Afrika'da darbeler / devrimler dalgasının ardından üç yeni dalga-2: Afrika’da ‘persona non grata’ dönemi

DOĞAN DUYAR

Yeni-sömürgeci Batı, eskiden darbeler yapar, ekonomik ambargolar uygular, hükümetleri belirlerdi.

2019’dan bu yana art arda yaşanan;

22 Şubat 2019 Cezayir devrimi,

Mali 2020 ve 2021 devrimleri,

Sudan ve Çad askeri darbeleri,

Etiyopya – Tigre ayaklanmasını bastırılması,

25 Temmuz 2021 Tunus devrimi

Burkina Faso 2022 askeri darbesi...

Ardından Afrika artık bu sürece “isyan” ediyor ve ilişkilerde “eşitlik ve karşılıklı saygı” istiyor.

ASKERİ BAŞARI: AFRİKA KANDİL’LERİNDE BEYAZ BAYRAK

Devrim dalgalarını takiben üç yeni dalgaya tanık olduğumuzu geçen hafta belirtmiş ve askeri başarıyı işlemiştik.

“Güvenliğin güvenliği”nin öncelikli olduğu, devrimin/darbenin yaşandığı yerlerde, “cihatçı, ayrılıkçı, Bidencı” yıkıcılar “beyaz bayrak” çekiyorlar.

Emperyalizmi dışlayınca, doğal sonuç, “teröristler” teslimiyete “mahkum” oluyorlar diye yazmış;

Çad’da “terörist”ler teslimiyet görüşmesinde,

Mali’de AZAWAD adlı Tuareg ayrılıkçısı 26 bin “terörist” şimdi Mali Ordusu komutasında diye yazmıştık.

EŞİT İLİŞKİLER DALGASI

Afrika’da ikinci dalga; Batı’yla eşit ilişkiler istemi.

Nasıl Türkiyemiz, Kavala Davası nedeniyle Batı Büyükelçileri’nin küstahlığına “Sizleri istenmeyen adam (persona non grata) ilan ederiz.” çıkışını yaptıysa ve bu tavrıyla ezilen dünyada cesaret ektiyse, Afrika başkentlerinde de Fransa’ya, ABD’ye, Avrupa Birliği (AB)’ye ve hatta Birleşmiş Milletler (BM)’ye karşı aynı ses yükseliyor.

LAVROV, MACRON-BLİNKEN KARŞILAŞTIRMASI

Bu eğilim basınımızda “Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Afrika devletlerinde sıcak karşılanırken, Fransa Devlet Başkanı Macron ve ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Afrika’da gidecek başkent bulamıyor.” başlıklarıyla işlendi.

Dahası Macron ve Blinken, gittikleri yerlerde “tedirgindiler”, “diken üstündeydiler”.

Beyaz Saray sözcüleri “uzaktan atıp tutabiliyorken”, Blinken, örneğin Ruanda’da “İnsan haklarından kaygılıyız.” sözcüklerini “ürkekçe” telaffuz ettiğinde, anında “Egemenliğimize ve içişlerimize karışamazsınız.” yanıtını almıştı.

CEZAYİR’DE YENİ BUMEDYENCİ DÖNEM

22 Şubat 2019 Devrimi sonrası Cezayir-Fransa ilişkileri bu açıdan örnektir.

Bağımsızlığın kazanıldığı 1962’den 1978’e kadar Bumedyenci dönem yaşanan ülke, 1980’lerden 2019’lara kadar kırk yıl, Fransa etkisindeydi.

1992-1998 arasının Batı desteki irticayı durduran muazzam Ordu-Millet birlikteliğiyle, 2009-2014 dönemi ve 2017 yılı içindeki kısa itirazları ayrı tutuyoruz tabii ki.

Cezayir, 2019 yılında kırk yıllık Fransa etkisi dönemini kapatırken, bu tarihten sonra, Fransa yıkıcılığına deyiş yerindeyse “kuş uçurtmuyor”.

‘JAMAIS VU’LER DÖNEMİ

İlk sürpriz yayın alanında yaşandı.

Fransa devleti, France24 adlı televizyon kanalı ve RFI adlı radyosuyla yürüttüğü yayınlarında “Fransa Afrikası” diye adlandırdığı eski sömürgelerine yönelik pervasız bir uslup takınırken, Afrika’daki darbelerle birlikte, bu kanallar yasaklanmaya başlandı.

“Jamais vu” (jame vü) yani “hiç görülmemiş” gelişme.

Cezayir ardından Mali, önce basın “akreditasyon”larını yani izinlerini askıya aldı. Yetmedi, bürolarının kapatılması ve uydu yayın yasakları geldi. Gerekçe öğreticiydi:

“Cezayir’e ve başta devletin omurgasını oluşturan Ordu’suna karşı sürekli yapılan düşmanca yayınlar, meslek ahlakı ve kurallarına uymama, yalanbilgi yayma (dezenformasyon) ve kışkırtma (manipülasyon)”.

Etiyopya’nın, PKK’sı Tigre yıkıcılığıyla mücadele sürecinde Amerikan New York Times muhabirini sınırdışı ederek verdiği uyarı, ülkenin ilklerindendi.

‘GAZETECİ’ AZARLAYAN LİDERLER DÖNEMİ

Basın yasaklarına koşut, devlet başkanları Batılı sözde gazetecilere sertleştiler.

Geçmişte Afrikalı liderler, “hoşgörü”yle “küstah” soruları yumuşatmaya çalışırken, yeni eğilim, “taviz”siz “azarlama”.

