Adana’da sılasına firari şair

Hem Adana’da hem Adana’sı içinde olan… Karasevdaya düşmüştür, sevdalıdır şiire. Vakitsiz bir sabahtan bir rüya alacaklıdır. Düş kuşları uçar yüreğinde

Duran Aydın üretken bir yazar, iki yeni kitap yayımladı. Haiku (kısa şiir)lerden oluşan Serçe İzi ve kısa şiirlerin yer aldığı Yarası Güzel. Aydın, en az dizeyle yoğun şiir yazıyor.

Haiku’ya yönelmesi de bunun göstergesi. Maksim Gorki’nin dediği gibi Aydın da “şiiri yüreğin bilimi” olarak kullanıyor. İbn-i Sina da “şairlerin söz sultanı” olduğunu söyler. Aydın da sözün sultanlarındandır. Aydın’ın Serçe İzi adını verdiği kitapta yüz dört haiku yer alıyor.

Haiku’nun kökleri 15. Yüzyılın sonu Japon kültürüne dayanır. Haiku başlangıçta bugünkü yazım biçemiyle ortaya çıkmaz, haiku olarak da kabul edilmez, renga olarak anılır. Rengalar uzun şiirin küçük parçalarıdır. Renga birden fazla şairin dizelerini içerir, şiir ortaklaşa yazılır. Haiku, ringa’yı oluşturan küçük dizelerdir. Ringa, birden fazla haiku’nun bileşimiyle ortaya çıkar.

Haiku en az beş en fazla yedi hece içeren birden fazla kıtayı kendinden daha büyük şiire bağlar.

JAPON ŞAİRDEN ŞİİRE KATKI

17. yüzyılda Matsuo Basho şiiri kısaltır, 19. yüzyıl sonlarında haiku’ya “kısa şiir” tanımını yaparak, bugünkü biçemine getiren Shiki Masaoka’dır. Masaoka Meiji döneminde yaşamış bir Japon şairi, yazarı, edebiyat eleştirmeniydi. Haiku’yu çağdaşlaştıran Masaoka’ydı. Dönemin dört büyük haiku ustasından biri olarak kabul edilir. Haiku’da her dize beş ya da yedi heceden oluşur. Japanya’da her haiku şairi, haiku’ya kigo denilen doğanın belirli bir niteliğini içeren bir im eklemek zorundadır. Haiku’da, kigo yoksa biçimsel olarak haiku’ya benzese de o şiir haiku değildir. Japon Haiku’ları hepsi için olmasa da genellikle 5-7-5 ölçülü üçlü kelime öbeklerinden oluşur.

HAİKU’YA GÖNÜL VERENLER

Haiku kısa sürede anavatanı olan Japonya dışına çıkar Batı’ya yolculuğunu sürdürür, bir çok Batılı şair/yazar haiku’ya gönül verir ya da en azından bir biçimde ona bulaşır.

Bunlar arasında Ezra Pound, Jack Kerouac gibi önemli isimler vardır. Orhan Veli’nin Gemliğe Doğru şiiri Japon haiku geleneğine uygun haiku’dur, ilk dizede beş, ikinci dizede yedi, üçüncü dizede beş hece vardır:

“Gem-li-ğe doğ-ru / De-ni-zi gö-re-cek-sin / Sa-kın şa-şır-ma.”

Ne var ki haiku yazan İlhan Berk, Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Oruç Aruoba gibi şiirlerde, Orhan Veli titizliği görülmez. Şiir üçer dizelik olmasıyla haiku’ya biçimsel olarak benzerler ancak öz olarak ölçüyü turamazlar. Necatigil’in biçimsel haikusunun ilk dizesi altı, ikinci dizesi üç, üçüncü dizesi dört heceledir.

