Ailesine ilaç götüren gençleri yağmacı diyerek linç ettiler

Hatay’ın Antakya ilçesinde ailesinin ilaç ihtiyacını karşılamak için eczaneden ilaç ararken yağmacı zannedilen Yusuf ve Mehmet öldüresiye linç edildi. Yağmacı zannedilen Mehmet, Aydınlık’a yaşananları anlattı.

Türkiye’yi sarsan iki büyük depremin ardında bölgede yağma haberleri özellikle sosyal medya köpürtülerek servis ediliyor. İhtiyaç sahibi kişiler bile bir anda yağmacı ilan edilip öldüresiye linç ediliyor. Önceki gün de sosyal medyada paylaşılan ve yağmacı olarak lanse edilen kişilerin masum olduğu öğrenildi. Ailesine ilaç ararken linç edilen kuzenler Yusuf ve Mehmet, deprem sonrası 50 kişilik ailesiyle birlikte serada kaldıklarını, aile fertleri içerisinde ameliyat olan ve ilaçları enkazda kalan kişilerin oluğunu, ilaç ararken yağmacı ilan edilip haksız yere linçe maruz kaldıklarını anlattılar. Soyadının yayınlanmasını aile bireylerinin korunması için istemeyen kuzenlerden Mehmet, olayı şu sözlerle özetledi:

“Biz Antakya Ekinci Mahallesi’nde yaşıyoruz. Amcamların binası yıkıldı. Ölümden döndüler. Çok şükür kurtardık onları. Dedemin evinin önündeki serada tüm aile birleştik kalmaya başladık. Aileden 50 kişi bir hayat mücadelesi içerisindeyiz. Burada ailemin yeme ve ilaç ihtiyacı olduğu için yardım tırlarından aileme yiyecek ve battaniye götürüyordum kuzenimle. Aynı zamanda ameliyat olan hastalarımız da var. Amcamın bir tanesi kalp ameliyatı geçirdi. Bir tane kuzenim de bademcik ameliyatı oldu depremden önce. Onların şu an bile acil ilaç ihtiyaçları var. Ben de kuzenimle birlikte ilaçları tedarik etmek için yardım tırlarına sorduk. Ama ilaçları bulamadık. Bunlar zaten her yerde bulunan ilaçlar değil. Bazıları kırmızı reçeteli. AFAD ve destek birimlerine gittik orada da bulamadık. AKUT ve Kızılay’a da sorduk onlar da olmadığını söyledi.

“Şehir merkezine doğru motosikletle devam ettik. Şehir merkezinde bir tane yol üstü eczane gördük. Bizde ailemizin hayatı için zaten kaygılanan bir insanız. Eczaneye girdik ve ihtiyacımız olan ilacı aradık. Eczanenin camları kırık, içeride ilacını bulup alan çıkıyordu. Burada herkes hayatta kalma mücadelesi veriyor.

“İhtiyacımız olan ilaçları elimizde biriktirdik. Sonra bizi çıkarken güvenlik birimleri gördü. Hatta birileri bunlar yağmacı, bunlar yağmacı diye bağırıyordu. O an orada tek başımızaydık. Geldiler. ‘Siz ne yapıyorsunuz’ dediler. Durumu izah etmeye çalıştık. Biz depremdeyiz bu ilaçlara ihtiyacımız var dedik. ‘Suriyeli misiniz?’ dediler. Bizde Suriyeli değil, Türk’üz dedik. Kimlik gösterdik. Biz buranın yerlisiyiz abi dedik. İzah etmeye çalıştık. Var. Hani biz bunları ailemize götüreceğiz dedik. Ama bizi dinlemediler bile.

“Hemen etkisiz hale getirildik. Elimizi arkadan tuttular. İnsanlar da bunlar yağmacı, öldürün bunları diye bağırıyordu. Güvenlik birimleri bizi dizlerimizin üstüne çöktürdü. İnsanlar da küfrediyordu. Tahammül edilemeyecek laflar, küfürler ettiler. Bak küfretmeyin biz bir şey yapmadık dedik ancak 15 kişi bizi öldüresiye darp etti.

“Vücudumuzdaki darp yaraları canımızı acıtmıyor. Ettikleri küfürler çok canımı yakıyor. Ben artık evimin kapısını bırak, evin serasına bile çıkamıyorum. O psikolojiye geldim. Burada tüm topraklarımızı savunmak için sahip çıkmak için kendi evimizin yanında bütün ailemizle beraber kalan, yani bu milletin bu toprakların insanları, çocuklarıyız.”

Sonraki Haber