'Akçakele'nin çözümü Suriye ile barışta'
Akçakale, Suriye sınırındaki Şanlıurfa’ya bağlı ilçelerimizden biri… Barış Pınarı Harekâtı'nın komuta merkezi olmasından sonra adı daha çok duyuldu.
Şimdilerde ilçe şantiye görüntüsünde; yollar, modern konutlar, sosyal tesisler, gençlere yönelik sportif, kültürel alanlar yapılıyor. Çağdaş bir yerleşim yeri olma yolunda yoğun bir çalışma var.
25 bin kişilik nüfusa sahip olan ilçe, 140 bin sığınmacıyla birlikte yaşıyor. Harekâttan sonra da Suriye’ye dönen göçmen sayısı çok düşük kalmış.
İlçede en önemli sorun olan işsizlik ve ekonomik sıkıntılara çözüm aranıyor. Sınır kapısı açılmış ama geçmişte var olan 33 ülkeye bağlantı sağlanamadığı sürece çok da anlamlı görünmüyor. Anahtar olarak üretim tespit edilmiş, çalışmalar yapılıyor. Ancak acilen ve nihai çözüm olarak Suriye ile barış isteniyor. O zaman hem ilçede hem de bölgede bütün sorunların çözümünün önü açılacak.
Bütün bu değerlendirmeleri yapmamızı sağlayan tecrübeli siyasetçi, eski Ak Parti Milletvekili, Akçakale Belediye Başkanı Mehmet Yalçınkaya ile görüştük.
Barış Pınarı Harekâtı'ndan sonra Suriyeli sığınmacıların sayısının değişmediğine dikkat çeken Yalçınkaya, şunları söyledi:
“Akçakale’nin nüfusu 25 bin, ilçemizde 140 bin sığınmacı var. Harekâttan sonra da çok dikkate değer bir dönüş olmadı. Ben de bu bölgenin çocuğuyum, oradaki hayat şartlarını düzeltmediğimiz müddetçe, yolu, suyu, elektriği, günlük hayatı ve bütün akışı sağlamadığınız sürece dönüş sağlanamaz. Bu nedenle ben sığınmacıların dönüşünü beklemiyorum.
“Göçmenlerle ilgili herhangi bir yardım da almıyoruz. Bizim vatandaşımız için gelen imkânların yarısını bölüp hizmetlerini yapıyoruz. Bizim Suriye ile barışmamız lazım. Bölge olarak normale dönmemiz lazım. O zaman bu nüfusun çoğu döner.”
Başkan Yalçınkaya, Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD terör örgütünün varlığına ilişkin sorumuzu da şöyle yanıtladı:
“PYD bu bölgenin unsuru değil, buraya Kandil’den geldi. Barış olursa burada barınma imkânı kalmaz. Kürt kardeşlerimizle bir sıkıntımız yok. Burada kardeşçe yaşıyoruz, Suriye’de de aynı durum var. PYD Batı'nın uşakları olarak, lejyon olarak getirildi. 600 kilometre öteden getirilerek burada savaştırılan adamlar bunlar. Suriye ile barış olduğunda burada kalma şansları yok. Çünkü tabanları yok, halkları yok, destekçileri yok, suni olarak monte edilmiş bir yapı… Barış olursa Suriye kendi toprağına nüfuz edecek, biz kendi tarafımıza nüfuz edeceğiz, her şey normalleşecek. Düşünün, Rakka 50 kilometre ötede 1 milyonluk şehir, yüzde 100 Arap şehri. Amerikan desteğiyle burayı PYD yönetiyor.”
Muhabirimiz Ekrem Demir, Başkan Yalçınkaya ile makamında görüştü.
'GAP BİTİRİLİRSE ÇEHREMİZ DEĞİŞİR'
Suriye kapısının önemine de değinen Yalçınkaya, “Sınır kapısıyla 30 ülkeye ihracatımız oluyordu, bölge çok büyük bir pazar… Burada işsizlikten şikâyet ediyoruz. Barış olursa bu çözülür. Barış olsun, huzur olsun, buna ihtiyacımız var. Bölge 40 yıldır bu savaşlardan yorgun düştü.” diye konuştu.
Ekonomik ihtiyaçlarını ve hedeflerini anlatan Yalçınkaya, şöyle devam etti:
“Burada önceliğimiz iş, istihdam, üretim, ihracat. Kendi imkânlarımızla 500 dönümlük biber, domates üretimi yaparak 200 kadını istihdam ettik. İç piyasaya ve yurt dışına ihraç ediyoruz. İki tekstil fabrikası kuracağız, bunlarda 600 kişiyi istihdam edeceğiz. Fakat sınır kapısı çalışırsa, istikrar olursa, 33 ülkeye ihracat yapan bir yer burası... O zaman işin şekli bambaşka olur. Organize sanayi kurmaya çalışıyoruz, 1000 fabrika hedefliyoruz. Çok büyük bir talep de var. Konum olarak burası cazip bir yer. Burası aynı zamanda Türkiye’nin hem tahıl ambarı hem de her şeyin deposu. Burası her an ayağa kaldırılabilir.
“GAP çok büyük bir proje, kaynak bulunursa 1-2 senede bitirilebilir. Akçakale’nin yüzde 70’i sulanıyor. Hilvan, Siverek, Viranşehir’de maalesef sulama sıfır. Bittiğinde bölgenin çehresi tamamen değişecek.”
'VATANIN AŞIKLARISINIZ'
“Ulusal Kanal izleyicilerini, Aydınlık okurlarını çok seviyorum, hepsi bu vatanın âşıkları, yakından biliyorum. Genel Başkan da öyle, hepsinin gönlünde vatan aşkı dolu… Harekât boyunca söylediğim cümle ile bitireyim: Yakışmaz bize yumuşak bir yatakta can vermek, sınır boyları bize mezar olmalı.”