Alexandre Dumas’ın ibretlik Doğu macerası

Alexandre Dumas’ın Doğu macerası günümüzün spekülatif fikir pazarlarında yer bulmaya çalışanlar için ders niteliğindedir. Dumas’ın bu maceraya itibar ve kazanç ümidiyle girdiği anlaşılıyor.

Babıâli’nin İtalya’daki elçisi Rüstem Bey, Mart 1863’te Hariciye Nazırı Ali Paşa imzalı yazıyla Epir, Makedonya ve Arnavutluk bölgesini ayaklandırmayı amaçlayan ve kendine Prens İskender Bey adını veren maceracı hakkında bilgi toplamakla görevlendirilir.(1) Junte Greco-Albanais adlı örgüt ve kendisine İskender Bey adını veren lideri hakkında İstanbul’u ilk bilgilendiren, Londra sefiri Musurus Bey’dir.(2) Londra’dan gelen bilgiler Babıâli’yi o kadar tedirgin eder ki, yurtdışı misyonlarını bu örgütün faaliyetlerine karşı harekete geçirir.

Sözde İskender Bey ile girdiği mücadele Osmanlı diplomasisini Fransız yazar Alexandre Dumas ile karşı karşıya getirecektir.

SPEKÜLATİF AYDIN PAZARI

19. yüzyılda Doğu Sorunu Avrupa’nın önemli gündemlerinden biriydi. Özellikle yüzyılın ikinci yarısında Doğu Sorununun finansallaşmasıyla birlikte, konu Osmanlı tahvil ve hisse senetlerine yatırım yapan küçük yatırımcılar için de haber takibinin ötesinde anlam kazandı. Doğu’daki gelişmeler, sadece Büyük Güçleri ve ticari veya mali tekelleri yönetenlerin kariyerlerinde değil, o küçük yatırımcının tasarrufları üzerinde de roller oynamaya başladı. Doğu Sorunu, herkesin merak etmesi gereken bir konuya dönüşmüştü.

19. yüzyılda Osmanlı tahvilleri spekülatif kâğıtlar arasında sınıflandırılıyordu. Bu da Doğu Sorununun spekülatif karakter kazanmasının nedenlerindendir. Doğu Sorunu etrafında spekülatif bir piyasa oluşmuştu ve bu piyasa dönemin pay kapmaya çalışan aydınını konu üzerine yazmaya, taraf olmaya yönlendirmiştir. Bu yüzden de 19. yüzyılda çok geniş bir Doğu Sorunu külliyatı ortaya çıktı. Kazançlı alana yönelenlerden biri de A. Dumas idi.

Osmanlı diplomasisinin sözde İskender Bey ve A. Dumas hakkında yürüttüğü temasların aktarıldığı raporlarda Fransız yazar hakkında kayda geçmiş ifadeler, günümüzde Batı başkentlerinde sırtı okşanan aydınlar için de dersler içeriyor.

DUMAS, SÖZDE İSKENDER BEY, BOURBONCULAR…

Rüstem Bey aldığı talimat üzerine araştırma yapmaya başladı ve İtalyan Hükümetine başvurdu. Osmanlı sefiri sözde İskender Bey’in Londra’da bulunduğunu, İtalya’da ise sadece bazı ajanlarının olduğunu öğrenmişti. İtalyan Hükümet Başkanı Minghetti, Arnavutluk’un efsanevi kahramanı İskender Bey’in yüzyıllar önce öldüğünü ve soyunun devam etmediğini söyleyerek sözde İskender Bey’in ciddiye alınmamasını tavsiye etti ve onu alt düzey insanlarla işbirliği yapan bir entrikacı olarak tanımladı.(3)

Rüstem Bey olayı ciddiye alınmaması gereken bir komplo olarak görüyordu. Fakat Musurus Bey İstanbul’u telaşlandıracak bilgiler göndermeye devam etti.

Musurus Bey’in verdiği bilgiye göre komplo Napoli merkezliydi ve İskender Bey adlı şahıs topladığı militanları İtalya üzerinden Arnavutluk’a göndermeyi planlıyordu.(4) Sefaretten gelen raporlarda örgütün başıbozukları, işsiz güçsüz maceracıları örgütlediği söyleniyor.

Arnavutluk’un Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilmesinden sonra ülkeyi terk eden Arnavut elitler İtalya’ya yerleşmiş, Arberesh adı verilen bir topluluk oluşturmuşlardı. Geleneklerini koruyan bu grubun 1860’lardaki mevcudunun 25 bin kadar olduğu tahmin ediliyordu. Babıâli’yi esas telaşlandıran, sözde İskender Bey’in bu topluluğun desteğini alabilme ihtimalidir.

