‘Adanmışlığıyla mutluluk kaynağıydı’
Tarihçi Mehmet Perinçek, Teoman Alili’yle 20 yılı aşkın arkadaşlığını ve O’nun mücadelesine olan bağlığını anlattı. Perinçek, “Gelecekten umutlu olmayı ve tam bağımsız Türkiye’yi yaratma azmini bize miras bıraktı” dedi.
Moskova Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi Tarihçi Mehmet Perinçek, önceki gün kaybettiğimiz Ulusal Kanal Ana Haber sunucusu Teoman Alili’yi anlattı. Alili’nin mücadelesine olan bağlığını, “Teoman’ın bir özelliği de coşkusu ve adanmışlığı. Yani davaya ve yaptığı işe kendini bütün benliğiyle adamıştı, onun coşkusuyla yaşıyordu” şeklinde ifade etti. Perinçek, “Yurtdışına sürgüne gitti. Sürgüne gittiğinde hep yine partili mücadeleyi bırakmadı” dedi.
Mehmet Perinçek ve Teoman Alili, 2010 yılında Tito'nun mezarını ziyaret etti
‘BİLİNÇLE İYİMSERLİĞİ BİRLEŞTİĞİ YOLDAŞIMIZDI’
Alili’yle arkadaşlıklarının İstanbul Üniversitesi’nde öğrencilik yıllarında başladığını belirten Mehmet Perinçek, Teoman Alili için bağımsız Türkiye davasının bir yük değil, mutluluk ve sevinç kaynağı olduğunu dile getirdi.
Perinçek o günleri şöyle aktardı:
“1998 veya 1999 yılında İstanbul Üniversitesinde Atatürkçü Düşünce Kulübü (ADK) olarak bir konferans düzenlemiştik. Konuşmacıların konuşması bitti ve soru cevap bölümünde arkadan birisi söz aldı. Kalktı koca bir adam, Yugoslavya’yı anlatmaya başladı. Yugoslavya’nın nasıl parçalandığını, Türkiye’nin karşı olduğu tehditleri anlattı. Konferans bittikten sonra gitti ve tanıştım, adının Teoman Alili olduğunu öğrendim.
Teoman ile tanışmam böyle oldu. Hemen birbirimiz çok iyi anladık. Arkasından 2000 yılında Mart veya Nisan ayı gibi hatırlıyorum. Avrasya Konferansı çalışmalarına katıldı. Hemen arkasından da Ulusal Kanal kurulmuştu, kanala girdi ve İşçi Parti’sine de üye oldu. 1998’den beri tanışıyoruz. Omuz omuza birçok alanda mücadele ettik.
Teoman’ın en önemli özelliği iyimserliğiydi. Ama boş bir iyimserlik bilinçten kaynaklanan, Türkiye’ye ve Avrasya coğrafyasına güvenden kaynaklanan bir iyimserlikti. Tabii parçalanmış bir ülkeden geliyordu. Diğer ana vatanı olan Türkiye’de parçalanma tehdidi olan bir ülkeydi ve o nedenle Türkiye’nin içinde bulunduğu tehditleri çok iyi anlıyordu. Çünkü çok acı pratik gördü ve yaşadı. Bilinçle iyimserliğin birleştiği bir yoldaşımızdı. Her dönemde hiçbir zaman ne eli titredi ne çekindi. En büyük hücumların olduğu, en büyük psikolojik savaşın yürütüldüğü dönemlerde hiçbir zaman partisine ve Ulusal Kanal’a olan bağlılığından vazgeçmedi.
Yurtdışına sürgüne gitti. Sürgüne gittiğinde hep yine partili mücadeleyi bırakmadı. Biz Teoman’la uluslararası birçok görüşmeler katıldık. Yurt dışında da birlikte olduk. Sırbistan’da, Sırbistan’ın devlet yetkilileriyle, Sırbistan Sosyalist Partisi ile birçok görüşme yaptık. Hatta Tito’nun mezarını birlikte ziyaret ettik. Teoman’ın Tito’ya büyük sevgisi ve saygısı vardı. Teoman Tito ile neredeyse aynı gün vefat etti.
