Afet çadırlarında sağlığa dikkat!

Depremden kurtulanların başka sağlık sorunlarıyla karşılaşmasını önlemeliyiz. Salgının önüne geçmek, sahada ilk andan itibaren multidisipliner bir yaklaşım,  iyi bir organizasyon ve işinin ehli insanların takip ve kontrolü ile mümkündür

Deprem bölgesinde kalmaya devam eden afetzedeler için temel ihtiyaçlar, barınma ve korunma sağlanırken, devam eden süreçte birinci basamak sağlık hizmetleri önem kazanmaya başlıyor. Hekimlikte proaktif yaklaşım gereği, toplum hastalanmadan önlemlerin alınması başlıca önceliğimiz. Deprem sonrası yaraların sarılması uzun bir zamanı kapsıyor. İyi yönetilmesi gereken bir süreç. İhtiyaçlar dönem dönem değişiyor, farklı ihtiyaçlara gereksinim artabiliyor. En önemlilerinden başlamak gerekirse;

Temiz su sağlanması: İçme suları, yemek yaparken kullanacak suların enfeksiyon kaynakları ile teması sonrası kullanılması, deprem bolgesindeki risklerden biri olarak karşımıza çıkmakta. Bu hijyeni sağlamak amaçlı kullanılacak sular öncesinde kaynatılabilir. Bunun için ısıtıcı, tüp yada benzer araçların temininde zorluk yaşanıyor olması konuyu açmaza sokuyor. Ayrıca afet bölgesindekilerin duş almak, ellerini yıkamak gibi en temel insanî ihtiyaçlarını gidermek konularında zorluklar var. Bu ihtiyaçların ortak alanlara tâbî oluşu hem bulaşıcı hastalıklara hem de kişisel temizliğin eksikliğine sebebiyet veriyor. Uzayan süreçte uyuz vakalarında artışlar görülebilir.

Umumî olarak kurulmuş olan tuvaletlerin kalabalık gruplara hitap ediyor olması ve bunlar için açılmış çukurların dolmaya başlaması bir diğer sorunlardan. İnsan atıkları ile bulaşan hastalıkların artması ile ciddi enfeksiyon potansiyeli doğabilir. Hem ellerin yeterli su ile yıkanamaması hem de bu atıklarla direk temasin önlenmesi gerekir. Bunların başında kolera, tifo, dizanteri, hepatit A gibi sindirim sistemine saldırıp ishal kusma bulantı şikayetleriyle ilerleyebilecek olan hastalık grupları öne çıkmaktadır.

TETANOS ELZEM

Deprem bölgesinde aşıya olan ihtiyacın artışı: Ülkemizde aşı temini ile ilgili sorun bir süredir zaten mevcut, özellikle difteri, tetanoz ve hepatit aşıları bulmakta zorlanıyoruz. Bölgede eğer kuduz ya da tetanoz vakası gelişir ise yüksek ihtimalle öldürücü olan bu agresif hastalıklarda kişiyi yaşama bağlamak oldukça zor. Bu durumda özellikle deprem bölgesinde hem göçük altından çıkanlar, arama kurtarma ve gönüllü ekibi ve sağlık personeline tetanos aşılarının eğer son 5 yıl içerisinde yapılmamış ise yapılması elzem ve acil ihtiyaçlardan biridir. Aynı zamanda bölgede kuduz aşısının da temini ve olası bir vaka görülmesi durumunda hızlıca aşılamanın sağlanması gereklidir.

Sokak hayvanlarının bakımı: Kuduz hastalığı konusundan bahsetmişken bölgedeki sokak köpeklerinin bakımının sağlanması da toplum sağlığını koruyucu önlemler arasındadır. Uzayan açlık nedeniyle saldırganlasacak olan bu hayvanlar etrafa saldırıp insanlara zarar verebilir. Oluşan yara ve bakımı için takip gerekecek hem de düşük de olsa kuduz hastalığı taşıması ihtimaliyle kuduz aşılarının başlatılması gerekecek.

Kemirgenlerle mücadele ivedilikle sağlanmalıdır: Kemirgenlerin ısırması ile hem hastalığı taşıyor ise veba, hem de diğer yara yeri bakteriyel enfeksiyonlarının gelişme riski doğacaktır. Bu durumda özellikle bölgeye antibiyotik ve yara bakım malzemelerinin temini hızlıca ve eksiksiz yapılmalıdır ki, böylece bölgede tüm çalışanlar hem de afetzedelerimiz icin tedaviler aksamadan devam edebilsin. Havaların soğuk oluşu kemirgenlerin ortamda artışını geciktirdi fakat havaların ısınması ile birlikte bu yeraltı canlılarının artışı ve yüzeye çıkması beklenen bir olay. Orta Çağ Avrupa'sını yerle bir eden veba salgını, hastalığı taşıyan kemirgen hayvanlardaki parazit pirelerle insana taşınmaktadır. Başta fare, sıçan olmak üzere köpekler de taşıyıcı hayvanlar olabilir. Ülkemizde uzun yıllardır veba vakasına rastlanmamış olsa da bölgedeki zorlu şartlar ve hijyen sorunları nedeniyle bu ihtimal düşünülerek kemirgenler için ilaçlama çalışmaları sağlanmalıdır.

MASKE TEDARİK EDİLMELİ

Deprem bölgesindeki atıkların hızla uzaklaştırılarak bertaraf edilmesi ve çöplerin kaldırılması organize edilmelidir. Çöplerin kapalı şekilde bırakılması gereklidir. Bunu sağlamak hem belediyeler hem de kişilerin özen ve dikkati ile olacaktır.

Özellikle moloz atıklarının kaldırılması için çalışan işçilerimizin de sağlığı düşünülerek bu tozların solunmasini engellemeli ve onlara ffp2 maske tedariki sağlamalıyız. Bu işler sırasında oluşacak paslı demir vs çizikleri ile tetanoz riskini de göz önünde bulundurarak çalışanları da korumak adına eldivenle hatta siperlik ile çalışmalarını organize edebilmeliyiz.

Görüldüğü gibi deprem etkisi depremden sonra da insan sağlığını tehtid etmeye devam ediyor.

Bunlar tamamen engellenemese de artarak salgın hale gelmesinin önüne geçmek, sahada ilk andan itibaren multidisipliner bir yaklaşım, iyi bir organizasyon ve işinin ehli insanların takip ve kontrolü ile mümkün olacaktır.

Sonraki Haber