Akıncı Üssü davası: 'Emri nazikçe söyledim'

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'yı alıkoymaya çalıştığı iddia edilen eski astsubay Ümit Şeker, savunmasında, kendilerine terör tehdidi olduğunun söylenmesi üzerine Aksakallı'nın emniyetinin alınması hususunu 'nazikçe' söylediğini belirtti

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yaşanan eylemlere ilişkin davada haklarında bazı suçlar yönünden bozma kararı verilen 40 sanığın yeniden yargılandığı davaya devam edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarına devam etti.

Dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı alıkoymaya çalışan ekipte yer aldığı belirtilen eski astsubay Ümit Şeker savunmasında, "Yargıtay hakkımda kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen cezaları bozmuştur. Bu doğrultuda savunmamı yapacağım. 15 Temmuz’da Özel Kuvvetler Komutanlığında astsubay rütbesindeydim. 15 Temmuz’da akşam evimdeyken ÖKK'da kıdemli başçavuş Cengiz Atak arayıp acil durum olduğunu söyledi. Bir süre sonra tekrar arayıp durumun çok acil olduğunu yineledi. Bu durumla ilgili beni Gazi Orduevi'ne çağırmış, başka herhangi bir husus söylememiştir. Harekât merkezince çağırılıp bu emre uymam, hayatın olağan akışına uygundur. ÖKK'da telefonla çağırılmak ve telefondan görev almak son derece normaldir." ifadelerini kullandı.

'SİNİRLENİP TEKME ATTI'

Emir doğrultusunda araçla Gazi Orduevi yakınına gittiklerini kaydeden Şeker, şöyle konuştu:

"Cengiz Atak'ı arayıp tam nereye gideceğimizi sordum. Askeri kimlik kartıyla nizamiyeden giriş yapıp otoparkın nerede olduğunu sorarak, buraya gittik. Burada Fatih Yarımbaş bana, gel işareti yapınca onun içinde bulunduğu araca gittim. Yarımbaş, terör saldırısı tehdidi olduğunu, burada Aksakallı'nın emniyetinin sağlanması hususunda emir alındığını söyledi. Ben de komutanımızın emniyetinin sağlanması konusunda verilen emir amacında hareket ettim. Bu emir gereği Hasan Saltan ile araçtan inerek Zekai Aksakallı'nın aracının yanına gittik. Bu esnada araç kapısı açılmıştı. Kendimi takdim ederek, 'emniyetinizin sağlanması konusunda emir aldım' diyerek komutanı öndeki araca davet ettim. Komutanımız ise bunun üzerine aşırı sinirlendi, küfür ederek tekme attı. Aldığımız emri nazik şekilde ilettim. Bu olay derdest etme olsaydı, neden nazik bir üslupla hareket edip 'lütfen' diyeyim? Araçta ne Zekai Aksakallı'ya ne de eşine darp ve cebir uygulanmamıştır. Komutanımızın verdiği tepkiye anlam veremedim. Aracın hareket etmesiyle ayağım sıkıştı ve şişti. Daha sonra da aracı bir daha görmedim. Ardından öndeki araca bindiğimizde Fatih Yarımbaş ne olduğunu sordu, ben de durumu anlattım."

'DARBE GİRİŞİMİNDEN HABERİM YOKTU'

Şeker savunmasına şöyle devam etti:

"İlk günden bu yana hep aynı şeyleri söylüyorum. Ben Akıncı nizamiyesinde bulunmadım. Ateş etmediğimin en büyük delili olan Jandarma Genel Komutanlığı swap raporu sonucunda atış artıkları rastlanılmadığı tespit edilmiştir. Kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarının işlendiği Akıncı nizamiyesinde değildim. Geceyi, kursiyer gazinosu olduğunu düşündüğüm binada geçirdim. Daha sonra da gözaltına alındım. Darbe girişiminden haberim yoktu. Herhangi bir vatandaşımızla karşı karşıya gelmedim."

CEZA KESİNLEŞTİ

Davada savcının esas hakkındaki mütalaasında Şeker ile ilgili şöyle denilmişti:

"Sanık Ümit Şeker'in Personel Astsubay Başçavuş rütbesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Personel Şube Müdürlüğünde Personel Yönetim Astsubayı olarak görev yaptığı, olay tarihinde sanığın müşteki Zekai Aksakallı'ya yönelik zorla alıkonulmaya çalışılması eylemine iştirak ettiğinde tereddüt bulunmadığı, bu eylemleri nedeniyle aldığı cezaların kesinleştiği, bununla birlikte bu eylem esnasında bacağından yaralandığı ve Akıncı Üssüne geldikten sonra tedavisi amacıyla lojman bölgesinde diğer arkadaşlarının görevlendirildiği, kendisinin ise üssün içine götürülerek tedavisine başlandığı, sanığın bu yöndeki savunmasının aksini ispata yarar tanık beyanı, kamera görüntüsü gibi herhangi bir somut delil elde edilemediği, bu durumda sanık hakkında her ne kadar Akıncı Üssü lojman nizamiyesinde meydana gelen kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği iddiasıyla hakkında kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından da kamu davası açılmış ise de; sanığın bu eylemlere iştirak ettiğine dair mahkumiyete yeter nitelikte her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilememesi nedeniyle bu iki suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır."

Sonraki Haber