Osmanlı diplomasisi İngiltere, Fransa ve İtalya’dan istediği güvenceleri aldı. Fakat Lord Russell, Junte Greco-Albanais adlı örgütün Sicilya’daki Bourboncularla işbirliği yaptığı bilgisini paylaşması, İstanbul’daki tedirginliğin artmasına neden olur.(5) Aynı günlerde İtalyan Hükümeti de, Arnavutluk’taki monarşist bir grubun kendisine karşı harekete geçeceği istihbaratını İstanbul’a iletmiş, tedbir alınmasını istemişti.(6) Ayrıca İtalyan Hükümeti, Junte Greco-Albanais’in Mazzinici partiyle işbirliği yapmış olabileceği bilgisini de Rüstem Bey’e aktarmıştı.

DUMAS HAKKINDA ARŞİV KAYITLARI: SOYTARI, MANEVİ KREDİSİ DÜŞÜK, KENDİNİ SATMAYA HAZIR KİŞİLİK

Rüstem Bey’in araştırmaları onu Garibaldi’nin himayesinde İtalya’ya yerleşen Dumas’a götürecektir. Alexandre Dumas, İskender Bey ile irtibat halindeydi.

Alexandre Dumas ile Arnavut hareketinin ilişkilendirilmesi boşuna değildir. Monte Kristo Kontu romanında Tepedelenli Âli Paşa’nın kızı Haydée, Doğu’ya duyulan sevgiyi temsil eder. Dumas, Arnavutluk’ta isyan etmiş Tepedelenli Âli Paşa’ya, hakkında kitap yazacak kadar ilgi duyuyordu.

İstanbul’dan gelen talimatlar üzerine, Osmanlı İmparatorluğu’nun Napoli Başkonsolosu Blaique Bey, Dumas hakkında rapor hazırladı.(7) Dumas, başkonsolosa bizzat şunları söylemişti: “Arnavutluk kıyısında olmak için kendi zilimin çalmasını bekliyorum; şu anda Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki tüm eyaletlerine yayılacak bir hareketi organize ediyoruz.”

Blaique Bey’in verdiği bilgiye göre Dumas, Fransa’daki kaynaklarını tükettikten sonra 1861’de Napoli’ye gelmişti. Rusya’dan getirilen Gürcü sekreter ve hizmetkârlarıyla, İskender Bey’in kurmay heyetinden General Forbes’un da eski arkadaşı olan Garibaldi’nin tahsis ettiği evde oturmaktadır ve Blaique’in de komşusudur. Garibaldi’yi destekleyen l’Independante adlı bir gazete çıkartmaktadır. Dumas’nın evi, İtalyan devriminde safdışı bırakılanların ve adli kovuşturmalardan kurtulmaya çalışan Fransız maceracıların sığınağı olmuştur. Ev polis gözetimindedir ve Napoli’de Dumas’yı tanımayan tek kişi bile kalmamıştır.

Dumas, İtalya’daki siyasi ve diplomatik çevrelerde çok fazla ciddiye alınmaz. Blaique, maddi ve manevi kredisi düşük olarak nitelendirdiği Dumas’nın çevresine söylediklerini neden daha önce İstanbul’a bildirme gereği duymadığını şöyle açıklar: “Uzun süredir Dumas’yı tanıyan ve sözlerine ne kadar az değer verilmesi gerektiğini bilen biri olarak bunları siz Alteslerine raporlamayı düşünmedim bile.”

İtalyan Başbakanı Mighnetti de soytarı sıfatıyla tanımladığı Dumas’nın bu işin içinde bulunmasının, komplonun ne kadar gülünç olduğunu göstermek için yeterli olduğunu söylemişti.(8) İtalyan devlet adamı, hiçbir ciddi yanı bulunmadığını söylediği komployu, Dumas tarafından hazırlanan roman olarak nitelendirmiştir.(9) Lord Russell da Dumas için “bu komplonun ruhu” ifadesini kullanır.(10) İtalyan İçişleri Bakanı da Dumas’ı, ödemeyi yapacak kişiye kendisini satmaya hazır bir kişilik olarak tanımlar.(11)

Komplonun çökme nedeni, sözde İskender Bey’in varmış intibaı yarattığı paranın aslında ortada bulunmamasıdır.

