Gözler fındık fiyatında: 'Serbest piyasa çözüm üretemiyor'
Bahçelerinde hazırlıklarını tamamlayan fındık üreticileri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yarın açıklayacağı alım fiyatını bekliyor. Üretici 60 liranın altında bir fiyatın maliyetleri karşılayamayacağını belirtiyor.
Akyazı Ziraat Odası Başkanı da ekonomide olağanüstü durumlar yaşandığını ve olağanüstü tedbirlere ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin 3. büyük fındık üreticisi olan Sakarya’da, üretici fındık toplamaya hazırlanıyor. Fındık fiyatlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Temmuz Cumartesi günü Ordu'da açıklanması bekleniyor. Bölgenin nabzını tutmaya devam ediyoruz. Aydınlık’a konuşan üreticiler, 60 liranın altında açıklanacak fiyatın fındık üreticisini ezeceğini belirtti. Sakarya’nın Akyazı ilçesi Ticaret Borsası ve aynı zamanda Ziraat Odası Başkanı Ali Şener Bayraktar’la fındık üretimini ve üreticilerin beklentilerini konuştuk. Bayraktar, fındık üreticilerinin alım ve fiyat garantisi istediğini bildirdi.
MALİYETLER ÇOK ARTTI
- Fındığın toplanmasına sayılı günler kaldı, Sakarya’da durum nedir?
Sakarya açısından baktığımız zaman 3 bin tonluk bir rekolte artışının olduğunu görüyoruz. Türkiye geneline baktığımız zaman da geçen seneye göre 60-70 bin ton civarında bir rekolte artışından söz edebiliriz. Fındık bir ihraç ürünü. Ürettiğimiz ürünün önemli bir kısmını ihraç ediyoruz ve bu ihracımızı da dolar cinsi para birimiyle yapıyoruz. Üreticimizin üretim maliyetlerinde önemli artışlar oldu. Bir önceki yıl üretici 7 liraya mazot kullanırken 2022 üretim sezonunda ortalama 20-25 lira arasında mazot kullanmak zorunda kaldı. Gübre 6-7 bin lira arasında. Yaklaşık yüzde 300 oranında gübre maliyetlerinde bir artış söz konusu. Yine hastalık ve zararlılarla mücadeleyle ilgili kullanılan kimyasal ilaçlarda yüzde 200’ün üzerinde bir artış söz konusu. Kısa bir süre önce asgari ücrette ikinci bir artış oldu. Fındık toplama ve fındık bakımı ile ilgili işçilik yevmiyeleri de bundan etkileniyor. 120 lira olan işçi ücretlerinin 240 lira civarına yükseleceğini öngörüyoruz. Geçen sene ile mukayese edildiği zaman yaklaşık yüzde 150’ye varan maliyet artışları söz konusu. Hâl böyle olunca da üreticilerdeki beklenti, geçen yılki fiyatların yüzde 150’si üzerinde bir fiyat.
10 AĞUSTOS’TA BAŞLIYOR
Fındık meşakkatli bir ürün. Fındık tarımı açık alanlarda yapılıyor ve birçok tehditle karşı karşıya. İklim koşullarının getirdiği tehditler olduğu gibi hastalık ve zararlılarla ilgili de mücadele gerektiriyor. Üreticimiz önümüzdeki ayın 10’undan itibaren alçak bölgelerden başlamak üzere fındık toplamaya başlayacak. Umut ediyorum üreticimiz için ürününü değerinde satabileceği bereketli bir sezon olur. Üreticinin bu yönde beklentisi yüksek. Bütün sosyal kesimler gibi bu sektörün içerisinde bulunan üreticiler de hayatlarını devam ettirebilmek için bu üründen elde ettikleri gelire bakıyor. Elde edecekleri gelir aynı zamanda onları yaşamsal harcamalarına gidecek olan gelir.
- Üretici ne bekliyor?
