Aleviler bölücülere ders vermeye devam ediyor: Emperyalizmin misyonerleri
'İslam dışı Alevilik' bölücülüğüne Anadolu Alevilerinin tepkisi dinmiyor. Yüzlerce Alevi derneği ve dedeye Torosların ve bozkırın erenleri de eklendi. Vurgu ortak: Anadolu Alevilerini emperyalist projelerin içine sokmaya güçleri yetmeyecektir
‘İslam dışı Alevilik’ girişimine bir tepki de Torosların ve bozkırın erenlerinden geldi. Aydınlık’a konuşan Toroslar Cemevi Başkanı Hüseyin Değerli, Tahtacılar Derneği Genel Başkanı Sami Akgün ve Abdallar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Durukalp Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (AABF) çalışmasını ‘5. kol faaliyeti’ olarak değerlendirdiler.
Avusturya Devleti’nin AABF’nin talebiyle Aleviliği İslam dâhil tüm dinlerin dışında kendine özgü bir inanç olarak tanımasına yönelik tepkiler devam ediyor. Alevileri bölme ve Türk milletinden koparma girişimine karşı çıkanlara 300’e yakın Alevi kuruluşu ve onlarca Alevi Dedesi’nin ardından Torosların ve bozkırın erenleri de eklendi. Toroslar Cemevi Başkanı Hüseyin Değerli, Tahtacılar Derneği Genel Başkanı Sami Akgün ve Abdallar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Durukalp Aydınlık’a konuştu. Alevi kanaat önderleri AABF’nin ve Avrupa’nın çabasının nafile olduğunu vurguladılar.
‘TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATILACAKLAR’
Toroslar Cemevi Başkanı Hüseyin Değerli AABF’yi ‘piyon’ olarak niteledi. Değerli, “İslam dışı, Ali’siz Aleviliği savunanlar Hristiyanlığın Aleviler içindeki 5. koludur.” ifadesini kullandı. Girişimin başarısızlıkla sonuçlanacağının altını çizen Değerli şunları kaydetti:
“Bunlar emperyalizmin denetimindeki misyonerlerdir. Alevilerin içine sızmış Hızır Paşalardır. Hangi değirmene su taşıdıkları apaçık ortadadır. Yüz yıllar önce ‘Rafızi Kızılbaş’tır, katli vaciptir’ diyerek fetva verenlerin safına düşmüşlerdir. Günümüzde fetvalar batı emperyalizmi tarafından veriliyor. ‘Alevilik İslam’ın dışındadır’ tezini öne sürenler piyon olarak sahaya sürülmüşlerdir. Ancak bu piyonlar bilmelidir ki onlara boyun eğmeyeceğiz. Çok geçmeden tarihin çöplüğüne atılacaklardır. Şimdiden atıldılar bile. Alevilerin tepkisi karşısında sülük gibi ezileceklerdir. Arkalarına kimi alırsa alsınlar nafile. Anadolu Alevilerini emperyalist projelerin içine sokmaya güçleri yetmeyecektir.
‘BİZ ASLINDA YAHUDİYMİŞİZ, HRİSTİYANMIŞIZ DİYECEKLER’
Hüseyin Değerli, batı ve piyonlarının planlarının niçin tutmayacağını “Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, kavimler kapısı olan bu topraklarda birlik ve beraberliği pekiştirmiştir.” cümleleriyle açıkladı. Değerli şöyle devam etti:
“Bu piyonlar 4 semavi din 4 kitap dışında kendilerini nereye koyuyor acaba? Emperyalistlerden vahiy gelmiş demek ki. Bu girişim dış güçlerin ülkemizi bölmek ve mezhep çatışmasını körüklemek için icat ettiği bir projedir. Kerbela’da Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin soyuna kastedenlere hala nasıl lanet okunuyorsa bunlara da yüz yıllarca lanet okunacaktır. Hesabını ağır ödeyeceklerdir. FETÖ’nün Hz. Muhammed’i silip atması gibi bunlar da Hz. Ali’yi silip atmaya çalışarak FETÖ’yle aynı mecrada buluşmuşlardır. Yarın görülecektir bunlar Hacı Bektaş Veli’ye, Yunus Emre’ye, Pir Sultan Abdal’a da el uzatacaklardır. Akılları sıra yavaş yavaş toplumu bu projeye alıştıracaklar, en sonunda da ‘Biz aslında Yahudi ve Hristiyan’mışız’ diyecekler. Ancak hiç kimsenin gücü böyle bir şeye yetmez.”
