Aile hekimlikleri 5 gün kapalı

AHESEN yöneticisi Dr. A. Erdal Uğurlu, yeni düzenlemelerle ilgili 'Koruyucu sağlık amacına uygun değil.' dedi. 2-6 Aralık günleri arasında aile hekimlikleri kapalı olacak

Aile Hekimliği Yönetmeliği’nin ardından, dün Komisyon’da görüşülmeye başlanan ‘Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ de aile hekimliği sisteminde yeni düzenlemeler getiriyor. Aile hekimleri getirilen ek yüklere itiraz etmekle birlikte düzenlemeleri ‘temel koruyucu sağlık’ amacına uygun olmadığı için eleştiriyor.

Aile hekimleri geçen ay yaptıkları miting ve üç günlük iş bırakma eyleminin ardından önümüzdeki hafta da beş gün iş bırakacaklar. 2-6 Aralık günleri arası tüm Türkiye'de aile hekimleri kapalı olacak. Türk Tabipler Birliği’nin yanı sıra aile hekimlerinin örgütlü olduğu tüm dernek ve sendikaların çağrısıyla yapılacak eylemle seslerini duyurmaya çalışacaklar. Sağlık Bakanlığının bu kez aile hekimlerinin sesini duyacağını, kendileriyle iletişim kuracağını umuyorlar.

HEKİM VE HEMŞİRELER İSTİFAYI KONUŞUYOR

Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) İstanbul 1. Nolu Şube Başkanı Dr. Ahmet Erdal Uğurlu sorularımızı yanıtladı. Uğurlu, yeni getirilen düzenlemelerin aile hekimliği sistemini güçlendirmediğini, aile hekimlerine kaldıramayacağı yükler getirdiği için kilitlenmeye yol açacağını anlattı.

Uğurlu, “Yeni düzenlemeler kurulu aile sağlığı sistemini yıkıyor mu, yerine ne konuluyor?” sorumuzu da şöyle yanıtladı:

“Yıkmak niyetinde olduklarını düşünmüyorum ama kullanılamaz hale getiriliyor. Sistemde yer alan bir sürü hekim arkadaşımız, hemşire arkadaşımız istifa edeceğini söylüyor. Düzeltmek istiyorum diyor ama sistemi iyileştirmediği gibi bozacak işler yapıyor.”

Uğurlu’nun iş bırakma nedeniyle halka da bir mesajı var:

“Bakanlık, haklı, son derece makul taleplerimizi dile getirmemize vesile olacak ortamı bize yaratmadığı için, başka bir çare olmadığından dolayı, işimizin başında olmak yerine maalesef hastaları da bırakarak, o iş yoğunluğunun sonunda bize geri döneceğini de bilerek, anayasa hakkımız olan iş bırakma yöntemini kullanmak zorunda kalıyoruz.”

Sözü Dr. Ahmet Erdal Uğurlu’ya bırakıyoruz:

KORUYUCU HEKİMLİK YAPALIM

- Düzenlemelere eleştirilerinizi özetleyebilir misiniz?

Bizim talebimiz aslında iyi hekimlik yapabilmek, mesleğimizin bize verdiği sorumluluğu yerine getirmek, koruyucu hekimliği iyi bir şekilde yapmak istiyoruz. Ancak Bakanlığın çıkardığı yönetmelik, hasta yoğunluğunu azaltmıyor, ‘ben size 4 bin hasta üzerinden değil 3 bin 500 hasta üzerinden ücret ödeyeceğim ama 4 bin hasta bakmaya devam edeceksiniz, bunun yanı sıra koruyucu hekimlik de yapacaksınız’ diyor.

BİLİMSEL OLMAYAN KURALLAR GETİRİLMESİN

Biz diyoruz ki aile hekimlerine uygun çalışma ortamları sağlayın. Hasta sayılarını 2 binlere çekin ki biz koruyucu hekimliği hakkını vererek yapabilelim.

Diyor ki hasta size senede iki kereden az ya da altı kereden fazla gelirse yine maaşınızdan keserim. Böyle bir yetkimiz yok. Bilimsel de olmayan bir şarttan dolayı ücretimizde kesintiye gidilmesine itiraz ediyoruz.
En önemlilerinden biri reçetemize müdahale.

Diyor ki ‘il ortalamasının üzerinde antibiyotik yazamazsınız.’ Bu bilimsel bir kriter değil. Bana gelen hastanın antibiyotiğe gerçekten ihtiyacı varsa bunların bir kısmını tedavi etmeyecek miyim?

