AB'de Almanya-Fransa 'bilek güreşi'
Geçen hafta Almanya, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron için kırmızı halı serdi. Fransa Cumhurbaşkanının 24 yıl sonra Almanya'ya yaptığı ilk devlet ziyaretiydi bu. İstisnai bir durum olan resmi bir devlet ziyaretiydi...
Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac 2000 yılında Almanya'ya bu tür bir resmi ziyaret gerçekleştiren son Fransa Cumhurbaşkanı olmuştu. Bu nedenle iki ülke arasındaki bağların güçlendirilmesine ivedilikle ihtiyaç vardı. Tarihsel olarak Avrupa Birliği'nin lokomotifi olarak kabul edilen Paris ve Berlin, birkaç yıldır çarpışma rotasında gibi görünüyor. Fransız televizyonu “karşılıklı kızgınlıklardan” bahsederken, Fransız Libération gazeteside “karşılıklı gerilim ve hayal kırıklıklarından” söz ediyordu. Tüm bunlar iki hafta sonra Avrupa seçimleri varken ve iki yıldır Avrupa'nın sınırlarında bir savaş sürerken yaşanıyor.
Emmanuel Macron ve Şansölye Olaf Scholz sadece karakter olarak farklı değiller -gösterişli ve soğukkanlı- aynı zamanda AB'nin geleceği konusunda da belirsizlik yaratıyorlar. Fransız Le Monde gazetesine göre, “Scholz Avrupa'ya neredeyse hiç müdahale etmiyor ve Macron'un Cumhurbaşkanı olarak sadece üç yılı kaldı.”
GERGİNLİKLER
Paris ve Berlin son yıllarda enerjiden ekonomiye kadar bir dizi farklı konuda anlaşamıyor. Ancak Ukrayna'daki savaş bir nevi katalizör oldu, yeni ve mevcut gerilimleri ortaya çıkardı.
Birincisi, Macron yıllardır savunma konusunda Avrupa'nın ABD'ye daha az bağımlı olarak kendi yolunu çizmesini savunuyor. Scholz ise Washington ile bağlarına güvenmeye devam ediyor.
Fransızlar ve İngilizler bu yılın başında Ukrayna'ya uzun menzilli füzeler tedarik etme kararı aldı. Berlin bunu reddetti. Scholz, Fransız katkısı olmadan ABD teknolojisine sahip bir anti-füze sistemini savunuyor.
İki lider arasında bazen diplomatik dil atlanıyor, gerilim tırmanıyor ve tipik bir sokak kavgasına dönüşüyor. Macron şubat ayında Batı'nın Ukrayna'ya asker göndermesini göz ardı etmeyeceğini söylemesinin ardından Scholz'un soğukkanlı yanıtı gecikmedi, “Ne Avrupa ülkeleri ne de NATO ülkeleri Ukrayna'ya tek bir asker bile göndermeyecektir” dedi.
Bunun ardından Macron bazı ülkelerin “korkaklığını” eleştirdi ve Berlin'de kimin “kabadayı” olduğunu tartışmak istemediğini söyledi.
UKRAYNA KONUSUNDA KİM DAHA İSTEKLİ
Yine de uzmanlar Paris-Berlin ekseninin ciddi bir tehlike altında olmadığı görüşünde,
Araştırmacı Marie-Sixte İmbert, Fransız televizyonuna verdiği demeçte, “Aşırı gerginliklerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Ukrayna'daki kriz nedeniyle her şey gündemde. Fransız-Alman ilişkileri hiçbir zaman gürül gürül akan bir nehir olmadı. Aradaki tek fark, artık her şeyin kamuoyu önünde tartışılıyor olması” dedi.
Berlin son aylarda Paris'ten gelen açıklamalarla düzenli olarak kuşatılmış durumda. Özellikle Macron'un Rusya'nın Ukrayna'daki savaşıyla ilgili sert söylemleri gözle görülür bir rahatsızlığa yol açtı. Şansölye Scholz, Macron'un Ukrayna'ya asker göndermenin bir seçenek olduğu yönündeki önerisine açıkça karşı çıktı. Bu durum Fransa'nın Ukrayna için Almanya'dan daha fazla şey yapmak istediği imajını yarattı, oysa gerçek tam tersi. Berlin, Paris'ten çok daha fazla askeri ve mali destek sağlıyor.
SEÇİMLER TABLOYU NETLEŞTİRECEK
Buna ek olarak, Berlin serbest piyasaya değer verirken Macron'un geçen ay AB'de daha fazla korumacılık istemesi Almanya'yı şaşırttı. İki hükümet başkanının oldukça farklı kişiliklere sahip olduğu açık. Alman medyasında Scholz ve Macron arasında gelgitler yaşanıyor; Alman şansölye aklı başında bir kuzeyli, Fransız Cumhurbaşkanı ise aşırı hevesli, tıpkı zıplayan bir top gibi tanımlanıyor.
Frankfurter Allgemeine Zeitung için 1998'den bu yana Paris'te çalışan Alman muhabir Michaela Wiegel geçen yıl, “İlişkilerde gerçek bir kopuş yok ama dünya değişiyor ve bu da ayrılığa neden oluyor. Ancak aramızdaki bağ yanlış anlamaları ortadan kaldıracak kadar güçlü.” diyerek gerginliği birazcık yumuşatmaya çalışsa da Macron ile Scholz'un arasının ne kadar iyi olduğunu önümüzdeki seçimlerden sonra göreceğiz. (AP, 6-9 Haziran 2024 ve ABD, 5 Kasım 2024)
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Johannes Rau ve Şansölye Gerhard Schröder’in görevde olduğu 2000 yılında Almanya’ya yaptığı resmi ziyaretten bu yana yaşanan üst düzey diplomatik suskunluk geride bıraktığımız hafta sona ermiş gibi görünse de aslında Almanya ile Fransa arasındaki 'bilek güreşi' perde arkasında devam ediyor.