluş yılı etkinliklerine katıldı. Burada gündeme dair açıklamalar yaptı. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923’lü yıllardaki İzmit konuşmasını anımsatan Gül, şunları söyledi: “(Kürt sorunu) Büyük bir özgüven içinde daha kapsamlı demokratik ve temel hak ve özgürlükler çerçevesinde çözümünü gerçekleştirebilseydik, bütün vatandaşlarımızın ülkeye aidiyet ve sadakatini pekiştirir ve meselenin bölgesel boyutlara varmasını, böylece uluslararası güçlerin oyunu haline gelmesini engelleyebilirdik. Ne yazık ki önce Sovyetler ve Rusya’nın, ardından da Amerikan güçlerinin kendi bölgesel çıkarları ve öncelikleri doğrultusunda lojistik destek verdikleri bölücü terör, ülkemizin iç barış ve ekonomik kalkınmasında bir engel oluşturdu.”

YENİ ANAYASADA ‘EŞİT YURTTAŞLIK’

Gündemdeki yeni anayasa konusunda “Bu fırsat açık, önyargısız bir yaklaşımla değerlendirilmelidir.” diye konuşan Gül, PKK’nın ve açılım destekçilerinin kullandığı “eşit yurttaşlık” ifadesini dile getirdi:

“Mevcut Anayasa, farklı zamanlarda yapılan birçok değişikliklerden sonra kendi içerisinde tutarsızlıklar ve noksanlıklar içeriyor. Bu durumda, yeni bir Anayasaya ihtiyaç duyulduğu aşikâr. Yeni Anayasa, evrensel ilkeleri düstur edinerek, temel hak ve hürriyetleri herkes için her yönüyle eşit vatandaşlık temelinde güçlendirmeli ve teminat altına almalıdır.

"Millet olarak mutabık olduğumuz, birlik ve bütünlük ile demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetin temel ilkelerinden taviz verilmemelidir. Şüphesiz ki modern demokrasilerin şeffaflık ve hesap verilebilirlik kavramlarını, güçler ayrılığı ilkesi ile fren ve denge sistemlerini içinde barındırmalıdır. Böylece, Türk demokrasisini kurumsallaştıracak yeni bir Anayasaya ulaşılabilir, devirlerden, şahıslardan, iktidarlardan bağımsız, kalıcı, sürdürülebilir ve tutarlı bir adalet ve demokrasi ortamı oluşturabiliriz.”

Sonraki Haber