Geçen yıllarda TMO’nun açıklamış olduğu taban fiyat 3 dolar civarındaydı. Fiyat açıklanırken iki parametreyi gözden kaçırmamak lazım. Birincisi üretici maliyetleri. İkincisi bu ürün yurtdışına ihraç ettiğimiz ve dolarla sattığımız bir ürün olduğu için de doların TL karşısındaki değeri. Dolar üzerinden bir hesaplama yapıldığı zaman 3,10 dolardan hesaplarsak yaklaşık 55 lira gibi bir fiyat çıkıyor ortaya. Üretici 60 liranın altında olmayan bir fiyatı makul görüyor şu anda.
ÜRETİCİYE ALIM VE FİYAT GARANTİSİ VERİLMELİ
- Üretim aşamasında yaşanan sıkıntılar nedir? Türkiye, kendi kendine yeten bir ülke nasıl olacak?
Buradaki sıkıntı şu; geçmişte dünyadaki bir takım üretim alanlarında Türkiye’den daha ucuza üretim yapılabilmesi sebebiyle ithalata dayalı bir model tercih ediliyordu. Enflasyonu da kontrol altına alabilmek için. Kovid-19 salgınından sonra ortaya çıktı ki her ülke kendine yetecek ürünü üretmek zorunda. Gıda, dünyada en değerli mal haline geldi. Hal böyle olunca herkes kendi gıdasıyla ilgili gıda milliyetçiliğini öne çıkarmaya başladı. Türkiye de bununla ilgili kendisinin mevcut potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek zorunda olduğunun farkına vardı. Bununla ilgili uygulamaya konulan tedbirler var. Hem kendi üretimimizi artırmak hem de dışarıya ihraç etmek için önemli bir potansiyeli elde etmek amacıyla.
Burada öne çıkarılması gereken şu; öncelikle üretici üretmekle ilgili heyecanını muhafaza edecek. Bunun sağlanması için de üreticiye hem alım hem de fiyat garantisi verilecek bir sözleşmeli modele geçilme zorunluluğu var. Bir taraftan ne üreteceğimizin planlamasını yapacağız. İhtiyacımız olanla ihraç edebileceğimiz ürünleri tespit ederek üretim planlamamızı yapacağız. Üreticimizin üretimle ilgili ihtiyacını karşılayacak bir model geliştireceğiz ve üretme heyecanı içerisinde bulunan üreticinin gerek fiyatla gerek alım garantisi yoluyla güvence altına alınacağı bir modelle ülkemizin mevcut potansiyelinin en doğru şekilde kullanılıp hem kendi kendine yeten hem de yurtdışına ihraç edilecek ürünleri üretebileceğini düşünüyorum.
OLAĞANÜSÜTÜ DÖNEMLERDE OLAĞANÜSTÜ ÖNLEMLER
- Alım garantisi dediniz, bunu özel sektörün uygulama şansı var mı?
Sözleşmeli üretim bir taraftan üreticiyi güvence altına alırken aynı zamanda sanayiciyi de üretim planlaması ve ihtiyacın karşılanması konusunda güvenceye almış oluyor. Dolayısıyla hem üretici hem de sanayici tarafında karşılıklı olarak bir güvence sistemi devreye girmiş oluyor. Bu sistemin sürekliliğinin sağlanması hem ne üreteceğimizin bilinmesi hem de ürettiğimiz ürünlerin değerlendirilmesine yönelik öngörülebilir bir planın devreye sokulması açısından önemli. Bunu başarabilirsek işin ticaret tarafının da üretim tarafının da mutlu olduğu bir süreci yakalamış oluruz. Şartlar zaman zaman serbest piyasa koşulları dışında davranmayı da gerektiriyor. Çünkü geçmişte serbest piyasa koşullarının birçok üretici ve sosyal kesimi mağdur ettiğini de gördük. Ama dünyanın evrildiği ve şu an içinden geçtiği süreç gıda milliyetçiliğini öne çıkarmaya başladı. O zaman üreten ülkelerin ürettikleri ürünleri kıskanmaya başladığı bir döneme girdiysek bu serbest piyasa koşullarının işlemediği bir döneme girdik demektir. O zaman siz kendi kendinize yeten ülke olmak zorundasınız ve olağanüstü dönemler yaşadığımızı da göz önünde bulundurursak dünya ekonomilerinin içinde bulunduğu süreç, ayrı olağanüstü durumlarla bizi yüzleştiriyor. Bundan sonra da hangi olağanüstü durumlarla yüzleşeceğimizi bilmiyoruz. O zaman insanın yaşayabilmesi için en temel ihtiyaç gıdaysa gıda ile ilgili alınacak olan tedbirler, serbest piyasa koşullarından taviz vermeyi gerektirebilir.
