Ahmet Hakan'dan Ertuğrul Özkök'e yanıt: Senin yerinde olsam utanırdım

Ertuğrul Özkök geçen günlerde, hakkında siyasi yasak istenen Ekrem İmamoğlu üzerinden bir yazı kaleme alarak Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ı hedef almıştı. Ahmet Hakan, bugünkü köşe yazısında Özkök'e cevap verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında siyasi yasak istenmesi köşe yazarlarının gündeminde.

11 Ekim'de Ertuğrul Özkök bir yazı kaleme alarak İmamoğlu üzerinden Hürriyet gazetesini ve Ahmet Hakan'ı hedef almıştı. Özkök, Hürriyet gazetesinin 22 Nisan 1998 tarihli "Muhtar bile olamaz" manşetini hatırlatarak "Ahmet Hakan’a bana uyup mizahi zekâsını göstermesini hiç tavsiye etmem." ifadelerini kullanmıştı.

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan da bugün kaleme aldığı köşe yazısında Ertuğrul Özkök'ün o yazısına yanıt verdi.

Ahmet Hakan, "Ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım" başlığıyla yanıt verdiği yazıda, ""Madem Ertuğrul Özkök beni kendi yerine koyarak yazmış. O zaman ben de kendimi onun yerine koyarak yazayım. Ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım Utanırdım, sıkılırdım, mahcup olurdum." ifadelerini kullandı.

Ahmet Hakan'ın yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

Ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım, yani dönemin tüm egemen güçlerini arkama alarak medyadaki konumumu Tayyip Erdoğan’ın önünün kesilmesi için harcamış olsaydım ve elde ettiğim zaferin ardından da kaba saba bir alaycılıkla “Muhtar bile olamaz” diye sevinç çığlığı atsaydım öncelikle şu durumda olurdum:

Utanırdım, sıkılırdım, mahcup olurdum

Konunun üzerine üzerine gidiyormuş gibi yaparak durumdan sıyrılma çabası içine girmeye asla tenezzül etmezdim.

“Biz o zaman öyle yaptık. Şimdi de bakalım Ahmet Hakan ne yapacak” türü kurnazlıklara hiç gerek duymazdım.

“Yalan mı kardeşim? Verilen karar öyle değil miydi? Muhtar bile olamaz demiyor muydu karar” diyerek ayıbımı hafifletmeye kalkışmazdım.

Tabii ki insanız. Tabii ki hepimizin zaafları var.

Bazen gerekçesiz bir özgüvenle kişisel fiyaskolarımızın üstesinden kolayca gelebileceğimizi sanırız. Bazen önümüze müthiş bir fırsat çıktığını sanarak skoru eşitleyebileceğimizi düşünürüz. Bazen fırlamaca çıkışlarla kişisel tarihimizin utanç verici durumlarından şak diye sıyrılabileceğimize inanırız.
Bunları anlayabiliyorum.

Ama ben Ertuğrul Özkök’ün yerinde olsaydım malum konunun kıyısından, köşesinden bile geçmezdim. En azından bunu yapmayı denerdim yani.

Sonraki Haber