Aile Bakanı yol haritasını Ulusal Kanal'da anlattı: Topyekûn tavır ve fail odaklı yaklaşım

Bakan Yanık, kadına karşı şiddette 'fail odaklı' yaklaşımın üzerine çalışılacağını belirtti. Vakaların tek tek ele alınarak mücadelenin yol haritasının çizileceğini vurgulayan Yanık, sorunun sadece tedbir kararlarıyla çözülmesinin mümkün olmadığını topkeyün tavır ve dönüşüm gerektiğini vurguladı.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4'üncü Ulusal Eylem Planıyla, önceki eylem planlarına ek olarak “fail odaklı yaklaşım” getirildi. Fail odaklı yaklaşımla vakalar tek tek ele alınarak, şiddetle mücadelenin yol haritası belirleniyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, fail odaklı yaklaşımla kalıcı çözüme gidilebileceğine işaret etti, toplumun topkeyün tavır göstermesinin başarı oranını artıracağını kaydetti. Kadına yönelik şiddette tedbir kararlarında zaaf olmadığını söyleyen Yanık, toplumsal bilinç, tutum ve dönüşüm sağlanmadığında yüzde yüz tedbir kararıyla dahi kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önüne geçilemeyeceğini belirtti.

  • İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Sözleşme bir çerçeve metindi. İmzalandığı tarih ve sonrasında imzalayan devletlerin iradelerini ortaya koyan bir metin... İstanbul Sözleşmesi düzenleyici hükümleri olan bir metin değildi. Yasaların yeterli değilse yasa yap, ekonomik destek gerekiyorsa bunları geliştir, hukuk desteği ver diyordu. Biz zaten kendi iç mevzuatımızda düzenlemeler yaptık. Uygulamada da ciddi bir hukuksal pratiğimiz vardı. Bizim kendi pratiğimiz unutuluyor. 4320 sayılı kanun ilk tedbir kararlarını düzenleyen kanundur ama çıktığı tarihte devrim niteliğinde bir hukuk metnidir. Sonrasında eksik olan yanlarını da 6284 sayılı kanunla geliştirdik. İstanbul Sözleşmesinden çekilmek ya da taraf olmak bize pratik bir sonuç ifade etmiyor. Sosyal bir dinamik olan meseleleri sadece hukuk metni ile çözemezsiniz. Bir sözleşme sorunu ortadan bir an da kaldırmaz ya da dönüştüremez.

ADALETE ERİŞİMDE YAŞANAN SIKINTILAR

Bakan Yanık, Ulusal Kanal Özel Yayınına katıldı. Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Sinan Sungur'un sorularını yanıtlayan Yanık, 2022-2025 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4'üncü Ulusal Eylem Planına ilişkin detayları anlattı. Koruyucu önlemler, eğitim, farkındalık yaklaşımlarından geri durmayacaklarını belirten Yanık, adalete erişimin kolaylaşması noktasında da çalışmaların olduğunu belirterek şöyle dedi:

“Topyekün bir tavır göstermezsek başarı oranı düşük olur. Eğitim ve farkındalık planımızı devam ettireceğiz. Koruyucu önlemler hiç vazgeçemeyeceğimiz çalışmalar. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda sahadan bize gelen en önemli geri bildirimlerden birisi adalete erişimde problemler yaşandığı noktasında. İçişleri ve Adalet Bakanlıklarımızla bu meselelerin kaldırılması noktasında işbirliğini artırarak devam ettiriyoruz. Alo 183 hizmetini ve kadın konuk evlerimizin faaliyetlerini aralıksız devam ettirerek, erişimi kolaylaştırdık.”

  • AİLEYE TEHDİT
Aile sosyolojik anlamda toplumun en küçük birimidir. Ama bizim anlayışımızda aile toplumun çatısıdır. Tohum olduğu kadar koruyucu bir çatıdır. Sadece aileyi koruyacağız diye aileyi oluşturan bireyleri ıskarlarsak aile kalmaz. Biz ailenin içinin boşaltılmasına razı değiliz. Aileye yönelik pek çok tehditten konuşabiliriz. Kültürel ihraçla karşı karşıyayız. Bu kadar geçişken bir dünyada bunun olmaması mümkün değil. Türk toplumunun kodlarına güvenenlerdenim. Anadolu mayasına güvenmeyi ve o özgüvenle yaşadığımız toplumu inşa etme gücümüze inanıyorum.

'HER VAKA BİRİCİK'

Kadına yönelik şiddette veri ve analiz çalışmalarına yönelik çalışmalar yapıldığını kaydeden Yanık, fail odaklı yaklaşımın detaylarını anlattı:

“Biz bugüne kadar kadına yönelik şiddete mağdur odaklı yaklaştık. Bu yaklaşımımızda fark olmaksızın ikinci bir anlayış olarak da fail odaklı yaklaşımı getiriyoruz. Bugüne dek faili bir tarafa bırakarak, sadece mağdur üzerinden devam edince failin rehabilitasyonu, kendisini iyileştirmesi mümkün olamayabiliyor. Teknik takip gibi yöntemlerle fail ve mağdur arasındaki makası kapatmaya çalışıyoruz. Her vaka biriciktir. Meseleyi tamamen çözmek istiyorsanız o vakanın dinamikleri üzerinden bakmanız gerekiyor. Biz olayı sadece fiziksel sonuçları itibariyle görüyor olabiliriz ama taraflar arasındaki vaka biricik. Vaka bazlı çözümde her vakayı uzman arkadaşlarımız tek tek ele alıp, onun üzerinden şiddetle mücadeleyi belirliyor. Bu bize kalıcı çözüm sağlamak açısından yol haritası belirleyecek.”