“Uç bö-cek, uç bö-cek / di-yo-rum / u-çu-yor-lar”Süreya’nın biçimsel haikusunun ilk dizesi yedi, ikinci dizesi beş, üçüncü dizesi beş dizeden oluşur: “Güm güm ça-lın-dı ka-pım / Aç-tım bak-tım ki / Yal-nız-lı-ğım-mış”

Berkin biçimsel haikusu da ölçüleri tutturmaz. İlk dizede on bir, ikinci dizede beş, üçüncü dizede dört hece var: “Son-ba-ha-rın gel-di-ği-ni bil-me-yen / Kö-pek yav-ru-su / bir bu-da’-dır”. Ustalar haiku’nun biçimini alırlar ancak dizelerini ve haiku’nun yazıldığı doğaya ilişkin kigo’yu önemsemezler.

İÇ MİMAR EDASIYLA ŞİİR

Bir iç mimar, gecekonduyu nasıl dekore ederse, haiku yazdığını ileri süren her şairin yazdığı da o kadar haiku’dur.

Duran Aydın Serçe İzi’ndeki haikularda, Japon haikularının olmazsa olmazı goreler olmasa bile dizelerdeki hece sayılarıyla haiku’ya öz olarak benzeyen kısa şiirler yazmıştır: “Çam-dan ka-çı-yor / Gö-le sür-gün ko-za-lak / De-re yol-cu-su” Bir başka örnek “Kar le-ke-le-ri / Sil-miş ıs-sız dal-lar-dan / Ser-çe i-zi-ni” 39 nolu haiku “Sil-ki-nen çı-nar / Par-kın e-mek-li-si-ne / Güz kon-fe-ti-si” Başka bir örnek “ Ay-lak bu-lut-lar / Is-la-tıp ya-maç-ları / İn-di va-di-ye” Duran Aydın dize hecelerinde tutarlıdır.

DİZELER BİRBİRLERİYLE İLİNTİLİ

Duran Aydın’ın Serçe İzi’ndeki haikularındaki dizeler birbiriyle ilintilidir ve üçleme anlık bir saplantıyı gösterir. Örneğin çamdan kaçan kozalak, göle düştüğünde, derenin akıntılı suyunda süreklenir, kar, dallardaki serçe izlerini kapatarak siler; parkta oturan emeklinin başına konfeti gibi çınar yaprakları düşer; aylak bulutlar, önce geldikleri yamaçları ıslatırlar, rüzgârla hareket ettikçe ilerleyip vadiyi ıslatırlar.

Kitapta bunlara ilişkin yüz dört kısa şiir bulunuyor. Aydın haikularında mizaha yatkın imgesel bir dil kullanır. Çınar yaprakları/konfeti; ayak bulut, serçe izlerini silen kar, yazı bekleyen kış penceresi gibi.

Yarası Güzel, çoğu kısa şiirlerden oluşsa da birden çok bölümleri içeren uzun sayılabilecek şiirleri de içeriyor. Yarası Güzel’de de imgelerin mizaha yatkın olduğu görülür. “Sonbaharın İhbarı” örnektir:

Şairlerle çöpçüler

Eylem birliğinde sözleşti

Parklar ölü yapraksız

Daha şiirsel olabilirmiş

Dahası rüzgâra kalsa iş

Hiç üzmeyecekmiş ağaçları

Sessiz orman dile gelebilir

Çünkü örgütlüler ve grev kapıda

Uzun kışın cemresine

Arz olunur

Kitaba adın veren

Yarası Güzel hüzünlü bir şairi muştular.

Şakacıktan rüyalarda

Elleri yanlış güneşe uyanan

Ustasıyım yenilgilerin

Gölgesini tuzak bilerek

Gece gündüz tuttuğum

Bir yol ki dönecek kimsem yok

Yanık dilimden dökülüyor sesiniz

Yazılmamış kitabımda

Görmüyorum hangi cümledesiniz

Talan edilmiş ormanınızda

Bir ağacın kayıp kuşuyum

Kanımın akışı içinizdeki dereye

Çünkü ben çok güzel çirkinim

Güzel ağlayanlardan yarası

Yaranıza benzeyen

Sılasına firari bir şair Duran Aydın, hem Adana’da, hem Adana’sı içinde olan… Karasevdaya düşmüştür, sevdalıdır şiire. Vakitsiz bir sabahtan bir rüya alacaklıdır. Düş kuşları uçar yüreğinde.

Sonraki Haber