Almanya’da tarihe geçecek darbe mizanseni

Almanya bu hafta tarihinin en büyük güvenlik operasyonlarından birini yaşadı. Reich yurttaşları (Reichsbürger) grubunun Alman Federal Meclisine (Bundestag) saldırı düzenleyerek iktidarı ele alma planları içerisinde olduğu Alman devleti ve ana akım medya tarafından iddia edilmekte.

Cumhuriyet Başsavcısı Peter Frank grup üyelerinin ciddi ve kararlı olduğunu, dolayısıyla tehdidin somut olduğunu belirtti.

İç İstihbarat (Verfassungsschutz) ve Federal Polis BKA Başkanı Holger Münch “olayın ciddiyetinden şüphe etmediklerini” dile getirirken gözlem ve takibin ilkbahardan beri yapıldığını duyurdu. Yetkililerin ifade ettiklerine göre, Reich yurttaşları içlerinde askeri bir kanat oluşturmuş. Gruba karşı harekete geçmek için delil toplama ihtiyacı operasyonun daha erken bir tarihte yapılmamasının gerekçesi olarak gösteriliyor güvenlik birimleri tarafından. BKA Başkanı Münch tutuklamaların süreceğini belirterek “operasyon defterinin” henüz kapanmadığının işaretini verdi.

İçişleri Bakanı Nancy Faeser hakim, memur ve bürokratları görevden almayı kolaylaştıracak bir yasa çıkarılacağını belirtti. Faeser bu yasanın gerekliliğini göreve geldiğinden beri savunuyordu. İç İstihbarat başkanı Thomas Haldenwang da bundan sonra federal devletin ve eyaletlerin güvenlik birimlerine alınacak kişiler için daha sıkı bir güvenlik kontrolü yapılması yönünde görüş belirtti.

11 Alman eyaletinin yanı sıra Avusturya ve İtalya’yı da kapsayan operasyonda eşzamanlı 150 baskın yapıldı. 3000 polisin katılımı ile yapılan operasyonda 25 kişinin tutuklandığı belirtildi. Tutuklananlara isnat edilen suç, terör örgütü mensubu olmak ve Alman devlet düzenini yıkmayı hedeflemek.

3 ADET SİLAHLA YAPILACAK ‘DARBE’

Reich yurttaşları yeni bir grup değil. 1949’da kurulan Almanya’nın yasa dışı ve gayrimeşru olduğunu, işgal anayasasının geçerli olmadığını iddia etmektedirler. Devletin yasalarını ve otoritesini tanımadıklarını ifade etmekteler. Bu sebeple Reich yurttaşları kendilerinde silahlanma ve polise şiddetle karşı koyma hakkını da görüyorlar.

Bununla birlikte Almanya’da bugüne kadar Reich yurttaşları terör örgütü veya milli bir güvenlik sorunu olarak değerlendirilmedi. Bugüne kadar Reich yurttaşları uçuk kaçık, komplocu, ama gerçek bir tehlike oluşturmayan “tipler” olarak biliniyordu. Alman İç İstihbaratının kendi bilgilerine göre Reich yurttaşlarının toplamda 21 000 mensubu var ve bunların ancak yüzde 5’i aşırı sağcı olarak niteleniyor. Şu anda terör örgütü olmakla suçlanan Reich yurttaşlarının bir örgüt yapısı ve lideri yok. Yani örgütlü olmayan bir topluluk terör örgütü olmakla suçlanmakta. “Somut ve reel” darbe tehlikesi teşkil ettiği iddia edilen kişilerin mesken ve mekanlarının silah ambarını benzemesi beklenirdi. Almanya tarihinin en büyük operasyonlarından bir tanesinde bulunan ateşli silah sayısı son derece çarpıcı: 3

Yani 3000 polis ulusal ve ulus ötesi çapta bir darbe önleme operasyonunda 3 silah buluyor. Anlıyoruz ki Alman polisi 1 silah bulabilmek için 1000 personele ihtiyaç duymakta.

Peki “darbecilerin” kaç generali, muvazzaf subayı, kaç tümeni, ordu birliği vardı? 0! Yetkililer tehlikeyi Reich yurttaşları camiası içerisinde bir zamanlar askeri veya polis eğitimi görmüş tek tük kişilerin varlığına dayandırıyorlar.