  • MEDYA ETKİSİ
Medyanın şiddetin kanıksanması, olumsuz örneklerin yayılması noktasında ciddi bir etkisi var. Bizim yüz kızartıcı eylemleri bu topluma kanıtsatmamız gerekiyor. Bunu yaptığımızda çok önemli bir mesafe alacağız. Bu toplumda muazzam fedakarlık örnekleri var. Bunları yayarak toplumsal güvenimizin çoğaltılması mümkün. Şiddete yatkın kişiliklere yol yöntem göstermeyen dil ile önemli bir mesafe alacağız. İyi örnekleri toplumun önüne daha çok çıkarmalıyız.

'TOPYEKÜN DURUŞ SAĞLAMALIYIZ'

Yanık, kadına yönelik şiddette ilgili tüm paydaşlarla koordinasyon halinde olduklarını belirterek, kadının istihdama katılımı noktasında da kooperatifleşmeye yönelik çalışmalar yaptıklarını anlattı:
“Kooperatif üyesi olan kadınlarımızın önemli bir kısmı ev eksenli üretim yapanlar, başka türlü istihdama katılma şansı olmayanlar... Muazzam başarı hikayeleri yaratan kadınlar var. Kadının kendi üretim mekanizmalarını kurmalarına yardımcı olarak bütüncül bir bakış geliştirmeye çalışıyoruz. Topyekün duruş...”

  • NAFAKA TARTIŞMASI
Hakim süreli ya da süresiz nafakaya karar verebilir dediğimizde tarafların ekonomik durumu, eğitimi, yaşı, çocuk olup olmaması gibi parametreler üzerinden ayrı ayrı miktar ve süre tarif edebilir. Bunun önü açılınca mağduriyetleri ortadan kaldırmış oluruz. Hukuksal anlamda da mahkemelere takdir yetkisini tanıyan bir tutumu belirleyebiliriz.

'KATKI SUNMAK İSTEYENLERE KAPIMIZ AÇIK'

Yanık, kadına yönelik şiddeti önemle noktasında çalışmalara katkı sunmak isteyen tüm sivil toplum kuruluşlarına bakanlık olarak kapılarının açık olduğu çağrısında bulundu, “Projeleriyle, önerileriyle, talepleriyle ve saha değerlendirmeleriyle bize gelebilirler” dedi.

  • DİYARBAKIR ANNELERİ
Mücadelelerini saygıyla destekliyorum. PKK tarafından kaçırılan, kandırılan çocukların pek çoğu 18 yaşı altında. Bu çocukların 4'te 1'i de kız çocuğu. Herhangi bir çocuk söz konusu olduğunda toplumsal tepkiler geliştiren bütün çevreler, Diyarbakır Anneleri'ne hiç seslerini çıkartmıyorlar. Burada istismarın çeşitli boyutları var. Bu çocuklar hayatlarını kaybediyorlar, en temel insan haklarından mahrum kalıyorlar. Diyarbakır Anneleri'nin eylemi son derece sivil, haklı, meşru... Türkiye'de bu mücadeleye bu kadar sessiz kalınması bu çevrelerin ayıp hanesine yazıldı ve asla silinmeyecek. Soğukta, cayır cayır sıcakta, o betonda oturan anne babalar... Bunu destekleyeceksiniz de neyi destekleyeceksiniz! Siyasal görüşü falan bir tarafa bırakalım, buz gibi bir gerçek var ortada. Buna sessiz kalan bir siyasal çevreler var. Buna ses çıkartmazsanız, neye ses çıkartacaksınız, nerede bu milletin kaderine ortak olacaksınız.

'SADECE YÜZDE 8 TEDBİR KARARI ALIYOR'

Uzaklaştırma kararı sonrasında yaşanan şiddet ve cinayet vakalarının nedenlerini de anlatan Yanık, şunları kaydetti:

“Kadın cinayetleri istatistiğine baktığımızda maalesef hayatını şiddet sebebiyle kaybeden kadınlarımızın sadece yüzde 8'i tedbir kararı almış. Kadınlar son kerteye kadar tedbir kararını erteliyorlar. Tedbir kararlarının takibi noktasında ciddi bir zaaf yok ama eğer bir toplumsal bilinç, tutum, dönüşüm olmazsa yüzde yüz tedbir kararıyla bunun önüne geçmek mümkün değildir. Bu insanları tamamen izole etmemiz gerekir ki bu da mümkün değil. Bir yerde sosyal hayata katılması gerekiyor.”

Sonraki Haber