ÇİFTÇİ AYAKTA KALIRSA ÜLKE KALKINIR
- Cabbar Saka (Akyazı Ballıkaya Mahallesi Muhtarı):
Hayvancılık ve fındıkla uğraşıyorum. Dün bir maliyet hesabı yaptım, sütü sağılan bir hayvanın günlük maliyeti 140 lira. 20 kg süt alıyoruz. Süt 6,5 lira şu an. Oradan bize hiçbir şey kalmıyor. Acayip bir durum. Tarım politikası mı nerede sorun var bilemiyorum. Fındığa gelince, maliyetler yüzde 300 arttı. Bu fındığın dibine gitmezsen, işlemezsen olmuyor. Toplamazsan hiç olmuyor. Sonuçta insanların geçimi buna bağlı. Bizim dağlık kesimlerde tarla yok. Fındıktan başka mısır ekilirse heyelanlar meydana geliyor, alternatif yok yani.
Vatandaşla her gün iç içeyiz. Fındık 60-65 lira gibi bir rakam bekliyor. İnşallah devletimiz de üreticilerin bu sesini duyar. Ona göre de bizi mağdur etmezler umarım. Biz tarım ülkesiyiz. Bizi devletimiz koruyamazsa zorluğunu hep beraber çekeceğiz. Biz devletçi insanlarız. Her zaman devletimizin yanındayız. Fındık 60 liranın altında olursa mağdur olacağız, önümüzdeki yıl daha da az üreteceğiz. O zaman Türkiye kaybedecek. Biz ihtiyacımız olanı istiyoruz.
- Eyüp Yıldıztaş (Fındık üreticisi):
Fındık kışın iki ay uyur. Geri kalan zamanda fındık ağacı devamlı çalışır. Fındık devamlılık ister. Gübre atamadın mı, dibini temizlemedin mi, altını işlemedin mi olmaz. Bizim rekoltemiz dönümde 200-250 kilo. Onu aldığımız zaman iyi aldık sayıyoruz. Geçen sene taban fiyat 26 liraydı. Bu yıl maliyetler 3 kat arttı. Fiyat, en az 60-65 lira arası olursa bizi kurtarır diye düşünüyoruz. Aşağıya düştüğü zaman biz mağdur oluruz.
- Cevdet Türker (Fındık üreticisi):
Gübre fiyatları malum, bu yıl birçok bahçeye gübre atılmadı. Çünkü yüzde 300 zam geldi. Geçen sene 130 liraya aldığımız gübreyi bu sene 450 liraya aldık. Mazot 8 lira idi 30 liraya yaklaştı. İşçi fiyatları 120 lira idi geçen sene, bu sene 220 lira. Bu seneki beklentimiz fiyat 60-65 lira civarında olursa ezilmeyiz. Bundan aşağı düşerse fındıkçı ezilir. Bir ülkenin ayağa kalkması için önce tabandaki çiftçi ve işçinin ayakta kalması lazım. Zengin zaten zengin. Tarım ülkesiyiz haliyle. Hükümetin bize burada yardımcı olması lazım.
- Ferhat Bulama (Fındık üreticisi):
Arkadaşların da anlattığı gibi bu sene gübre atamadık. Mazot fiyatları belli. Ezilmemek için bu fiyatı istiyoruz. Ben üniversite mezunuyum, babam 60 yaşında.