Ali'siz Alevilik yalanı

H. YİĞİT GÖK /TÜRKİYE GENÇLİK BİRLİĞİ İZMİR YK ÜYESİ         

Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF)’nun Anadolu Aleviliğini ayrı bir din olarak kabul ettirme çalışması yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu karar, emperyalist devletlerin Anadolu Aleviliğine yönelik en sert saldırısı olma özelliğini taşıdı.

Batı’nın Aleviliğe nasıl baktığının anlaşılması için oryantalistlerin araştırmalarının incelenmesi önemli.

ORYANTALİSTLERİN ALEVİLİĞE BAKIŞI

Bu çalışmaların temelinde Aleviliğin Hristiyanlık ile ilişkilendirilmesi yatmaktadır. Oryantalist araştırmacıların hemen hepsinde Alevi-Bektaşi inancının İslam dışı İsevi etkiler sonucu oluştuğu ve Hristiyanlığa yakın bir inanış olduğu anlayışı hakimdir. 

Batılı anlamda ilk Alevilik araştırmasını yapan Thedoro Spandugino Kalenderilik inancı üzerinden Alevileri gayri ahlaki bir zümre olarak tanımlamıştır. Paul Rycat 1667 yılında yazdığı “The Present State of the Ottoman Empire” eserinde Hz. Muhammed ve İslam’a galiz hakaretler etmiştir. Aynı eserinde Paul Rycat Bektaşilerin sapkın Müslümanlar olduğunu dile getirmiş ve mum söndü iftirasını tekrarlamıştır.

İlk saha çalışmaları 19. yüzyılın sonlarında İngiliz ve Amerikan oryantalistler tarafından yapılmıştır. Erzincan, Tunceli, Malatya, Kelkit yöresinde yoğunlaşan saha çalışmalarında görev alan en bilindik isim J.G Taylor olmuştur. Aleviler ile ilgili yapılmak istenen ilk kimlik inşası olarak Taylor’un faaliyetleri ele alınmaktadır. Almanların Anadolu Aleviliği üzerine araştırmaları da aynı döneme denk gelmiştir. 19. yy.’dan itibaren Alman araştırmacılar Anadolu Aleviliğini saha çalışmaları ile incelemeye başlamıştır. Alman oryantalistler, Alevilik-Bektaşilik ile ilgili ciddi çalışmalar yürütmüştür. Felix Von Luschan, Karl Wulzinger, Theodor Menzel, Georg Jacop ve Friedrich Naumann gibi Alman oryantalistler Anadolu’nun her tarafını gezmiştir.

Georg Jacop Anadolu’da bulunan hemen hemen bütün Bektaşi tekkelerini gezmiş ve Alevilik araştırmalarında yeni bir dönemin başlamasına sebebiyet vermiştir. Tahtacılar üzerinde yaptığı araştırmalar ile bilinen Felix Von Luschan ise Anadolu Aleviliğinin İslam ile Hristiyanlık arasında bir uzlaşma olduğunu dile getirmiştir. 

 Alman oryantalistlerinin anlayışı  günümüzde Ali’siz Aleviliğe evrilmiş ve Aleviliğin islam dışı olduğu noktasına getirilmiştir.

ALEVİLER KENDİNİ NASIL TANIMLAR?

Anadolu Alevileri kendilerini Hak- Muhammed–Ali yolunun yolcusu olarak kabul etmişlerdir. Alevilerin hemen hepsi Alevilik tanımlarında İslam’ın özü ve Hak–Muhammed–Ali’nin yoludur ifadesini kullanmaktadır. Aleviliğin İslam dışı olduğu olgusu şiddetle reddedilmektedir. Dolayısıyla Batılı oryantalistlerin yapmış olduğu araştırmalar boşa düşmüştür. Alevilerin kendileriyle alakası olmayan bir inanışa mahkum edilme çabaları Türkiye düşmanlığı ile birleşmektedir.

Aleviler siyasal çizgilerini Atatürk sevgisi üzerine kurmuşlardır. Laik ve modern cumhuriyetin anlayışını özümsediler.  Türk devriminin ve Türk devletinin temel ilkeleriyle problemleri yoktur. Atatürk Cemevlerinin baş köşesinde her daim yerini almıştır.

250 DERNEK’TEN ORTAK SES

AABF merkezli kışkırtmaya verilen cevap bu gerçekliği yüzlerine vurmuştur. Alevi önderleri İslam’ın içindeyiz, Atatürkçüyüz, Vatanseveriz diyerek AABF’nin kışkırtmasını boşa çıkarmıştır. 250 Alevi derneği AABF’nin kışkırtmasına tarihsel gerçeklikler ile cevap vermiştir. AABF yöneticilerinin HDP/PKK ile ilişkileri ortadadır. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu kurucu genel başkanı Turgut Öker HDP’den milletvekili olmuştur. Alınan kararın hangi çevrelerin anlayışıyla ilişkili olduğunu anlamak için bu bilgi yeterlidir.

Alevi önderlerinin çağrısı Türkiye’nin birliği açısından tarihi önemdedir. Emperyalizmin yeni kışkırtmasının önüne geçilmiştir. Aleviler Türkiye Cumhuriyetinden ve İslam dininden taraftır.

Emperyalist çevrelerin kışkırtmaları daima boşa çıkarılacaktır.

Aleviler bu tuzağa düşmez! 

Sonraki Haber