‘ATATÜRKÇÜYÜZ, TÜRKİYE’YE BAĞLIYIZ’
Akdeniz ve Ege’nin ormanlık bölgelerinde yaşayan Türkmenlerin, Tahtacılar olarak bilinen Alevilerin Genel Başkanı Sami Akgün de Aleviliği İslam’ın dışında olmadığını belirtti. Akgün, “İslam öncesi bazı gelenekleri ve birtakım ritüelleri hala yaşatıyor olmamız İslam dışı olduğumuzu göstermez.” dedi. Akgün AABF’nin tezlerini şöyle yorumladı:
“Bir süredir böyle görüşler duyuyorum. Biz Aleviliği İslam’ın içinde görüyoruz. Yani İslam’ın tasavvufi, batıni ve ezoterik bir yorumu olarak görüyoruz. İslamiyet geniş bir kitleyi kapsıyor. Sadece sünni ya da selefi anlayışlarla sınırlı göremeyiz. Yalnızca onlardan ibaret değildir. İslam Aleviliği kapsar. Ve İslam aydınlanmasını temsil eder. Tahtacılar Atatürkçüdür, Türkiye’ye ve inanışına bağlıdır. Tahtacılar İslam dışı Alevilik tezlerini benimsemez. Çünkü dağlık, ormanlık bölgelerde yaşamış olmalarına ve yazılı kültürleri zayıf olmasına rağmen Tahtacılar geleneklerine ve inanışlarına bağlıdır. Herhangi bir yazılı aktarım olmamasına rağmen inanç değerlerimiz yıpratılamamış. Bugün haberleşmenin ve bilgiye erişiminin bu denli yaygın olduğu bir dönemde inancımızı bozmak hiç mümkün değil. Bunlar insanlarımızı ayrıştırmak, bölmek, kutuplaştırmak üzere kurgulanan projeler. Ancak verim alamazlar. Sonuç olarak Alevilik Hz. Ali’den geliyor. Hz. Ali İslam’dan geliyor. İslam öncesi bazı gelenekleri ve birtakım ritüelleri hala yaşatıyor olmamız İslam dışı olduğumuzu göstermez. Bu bizim eski ile yeniyi birleştirerek toplumsallığı ilerleten bir kabiliyete sahip olduğumuzu gösteriyor.”
‘SAZIMIZA ‘TELLİ KURAN’ DENİYOR, NASIL İSLAM DIŞI OLALIM’
Ankara, Kırşehir, Çankırı, Kırıkkale, Yozgat gibi İç Anadolu’daki gezici aşıkların birliği Abdallar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Durukalp gelişmeleri Aydınlık’ın yayınlarından öğrendiğini bildirdi. Anadolu’da yaşayan hiçbir abdalın Alevilikle ilgisi olmayan malum görüşleri kabul etmeyeceğini söyledi. Durukalp şöyle konuştu:
“Biz Hak, Muhammed, Ali şiarıyla sazıyla sözüyle diyar diyar gezen abdallarız. Nefesimizin gücü imanımızdan gelir. Hatta sazımıza da ‘Telli Kuran’ denir. Soruyorum size Aleviliğin İslam’ın dışında ayrı bir din olması mümkün mü? O nedenle Avusturya’daki sapkın görüşleri kabul etmemiz mümkün değildir. Bir tane Alevilik vardır, o da atalarımızın ve dedelerimizin bin beş yüz yıldır izini sürerek bizlere bıraktığıdır. O tezleri dış güçlerin oyunu olarak görüyoruz. Maalesef ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmak için çok oyunlar tezgâhlanıyor. Geçmişte de bunun çok örneklerini yaşadık. Avusturya’daki de başka bir versiyonu. Bu oyuna kapılanlara üzülüyoruz. Ama şunu net olarak söylüyoruz: Muhammed neslinin, Ali soyunun yolundayız. Ülkemize yönelik tezgahlara aldanmayız.”
NE OLMUŞTU
Avrupa’da Alevileri bölmek ve Türk milletinden koparmak için devreye sokulan ‘İslâm dışı Alevilik’ projesine Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’nden sonra Avusturya da katılmıştı. Alevilik, Avusturya’da İslam’ın bir kolu olarak görülüyor ve Alevi cemaatinin talepleri doğrultusunda oluşturulmuş özel haklarla İslam Yasası hükümlerine tâbî tutuluyordu. Avusturya’da Aleviler için belirlenmiş haklar olmasına rağmen AABF, mevcut statünün Aleviliği İslâmiyet’in içinde kabul etmesine karşı çıkıyordu. 21 Nisan’da AABF girişimlerinin sonuç verdiğini, Avusturya Devleti’nin Aleviliği İslâm dahil tüm dinlerin dışında ‘kendine özgü bir inanç’ olarak tanıyacağını duyurmuştu. AABF yöneticileri kararı “Aleviliğin inanç ve yaşam alanı hiçbir dinle doğrudan kesişmez. Alevi mitolojisi, felsefesi ve ritüel dünyası İslam dahil birçok dinle ayrışır.”, “İslam kırıntılarından kurtulacak bir Alevi hareketinin öncülüğünü yaptığımızdan dolayı gururluyuz.” cümleleriyle ilan etmişti. AABF’ye ve Avusturya Devleti’nin kararına Aleviler büyük tepki göstermişti.