Alman firmaları Trump’ı destekliyor

ABD seçimlerini Avrupa ülkeleri de yakın takip ediyor. Alman firmaları, Cumhuriyetçi adaylara desteğini her geçen gün artırıyor. Firmalar, çoğunlukla Cumhuriyetçilere maddi destekte bulunuyor. Çünkü ABD’nin dünyada azalan hegemonyası ve ‘içe dönme’ politikası Almanların da uygun bulduğu bir siyaset

ABD seçim kampanyasında, Alman şirketlerinin çoğu bağışlarını Cumhuriyetçilere yapıyor. Almanya’nın en önemli şirketleri Trump’ı açıktan destekliyorlar. Cumhuriyetçi adaylara önemli bağışlar yapıyorlar. Bu gelişme Avrupa’nın Atlantik hegemonyacılığına mesafe koyduğunun diğer bir göstergesidir.

ABD hegemonyacılığının çökmesi Alman firmalarının tavrı ile bir kere daha belirginleşiyor. Sönmekte olan tek kutupluluğun kalıntıları da sona eriyor. Son BRICS Zirvesi de ABD hegemonyacılığının ve dolar hakimiyetinin sonunu gösterdi.

Avrupa’nın Atlantik hegemonyacılığı ile arasına mesafe koyması, çeşitli olgularla adım adım gelişti. Özellikle Ukrayna-Rusya sorunundan itibaren AB bütünüyle Atlantik merkezini temsil eden Joe Biden çizgisine uyan bir çizgi izledi.

Rusya’ya yaptırımlar sonuçta Almanya başta Avrupa’nın derin krizlere düşmesine yol açtı. Bu arada AB kurumları Rusya yaptırımlarından dersler çıkartmaya başladılar. Çıkarılan derslerden en önemlisi Almanya’nın derin bir ekonomik çöküntüye düşmesidir. Bir zamanların refah ve bolluk-bereketlilik ülke görüntüsü ve imajı kaybolmaya başladı.

ABD’NİN İÇE DÖNMESİNİ UYGUN BULUYORLAR

Almanya’daki bu gelişmeyi yine dış politika oluşturan yarı resmi organlarından görelim:

“ABD seçim kampanyasında, Alman şirketlerinin çoğu Donald Trump'a ve ABD'li Cumhuriyetçilerin adaylarına bağışta bulunuyor. DAX şirketleri Covestro ve Heidelberg Materials en net pozisyonu aldı; kampanya bütçelerinin yüzde 80'inden fazlasını Cumhuriyetçi adaylara dağıttılar.

Sadece Allianz ve SAP, Demokratları Cumhuriyetçilere tercih etti. T-Mobile en çok parayı harcadı. Şimdiye kadar, şirket siyasi peyzaj bakımı için 800.000 ABD dolarının üzerinde harcama yaptı. BASF 328.000, Fresenius 204.000, Siemens 203.000, Bayer 195.000 yatırım yaptı.

Alman politikacılar da ABD'li Cumhuriyetçilere kur yapıyor. Bu politikacılar Trump'ın zaferi durumunda ilan edilen korumacı rota üzerinde ılımlı bir etkiye sahip olabileceklerini düşünenler. Ekonomi Bakanlığı, ABD-Almanya tedarik zincirlerini ön tedbir olarak gözden geçiriyor.

Belirli ürünler için alternatif tedarik kaynakları ararken, şirketler ABD'de daha yerel olarak üretim yapmak olasılığına hazırlanıyor. AB de şimdiden bir hükümet değişikliği için düzenlemeler yapıyor. Sert müzakerelere hazırlanıyor ve ithalat tarifelerine karşı önlemlerle tepki vermek istiyor.”(1)

BİDEN DESTEKÇİLERİ TRUMP’A YÖNELİYOR

Almanya’nın hakim olan politik çevreleri Biden çizgisi ile uyum halini sürdürmeye devam ederlerken ağır sanayi başta olmak üzere ekonomi temsilcileri daha farklı bir yol izliyorlar. Politikacılar Çin’le ilişkileri engellemeye zorlarken iş çevreleri ilişkileri geliştirmektedirler.

