Ak Partili Metin Külünk: Türkiye'yi neoliberal akla teslim edemeyiz

AK Parti MKYK üyesi Metin Külünk, Türkiye’de 44 yıllık neoliberal dönemin iflas ettiğini ve mutlaka devletin ayağa kaldırılması gerektiğini belirtti.

AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) üyesi Metin Külünk, Türkiye’de 44 yıllık neoliberal dönemin iflas ettiğini ve mutlaka devletin ayağa kaldırılması gerektiğini belirterek, “Buradan yeni bir ekosistemi inşa etmek zorundayız ve önümüzdeki süreçte devletin dışlandığı hiçbir modelin karşılığının olmayacağı bir süreçteyiz. Bu neoliberal bu akla Türkiye’yi teslim edemeyiz.” dedi.

‘44 YILLIK NEOLİBERAL DÖNEM BİTTİ’

Ulusal Kanal’da Oğuz Polatbilek’in sunduğu Hafta Sonu programına konuk olan Metin Külünk, bugünkü yıkımda neoliberal dönemin büyük etkisi olduğunu belirterek şu görüşleri dile getirdi:

“24 Ocak 1980 kararları ile başlayan 44 yıllık neoliberalizm dönemini yaşadık. Devleti küçültme önerildi. Gördük ki devletten vazgeçilmez. Devletin otoritesi güvenliğimizi sağlar. Devletin olduğu yerde yaşamımızı özgürce sürdürürüz. Gladyo'nun tarihi devletin tasfiye edilmesi tarihinin başlangıcıdır. Önce devleti kontrol altına almak, sonra da neoliberalizm kasırgasıyla devlet mevhumuyla millet arasındaki bağı kopararak devleti tasfiye etmekti. Depremden sonra tek bir dil geliştirildi. O da ‘Devlet yok, devlet çöktü.’ Daha ilk etapta doğrudan bir noktaya saldırmaya başladılar: ‘Devlet yok, devlet otoritesi yok!’ Eksikler olabilir, eleştirebilirsiniz ama ‘Devlet yok.’ değil! Her yerde var. Devlet bütün imkânlarıyla seferber. Halka ekmek götürmeye çalışıyor. Birileri de ‘Devlet yok.’ diyor. Bu söz bana Davos’u hatırlatıyor. Davos aklının stratejik hedefinden birisi insanın cinsiyet iptali, diğer önemli hedefi de devletsizliktir! Ukrayna üzerinden nasıl Rusya’ya saldırıyorlarsa, Rusya’dan 12 devlet çıkarmaya çalışıyorlarsa, deprem üzerinden de Türkiye’ye saldırıyorlar. Akıl aynıdır.”

‘MİLLET OYUNU BOZDU’

Birilerinin deprem yıkıntısı içinden iktidar çıkarmaya çalıştığını belirten Külünk, şöyle devam etti: “Bir el depremin felaketinden yararlanarak devlet ve milleti ayrıştırarak milleti devletin karşısında konumlandırarak ‘Devlet çöktü.’ deyip buradan bir iktidar değişikliği peşine düşmüşler. Buna söylenecek tek söz zavallılıktır. Kendi toprağına ihanet edenler zavallıdır. Acınacak insanlardır. Bir yandan devletin imkanlarından yararlanacaksınız bir yandan da ‘devlet yok’ diyeceksiniz. Hayır devlet var, devlet dimdik ayakta! Hiçbir Batılı devletin üstesinden gelemeyeceği bir yıkımın ve acının üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Acıyı bile yaşayamıyoruz. Herkes canla başla ilk günden buyana çalışıyor. AB kapılarında meşruiyet arayanlara en büyük cevap, devletin gücü ve milletimizin gayretidir. Milletimiz 15 Temmuz’da olduğu gibi tereddütsüz devletin yanındadır. Bu akıl bir kere daha şaşkınlığa uğradı. Millet bu oyunu bir kez daha bozdu. Alanda hakimiyet tam manasıyla sağlanmış durumdadır. Eksikler yok mu? Tabi ki var. Ama büyük bir gayret var. Devletin bütün organları sivil tolum kuruluşları ve milletimiz bir kez daha dik durdu ve oyunu bozdu.”

DEVLET NE YAPMALI

Metin Külünk, “Devlet bu süreçte ne yapmalı?” şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

“Bundan sonraki süreçte kamunun sadece denetleme rolü değil, kamu özellikle stratejik sektörlerde aktif oyuncu olmak zorundadır. Kökten bir itirazımız var. Serbest piyasa kavramının arkasına saklanarak hiç kimsenin Türkiye’yi şirketlerin tek başına kendi kontrolsüz para iştahlarını tatmin üzere sosyal sorumluluklarını üstlenmeden bu topraklarda herkes gibi eşit vatandaş olarak yaşanılan zorluklardan kendilerinin de merkezde olduğu bir etkilenmeyi hesaplamadan, neoliberal akılla ‘ben kârıma bakarım, ben yıl sonu bilançoma bakarım’ diyen bir aklın karşısında devletin artık müdahale etmemesini düşünemeyeceğimiz bir modeli inşa etmek zorundayız. Devlet belirleyici olmak zorundadır. Stratejik sektörlerde, tarımda etkin oyuncu olarak sahada olmak zorundadır.

Türkiye’nin artık yeni bir ekonomik paradigma vakti… 44 yıllık neoliberalizm kasırgasının sonuçları ortada. Devletin dışlanmak istendiği bir modelin sonuçları da ortada. Karşımızda doymak bilmeyen bir neoliberal canavarı var. Bu canavara inananların bireyin çıkarlarını asla düşünmediklerini, devletin çıkarlarını düşünmedikleri zaten gündemlerinde yok, varsa yoksa salt bilanço kârlarına dayalı sosyal sorumluluktan, ülke sorumluluğundan uzakta bir modelin artık sonuna geldik. Buradan yeni bir eko sistemi inşa etmek zorundayız ve önümüzdeki süreçte devletin dışlandığı hiçbir modelin karşılığının olmayacağı bir süreçteyiz. Neoliberal bu akla Türkiye’yi teslim edemeyiz.

Sayın Perinçek’in üretim devrimi temelli Türkiye çapında yaptığı çalıştayları da fırsat buldukça izlemeye çalıştım. Ben de üretim devrimine ayni ile katılıyorum. Türkiye bir üretim devrimi başarmak zorunda. Finansal kuruluşların da buna göre yönlendirilmesi gerekiyor. Üretim devrimini finansal olarak desteklemeleri gerekiyor. Üç bankayla bu süreci yönetemeyiz. Mutlaka sektörel bankacılık dönemi başlatılmalıdır.”

‘SİBER MÜCADELE STRATEJİSİ GELİŞTİRMELİYİZ’

Külünk, yalan habere karşı verilecek mücadeleyi anlattı:

“Türkiye’nin bir siber mücadele stratejisi geliştirmesi gerekiyor. Bir siber mücadele manifestosu hazırlaması gerekiyor. Şu an Türkiye’ye yönelik saldırının üssü siber alandır. Bizim siber alanda savunmadan çıkıp proaktif mücadele etme adımlarını atmamız lazım. Türkiye’ye karşı kirli savaşın enterne edilerek savunmadan çıkmamız ve karşı atağa geçmemiz gerekiyor. Deprem alanında çok güzel çalışmalar var. Bunları anlatmalıyız. Biz büyük bir gücüz. Ben eminim ki siber anlamda milyonlarca Kuvayı Milliyemiz var. Bunları saldırılara karşı aktif hale getirmeliyiz. Psikolojik savaşa psikolojimizi teslim etmemeliyiz.”

Sonraki Haber