Bakanlık diyor ki, vatandaşla oylama yaptıracağım. İl ortalamasının altında oy alırsanız yine maaşınızdan keserim. Vatandaş bizim neyimizi değerlendirecek? Tedavi başarımızı mı tanı başarımızı mı yoksa kıyafetimizi mi istediği hususi şeyleri yapıp yapmadığımızı mı? Böyle bir maaş kriteri dünyanın hiçbir yerinde yok. Hiçbir kamu personeline yok.

- Hükûmet, koruyucu sağlık sistemini güçlendirmeyi hedeflediğini söylüyor, uygulamada başka bir şey mi yapılıyor?

Evet, görüntü öyle. Bu hasta sayılarıyla koruyucu hekimlik yapabilmek mümkün değil.

NE HACAMAT NE EK GELİR İSTİYORUZ

- Yeni yasa teklifi ek yükler mi getiriyor?

Yönetmenlik çıktı 1 Kasım'dan itibaren uygulamaya girdi. Yasa teklifi ise bugün itibariyle Meclis’e gelecek. Basından duyduğumuz kadarıyla aile sağlığı merkezlerini ticarileştiren bazı hükümler var.
Hacamat gibi, sülük gibi, tamamlayıcı tıp denilen ama bilimsel olmayan yöntemleri aile sağlığı merkezlerinde uygulayarak sözde bize ek gelir sağlayacaklarını söylüyorlar. Biz böyle bir ek gelir istemiyoruz.

TİCARETHANEYE DÖNÜŞMESİN!

Aile sağlığı merkezlerinin ticarethaneye dönüşmesini hiç istemiyoruz. Çünkü buralar birinci basamak hizmetlerin olduğu yerler. Burada vatandaş eşit ve ücretsiz bir şekilde yararlanmalı. Dünyada da böyle zaten.

‘Kesintilere gidiyoruz, burada telafi edin’ diyorlarsa da biz böyle bir telafi istemiyoruz. Biz hastalarımızı da yormak istemiyoruz, bilimsel yöntemlerin dışında yöntemler uygulayarak bir gelir elde etmek de istemiyoruz. Ayrıca bizim derdimiz tek başına gelir ya da maaş da değil. Gerçekten bilimsel kriterlerle oluşturulmuş bir hastalık taraması yapalım, hastalarımıza koruyucu sağlık hizmeti verelim. En büyük derdimiz bu.

TALEPLER:

Öncelikle kamu binası verilsin

- En başta binaların kamu binası haline getirilmesi lazım. Aile hekimleri ‘izbe’ diyebileceğimiz yerlerden kurtarılmalı.

- Personel sayısı nitelik ve nicelik olarak artırılmalı. Bir aile hekimliğinin iki hemşiresi olmalı çünkü görev tanımı çok yüksek.

- Randevulu sisteme geçilmeli. Böylece koruyucu hekimliğe zaman kalmalı.

- Hasta sayılarımız ücretler düşürülmeden azaltılmalı.

- 4 bin nüfusa bir tane aile hekimi düşüyor. Bunu, nitelikten taviz vermeden 2 binlere düşürmek gerekir.

- Yurt dışından aile hekimleri de istemiyoruz. Hekimlerin aile hekimliğine özendirilmesi lazım.

- Aile hekimlikleri donanım olarak da güçlendirilmeli. Örneğin laboratuar hizmetleri artırılmalı, bazı röntgen hizmetleri sağlanılmalı.

ÖZEL SAĞLIK SİGORTASINA MI PAZARLANACAK?

- Yasa teklifiyle, aile hekimlerinin, yeni geliştirilen özel bir dijital tarama programına bilgi girmesi zorunlu kılınıyor. Neden itiraz ediyorsunuz?

SGK sisteminde HYP (Hastalık Yönetim Platformu) denilen, Bakan Yardımcısı’nın kendisinin yapmış olduğu bir dijital platform. Ne olduğunu bilmiyoruz. Bizim zaten yıllardan beri kullandığımız ve ücret ödediğimiz, Aile Hekimliği İletişim Sistemi (AHİS) dediğimiz programımız var. Biz zaten verileri buraya giriyoruz, benden başka kimse görmüyor. Ama Bakanlık HYP’ye girmezseniz biz sizin yaptığınız taramaları taramadan saymıyoruz dayatmasında bulunuyor.

Ayrıca denedik, bilgileri o tarama programına girebilmemiz bu iş yoğunluğunda mümkün değil. Bunu niçin yapıyorlar? Amaç acaba bunu bir noktada özel sağlık sigortasına mı pazarlamak? Ben, bana gelen bir hastamın, örneğin hipertansiyon, şeker taramasını yapacağım, erken tanısını koyacağım ve tedavisini düzenleyeceğim. Bunları neden bir özel bir programa gireyim?

Sonraki Haber