İlginç olan da, olayın salt bir terör tehdidi olarak yansıtılmaması. Alman medyası devletin varlığı ve demokrasinin hakimiyeti kahramanca son dakikada kurtarılmışçasına bir propaganda havası yaratmakta. Bir grup Reich yurttaşının Federal Meclisi basarak iktidarı nasıl ele alacaklarının da bir cevabı bulunmamakta.

ÖN ALMA, İTİBARSIZLAŞTIRMA VE İDEOLOJİK BASKININ ARTTIRILMASI

Almanya’nın “kıl payı” darbeden dönmediği aşikar olduğuna göre tüm olanları nasıl anlamlandırabiliriz? Alman anti Amerikancı sağın önemli seslerinden Jürgen Elsasser’in tespiti kanımca çok aydınlatıcı. Elsasser Almanya için facia anlamı taşıyan hükümetin Atlantikçi Rusya politikasını operasyonun temel gerekçesi olarak tanımladı. Önümüzdeki aylarda Almanya muhtemelen elektrik kesintileri, enerji darboğazı, derin ekonomik buhran ve milyonlarca mülteci Ukraynalılar sebebiyle büyük krizlerle karşı karşıya kalacak. Bu koşullarda bir halk hareketini örgütleyip önderlik edecek kadroların sindirilmesi ve peşinen itibarsızlaştırılması Elsasser’e göre operasyonun en somut sebebi. Bu tespitler kanımca gayet yerinde.

Reich yurttaşları yapay bir şekilde AfD ile eşitlenerek hükümetin Atlantikçi siyasetlerine gerçekten muhalefet eden tek parti itibarsızlaştırılmakta. Sisteme tepkilerin en ağır koşullarda bile AfD ile bütünleşmemesi hedeflenmekte.

Meselenin arka planında esas olarak Reich yurttaşları olmadığı ortada. Son yıllarda Almanya’nın güvenlik aparatının tümden yeniden oluşturulduğunu gözlemleyebiliyoruz. “Sağcı”, “Irkçı”, “Nazi” oldukları iddiasıyla güvenlik birimlerinin eski kadroları tümden tasfiye edildi ve yerlerine küreselci/Atlantikçi ajandaya daha uygun kişiler getirildi. Aynı zamanda köklü bir ideolojik dönüşüm ve baskı ortamı oluşturuldu. “Almanya’da çok büyük ırkçılık sorunu var” vurgusu sistemin kendi öz propagandası. Irkçılık/sağcılık/Nazizm infiali ideolojik ve personel dönüşümün zeminini oluşturuyor.

Tasfiye edilen “ırkçı/sağcılar” örneğin Dış İstihbarat (BND) Başkanı Gerhard Schindler (2016) ve Verfassungsschutz Başkanı Hans Georg Maaßen (2018) gibi isimler. Yine son yıllarda Askeri İstihbarat Örgütü MAD’den binlerce personel sağcı oldukları gerekçesiyle tasfiye edildi. Ordunun, polisin birimleri “ırkçılardan“ temizlemek için yeniden yapılandırıldı, en elit komando birimleri feshedildi.

Eski kadrolar “Avrasyacı“ değildi belki, ama kendi kafalarını ABD’ye teslim etmiş yapıda kişiler de değildi. Verfassungsschutz Başkanı Maaßen örneğin Kuzey Akımı boru sabotajı vakasında Almanya’nın tavrını ağır eleştiriyor ve ABD’yi işaret ediyor. Eski Genel Kurmay Başkanı Harald Kujat Almanya’nın Rusya’ya karşı izlediği siyaseti yerden yere vuruyor. Eski kadrolar belki Avrasyacı değil, ama Almanya’nın devlet aklını temsil ediyorlar.

Bugün Ukrayna Savaşı ve enerji krizinde “Almanya’nın hiç mi devlet aklı yok” diye anlamakta güçlük çekiyoruz. Sebebi burada: Devlet aklını temsil edenler tasfiye edildi ve sindiriliyor.

“Irkçılık” propagandası üzerinden ne en son operasyonu, ne de olup bitenleri düzgün kavrama şansımız yok. Ancak “ırkçılık karşıtlığının” küreselcilerin sistem propagandası olduğunu anladığımızda olup bitenleri anlamlandırma şansımız var. 7 Aralık operasyonu devlet içerisinde Atlantikçi hegemonyanın şiddetini arttırmak ve tek anti Amerikancı siyasi muhalefet olan AfD’yi kitlelerin nezdinde gayrimeşrulaştırmak için yapılan en yeni hamle. Fakat son hamle olmayacağı çok açık.

Sonraki Haber