Teoman’ı hep neşesiyle hatırlayacağız. Hepimiz ona layık olmaya çalışacağız ve eminim ki gözü de arkada kalmadan gitti. Teoman belki bu dünyada ayrılacağını fark etmişti, çok çabaladığına eminim ama gözü arkada kalmadı çünkü Türkiye’nin geleceğini görüyordu. Türkiye’nin parlak geleceğini yaratacak o dinamiği çok iyi görüyordu.
Teoman’ı çok genç yaşta kaybettik ama mutlu gittiğini, geleceğe de güçlü umutlar besleyerek gittiğini düşünüyorum. Hepimize de gelecekten umutlu olmayı ve tam bağımsız Türkiye’yi yaratma azmini bize miras bıraktı. Onun bu mirasına en iyi şekilde sahip çıkacağımıza söz veriyoruz. Teoman’ın başka bir özelliği de coşkusu ve adanmışlığı. Yani davaya ve yaptığı işe kendini bütün benliğiyle adamıştı, onun coşkusuyla yaşıyordu. Böyle çektik, böyle yattık, halkımız için öldük filan değil, tam tersine ondan coşku duyuyordu. Hiçbir zaman bağımsız Türkiye davası onun için bir yük değil, mutluluk ve sevinç kaynağıydı.”
‘İLK GÜNKÜ GİBİ İNANÇLI VE NEŞELİYDİ’
Aydınlık yazarı R. Bülend Kırmacı: Teoman Alili, vatansever bir gazeteci, ay yıldızlı bayrağa aşık Balkan Türklerinin umut dolu sesi, insancıl hakça bir dünyaya adanmış bir büyük yürekti! Anısı yaşayacak ve özellikle genç meslektaşlarına ışık tutacaktır. Tanrı rahmet eylesin.
Ulusal Kanal’ın önceki dönem programcılarından Umut Tezerer: Onu ilk kez 2000 yılında İşçi Partisi'nin düzenlediği uluslararası Avrasya Kongresi'nde tanıdım. Sonra Kanal'a geldiği ilk günü hatırlıyorum. Ulusal Kanal'da, haftalık Aydınlık dergisinde yıllarca beraber çalıştık. Her zaman, onu ilk gördüğüm günkü kadar inançlı ve neşeliydi. Biz onu kaybetmedik, o bize çok şey kazandırdı. Belki bu gidişle ciğerimizi tam orta yerinden yaktı ama Teo'ya helal olsun. Koca yürekli, dev adama bize armağan ettiklerinden dolayı minnettarız.
Gazeteci Osman Nuri Cerit: “Ulusal Kanal’da çalıştığım dönemde Teoman ile birlikte çalışıyorduk. Teoman akşam haberlerini sunduğu için sabahları geç geliyordu. Biz büroda Teoman gelsin de bizi bir neşelendirsin diye beklerdik. Teoman öyle bir insandı ki. En karamsar olduğumuz dönemde bile mutlak bir şey söyler hepimizi güldürür, sevindirirdi, eğlendirirdi. Teoman’ın en mutlu olduğu günün şahidiyim ben. Teoman’ın Yağmur ile düğün fotoğraflarını ben çektim. Ulusal Kanal’ın altında Bindallı Sanat Merkezinde bir eğlence düzenlemişlerdi, oradaki fotoğrafları da ben çektim. Yani Teoman en çok vatanını ve Yağmur’u severdi. İkisi de onun için çok önemliydi. Her programın sonunda “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye bitirir ve koşa koşa Yağmur’a giderdi. Böyle bir insanı tanımaktan çok mutluluk duyuyorum. Teoman aynı zamanda akşam yemeklerinde yemek arkadaşımdı. Ulusal Kanal’da çalıştığım dönemde akşam yemeklerini beraber yedik. Teoman iri cüssesini doyurabilmesi için kocaman bir ekmek sepetini doldurur gelirdi. Teoman’ın kilolarının ne kadar sıkıntı yarattığını bildiğim için bende Teoman daha az yer mi düşüncesiyle onun ekmeklerini yarısını yerdim. Bu sayede bir yılda on kilo almış oldum. Böyle güzel anılarımız vardı. Işıklar içinde uyusun. Onun mücadelesi diğer insanlara örnek olsun.”