Aynı çevreler ABD seçimlerinde Trump’ı destekleyerek Atlantik hegemonyacılığından farklı bir tutum alıyorlar. Trump “First Amerika” demektedir. Öncelikli olarak ülke çıkarları programı ile içe dönmeyi öngörmektedir. Aynı zamanda korumacılık yoluyla ekonomiyi güçlendirmeyi öne almaktadır. Alman iş çevreleri de Trump’ın bu yöneliminden yararlanmak istiyor.

Alman şirketlerinin çoğu, 2020 yılında büyük ölçüde Joe Biden'ın yanında yer aldılar. 2024 ABD seçim kampanyasında ise Donald Trump'ın yanındalar. “Şu ana kadar yaklaşık 2,3 milyon dolarlık bağışlar büyük ölçüde Cumhuriyetçi politikacılara gitti. Bu rakamlar Politik Aksiyon Merkezi'nin değerlendirdiği Federal Seçim Komisyonu'na aittir.”(2)

İŞVEREN ÇEVRELERİ NEDEN TRUMP’I DESTEKLİYOR

2020'deki son ABD başkanlık seçimlerinde olduğu gibi, T-Mobile ABD’de en çok yatırım yapan şirket. Telekomünikasyon şirketi ağırlıklı olarak Cumhuriyetçi adaylara katkılarını iletti. BASF, Fresenius, Siemens, Bayer önemli bağışçılar. Öte yandan, otomobil üreticileri BMW, Mercedes ve VolksWagen'in yanı sıra Infineon, Munich Re ve Deutsche Bank geliyor.

Dikkat edilirse işletmelerini kapatmak zorunda kalan büyük otomobil ve ağır sanayi kuruluşları bağışlarını Trump’a yönlendiriyorlar. Bu firmaların gerilemesinde ve zarara uğramasında Almanya’nın Biden çizgisine uyarak Rusya’ya her türlü yaptırımı uygulamaları gerçeği vardır. Bu açıdan Trump’ın içe dönme çizgisi yaptırımlar planından uzaklaşmak anlamına da geliyor.

YATIRIMLAR TRUMP DÖNEMİNDE ARTTI

2020 seçimleri ve sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler önemli. İşveren çevrelerinin Trump’ı tercihlerine ışık tutuyor.

Alman şirketleri, şimdiye kadar, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki seçim kampanyalarına, toplamda 5 milyon ABD dolarını aşan bağışlarla katıldılar. En yüksek meblağlar, ABD'deki şirketleri milyarlarca dolara satın alan ve bu süreçte antitröst endişelerini gidermek zorunda kalan T-Mobile ve Fresenius tarafından yapıldı.

Öte yandan, Deutsche Bank ve ABD başkanının Almanya ile olan ticaret açığını telafi etmek için defalarca cezai tarifelerle tehdit ettiği otomobil üreticileri VW, Daimler ve BMW temkinli davrandılar. Ancak Köln Alman Ekonomi Enstitüsü'ne göre, Trump'ın görev süresi boyunca bu firmaların ABD'deki Alman yatırımları artmaya devam etti.

ABD'de şirketlerin partilere ve politikacılara doğrudan sponsor olamıyor; yerel veya bölgesel düzeyde böyle bir uygulamaya izin verilmektedir. Bu nedenle şirketler, yöneticilerinden bağış toplayan Siyasi Eylem Komiteleri (PAC) kurarlar. Örneğin Bayer Grubu şöyle açıklıyor:

"Bayer PAC, çalışanlarının güçlerini birleştirmeleri ve bizimle aynı çıkarları paylaşan adaylara para bağışlamaları için bir yoldur. Cumhuriyetçi adayların seçimi keyfi değildir. Alman Federal Hükümet'inin Transatlantik İşbirliği Koordinatörü Michael Link'in tavsiyeleriyle uyumludur.

Hür Demokrat Partili (FDP) politikacı, iki yıldır Almanya'da büyük şirketlerin bulunduğu eyaletleri temsil eden Cumhuriyetçi valiler ve senatörlerle temas halinde. “Bu Cumhuriyetçi valilerin çoğu Trump'ı destekliyor, ancak nihayetinde öncelikle kendi eyaletleriyle ilgileniyorlar. Hiçbiri Avrupa ile bir ticaret savaşı istemiyor.” diye açıklıyor Link. (3)

CUMHURİYETÇİ ADAYLARLA GÖRÜŞMELER

Financial Times şöyle yazdı: “Bakanlar, Beyaz Saray'da Trump'ı etkileyebilecek veya onun tecrit olmasını hafifletebilecek önde gelen Cumhuriyetçilerle ilişkiler kurmak için büyük çaba sarf ettiler.” Link, bunun “güçlü ve esnek bir temas halkası” oluşturması gerektiğini açıklıyor.