Paranın olmadığı anlaşılınca komplonun içinde yer alanlar başka geçim kaynaklarına yöneldiler. Örneğin Dumas ile Junte Greco-Albanais arasındaki irtibatı sağlayan Prima, gizli polis teşkilatına kaydolmak için Babıâli’ye başvurdu.(12) Başvurusu reddedildi, fakat verdiği bilgiler karşılığı Londra sefaretinden para aldı.(13)

Dumas da vaat edilen milyonların hayal olduğunu bir süre sonra anladı. Rüstem Bey’in 9 Kasım tarihli raporunda da şu cümle yer alır: “Alexandre Dumas görüştüğümüzde suçunu ve tüm hatasını kabul etti.”(14) Oysa 1862’de Fransız gazeteci Emile de Girardin’e yazdığı mektupta, Garibaldi’nin İtalya için yaptığını, İskender Bey’in Arnavutluk için yapacağını ileri sürmüştü.

İskender Bey 1864’te Paris’i terk etmek zorunda kaldı. Bir yıl sonra da sahte pasaportla yakalandı. 1867’de de Rüstem Bey İstanbul’a sözde İskender Bey’in Napoli’de tutuklandığı bilgisini iletti.(15) Dolandırıcılıkla, sahte pasaport düzenlemekle, yasak silah bulundurmakla ve kalpazanlıkla suçlanıyordu. Babıâli’ye İtalya’dan gönderilen 19 Kasım 1869 tarihli bir raporda da, altı yıl hapis, yedi yüz frank para cezasına mahkûm olduğu bildirildi.(16)

DİKKAT! YENİ KAYITLAR OLUŞUYOR

Alfred Döblin, Berlin-Aleksander Meydanı adlı romanında bir İskender Bey hikâyesinden söz eder, fakat bunun dışında, arşiv belgelerini ve Dumas’ın sözde İskender Bey’e mektuplarını saymazsak, Junte Greco-Albanais adlı örgütten geriye fazla bir şey kalmamıştır.

Dumas’ın bu maceraya itibar ve kazanç ümidiyle girdiği anlaşılıyor. Bir süre sırtı sıvazlanmış olsa bile beklediğini bulamadı; geriye yukarıdaki ifadeleri içeren belgeler kaldı. O belgeler arşivlerde araştırmacılara açık ve istenen tarafından görülebiliyor.

Alexandre Dumas’ın Doğu macerası günümüzün spekülatif fikir pazarlarında yer bulmaya çalışanlar için ders niteliğindedir.

Servetlerini spekülatif kazançlara borçlu sınıfların oluşturduğu fikir piyasaları, ileride araştırmacılara açılacak yeni kayıtlar oluşturmaya günümüzde de devam ediyor.

(1) 11 Nisan 1863 Rüstem Bey’den Ali Paşa’ya BOA HR SYS 1788/4/52.

(2) 28 Mart 1863 Musurus Bey’den Ali Paşa’ya BOA HR SYS 1788/4/3.

(3) 02 Nisan 1863 Rüstem Bey’den Ali Paşa’ya BOA HR SYS 1788/4/19.

(4) 03 Nisan 1863 Musurus Bey’den Ali Paşa’ya BOA HR SYS 1788/4/5.

(5) 14 Mayıs 1863 Musurus Bey’den Ali Paşa’yaBOA HR SYS 1788/4/56.

(6) 02 Mayıs 1863 Rüstem Bey’den Ali Paşa’yaBOA HR SYS 1788/4/29.

(7) 16 Nisan 1863 Ali Paşa’dan Rüstem Bey’eBOA HR SYS 1788/4/49.

(8) 02 Nisan 1863 Rüstem Bey’den Ali Paşa’yaBOA HR SYS 1788/4/19.

(9) Bu bilgi Torino’daki İngiliz temsilcisi tarafından gönderilen rapora dayanarak Lord Russell tarafından Musurus Bey’le paylaşılmıştı. 20 Nisan 1863 Musurus Bey’den Ali Paşa’yaBOA HR SYS 1788/4/21

(10) 10 Nisan 1863 Musurus Bey’den Ali Paşa’yaBOA HR SYS 1788/4/14.

(11) 22 Ekim 1863 Rüstem Bey’den Ali Paşa’yaBOA HR SYS 1788/4/76.

(12) 24 Mayıs 1864; Ali Paşa’dan Musurus Bey’eBOA HR SYS 1788/4/112 28.

(13) Musurus Bey’in raporlarından 1864’de çeşitli defalar, 1867’de de özel bir bilgiye karşılık olarak tek bir defa Prima’ya ödeme yapıldığı anlaşılıyor. (BOA HR SYS 1788/4/113 ve BOA HR SYS 1788/4/153.)

(14) 9 Kasım 1863; Rüstem Bey’den Ali Paşa’ya BOA HR SYS 1788/4/81.

(15) 22 Kasım 1867, Rüstem Bey’den Fuad Paşa’ya BOA HR SYS 1788/4/162.

(16) BOA HR SYS 1788/4/170.

Sonraki Haber