‘MAKEDONYALI SON İTTİHATÇIYI UĞURLADIK’
Vatan Partisi Öncü Gençlik Genel Başkanı Ferdi Tanhan: Makedonyalı son İttihatçıyı Türkiye’deki Jöntürkler olarak uğurluyoruz. Gözlerimiz çok yaşlı ama yumruklarımız sımsıkı. Teoman Alili ağabeyimiz bize Üsküp’ten kalan bir atardamardı. O hasretini anlatırken serhat türküleri gibiydi. Şimdi bize onlarca arkadaşımızdan mesajlar geliyor. Hepsi onun zapt edilemeyen vatanseverliğini ayakta selamlıyor. Rüzgarları, onun göğüslediği gibi göğüsleyeceğiz. Son soluğuna kadar fırtınaya siper oldu ve öncü birliğindeki nöbetini bizlere devrediyor. Bu bir gururun, özgüvenin ve onurun devredilmesidir. Bu bir kayıp değildir. Bir nöbetçi değişiyor ama devrim nöbeti değişmiyor. Emekçi değişiyor ama emek davası değişmiyor. Onun hayatı vatana adanmış bir hayattır. Biz ondan yüksek vatanseverliği, fedakarlığı ve devrimciliği gördük. Ferhat gibi dağları aşkla yarışını gördük. Yedi ateşten bugünlere varışını gördük. Şimdi biz de o ateşlere girmeye hazırlanıyoruz. Aydınlık yanarak aydınlatıyor. Teoman abimiz yanıyorum diye feryat etmemiştir. Onun gülen yüzünü, eksilmez umudunu ve sarsılmaz iradesini unutmuyoruz. Söz veriyoruz: Nöbeti devam ediyor. Bir gider bin geliriz. Bir insan ekranlardan her gün yemim eder mi? Yeminlerini çiğneyen insanlar anlayamaz bunu. Onun aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz, saygı duyuyoruz. Bu kaleyi teslim etmeyeceğiz. Türkiye’yi onun özlediği Türkiye yapacağız.
TGB Genel Başkanı Dilek Çınar: Hayatının her zerresine vatan işlenmiş, tepeden tırnağa devrimci Teoman ağabeyimiz varlığını Türk varlığına armağan etti. O yüreği devrim ateşiyle dolu adam, bize iyimserliği, insancıllığı, kararlılığı miras bıraktı. TGB'nin abisiydi. TGB'liler onun kardeşiydi. Biz ağabeyimizi, Türkiye bir vatansever evladını kaybetti. Teoman Alili'ye söz veriyoruz. Bıraktığın bayrak yere düşmeyecek. Söz veriyoruz özlemini kurduğumuz dünyayı kuracağız. Başımız sağ olsun, vatan sağ olsun.
Vatan Partisi Üyesi Hilmi Avşar: Başımız sağ olsun. Telefonla arayacak gücü ne ben ne Rüksan kendimizde bulamadık. Güzelim Alili bizim çocuğumuz gibi, hatta aynı yaştaydı. İnan abla çocuğumuzu kaybetmiş gibiyiz. Bu olay beni bambaşka daha önce düşünmediğim duygulara sevk etti. Daha önce; seni çok seviyorum deme zahmetine girmediğim çocuklarıma bekadan haksızlık ettiğimi (tabi bu yetişme tarzından kaynaklanıyor) anladım. Bugün her sevdiğimi arayıp onları çok sevdiğimi söyledim. Rahatım şimdi. Çünkü benim için yarın olmayabilir. Sizleri çok seviyoruz mevcudiyetinizden haberimiz olmadan, sonradan sizi bulan öz kardeşim benim.