Akdeniz Kalkanı'na İtalya'yı katalım

İtalya Başbakanı’nın Türkiye ziyareti Akdeniz’de yeni dönemin ayak sesleri. İtalya, Türkiye’yle paralel dış politika izliyor. Kuşak Yol'daki tek G-7 ülkesi. East-Med projesini bozdu. Libya'da hükûmetin kurulmasına öncülük etti. İtalyanları Akdeniz Kalkanı Harekatı'na katmak ülkemiz için kazanım olur

İtalya Başbakanı Mario Draghi'nin 'Türkiye-İtalya 3. Hükümetlerarası Zirvesi' kapsamında önceki gün Türkiye'ye yaptığı ziyaret, Akdeniz'in hem doğusu hem de batısı için yeni bir dönemin sinyallerini veriyor. İki ülke arasında imzalanan 9 anlaşma ile ilişkiler bir üst seviyeye taşınırken, liderler tarafından verilen mesajlar da ortak çıkarlara işaret ediyor. Özellikle İtalya Başbakanı'nın etkin işbirliğine yönelik sözleri, bölgedeki Türkiye karşıtlığına alternatif mekanizmalar kurulabileceğini gösteriyor. Başbakan Draghi, iki ülkenin bölgesel konularda aynı bakış açısı ve aynı hedeflere sahip olduğunu vurguluyor. Zirve sonrası yayımlanan ortak bildiride de şu mesajlar dikkat çekiyor:

“İki deniz kıyısı ülkesi olarak taraflar, artan enerji riskleri karşısında, Akdeniz'de seyrüsefer serbestisinin ve kapsayıcı bir işbirliğinin teşviki konusunda mutabık kalmışlardır. Taraflar, hakkaniyet temelinde bir çözüme ulaşmak amacıyla deniz sınırı ihtilaflarının, uluslararası hukuk temelinde mutabakata varılarak çözülmesinin önemini vurgulamışlardır. Taraflar, gerekli koşullar sağlandığı takdirde, Doğu Akdeniz konulu Çok Taraflı Konferans'ın gerçekleştirilmesinin bölgede kapsayıcı bir işbirliği mekanizması kurulması için bir fırsat olduğunu belirtmişlerdir.”

'MUTABAKATIMIZ TAM'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da özellikle SAMP-T hava savunma sistemi konusunda verdiği mesaj, stratejik bir işbirliğinin yollarını döşüyor. Görüşme sonrası bir de “Savunma Sanayiinde Gizlilik Dereceli Bilgilerin Karşılıklı Korunmasına İlişkin Anlaşma” imzalayan iki ülke, teknoloji paylaşımına giden sürecin zeminini hazırlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin SAMP-T sorusu üzerine şu yanıtı veriyor: “Bir an önce SAMP-T konusunda imza safhasına gelelim istiyoruz. İmzaları atalım istiyoruz çünkü bizim savunma sistemlerimiz için de bu büyük önem arz ediyor. Bu konuda zaten Sayın Başbakan'la mutabakatımız tam, herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Temennim o ki bir an önce imzaları atıp yola devam edelim.”

UMH'Yİ KURAN ÜLKE

Aslında İtalya, Avrupa'nın 'aykırı devleti' olarak uzun süredir Türkiye ile paralel bir dış politika çizgisi izliyor. 7 bin 600 kilometrelik kıyı şeridi ve jeopolitik konumu ile Akdeniz'in en önemli ülkelerinden olan İtalya, son yıllarda giderek Avrupa fikrinden uzaklaşıyor. 2009 finansal krizinden bu yana Avrupa Birliği (AB)'ne yönelik eleştirilerin her yıl arttığı İtalya'da, pandemiyle birlikte yaşanan işbirliği ve yardım temelli krizler de ayrılık fikrini somutlaştırdı. Göçmen politikalarında da AB'den gerekli desteği göremeyen İtalya'nın yaşadığı hayal kırıklığı, dışarıda yeni ittifak arayışlarını beraberinde getirdi. Hem Libya'yı kendi etki alanı içinde görmesi hem de ciddi bir göçmen kriziyle yüzleşmesi bakımından Libya krizine de erken müdahil olan İtalya, Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin kurulmasını ilk öneren ülkeydi. Aşiretleri de sürece dahil eden ve Evlad-ı Süleyman, Tuareg ve Tebu temsilcilerini Roma'da bir araya getiren İtalyan yönetimi, ülkedeki siyasal arayışların öncüsü oldu. Fakat Fransa ve BAE'nin bölgeye gelmesi ile çözüm arayışları ortada kalan İtalya, Türkiye'nin UMH'ye destek vermesi ile rahat bir nefes aldı. 2017 yılında göçmenleri önlemeye yönelik Serrac ile antlaşma imzalayan İtalyanlar, bu rejimi korumak için Türkiye'nin belirleyici olduğunu değerlendiriyor. İtalya her ne kadar İrini Operasyonu'nun bir parçası da olsa, bugüne kadar Trablus'a yardım gönderen hiçbir Türk gemisinin karşısına çıkmadı. Aksine aynî ve nakdî yardımlar ile Trablus'a destek veren İtalyanlar, kolluk gücü eğitimi ve sivil toplumun geliştirilmesine yönelik de çabalarını sürdürüyor.

