AİHM, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın başvurularını kabul edilemez buldu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), silahlı terör örgütü DHKP-C üyeliğinden yargılanan Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın ihlal başvurularını kabul edilemez buldu.

AİHM kararına göre, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen DHKP-C'nin avukatlık yapılanmasına ilişkin davada yapılan yargılama sonucu Timtik 13 yıl 6 ay, Ünsal ise 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Timtik ve Ünsal'ın haklarındaki hüküm nedeniyle de ayrı ayrı cezaevlerinde infazları başladı.

Bir süre sonra başvuranlar, 3 Şubat 2020'de Grup Yorum isimli müzik grubu üyelerinin taleplerinin kabul edilmesi, DHKP/C silahlı terör örgütünden hükümlü M.K'nin yeniden yargılanması, tutuklanan avukatların serbest bırakılması, gizli tanık ve benzeri uygulamaların kaldırılması, İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan terör listelerinin kaldırılması ve ağırlaştırılmış müebbet infaz rejiminin iptal edilmesi gibi taleplerle açlık grevine başladı.

Yaptığı eylemin sağlığına etkileri nedeniyle Timtik ve Ünsal, 30 Temmuz 2020'de ayrı ayrı hastanelere kaldırıldı.

Tutuldukları hastanelerin Kovid-19 salgını kapsamında tedaviler için tahsis edildiğini belirten başvurucular, açlık grevlerinin yol açtığı kırılgan sağlık durumları nedeniyle risk altında olduklarını ve hastane şartlarının cezaevi şartlarından daha kötü olduğunu ileri sürerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesince (AİHS) hak ihlali yaşadıkları iddiasıyla AİHM'e başvurdu.

Timtik, 27 Ağustos 2020'de de öldü. Ünsal hakkındaki dosyayı inceleyen Yargıtay da 3 Eylül 2020'de Ünsal'ın cezasının infazının iyileşinceye kadar ertelenmesine karar verdi.

Başvuruyu değerlendiren AİHM, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle başvuruları kabul edilemez buldu.

KARARIN GEREKÇESİNDEN

AİHM kararında, kötü muamele iddialarının AİHS'in 3'üncü madde kapsamına girmesi için asgari bir şiddet seviyesine ulaşması gerektiği belirtilerek, bu seviyenin belirlenmesinde muamelenin süresi, fiziksel ve zihinsel etkileri ve bazı durumlarda mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi göreceli unsurlara bağlı olduğuna işaret edildi.

Tutukluluk halinde sağlık durumu, yaş ve ağır engellilik gibi koşullar incelenerek tahliye hususunun değerlendirilebileceği belirtilen kararda, bu hususun devletlere genel bir yükümlülük getirmediği, yalnızca tutuklulara yönelik gerekli tıbbi tedavileri sağlayarak fiziksel sağlıklarını koruma yükümlülüğü yüklediğini aktarıldı.

Kararda, kendi hayatlarını gönüllü olarak riske atan ve herhangi bir müdahaleyi açıkça reddeden kişilere ilişkin yetkililerin durumu gerektiği gibi inceleyip gerekli tedbirleri almaları halinde, AİHS'nin ihlaline yol açmayacağı vurgulandı.

Timtik ve Ünsal'ın açlık grevi nedeniyle sağlık durumlarının kötüleşmesi üzerine derhal hastaneye kaldırıldıkları aktarılan kararda, "Sunulan bilgiler kapsamında başvuranların tutulduğu hastane odalarının koşullarının yetersiz olmadığını, belirli bir enfeksiyon riski iddiasını destekleyen hiçbir unsur bulunmadığını, özellikle sağlık görevlileri, ziyaretçiler ve refakatçilerle ilgili olarak Kovid-19 kapsamında dezenfeksiyon, maske takma ve sosyal mesafe gibi önlemlerin uygulandığını ve bu kişiler açısından Kovid-19 test sonucunun negatif olmasının arandığını ve buna ek olarak uygulanan herhangi bir tedavi hakkında şikayetlerinin olmadığını belirtmiştir." denildi.

Başvurucuların söz konusu süreçte refakatçi olan yakınlarının yardım ettiği belirtilen kararda, her iki başvuranın da açlık grevinin olası tüm etkileri ve kabul etmeleri halinde uygulanacak tedavi türü hakkında kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmelerine ve AİHM tarafından da açlık grevini durdurma ve tıbbi makamlarla iş birliği yapma çağrısına rağmen muayene ve tedaviyi reddettiklerine işaret edildi.

Açlık grevinin başvuranların sağlığı ve yaşamı için taşıdığı risklerin fark edildiği ve bu riskleri azaltmak için gerekli tüm adımların atıldığı kaydedilen kararda, şu ifadeler yer aldı:

"AİHM, ulusal makamların, durumu sözleşmenin 2 ve 3'üncü maddesinin gerektirdiği şekilde uygunca ele alıp yönetmemekle eleştirilemeyecekleri, başvuranların hastaneye yatırılmaları esnasında tutuklu olmadan açlık grevi yapmaları halinde alabilecekleri herhangi bir tedavi veya yardımdan mahrum bırakıldıklarına dair herhangi bir iddia veya unsur bulunmadığını, eldeki delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesinden adı geçen tutuklulara uygulanandan daha başka tıbbi bakım ve tedavi gerektiğini gösteren bir durum olmadığını belirterek başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulunduğuna karar vermiştir."

Sonraki Haber