Adviye Bal tuvalinden insanlık manzaraları
29 Haziran – 03 Temmuz 2022 tarihleri arasında Bodrum Heredot Kültür Merkezi önemli bir kültür - sanat etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Kırk galeri ve beş yüz sanatçının katılımıyla çok ciddi bir şölen yaşanıyor.
Bir kez daha Bodrum sanat fuarındayım. 29 Haziran – 03 Temmuz 2022 tarihleri arasında Bodrum Heredot Kültür Merkezi önemli bir kültür - sanat etkinliğine ev sahipliği yapıyor. Kırk galeri ve beş yüz sanatçının katılımıyla çok ciddi bir şölen yaşanıyor. Fuarda İbrahim Çallı’dan, Hüseyin Avni Lifij’e, Fikret Mualla’ya, Adnan Çoker’den, Burhan Doğançay’a, Devrim Erbil’e, Mehmet Güleryüz’e, Ergin İnan’a uzanan saygın imzalı eserler ile bu yazının sınırları içinde isimlerini sayamadığım ama saygıyla selamladığım daha pek çok önemli sanatçının kıymetli eseri ile buluşmak mümkün. Plastik sanatlar alanında ürün vermiş ve vermekte olan, bugün aramızda olan ya da ayrılmış isimlerin yanı sıra daha genç ve tanınmış pek çok sanatçının eserleri de fuar alanında sanatseverleri bekliyor. Sanata, sanatçıya değer, emek ve destek veren, bu organizasyona katkısı olan herkesi yürekten kutluyorum. Bu yazımda plastik sanatlar dünyasının yakından bildiği resim ve heykel alanında pek çok çalışmaya imza atmış, fuar ve sergilere katılmış kıymetli sanatçı Adviye Bal ‘ın fuarda sergilenen eserlerinden söz etmek istiyorum.
Bal, resim ve heykeli soyut anlatım dili içinde yorumluyor.
Resim ve heykel iki farklı disiplin olsa da Bal’ın eserlerinde ifade bütünlüğü kuruyor. Sanatçının yorumladığı dünyanın çığlığı olmayı biliyor. Sanatçı resmi ve heykeli soyut bir anlatımın dili içinde bizlere aktarırken yalın insan figürlerine yer veriyor. İzleyiciyi eylemle buluşturarak eseri adeta izleyene tamamlatıyor. Fuarda yer verdiği beş bağımsız resimle kurduğu kompozisyon oldukça etkileyici. İnsan bedeni isimsiz yalın figürler eşliğinde toplumsal insanı ve onun manzaralarını detayda paylaşırken, genelde ise tuvale yansıyan renk, leke, ışık, ritim, boşluk dengesi kavramsal mistik bir gizemle zihnimizdeki hükmünü sürmeye başlıyor.
Bal’ın eserlerinde görüneni zihin tamamlıyor.
Dört mevsim, dört yön, dört renk, dört kavram… Benzetmeleri ile çoğaltacağımız bağımsız hikâyeler kompozisyonun ortasında yer alan bir başka bağımsız tablo eşliğinde insanlığın altın çağ idealine gönderme yaparcasına altın renginin hâkimiyetini sergiliyor. Umudun merkezinden bakışla umutsuzluğu silen bir anlatım, parça bütün ilişkisi içinde izleyici ile buluşuyor. Sanatçı fuarda beş farklı bağımsız eseri bir bütünün parçacıkları şeklinde farklı zaman ve mekân duygusu veren, renk ve tartımlı ifadelerle sunuyor. Her tablo özelinde ve genelinde bir sihirli cümleyi tek yorum altında farklı açılardan zihin dünyamıza sorgulatıyor.
Saklı olanı görmek hakikate uzanan yolun ilk adımı olsa gerek…
Var oluştan, Yeni bir varlık olarak yeniden doğuşa uzun bir macera olarak okumaya çalıştığım sunum her evresi ile insanı, bedeni somuttan soyuta derin bir yolculuğa taşıyor. Her yalın beden isimsiz birer figür olarak yüklediğimiz anlamdan çok daha fazlasını içerir düşüncesine gönderme yapıyor. Görünenin ardında saklı olanı görmek hakikate uzanan yolun ilk adımı olsa gerek… Fuarın kıymetli çalışmaları arasında hak ettiği değeri ve yeri alan Bal’a ait çalışmalar mutlaka görülmeyi hak ediyor.
Her eser, sahibinden pek çok iz taşır.
Sanatçı Bal, eserleri üzerine yukarıdaki öznel yorumuma ne kadar katılır inanın bilmiyorum? Tek bildiğim bir esere bakıp düşünmeye başlıyorsanız, yolculuğunuzu başlatan eser hikâyeniz olup çıkar… Eser, var edeni ile yol göstericiniz olur. Her sanat eseri çizdiği yol ile birlikte bir de soru sorar. Hazır mısın?
Hazır mısınız?
Çoğu kez hazırlıksız yakalanırız… O yüzden yakalayamadıklarımızı, yaşamadıklarımızı, yaşayıp kavrayamadıklarımızı kendi hikâyeleri eşliğinde yorumlayan, aktaran Bal gibi sanatçılara hep ihtiyacımız olur. Eserlere yeni yorumlarla eşlik etmek de bir tür umut ve düşünce birlikteliğidir. Tuvaldeki insan ve insanlık manzaralarına katılarak onların küçük bir parçası olabilmek, tuvalde bir parça olabilmek önem kazanır. Bu yalnız olmadığımızı bilmek gibi bir duygudur. Sanatsever ruhlarla altın çağını yaşayacak sevgi dolu, paylaşımcı, sömürüsüz, adaletli, kısaca vicdanlı bir dünyanın beşiğini sallamak gibidir... Bu ciddi bir emekle saf bir umudu diri tutmaktır. Bu insanoğluna değilse de insan olana huzur verecek bir kazanımdır...
İyi ki, Bal gibi üreten ve üretken sanatçılar var.
Sanata ve sanatçıya duvar zihin ve zihniyetler ile onların çok kullanışlı işbirlikçilerini zaman çukuru çoktan öğütmeye başladı… Özgür, mutlu bir dünya idealini koruyan, emek ve eser verenler ile yolu umuttan sevgiden geçenlere saygımı paylaşıyorum. Dünyayı onların çabaları yarınlara taşıyacak… İyi ki, Bal gibi üreten ve üretken sanatçılar var. Onlara selam olsun.