Financial Times’a göre, Link'e ek olarak Dışişleri Bakanlığı ve Washington'daki Alman Büyükelçiliği personelini de içeren bir tür gayri resmi kriz grubu oluşturdu. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir hükümet değişikliği olması durumunda düzenlemeler yapmak için çalışıyor.

Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) tarafından yapılan hesaplamalara göre, Almanya, yalnızca Çin için yüzde 60 ve diğer tüm ülkeler için yüzde 10 oranında açıklanan ithalat tarifeleri nedeniyle, 2028 yılına kadar gayri safi yurtiçi hasılada yüzde birden fazla kademeli bir düşüşle tehdit ediliyor.

Bununla birlikte, IW, Trump ortamındaki serbest tüccarlar için umudunu tamamen kaybetmek istemiyor ve hükümetin devralması için 900 sayfadan fazla yönerge olan “Proje 2025”teki ilgili bölümlere atıfta bulunuyor.(4)

Alman Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, ithalat tarifelerinin etkilerini hafifletmek için transatlantik tedarik zincirlerini analiz ediyor ve hem hammaddeler hem de ABD menşeli yüksek teknoloji ürünleri için alternatif tedarik kaynaklarını inceliyor.

Bu arada, Alman makine mühendisliği şirketleri ve diğer şirketler, Trump'ın planlarına yanıt olarak üretim süreçlerini ABD'ye taşımanın yollarını araştırıyor. Washington'daki Alman Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK) ve Alman Sanayi Federasyonu'nu (BDI) temsil eden Christoph Schemionek, “Üretimi yerelleştirme eğilimi daha da güçlenecek” diyor.

Donald Trump'ın talep ettiği de tam olarak budur: “Alman otomobil şirketlerinin Amerikan şirketleri haline gelmesini istiyorum. Fabrikalarını burada kurmalarını istiyorum” dedi. (5)

AB düzeyinde de hazırlıklar devam ediyor. AB kaynakları, "Anlaşma arayacağız, ancak önemli olduğunda kendimizi savunmaya hazırız” dedi. IW, “çok kısa vadeli bir fayda perspektifiyle sert ikili müzakereler” öngörmektedir.

2023 yılının Kasım ayında kabul edilen “Birliğin ve üye devletlerinin üçüncü ülkelerin ekonomik baskılarına karşı korunmasına ilişkin” AB düzenlemesi, Brüksel'in bu tür görüşmeler için kendisini silahlandırmasına izin vermektedir.

AVRUPALILAR ÇOK KUTUPLULUĞA YÖNELİYOR

Alman iş çevreleri Trump’ı destekliyor. Biden çizgisinden uzaklaşıyor. AB milliyetçi partileri bütün Avrupa’da hegemonyacılıktan uzaklaşıp egemen devletler olmak istiyor. Tek kutupluluk artık Avrupa içinde sona eriyor. Ekim sonu Almanya yönetimi ağırlıklı bir heyetle Hindistan’ı ziyaret ettiler.

Ülkeyi Çin ve Rusya aleyhine kendi taraflarına çekmek istediler. Ancak bu ziyaretten sonra çok kutupluluğa gönderme yapan açıklamalar yaptılar. BRICS ve hızla gelişen yeni dünya Avrupa’nın da kabul etmek zorunda kaldığı bir gerçek. Asya merkezli Yeni Dünya küresel bir olgudur.

DİPNOT:

1. German Foreign Policy (GFP), 22.10.2024
2. opensecrets.org.
3. Guy Chazan: Isolated Germany fears a second Trump term. ft.com 21.07.2024.
4. Hubertus Bardt: Trump oder Harris oder…? Worauf Europa sich einstellen muss. iwkoeln.de 23.07.2024.
5. Lois Hoyal: What a Trump or Harris presidency would mean for European automakers. europe.autonews.com 08.10.2024.

Sonraki Haber