EAST-MED'İ BOZAN ÜLKE

İsrail gazını Avrupa'ya taşıması planlanan East-Med boru hattı projesi de ilk olarak Roma duvarlarına çarpmıştı. Yüksek maliyeti ve Türkiye'nin itirazları nedeniyle projeye sıcak bakmayan İtalyanlar, Atina’da düzenlenen imza törenine dahi katılmamıştı. 2 bin kilometre uzunluğunda ve yer yer 3 bin metre derinliğe inen boru hattının fizibl olmayacağını söyleyen İtalyan yöneticiler, Türkiye'nin de izinsiz şekilde kıtasahanlığından geçen bu hatta izin vermeyebileceğini belirtimişti. Nitekim daha önce sondaj için GKRY'nin sözde 3. parseline gelen İtalyan ENI şirketine ait SAIPEM 12000 gemisi, Türk Donanması'nı görünce geri dönmek zorunda kalmış, ENI CEO'su Claudio De Scalzi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gelerek devlet yetkilileri ile görüşmüştü. KKTC'nin muhatap olarak alınması ikili ilişkilerde önemli bir kırılma olarak değerlendirilirken, geçen yıl Limes dergisine makale yazan ENI'nin Uluslararası İlişkiler Başkanı Lapo Pistelli de KKTC'den münhasır bir ülke olarak bahsetmişti. "East-Med ile herkes kaybeder" başlıklı makalede, bölgenin yeni kahramanının Türkiye olduğu vurgulanarak, Ankara'nın adalar tezlerine ve Münhasır Ekonomik Bölge haklarına atıfta bulunulmuştu.

Draghi'nin ziyareti öncesi Anadolu Ajansı'na konuşan eski Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili de “Kıbrıs sorunu sadece orada iki ayrı egemen devlet olduğu ilkesinin kabulüyle çözülebilir.” diyerek bu konudaki en tavrı gösterdi. İtalyanlar için gündeme gelen bir diğer önemli iddia ise; ENI'nin KKTC'den lisans almak üzere görüşmeler yaptığı ve çift lisansla sahada bulunmak istediği yönünde. ENI, daha önce Mavi Akım Boru Hattı'nın yapımını üstlenmiş ve Türkiye’deki diğer projeler için öncelikli düşünülen şirket olmuştu.

KUŞAK-YOL'DAKİ TEK G7 ÜLKESİ

Diğer yandan İtalya, Avraya'nın inşasında da önemli bir rol üstleniyor. ABD'nin yoğun itirazlarına rağmen Çin'in önerdiği 'Kuşak ve Yol Girişimi'ne katılan İtalyanlar, Asya ve Avrupa arasındaki köprülerden biri olmayı hedefliyor. Roma, Kuşak-Yol Girişimi'ne desteğinin samimi olduğunu vurgularken, mutabakat zaptı, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve İtalya Başbakanı Giuseppe Conte tarafından 2019'da imzalandı. Aynı zamanda Xi, İtalya’ya 10 yıl sonra devlet başkanlığı düzeyindeki ilk resmi ziyaretini de gerçekleştirmiş oldu. Ülkesinin Roma ile ortaklığına övgüde bulunan Xi, İtalya ile herhangi bir anlaşmazlıklarının bulunmadığının altını çizdi.

Dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü ve Trump'ın Özel Asistanı Garrett Marquis ise İtalyan Hükümeti'nin Kuşak-Yol Girişimi'ne dahil olmasına itirazda bulunarak, "İtalya önemli bir küresel ekonomi ve büyük bir yatırım mekanıdır. İtalyan Hükümeti'nin Çin'in gösteriş amaçlı altyapı projesine meşruluk kazandırmasına gerek yok." ifadelerini kullanmıştı.

İTALYAN BASININDA TÜRK TEZLERİ

İtalyan basını, Doğu Akdeniz ve Adalar Denizi'nde Yunanistan'ın maksimalist iddiaları üzerine yaşanan gerilimle de yakından ilgileniyor. Türk uzmanlar ile sık sık röportajlar yapan İtalyanlar, Mavi Vatan kavramını öne çıkarıyor. Örneğin İtalyan Geopolitica sitesi, “Stratejik Derinlik'ten Mavi Vatan'a” başlığıyla yayımladığı analizinde, Davutoğlu politikalarının karayla sınırlı kaldığını ve artık terk edildiğini vurguluyor; Atatürk'ün denizcilik stratejisinin 21. yüzyılda Mavi Vatan Doktrini ile güncellediğini belirtiyor. Anadolu'nun yeniden denize kavuşması olarak açıklanan Mavi Vatan kavramının bugün Ankara'nın jeopolitik tasarımının ana hedefi olduğu kaydedilen analizde, yenilenen Türk deniz gücünün Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'na kadar bu hedefle kapasitesini artırdığı ifade ediliyor.

Yunan basını ise aynı yayınlarda Atina'nın tezlerine yer verilmemesini eleştiriyor.

AKDENİZ KALKANI'NA KATALIM

Doğu Akdeniz'de gerilimin had safhada olduğu günlerde ise İtalyan gemilerinin Türk Donanması ile ortak tatbikatlara katılması dikkat çekiyor. Yunanistan'ın Fransa ve BAE ile ortak tatbikat düzenlediği ve ABD gemilerinin Yunan Donanması ile pozlar verdiği bir dönemde İtalyan gemileri, Türk gemileri ile geçiş eğitimleri yapmıştı. Özellikle ENI ile Doğu Akdeniz'in pek çok bölgesinde faaliyet yürüten İtalyanların, ileride Akdeniz Kalkanı Harekatı'na da katılarak bölgesel güvenliğe katkı sunabileceği değerlendiriliyor.

500 yıldır birbirini iyi tanıyan bu iki donanma, karşılıklı rekabetin de bütün olumsuz sonuçlarını hatırlıyor.

Sonraki Haber