2016 yılı sonunda Beijing’e giderek Çin’le stratejik işbirliği geliştirdiği için Fransa’nın hedefi olan Gine eski Devlet Başkanı Alfa Konde’nin Fransız gazetecileri azarladığı söyleşi hatırlarda.

KRİZLERİ TIRMANDIRMA İNİSİYATİFİ

Fransız Devlet Başkanı, Cezayir tarihine ilişkin geçmişte “aykırı sözler” sarf etse, Büyükelçilik müsteşarı Bakanlığa çağrılarak, “nota” verilirdi.

Şimdi, Cezayir derhal Paris’teki Büyükelçisini ülkesine geri çekerek ve de Fransa’nın Cezayir Büyükelçisi’ni ülkesine yollayarak yanıt veriyor.

Devrimlerle inisiyatifi ele alan Afrika başkentleri, bu kez “krizi tırmandıran taraf” oluyor.

BURGİBA’CI TUNUS’UN AB’YE TAVRI

Tunus’ta “Arap Baharı” döneminde Avrupa Komisyonu bünyesinde Tunus’u “gözetlemek” üzere oluşturulan Venedik Komisyonu üyeleri 30 Mayıs 2022 günü “istenmeyen adam” ilan edildiler ve derhal ülkeyi terk etmeleri istendi.

Gerekçe; “Tunus’un içişlerine karışılması. Ülkenin egemenliğine saygısızlık”.

AMBARGOYU BU KEZ EZİLEN DÜNYA KOYUYOR

Alışılmış olan; Batı kızar, tehdit eder, ambargolar koyar.

Yeni dönemde, Afrika ambargolar da koymaya başladı.

Karadeniz’de Ukrayna’nın, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ın rolünü Batı Akdeniz’de oynayan, ABD-İsrail-Fransa’nın koçbaşı Fas ve onunla birlikte hareket eden İspanya’daki iktidar kliği, bu yıl büyük bir sürprizle karşılaştılar.

Cezayir, egemenliğine saldırı gördüğü noktada, sadece “büyükelçisini çekmek ve diplomatik ilişkileri kesmekle” yetinmedi. Ekonomik ambargo uygulamaya başladı.

Fas’a gaz satışını durdurdu. İspanyol şirketlerinden ithalatı yasakladı.

KEDİYE KEDİ DEME DÖNEMİ: MALİ ÖRNEĞİ

Fransızların meşhur sözüdür, işin adını koyunuz anlamında: “Kediye kedi deyiniz” derler.

15-16 Temmuz’u kim yaptı?

PKK’ya kim silah veriyor?

Yangınları kim çıkarttı?

Bu sorulara ülkemizde daha düne kadar “dış güçler” yanıtı verilirdi, değil mi?

Afrika devletleri özelde de Mali, 2020 ve 2021 devrimleri sonrasında işin adını koymaya başladı.

Mali Başbakanı bir yıl önce çıktı, “Fransızlar, teröristlerle işbirliği halinde.” açıklamasını yaptı. Ardından onlarca benzer açıklama geldi.

Son olarak, Mali devleti, Birleşmiş Milletler (BM)’ye resmen başvurarak, Güvenlik Konseyi’nin olağanüstü toplanmasını talep etti.

Mali devleti BM başvurusunda;

“Elimizde resmi belgeler ve kanıtlar var. Fransa, teröristlere silah yardımı yapıyor, askeri destek veriyor”.

Kedinin kedi, kralın çıplak olduğu dönemdeyiz.

‘SÜNGÜSÜ DÜŞÜK’ MACRON’UN CEZAYİR ZİYARETİ

Afrika başkentlerinden dışlanan Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un 25-27 Ağustos 2022 Cezayir ziyareti, “süngüsü düşmüş” yeni-sömürgecinin “haddini bildiği” bir ziyaret oldu.

Macron, bir gazetecinin, “insan hakları ihlalleri ve fikir suçluları” hakkındaki sorusuna “Cezayir’in içpolitikasına karışmak bana düşmez” yanıtını verdi.

İşte, yeni dönem bu.

İçişlerine yabancı müdahalesine izin vermemek çizgisi.

Cezayir’de daha önce “etkileyebildiği” bir Cumhurbaşkanı, iki başbakan, onlarca bakan ve yüzlerce bürokratı hapislere atılan, televizyonu, radyosu yasaklanan, Büyükelçisi kovulan, şirketleri hakkında ardarda “haksız kazanç” davaları açılan, Sahel’e gidecek askeri uçaklarının ülke havasahasından geçişi engellenen “tek dişi kalmış” Fransa, ziyareti, “yeniden ilişkilerin kuruluşu” buluşması olarak niteledi.

Afrika artık eski sömürgecileriyle ilişkilerinde, “eşitlik ve karşılıklı saygı” istiyor ki, Cezayir ziyareti bu döneme girişin örneklerinden.

AFRİKA’YA GİRİŞ VİZESİNDE YENİ KOŞUL

Cezayir yönetimi, üç yıldır telefonlarına bile çıkmadıkları Macron’a, “giriş vizesi”ni “Cezayir’in iç politikasına karışmak bana düşmez.” deme noktasına geldiğinde verdi.

Oran’daki kısa sokak karşılaşması da uyarıydı: “1,2,3 Viva l’Algerie”. “Yaşasın Cezayir” sloganı üzerinden bağımsızlık hassasiyeti her düzlemde ifade edildi.

Sonraki Haber